Amerikan Time dergisi, Suriye'deki iç savaşta cephede görev yapan 28 foto muhabirine, en fazla etkisinde kaldıkları fotoğraflarının hikayesini anlatmasını istedi. Suriye'de çeşitli dönemlerde kalan 28 foto muhabiri, fotoğrafları eşliğinde, savaşın dehşetini şu sözlerle dile getirdiler: Sebastiano Tomada: "Roket saldırısında evleri vurulan bu çocuğun, babasıyla birlikte sağ kurtulan tek kişi olduğunu anlayacak yaşta olduğunu hiç sanmıyorum. Saldırıda annesiyle birlikte, ailenin diğer iki üyesi de yaşamını yitirdi. Hastaneye getirilen bu minik yavru, "Ellerime bulaşan bu kırmızı sıvı ne? Ne oldu bana?" der gibi bakıyor. Odadan ayrıldığımda, doktorlar hızla içeri girdi. Köşede, gözleri dolmuş, yaralı babayı gördüm. Göz göze geldiğimizde, sağ elini yukarı kaldırarak gökyüzünü gösterir gibi "Allah"ı yardıma çağırdı. Hastane, babasını yardıma çağıran bu küçük çocuğun çığlıklarıyla yankılandı. Kendimi o günkü kadar hiç çaresiz hissetmemiştim. O gün gördüklerim karşısında bugün bile nasıl tepki vereceğimi bilemiyorum. O günü hala yaşıyorum." (Sebastiano Tomada/3 Ekim 2012) Niklas Meltio: "Halep'in en yoksul semtlerinden biri olan Selahaddin'de yoğun çatışmalar sonrasında ayakta kalan birkaç isyancıdan biri. Bu fotoğrafı çatışmaların en şiddetli anında çektim. Bu isyancı köşedeki bir Suriye tankına ateş ediyor. Sokağın diğer tarafına ise keskin nişancılar yerleşmişti." (Niklas Meltio/ 4 Ağustos 2012) Kate Brooks: "Suriye'nin başkenti Şam'a gittikten birkaç gün sonra askerler için düzenlenen cenaze törenlerinin fotoğraflarını çektim. Tişren Askeri Hastanesi'nde 8 askerin cenazesi morgda tören sırasını bekliyordu. Fotoğrafları çektiğimde, cenazelerin başında bekleyen beyaz eldivenli askerlerin ne düşündüğünü bilmiyorum. Ancak tüm Suriyeliler gibi geleceklerinden endişeli olmalıydılar. Haziran ayında Suriye'de bulunduğum sırada haftada 100'e yakın asker ve subayın çatışmalarda öldürüldüğü belirtiliyordu. Ülkedeki iç savaşa rağmen, bütün askerlerin askeri törenle defnedilmesine özen gösteriliyordu." (Kate Brooks/ 23 Haziran 2012) Alessio Romenzi: "Humus'da Suriye ordusunun roket saldırısında iki oğlu ölen anne, geride kalan çocuklarıyla birlikte gözyaşı döküyor. Suriye'de çatışmalarda yaşamını yitirenlerin yüzde 90'ı masum siviller. Bu fotoğraf tipik bir örnek. Suçsuz ve günahsız insanların öldüğünü gördüğünüzde, bunun ne kadar kötü olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Suriye halkının tek şansı biz gazetecileriz. Seslerini duyurmak için mümkün olduğunca gürültü yapmaya çalışıyoruz." (Alessio Romenzi/Time/ 20 Şubat 2012) Aris Messinis: "Özgür Suriye Ordusu üyesi bir isyancı, bir helikopter saldırısında evi vurulan bir çocuğu teskin etmeye çalışıyor. Saldırı sonrası çocuk, komşuları tarafından hastaneye getirildi. Tedavisinin ardından resepsiyon kısmına alındı. Saldırı sonrası birçok çocuk ağır yaralı hastaneye getirildiği için, o ayakta tedavi edildi. Ailesi gelip, çocuğu alana kadar, bu günahsız çocuğa Özgür Suriye Ordusu üyesi isyancı refakat edecek." (Aris Messinis/ 24 Ağustos 2012) Bryan Denton: "Özgür Suriye Ordusu komutanına göre, Ebu Halil, Halep'te Esad'ın paramiliter örgütü Şahiba'nın üyesi. İsyancılar, Ebu Halil'in Halep ve çevresinde terör estirdiğini iddia ediyor. İddiaya göre Ebu Halil, 6 kişiyi