15 yaşındaki E., annesi, babası ve sekiz kardeşiyle Suriye’de yaşıyor, okuluna devam ediyordu. Savaş koşulları onları ülke içinde göçe zorladı. Ancak göç yolunda gerçekleşen bir patlama yalnızca bedenlerini değil, hayatlarını da dağıttı. E. ağır yaralandı. Türkiye’den gelen bir ambulansla Mersin’de hastaneye yatırıldı. İki hafta yoğun bakımda kaldı. Parçalanan yüzü için 22 ameliyat oldu. Uyandığında kendini dilini bilmediği bir memlekette yapayalnız buldu. Ailesinin nerede olduğunu, sağ olup olmadıklarını bile bilmiyordu. Türkiye’de kimsesi yoktu. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koruması altına alındı. E., 60 çocuğun kaldığı Mersin Çocuk Evleri Sitesi’ne getirildi. Fiziksel tedavisi devam ederken, ruhsal yönden de destek verildi. İlk travmayı atlattıktan sonra Türkçe öğrenmesi için çalışmalar başlatıldı. En büyük desteği, geldiği andan itibaren onu sahiplenen yurttaki arkadaşları verdi. Beş ay içinde kendini rahat ifade edebilir hale geldi. Sekizinci sınıf öğrencisi olduğu tespit edilen E.,’nin ortaokulu bitirmesi sağlandı. Kendi isteğiyle bu eğitim-öğretim döneminde bir meslek lisesine yerleştirildi. Bütün bu gelişmeler olurken, E.’nin ailesi de Suriye’deki patlamadan yaralı olarak kurtulmuş, tedavileri yapıldıktan sonra kayıp kızlarını aramaya başlamıştı… E.’nin annesi Wedad D., Uluslararası Kızılhaç Komitesi’ne komite de Türk Kızılayı’na başvurdu. Aile Bağlarının Yeniden Tesisi Programı devreye sokuldu. Kızılay, her yerde kayıp kız çocuğunu aramaya başladı. İyi haber iki ay sonra geldi. E., Mersin’de devlet korumasında bulundu. Patlamadan tam üç ay sonra E., ailesinin sağ olduğunu öğrendi. Meşakkatli bir çalışma başlatıldı. Aile birleşimi prosedürü iki ülke arasında çeşitli kurumların koordinasyonunu gerektirdiği ve çocuğun en yüksek yararı gözetilerek yapıldığından süreç uzadı. Kızılay vaka çalışanı İclal Karabey, sonrasını şöyle anlatıyor: “E.’nin ailesiyle Suriye’de bir araya gelmesinin daha uygun olduğuna karar verildi. Prosedürlerin tamamlanması bir yılı buldu. Kızımızla iki bayram geçirdik. Başlarda endişeliydi. Zaman geçtikçe arkadaşlarıyla kaynaştı. Hep çok güçlüydü. Şanslıydı da… Eğer ismi doğru kaydedilmemiş olsaydı, onu bulmamız daha uzun sürebilirdi.” Aileyi ayıran korkunç patlamanın üzerinden bir buçuk yıl geçtikten sonra işlemler tamamlandı ve büyük kavuşma zamanı belirlendi… E., kendisine yuva olan Mersin’deki devlet yurdundan önceki gün yola çıktı. Türkiye ve Suriye’yi ayıran Yayladağı sınır kapısında büyük bir heyecan vardı. Bariyerlerin ardında onu annesi, babası ve altı kardeşi bekliyordu… Büyük buluşma, Hatay Valiliği’nin desteğiyle iki ülkenin arasındaki ‘tarafsız bölge’de gerçekleşti. Türk Kızılayı ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkilileri E.’yi, sınırda Uluslararası Kızılhaç Komitesi eşliğinde bekleyen aileye teslim etti. E., anne ve babasına koştu; aile uzun süre birbirine sarılarak ağladı… Ailesi, hasret kaldıkları çocuklarını Lazkiye’ye götürmek üzere yola çıktı. Ağır yaralı olarak geldiği Türkiye’den ayrılırken E., duygularını “Burada kendi ailem yoktu ama bir Türk ailem oldu. Kurumdaki anneleri ve çocukları çok sevdim, hepsi çok iyilerdi. Herkesi çok özleyeceğim” diye paylaştı. E. yeni hayatıyla ilgili planlarını da anlattı: “Önce ameliyatlarımı olacağım. Sonra okula gideceğim. Öğretmen olmak istiyorum. Türkiye’ye geri gelip kaldığım yurdu ziyaret etmek istiyorum. Arkadaşlarımdan kopmayacağım. Bu günleri hiç unutmayacağım.” E., yeni hayatına yürürken bir de mesajı vardı: “Bütün çocuklar annelerinin yanında kalsın, annelerini çok sevsinler…” Annesi Wedad M. ise, “Ayrılık gerçekten çok zordu. Bütün ayrı kalan ailelerin birbirine kavuşmasını diliyorum. Aile birleşimini yapan herkese şükranlarımı sunuyorum” dedi 530 AİLE DAHA VAR E. şanslıydı… Yaralandığı patlamadan, 46 kişinin kayıp arama çalışmaları devam ediyor. Kızılay’ın yürüttüğü ‘Aile Bağlarının Yeniden Tesisi Programı’ kapsamında 2017’nin başından bugüne kadar 758 kayıp arama ve 549 aile birleşimi talebi geldi. Bugüne kadar birleşen aile sayısıysa yalnızca 19… Türk Kızılay Göç Hizmetleri Direktör Vekili Bayram Selvi, Aile Bağlarının Yeniden Tesisi Programı (ABYT)’yla ilgili şu bilgileri veriyor: “ABYT 2011’den itibaren yoğun kullanılmaya başlandı. Uluslararası Kızılhaç Komisyonu’yla çalışıyoruz. Coğrafya sınırımız yok. Programın üç ayağı bulunuyor; kayıp araştırma, mesaj bildirimi ve aile birleştirme. Savaş koşullarında aileler sürekli göç ettiği için bazen kendi ülkelerinde bile kayıpları bulamıyorlar. En çok düzensiz göçmenlerden kayıpları bulmakta zorlanıyoruz.” (Hürriyet/Zeynep Bilgihan)