Suriye konusunda yangına benzinle değil suyla gitmeliyiz
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ""Suriye konusunda yangına benzinle değil suyla gitmeliyiz" dedi. <br/>Antalya’da, partisinin 81 il...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ""Suriye konusunda yangına
benzinle değil suyla gitmeliyiz" dedi.
Antalya’da, partisinin 81 il başkanları toplantısının yanında bir
dizi açılış gerçekleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
bugün Burdur’a gelerek bir dizi ziyarette bulundu.
Kılıçdaroğlu ilk olarak, Bucak ilçesinde Bucak Öğretmenevi’nde, iş
adamları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle kahvaltıda
bir araya geldi. Burada konuşan CHP Lideri, Bucak’a bundan öncede
birkaç kez geldiğini söyledi. Siyaset adamının vatandaşına
doğruları söylemesi gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu,
"Siyasiler doğruları söylemiyorsa vatandaşını kandırıyor demektir.
Siyaset, siyasetçinin cebini dolduracağı alan değildir. Yandaşın
zengin olduğu alan da değildir. Siyaset halka hizmettir. Halka
hizmet edeceksiniz. Halk için mücadele edeceksiniz" diye
konuştu.
"KOYUNDAN VAZGEÇTİM SAMAN İTHAL EDİYORUZ"
“Size ileride saman ithal edilecek desem ne derdiniz?” diye soran
Kılıçdaroğlu, “Türkiye saman ithal eder hale gelecek desem, ’bu
genel başkanın ayağı tamamen yerden kesildi’ diyecektiniz. Burdur,
Konya, Anadolu coğrafyasında saman ithal edilir mi? Ama bugün
gelinen noktada saman ithal ediyoruz. Koyundan vazgeçtim, saman
ithal ediyoruz. Bizim neyimiz eksik, saman ithal ediyoruz? Her
şeyimiz var. Ama bir yerde sorun var, bir dert var. Türkiye’nin
büyümesi lazım. Türkiye büyüyor mu? Evet büyüyor. Ama mukayesesini
şöyle yapacağız. Bizimle aynı kalkınma hamlesi yapan ülkelerle aynı
yerde miyiz? Yerimiz nasıl? Güney Kore ile aynı kalkınma yarışına
başladık. Bizim otomobilimiz vardı. Bizim otomobilimizin markası
Anadol. Onlardan önce ürettik. Güney Kore bizden sonra iki marka
otomobil üretti. Bizim Anadol’dan haber var mı? Güney Kore’nin iki
otomobili her yerde satılıyor. Güney Kore ile aynı yarışa başladık.
Onlardan geride kaldık. Biz de büyüyoruz hızımız 2,2 büyüme.
’Türkiye son 10 yılda müthiş bir büyüme gösterdi’ tamamen palavra.
1946-2002 ortalama büyüme hızı 5,2, 2002-2012 büyüme hızı 2,1... 38
milyar dolarlık özelleştirme yaptılar. Tarihin en büyük borçlanması
yapıldı. Neden Güney Kore’den geri kaldık? Sormamız gereken soru
bu. Eğer bu soruyu sorar ve cevabını kendi aramızda bulursak,
Türkiye’yi uçururuz” şeklinde konuştu.
"SANAYİDE GERİLEDİK"
"Türkiye’nin kul hakkı yemeyen, vatandaşını düşünen siyasetçiye
ihtiyacı var” diyen Kılıçdaroğlu, "İşin özü budur. 2002 yılında
Londra’dan 1 milyon dolar Türkiye geldi. 2013’ün Ocak’ında 1 milyon
dolar; 4,5 milyon dolar oldu. Faizlerle buldu. Türkiye’nin
kurtuluşu üretimdir. Türkiye üretirse istihdam sorunu, işsizlik
sorunu çözülür, herkes hayatından memnun olur, ihracat yapar. Biz
ihracat yapıyoruz ama, birileri bizden daha fazla üretiyor ve biz
geriye düşüyoruz. 187 ülke içinde büyüme açısından biz 111.
sıradayız. 110 ülke bizden daha hızlı büyüyor. Sanayi üretiminde
geriledik" ifadelerine yer verdi.
Türkiye’nin tarım politikasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, “Girdi
fiyatları çok yüksek. Çiftçi ekmiyor, zarar ediyor. Teşvik bizde
bir yıllık açıklanıyor. Avrupa’da 7 yıllık, Amerika’da 5 yıllık
açıklanıyor. Çiftçinin önünü görmesi gerekiyor. O nedenle bize
düşen görev bunları dile getirmektir. Size düşen de bu iktidarın
sandıkta ipini çekmektir” dedi.