öldürdü ve Halep Üniversitesi'nde bir kız öğrenciye tecavüz etti. Halil'e suçlamaların gerçek olup olmadığını sordum ancak işkence ve dayak sonrası akli dengesini kaybetme noktasına gelmişti. Ona gökyüzünün sarı olduğunu söylesen, seninle aynı fikirde olduğunu söylerdi. Ben bu fotoğrafı çektiğimde, bir grup isyancı Halil'in bulunduğu odaya giriyordu." (Bryan Denton/New York Times/ 14 Ağustos 2012) Asma Waguih: "Halep'te günlerce süren çatışmalar sonrasında her taraf harap olmuştu. Çatışma bölgelerini gezerken birden bire bu isyancılar karşıma çıktı. Kendi yaptıkları bir düzenekle, el yapımı bir bombayı atmaya çalışıyorlardı. Kurşun sıkıntısı çeken isyancılar, bazı atölyelerde el yapımı bombalar yapıyorlar. Gazetecilerin bu atölyeleri görmelerine ise izin vermiyorlar." (Asmaa Waguih/26 Ekim 2012) Eduardo Elias: "Bu fotoğrafı 21 Ağustos'ta Halep'te çektim. Bir fırın saldırıya uğramış ve yaralılar Dar-ül Şifa Hastanesi'ne getirilmişti. Yaralı ve ölüler arasında çalışmak gerçekten çok korkunçtu. İlk defa bir savaş takip ediyordum ve fotoğrafları çekmek benim sorumluluğumdu. Bu fotoğrafa baktığımda, bir hastane köşesinde, gözleri dolmuş halimi hatırlıyorum. İsyancılar yaralandığında ya da öldüğünde anlıyordum, bu bir savaştı. Peki çocuklar, kadınlar ve siviller öldüğünde. İşte bunu anlamak zordu." (Eduardo Elias/ 21 Ağustos 2012) Giorgos Moutafis: "El Şatura köyüne vardıktan kısa bir süre sonra zeytin ağaçlarının arasında Özgür Suriye Ordusu mensuplarıyla buluştum. On kişiydiler ancak sadece üçü silahlıydı. Daha iyi organize olmak ve eğitim almak için Türkiye sınırına yakın bölgedeki dağlara çıkacaklarını söylediler. Üzerlerindeki psikolojik baskıyı ve yaşadıkları hayal kırıklığını hissediyordum. Aniden onlardan birinin atına binip, silahıyla, onurlu bir şekilde poz verdiğini gördüm." (Giorgos Moutafis/ 16 Mart 2012) Goran Tomasevic: "Bir evin oturma odasında cephe alan isyancıların bulunduğu bu fotoğrafı seviyorum. Bir isyancı koltuğa oturmuş, çikola yerken, komutanları pencerede mevzi almış. Bu evin Suriyeli askerlerin mevzilendiği bir yer olduğunu bana söylediler. Üç asker öldürerek evi ele geçirmişler. Koridorda kan izleri vardı. Evde isyancılardan başka kimse yoktu." (Goran Tomasevic/Reuters/ 15 Ağustos 2012) Huseyin Mala: "Foto muhabiri olarak, Suriye'de yaşananları göstermeye kararlıydım. Lübnan ve Suriye sınırına defalarca gittim. Mayıs ayındaki son yolculuğumda, Suriyeli sığınmacılarla ilgili bir haber hazırlıyordum. Lübnan Kızılhaç'ının bulunduğu noktaya gelen kamyonetten yaralı bir kişi indi. Yaralı adam ayağından vurulmuştu ve bağırıyordu: Irmağa gidin, birçok yaralı insan var orada! Birkaç dakika sonra bir kamyonet iki Suriyeli kadın getirdi. Biri boynundan yaralanmıştı, diğeri ise kucağında yaralı oğlunu taşıyordu. Lübnan'a ulaşmak için nehri geçen Suriyeli ailelere, sınırdaki Suriyeli askerler ateş etmişti. Bu fotoğrafı seçtim çünkü bu Suriye halkının çektiği acıların bir simgesi." (Hüseyin Malla/AP/ 30 Mayıs 2012) Javier Manzano: "Esad rejiminin iki keskin nişancısı Halep'te, muhaliflerin mevzilerini vurmak için hazır bekliyor. Özgür Suriye Ordusu üyeleri, keskin nişancıların kurşunlarına maruz kalmamak için bir evden diğerine geçerken, duvarları deliyorlar. Halep'te 3 aydan fazla süren çatışmalarda