Suriye savaşını kazanamayız çünkü...
Abone olSuriye'de 'bir koyup üç kazanacağız' demek mümkün değil. Bu savaştan en zararlı çıkacak olan Türkiye... Çünkü;
İNTERNET HABER - Suriye'ye 'sınırlı' müdahaleye katılacak 10 ülkeden biri de Türkiye... Rolümüz henüz net değil ama bu savaşta topraklarımız, hava üslerimiz kullanılacak. Aktif olarak savaş uçaklarımız da savaşa dahil olacak.
Peki bu savaşı kim kazanır?
Suriye savaşının Irak ve Afganistan müdahalelerinden farkı ne?
Bu savaş nasıl sonuçlanır?
İlk sorunun yanıtı muallak... Zira Suriye ne Irak ne Afganistan... Esad'a savaş açmak İran'a savaş açmak demek. Haliyle de hesap İran'da bitiyor.
Günün en dikkat çeken analizine imza atan 'ın köşesinden dikkatinize sunalım;
BİZ BU FİLMİ GÖRMÜŞTÜK
Son kimyasal saldırının ardından Suriye’ye beklenen Batı müdahalesi birçok kişide “deja vu” duygusu yaşatıyor (daha önce görmüş olma”) yani “biz bu filmi daha önce görmüştük” dedirtiyor.
Tabii ki akla esas olarak Irak ve Afganistan’a ABD liderliğindeki müdahaleler geliyor. Kuşkusuz benzerlikler epey fazla ama bu sefer durum çok daha farklı, yani bambaşka bir film söz konusu.
Batılı güçlerin Suriye’ye müdahalesinin neden Irak ve Afganistan operasyonlarına benzemeyeceğini bir cümleyle cevaplamak istiyorum: “Aslında tek bir kelime etmek bile yeterli: İran.”
İRAN NE YAPAR?
Evet, İran’ın Suriye sorunundaki pozisyonu bu ülkeye yönelik Batı müdahalesinin mecburen bambaşka olacağını gösteriyor. Çünkü gerek Afganistan, gerekse Irak müdahalelerinde Tahran rejimi görünüşte nötr kalmış, ama aslında Batı müdahalesini teşvik edip örtülü bir şekilde desteklemişti. Sonuçta Amerikan ordusu İran’ın iki önde gelen düşmanını, Irak’ta Saddam/Baas rejimiyle Afganistan’da Taliban/El Kaide ittifakını devirdi; hatta Irak yönetiminde ağırlığın İran’ın nüfuz alanındaki Şii Araplara geçmesine zemin hazırladı.
SIRA İRAN'A GELİR
Ama bu sefer tam tersi bir durum söz konusu. Çünkü hedefteki Beşşar Esad/Baas rejimi Tahran’ın bölgedeki en önde gelen müttefiki. Esad rejimi yıkılırsa, İran’ın Lübnan’da Hizbullah aracılığıyla sahip olduğu nüfuzunun da sıkıntıya gireceği, yani İsrail’e yönelik kartlarını teker teker kaybedeceği ortada. Tabii bütün bu sürecin sonunda sıradaki hedef kesinlikle İran ve buradaki İslami rejim olacaktır.
SURİYE'YE SALDIRMAK İRAN'A SALDIRMAK DEMEK
Yani Suriye’ye saldırmak bir şekilde İran’a da saldırmak anlamına geliyor. Dolayısıyla muhtemel Batı saldırısı hakkında Tahran’dan gelen uyarıları yabana atmamak şart. Nitekim şu ana kadar medyaya yansıyan senaryolarda, Irak ve Afganistan gibi bütünlüklü değil, Bosna sorununda Sırbistan’ın başkenti Belgrad’a yönelik hava saldırısı gibi sınırlı (büyük ölçüde Şam rejiminin kimyasal silah stoklarına yönelik) bir müdahalenin öne çıktığı görülüyor.
ÇETİN CEVİZLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Her durumda Afganistan ve Irak’tan daha çetin bir krizle karşı karşıya olduğumuz muhakkak. ABD başta olmak üzere Batılı güçler “sınırlı” müdahaleden kısa zamanda “sınırsız” müdahaleye geçebilirler, geçmek zorunda kalabilirler.
EN BÜYÜK ZARAR TÜRKİYE'YE
Peki Türkiye? Geçen yılki yazımızın sonunu tekrarlamakta bir sakınca yok: “Suriye merkezli yeni bir krizin en fazla zarar vereceği ülkelerden birinin Türkiye olacağı muhakkaktır. Dolayısıyla dün Irak için telaffuz edilen ve tam bir yalan olan ‘bir koyup üç alacağız’ cümlesinin bugün Suriye söz konusu olduğunda hiç ama hiçbir inandırıcılığı olmayacaktır. Öyle ki kendimizden ne kadar koyarsak koyalım, Suriye konusunda herhangi bir şey kazanma şansımız bulunmuyor.”