Anayasa konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Anayasa görüşmelerini demokrasi ve özgürlükleri güçlendirmek için
yapıyoruz. Anayasanın da öyle olmasını istiyoruz. Baskı ve şiddetle
ülke yönetilmez. Düşünce özgürlüğü olmalıdır. Anayasa görüşmeleri
devam ederken ortaya birden başkanlık sistemi geldi. Neden geliyor
başkanlık sistemi? Bizim yıllardır süren parlamento sistemimiz var.
Kör topal gidiyoruz. Demokraside vatandaş kendi milletvekilini
seçmelidir. Anayasada başkanlık sistemini tartışma yaptırmadık.
Demokrasi ve özgürlüğü, yargı bağımsızlığını istiyorsan gel. Ama
başkanlık sistemi için kusura bakma."
"NEDİR SÜREÇ BİLEN VAR MI?"
Çözüm süreci konusundan da bahseden Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle
devam etti:
"Nedir süreç konusu bilen var mı? Pazarlıkta neler görüşüldü bilen
var mı? Biz CHP olarak kendi ülkemizde barış olmasını istiyoruz.
Huzur olmasını istiyoruz. Hiçbir çocuğumuzun burnunun kanamasını
istemeyiz. Bir derdimiz yok, burada anlaşıyoruz. Süreç konusunda
endişelerimiz var. Kaygılarımız var. Biz endişeyi söyleyince, ‘siz
barışa karşı mısınız’ deniyor? Siz neleri konuştunuz biz bunu
öğrenmek istiyoruz. Bu vatandaşın onu öğrenmeye hakkı yok mu? 76
milyonu Abdullah Öcalan’ın ağzına bakar hale getiriyorsunuz. Bunun
ayıp tarafı yok mu? Kandil’de basın toplantısı yapılıyor herkes
bilgi sahibi oluyor. Nereden çıktı bu; ben merak ediyorum. Biz
CHP’yiz. Kendi ülkemizin özgürlüğünü, bağımsızlığını savunmayacak
mıyız? DP, Adalet Partisi, DYP, Anavatan Partisi ile siyasi
mücadele ettik. Bizim Türkiye’nin temel sorunları konusunda bir
farkımız yoktu. Şimdi siz kalkıp TC’den rahatsız oluyorsunuz. Senin
TC ile ne alıp veremediğin var? Tabelalardan neden TC’yi
çıkarıyorsun? Ben bunu sormazsam, ana muhalefet partisi olarak
görevimi yapmamış olurum. Hem kendi adıma, babam adına, milletim
adına TC’nin saygınlığı için soruyorum. Sayın Başbakan siz hangi
ülkenin Başbakanısınız? Neden TC Başbakan’ı olduğunu
söyleyemiyorsun? Bu ülkenin çıkarları için her şeyi feda ederiz.
Ülkenin çıkarları bizim için önemlidir, partinin değil."
"EKONOMİ İYİ GİTMİYOR"
Ekonominin iyi gitmediğini savunan Kılıçdaroğlu, "Burdur’da mermer
üretiyorsunuz. Çin’e gönderiyorsunuz. Orada kesiliyor, işleniyor
yeniden mermer Türkiye’ye geliyor. Bu enerji fiyatı ile nasıl
rekabet edeceksiniz? Üretmek sihirli bir kelimedir. Bir ülke
üretirse büyür. Üretmenin özünde alın teri vardır. Üretirseniz
dünyada saygınlık olur; tüketen toplum dünyada başarısız olur" diye
konuştu. Kılıçdaroğlu, "Rusya ile nükleer santral anlaşması
imzalandı. Engelleri kaldırırsanız bir ülke büyür. Pahalı
yaptığınız santralin enerjisini nasıl ucuz kullanacaksınız? Ipad
almak, dizüstü bilgisayarı, cep telefonunu almak sorun değil. Sorun
bunların üretimini yapamamaktır. Güney Kore, Samsung markasını
yaptı. Bizde bir Samsun sigara fabrikamız vardı. Biz şununla
övünüyoruz. Bu kadar yaptık, şu kadar yaptık. Çamaşır makinesi,
buzdolabı ile övünen hiç başka başbakan yoktur. Televizyonu
Amerikalılar buldu. Bugün ABD’de TV üretilmez. Bilim budur. Sanayi,
gelişme budur" dedi.
"BAŞARISIZ OLDUĞUMUZ TEK ALAN SİYASET"
Siyasetin özünü halkın oluşturduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, "Her
alanda bizim başarılı yöneticilerimiz var. Yazarlarımız,
sinemacılarımız, tarımcımız, iş adamımız var. Her alanda başarılı
insanlarımız var. Başarısız olduğumuz tek alan siyaset. Halka en
fazla yalan söyleyeni, hep iktidara getirdik. Ne yapıyoruz biz?
1920 ile 1946 yılları arasında gelişmeler çok önemlidir. Eksikliği,
yanlışları vardır. Ama en azından şunu yaptılar. 1925 Kayseri’de
uçak fabrikası yaptılar. 9 yıl sonra ilk uçak Ankara’ya indi.