her tarafta duman ve mermi kokusu var." (Javier Manzano 18 Ekim 2012) Jerome Sessini: "19 yaşındaki bu genç caddeye çıktıktan kısa bir süre sonra keskin bir nişancı tarafından boğazından vurularak öldürüldü. Bu fotoğraf, savaşın acımasız gerçekliğini bir kez daha bana hatırlattı." (Jerome Sessini/20 Ekim 2012) Manu Brabo: "Halep'teki Dar-ül Şifa Hastanesi'nde birçok gazeteciyle birlikte çalışıyorduk. Roket seslerinin gittikçe yakınlaştığını duyuyorduk, sonrasında hastaneye birçok yaralı getirilmeye başlandı. Aniden uzun boylu bir adamın, kucağında 10 yaşındaki bir erkek çocukla hastaneye geldiğini gördüm. Doktorlar bu adamı ameliyathaneye aldı. Bir süre sonra bu adam, çocuğunun ölü bedeniyle ameliyathaneden çıktı. Hastaneden ayrılırken sanki bilincini kaybetmişti, iki yanağından gözyaşları damlıyordu. Sonra diz çöktü ve caddenin ortasında hıçkırarak ağlamaya başladı." (Manu Brabo/3 Ekim 2012) Marcel Mettelsiefen: "Dokuz gün kuşatma altında kalan Rastan'dan kaçmayı başarmıştık. İyi organize olmuş isyancılar bizi güvenli bir evden başka güvenli bir eve götürüyordu. Çatışmalarda ağır yaralanmış isyancı Ubeyd Dariş Laban'la birlikte bir araca bindirildik ve hızla Türkiye sınırına doğru ilerliyorduk. 40 kilometrelik bir yolculuğun ardından isyancı Laban, araçta yaşamını yitirdi. Laban için Rastan'a yakın köyünde cenaze töreni düzenlendi. Cenaze töreni sürerken üzerimizde askeri helikopterler uçuyordu. Bu Suriye'de çektiğim son rahatsız edici fotoğraf oldu." (Marcel Mettelsiefen/ 17 Temmuz 2012) Marco Longari: "Halep'e ulaştıktan kısa bir süre sonra antik kentte bir kontrol noktasında bu fotoğrafı çektim. Bu adamı panik içinde koşarken gördüğümde öğle vaktiydi. Özgür Suriye Ordusu'na ait bir kontrol noktasından geçti. Caddeyi geçmeye çalışan herkese silahların namluları çevriliydi. Ailesinin günlük ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan bir öğretmen olduğunu söyledi. Onu gördüğümde Saraybosna'da yaşananlar aklıma geldi. Ekmek için kuyruğa girenler, Sırp keskin nişancılar tarafından koyun gibi öldürülüyorlardı." (Marco Longari/14 Eylül 2012) Maysun: "Bu fotoğrafı Halep'te Dar-ül Şifa Hastanesi'nde çektim. Hastaneye her gün onlarca yaralı geliyor. Dokuz katlı binanın sadece 3 katı kullanılabilir konumda. Bodrum katında küçük bir odayı morg olarak kullanıyorlar. Orada kimlikleri tespit edilemeyen, kafası kesik iki ceset yatıyordu. Günlerce orada kaldıktan sonra, bir akşam üzeri eski bir kamyonetin kasasına konulan bu iki "başsız beden" belediye mezarlığına götürüldü. Işık olmadığı için mezarlıkta bataniyeye sarılı cesetler öyle bırakılıp geri dönüldü. Hastaneye döndüğümüzde Özgür Suriye Ordusu üyesi Ahmed, 'Haram! Haram! Onları gömmeliyiz. Yoksa köpekler onları yiyecek. Gece el fenerleriyle mezarlığa dönerek, iki cesedi gömdük. Günler sonra öğrendim ki, Suriye ordusunun hastaneyi bombalaması sonrasında Ahmed kaybolmuştu." (Maysun/13 Ekim 2012) Moises Saman: "Soğuk ve gökyüzünün açık olduğu bir geceydi. Türkiye ile Suriye'nin İdlib bölgesini ayıran Asi Nehri'ni aydınlatan tek şey ay ışıklarıydı. Türkiye tarafında, ırmak kenarındaydım, böceklerin ve Suriye tarafında araba seslerinden başka hiçbir gürültü yoktu. Saniyeler sonra iki ışık ve bir traktörün gürültüsünü işittim. Suriyeli insan kaçakçıları bir