Suriye'de en zor idam tercihi
Abone olSuriye'de olayların çıkmasının ardından oğlunu kaybeden Miclevi, şimdi sınırı geçerek sığındığı Türkiye'de Esed için gün sayıyor.
Suriye'de Hafız Esed döneminde Müslüman Kardeşler'e üye
olduğu için 24 yıl cezaevinde kalan ve çeşitli işkencelere maruz
kalan Abdurrahim Miclevi, şimdi Beşşar Esed'in gideceği günü
bekliyor. Miclevi'nin 24 yıl cezaevinde yaşadıkları ise insanın
kanını donduracak cinsten.
Miclevi, 1982 Hama olaylarından sonra bir hakimin
babaların ve oğulların bulunduğu gruptan bir kişinin idam
edileceğini, tercihi de kendilerine bıraktığını
söyledi.
Suriye'deki kriz bir yılı aşkın bir süreyi geride bırakırken Suriye
ordusunun katliamlarından kaçan Suriyeliler Türkiye'ye sığınmaya
devam ediyor. Sayıları 16 bini geçen Suriyeli sığınmacıların her
biri farklı bir hayat hikayesi taşıyor.
Suriye'de gösteriler başladığı sıralarda Türkiye'ye gelen 62
yaşındaki Abdurrahim Meclevi, baba Esed döneminde Müslüman
Kardeşlere üye olduğu gerekçesiyle 24 yıl cezaevinde yattığını
anlatıyor. Hafız Esed'in 1980'lerde büyük bir kıyım gerçekleştiğini
ifade eden Miclevi, "Müslüman kardeşlere üye olduğum gerekçesiyle
gözaltına alındım. Mahkemeye çıkararak cezaevine attılar. O zaman
henüz 31 yaşındaydım, suçsuz yere 24 yıl cezaevinde yattım." diye
konuşuyor.
MAHKUMLARA HER TÜRLÜ İŞKENCE UYGULANIYORDU, EN AZ 5 BİN
KİŞİ ÖLDÜ
Cezaevinde kaldığı 24 yılın hayatında kapanması imkansız yaralar
bıraktığını belirten Miclevi, cezaevinde yaşadıklarını ise şöyle
anlatıyor: "Tedmur Cezaevinde yattım. Burada yapılan işkencelerin
haddi hesabı yoktu. Günlük işkenceler yapılırdı. Derilerimiz
soyulana kadar kırbaçlanıyorduk. Tekerleğin içine konularak
yuvarlamalar, ayaklar şişene kadar falakaya yatırmalar en basit
işkencelerden sayılıyordu. Su dolu varile kafa üstü sokuluyorduk.
Boğulmaya az kala çıkartılıyorduk ve bu işkence bu şekilde
dakikalarca sürüyordu. Kimi mahkumlar kırılan cam kola şişesi
üzerine oturtulurdu. Bu şekilde kan kaybederek ölmeleri
sağlanıyordu. Buna benzer bir dizi işkenceden cezaevinde 5 bin kişi
öldü." diyerek işkenceleri anlattı.
YEMEKLERE DIŞKI VE ÖLMÜŞ FARE KONULUYORDU
Cezaevinde mahkumlara ölmeyecekleri kadar yemek verildiğini
söyleyen Miclevi, "Yemek ve su konusunda büyük sıkıntılar vardı.
Mahkumlara ölmeyecekleri kadar yemek veriliyordu. Bu yemeklerin
içinde çoğu kez ölmüş fare, dışkı ve kum gibi bir çok şey
koyarlardı. Çoğu kez yemek bile verilmezdi. Sadece bir ay içinde 58
kişi açlıktan öldü. Tüm bunları yaşadım" diye aktarıyor.
BABA VE OĞULLARINDAN ÖLÜM TERCİHİ YAPMALARINI
İSTEDİLER
Tutuklamalar ve idamların keyfi yapıldığını anlatan Miclevi, "Bu
günmüş gibi iyi hatırlıyorum. Halep'ten bir baba ve iki oğlunu
tutuklanmasının ardından mahkemeye çıkarıldı. Süleyman El Hatip
isimli dönemin meşhur hakimi karşısına çıkarıldılar. Masum
oldukları ortaya çıkınca da hakim onlara, masum oldukları ancak
birinin idam edileceğini söyledi. Bunun için aralarından bir
kişinin seçilmesini istedi. Baba ve çocuklar herkes kendisinin idam
edilmesini isterken, baba çocuklarına 'Siz gidin küçük çocuklarınız
var, beni idam etsinler' dedi. Güçlükle çocuklarını razı etti.
Ardından babayı idam ettiler. Çocukları da serbest bıraktılar."
diyerek keyfi idamların nasıl yapıldığını belirtiyor. Miclevi o
dönemde işkence ve idam cezaları ile 45 bini aşkın insanın öldüğüne
dikkat çekiyor.
CEZAEVİNDEN SONRA İSTİHBARAT, BİLGİ TOPLAMAMI
İSTEDİ
İdlib'in Cebel el Zaviye bölgesinden olan Abdurrahim Miclevi, 31
yaşında girdiği cezaevinde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in bir
af kararnamesi ile 7,5 yıl önce 55 yaşında çıktığını dile
getiriyor. Miclevi, "Cezaevinden çıktıktan sonra her hafta
istihbarat merkezine çağırarak benden çevredeki halkla ilgili bilgi
toplamamı istediler. Bilgi getirmemem halinde ise beni tekrar
cezaevine koymakla tehdit ediyorlardı. Tüm bunların yanında ise
umre yapma hayalim vardı. Bunun içinde yurt dışına çıkma izni
vermediler. Umreden bile beni mahrum ettiler." ifadelerini
kullanıyor.
BEŞŞAR BABASININ ZULMÜNÜ ARATMIYOR
Suriye'de olayların başlamasının ardından gösterilerde 30 yaşındaki
oğlu İbrahim'in güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü anlatan
Miclevi, "Beşşar Esed çoluk çocuk ayrımı yapmadan herkesi doğruyor.
Babası ne yaptıysa aynı şeyleri kendisi de fazlasıyla yapıyor. Ordu
girdiği şehirleri âdeta harabeye çeviriyor. Kadın çocuk ayırımı
yapmadan herkes öldürülüyor. Tüm bunlara ek olarak kadınlar
tecavüze uğruyor. Son olarak Humus’ta 35 kadın yakınları önünde
tecavüze uğradı. Daha sonra kadınlar ve aileleri öldürüldü” diye
konuşuyor.
Miclevi son olarak şöyle konuşuyor: "Biz başta Türkiye olmak üzere
tüm Müslüman ülkelerinden halka destek olmasını istiyoruz. Özgür
Suriye Ordusuna destek versinler. Türkiye'nin durumunu takdir
ediyoruz ancak sayın Erdoğan’dan şartları zorlayarak kendimizi
savunacak desteği vermesini bekliyoruz.. Tüm bu yaşadıklarımıza
rağmen bu yönetimin düşeceğine inanıyorum. O günlerin uzak
olmadığını düşünüyorum"