Merkez Bankası’nı yaptılar. Sümerbankları Etibankları kurdular.
Şimdi biz yabancılara satıyoruz. Yabancı sermaye geliyor. Bankaları
satın alıyor. Şimdi kâr yurt dışına gidecek. Yeni fabrika
kursunlar, yeni istihdam kursunlar. Hayır ben faize geliyorum
diyorlar. Bunu hepimizin düşünmesi lazım. Sonuçta kaybeden
sizlersiniz" şeklinde konuştu.
"İNANÇ VE ETNİK KİMLİK ÜZERİNDEN SİYASET YAPILMAZ"
Suriye meselesine de değinen Kılıçdaroğlu, "Suriye ile alıp
veremediğimiz nedir? Hangi gerekçe ile düşman olduk. Reyhanlı’da 52
yurttaş öldü, Cilvegözü’nde 14 kişi, sınırda 1 polis şehit oldu.
Askerlerin kafasına çuval geçirildi. Türkiye Cumhuriyeti’nde böyle
bir şey gördünüz mü? Bu kadar menfur olayın olduğunu gördünüz mü?
Askerinin başına çuval geçirildiği zaman sesini çıkarmayan mı?
Yoksa ’Afyon ekmeyeceksiniz’ diyene ’ekeceğiz’ diyen kişi mi
ülkesini daha çok seviyor? Bunu bilmemiz gerekiyor; inanç üzerinden
siyaset, en tehlikeli siyasettir. Etnik kimlik konusunda da siyaset
yapmak tehlikelidir. Siyasetin konusu vatandaşın derdidir. Bu
ülkede yaşıyorsak devlet işsiz olana iş bulmak zorundadır. Üretiyor
çiftçi, bırak üretsin. Devlet olarak senin görevin budur.
Vatandaşın kimliğiyle uğraşamazsın sen. Bunu yaparsan vatandaşı
bölersin, bölücülük yaparsın" ifadelerini kullandı.
Ülkenin yeni bir anlayışa ihtiyacı olduğunu dile getiren
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Yeni bir yönetime, kul hakkı, yetim
hakkı yemeyen, vatandaşın derdini çözen, ne kimlik ne etnik ayrımı
yapan, her vatandaşını başının üstünde kabul eden yeni bir anlayışa
ihtiyacımız var. Bunun yolu sizin düşüncenizden geçer. Beraber
düşüneceğiz. Siyaset vurmakla, kırmakla olmaz. Siyaset bir
yarıştır. Siyaset, ülkenin yararına yapılan bir yarıştır.
Yandaşların çıkarları üzerine siyaset inşa edilmez. Yeni bir yol
haritasına ihtiyacımız var. Hesap vermekten korkmayan siyaset
anlayışına ihtiyacımız var."
"YANGINA BENZİNLE GİTMEMELİYİZ"
Kılıçdaroğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Milli günler
yasaklanır mı? Yasak getiriyorsunuz. Çocuklarımıza milli
günlerimizi öğreteceğiz. Hangi devlet öğretmez milli günlerini?
Papua Yeni Gine’ye, Angola’ya, Uganda’ya gidin her ülkenin milli
günleri vardır. Hepimizin düşünmesi lazım. Kimse kusura bakmasın
böyle bir anlayışla ülke yönetilmez. Kavga ve dövüşle yönetilmez.
Radikal uzuvlar Türkiye’de eğitiliyor, Suriye’de kardeşine silah
sıkıyor. Komşuda yangın var biz benzinle gidiyoruz üstüne. Su ile
gitmemiz lazım. İki tarafı bir araya getirmemiz lazım. ’Birbirinizi
boşa öldürüyorsunuz’ demeliyiz. İslam coğrafyasından başka dünyada
kan akan başka bölge yok. Neden burada kan akıyor, yazık günah
değil mi? Üzülmeyecek miyiz? Batının egemen güçlerinin Orta Doğu’da
taşeronluğunu yapmak bize yakışmaz."
OSMANLI ŞERBETİ İÇTİ
Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından, salondakilerin sorunlarını
dinledikten sonra Süleyman Bulvarı üzerindeki kermesi gezdi.
Kılıçdaroğlu burada, tulumba tatlısı yedi; Osmanlı Şerbeti içti.
Kılıçdaroğlu, ikram edilen et döneri de yedi. Daha sonra cadde
üzerindeki esnafı ziyaret etti. 63 yaşındaki Ahmet Bilgin isimli
vatandaşla tokalaşan Kılıçdaroğlu’na Bilgin, “Bir gün sen de bu
hacı amcadan tarafa dönersin inşallah” dedi.
Kılıçdaroğlu, Çeltikçi pazarındaki esnafı da ziyaret ederken; esnaf
da Kılıçdaroğlu’na ürünlerini satamamaktan dert yandı.
(İHA)