çift ve küçük bebeklerini, Suriye'deki savaştan, güvenli Türkiye'ye kaçırıyorlardı. Şimdi geçmişe baktığımda bir ülkenin dünyanın gözleri önünde nasıl yok olduğunu görüyorum." (Moises Saman/2 Mart 2012) Narciso Contreras: "Halep'te günlerce süren çatışmalarda, zarar görmeyen bina ve mahalle kalmadı. Hananu bölgesinde bomba, bir ekmek fırını önünde kuyrukta bekleyen insanları vurdu. Ben patlamayı Şaar Hastanesi'nden işittim. Hastanenin girişinde bekliyordum. Doktorlar ve hemşireler yaralılara yardım etmek için oradan oraya koşuşturup duruyorlardı. Bir foto muhabiri için yer kalmamıştı. Ben de üst kata çıkarak, fotoğraflarını yukarıdan çektim. Bir kamyonetin içine konularak hastaneye taşınan yaralılar, yanık kokuyordu." (Narciso Contreras/23 Ekim 2012) Nicole Tung: "Bu fotoğraf, Halep'in Bustan el-Kasr bölgesinin savaş uçaklarıyla vurulmasından hemen sonra çekildi. Atılan üç bombadan ikisi bu eve isabet etti ve saldırıda 8 kişi yaşamını yitirdi. Ölenlerden 5'i yaşları 15'ten küçük çocuklardı ve hepsi aynı ailedendi. Saldırı olduğunda 100 metre uzaklıktaydım. En küçük kurban Yusuf henüz 2 yaşında bile değildi. Enkazın altından çocukların çıkarılması katlanılacak bir durum değil. Bu fotoğrafa baktığımda, olanları anlamaya çalışıyorum ancak bir cevap bulamıyorum." (Nicola Tung/ 6 Ağustos 2012) Paul Conroy: "Bu fotoğrafı, Marie Colvin ile Humus'un Bab Amr mahallesinde geçirdiğimiz ilk gün çektim. Sahra hastanesine yaptığımız yolculukta bile çok büyük tehlike atlatmıştık. Her tarafta keskin nişancılar vardı ve roketler patlıyordu. Durduğumuz bir anda, sürücümüz gülmeye başladı ve kendisini takip etmemizi söyledikten sonra kurşun gibi koşmaya başladı. Biz de koşarak onu takip ettiğimizde, etrafımızda roketler patlamaya ve kurşunlar duvarlara saplanmaya başladı. Sahra hastanesine girdik, dışarıya göre daha sakindi. 10 dakika sonra çığlıklar atıldı ve çatışma başladı ancak hastanede panik havası yoktu, bu durum onlar için sıradandı. Yaralıları tedavi ediyor, ölüleri yıkıyor ve her şey kendini tekrarlıyordu. Çaresiz bir andı." (Sunday Times muhabiri Marie Colvin ve Remi Ochlik'in öldürüldüğü saldırıda Paul Conroy da yaralandı. Bu saldırıda Edith Bouvier de ağır yaralandı.) (Paul Conroy/ 18 Şubat 2012) Remi Ochlik: Boyada köyü sakinleri gecenin 03.00'ünde, Esad birliklerinin saldırısında öldürülen 4 gencin cenaze töreninde. Ordunun saldırmasının önüne geçmek için halk, genelikle cenazeleri gece defnediyor. Suriye'de Marie Colvin'in öldürüldüğü saldırıda hayatını kaybeden Remi Ochlik'in çektiği son fotoğraf. Ochlik, aynı tabutta gömülen 4 genci bu fotoğrafla ölümsüzleştirdikten 4-5 saat sonra saldırıda yaşamını yitirdi. Ochlik'in ise bir tabutu dahi olmadı. Öldürüldüğünde Humus'taki şiddetli çatışmalar nedeniyle günlerce cesedine dahi ulaşılamadı. (Remi Ochlik/IP3/21 Şubat 2012) Robert King: "Bu fotoğraf cephedeki bir doktorun cesaret ve gücünü simgeliyor. Mide bağırsakları uzmanı olan doktor Kasım, Esad rejimi tarafından terörist olarak adlandırılıyor. Onun mücadelesi ise, Esad ordusunun tankları tarafından vurulan 6 çocuğu iyileştirmeye çalışmak." (Robert King/8 Haziran 2012) Rodrigo Abd: "İdlib'de Özgür Suriye Ordusu'nun kontrolü altındaki bir bölgedeydik. Cenaze töreninde bile durumun her geçen dakika daha kötüye gittiğini görüyorduk. İnsanlar öldürülen akrabaları için yas tutuyorlardı ama aynı zamanda bir sonraki hedefin de kendileri olacağı endişesini yaşıyorlardı. İsyancılar, Suriye ordusunun geleceğini ve karşı koyacak silahlarının olmadığının bilincindeydi. "Nereye gidiyorsunuz? Bir kaçma planımız var mı?" diye sorduğumda şu cevabı vermişlerdi: "Gidecek bir yerimiz yok. Burada yaşıyoruz, burada doğduk ve ölene kadar da buradan ayrılmayacağız. Biz gazeteciyiz, haber yapmak zorunda olduğumuzun farkındayız ama aynı zamanda buradan kaçıp kurtulma şansımız olduğunu da biliyoruz. Oradaki köylüleri görmelisiniz. Çatışmanın ortasında sıkışıp kalmışlar. Ya Suriyeli askerleri öldürecekler ya da ölecekler. Biz elimizden geleni yapmaya çalıştık ama Suriye halkı hala acı çekmeye devam ediyor." (Rodrio Abd/AP/ 8 Mart 2012) Seamus Murphy: "Suriye'den ayrılmış, Türkiye sınırına doğru yol alıyorduk. Sınıra çok yakın bir noktada atlı bir kişi tarafından durdurulduk. Arazide keşfe çıkan bir isyancıydı. Yanından geçerken, kuytuda küçük bir mangal gördük. Ateşiyle ısınmaya çalışıyordu. Suriye'de çok kısa kaldım ancak o isyancının küçük bir mangalla ısındığı an bile bana, Esad'ı iktidardan uzaklaştırmak için ne kadar kararlı olduklarını göstermişti. Suriye'de konuştuğum herkes, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını açıkça söylüyordu. 'Esad bitti, sadece bir zaman meselesi' diyorlardı." (Seamus Murphy/ 27 Mart 2012) Tomas Munita: "Amerikan New York Times gazetesi adına geçtiğimiz Ocak ayı sonunda 3 gün Suriye'de bulundum. Son gün, başkent Şam yakınlarındaki Rankus kasabasını ziyaret ettim. İsyancılar bizi komutanlarına götürdü. Konuşmaya başladığımız sırada çatışma başladı. Güçlü Suriye ordusu karşısında çok çaresizdiler ancak bir yandan da, halkın onlardan beklentilerini biliyorlardı. Suriye ordusundan firar eden bir asker bacağından vuruldu. Arkadaşları onu çatışmanın içinden çıkardılar ancak nerede koruyacaklarını bilmiyorlardı. Birkaç gün sonra öğrendim ki, komutan, henüz bıyıkları yeni terlemiş oğlu ve onlarca isyancı çatışmada öldürülmüşler." (Tomas Munita- The New York Times/ 28 Ocak 2012) William Daniels: "Suriye'de 9, kuşatma altındaki Bab Amr'daki 5'inci günüm. Marie Colvin ve Remi Ochlik'in öldürüldüğü saldırı sonrasında artık hiçbir zaman fotoğraf çekmeyeceğim hissine kapıldım. Arkadaşlarımız öldürülmüştü ve her şey çok anlamsızdı. Bu fotoğrafı çektiğimde ise yeniden foto muhabiri oldum. Bab Amr'da günlerce devam eden çatışma birkaç saatliğine durmuştu. Bu fırsatı kullanarak Remi ve Marie'nin cansız bedenlerine ve geride kalan eşyalarına ulaşmaya çalıştık. Ölüm sessizliğindeki Bab Amr sokağında, keskin nişancı tehdidi altında arabayla seyir halindeyken, bu fotoğrafı çektim. Bab Amr çatışma sonrası bu hale gelmişti." (William Daniels/Time/24 Şubat 2012) Zac Baillie: "Suriyeli bir grup isyancıyla bir süre birlikte yaşadım ve fotoğrafladım. Üzerinde birkaç gün çalıştıkları bir saldırı planında onların yanındaydım. Bu fotoğrafı çekmeden 30 dakika önce, 50 kişilik bir isyancı grubu çatışma sonrası bir binanın kontrolünü ele geçirdi. Sokak çatışmalarında ben de onlarla birlikteydim. Sokak keskin nişancılar ve ağır makinalı tüfeklerle korunuyordu. Beş dakika içinde 4 kişi yaşamını yitirdi." (Zac Baillie/AFP/ 29 Ağustos 2012)