Suriye için yeni bir tezkere mi geliyor?
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’ye müdahale konusunda yaşanan tezkere konusuyla ilgili Türkiye’nin devam etmekte olan bir tezkeresi...
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’ye müdahale konusunda
yaşanan tezkere konusuyla ilgili Türkiye’nin devam etmekte olan bir
tezkeresi olduğunu söyledi.
Karabük’te tatilde bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,
Karabük Valiliği’ni ziyaret etti. Karabük Valisi İzzettin Küçük ve
protokol üyeleri tarafından valilik girişinde karşılanan Davutoğlu,
daha sonra Vali Küçük tarafından brifing aldı. Vali Küçük ziyaretin
ardından gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, Endonezya, Rusya
ve ABD Dışişleri Bakanları ile görüştüğünü Türkiye’nin temel
görüşlerini ilettiğini söyledi. Davutoğlu, “Dün burada bulunduğum
süre içerisinde birçok dışişleri bakanı ile telefon diplomasisi
yürüttük. Dün akşam önce Endonezya, daha sonra Rusya ve ABD
Dışişleri bakanlarıyla görüşmeler gerçekleştirdim. Bu arada
önümüzdeki günlerde ziyaret etmeyi düşündüğüm bu vesile dolayısıyla
ertelenen Gürcistan Dışişleri Bakanı’yla da görüşme yaptım. 2-3
saatlik dilimde hem ABD hem de Rusya Dışişleri Bakanlarıyla
yaptığım görüşmeler, özellikle Suriye bağlamındaki gelişmeler
çerçevesinde özellikle önem taşıyor. Son dönemde hepimizin takip
ettiği Suriye’de büyük bir insanlık suçu işlenmiştir, modern
dönemin gördüğü en büyük cinayetlerden biri, hepimizin yüreğini
sızlatacak şekilde, çocukların kadınların kimyasal silahla
öldürülmüş görüntüleri hepimizi büyük bir hüzne terk etmiştir.
İnsanlık tarihi çok büyük sınavlarla karşı karşıya kalmıştır, son
20 yılda hepinizin hatırladığı Bosna’da Srebrenitsa katliamı,
Irak’ta Halepçe katliamı, bunlar bizim etnik ve mezhep farklılığı
gözetmeksizin hepsinin acılarını paylaştığımız kardeşlerimizin
yaşadığı ızdıraplardır. Suriye’de de bu bağlamda Şam’da yapılan
kimyasal saldırı uluslar arası toplumun en güçlü müeyyidelerle
mukabelede bulunması gereken bir saldırı niteliğindedir.
Uluslararası hukukun çok açık bir ihlalidir. İnsanlık vicdanını
zedeleyen büyük bir insanlık suçudur, olayın olduğu günden itibaren
bugüne kadar Türkiye olarak yoğun bir diplomasi yürütüyoruz,
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Ban Ki-Moon ile olayın
olduğu saatlerde bir görüşme gerçekleştirdik. İki temel talepte
bulunmuştuk. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin acil
toplantıya çağrılması, bu çağrı oldu, ilk toplantı gerçekleşti,
daha sonra Birleşmiş Milletler İnceleme Heyeti’nin yetkilerinin
genişletilerek, bu bölgeyi de kapsayacak şekilde sürdürülmesi. 37
ülke ile birlikte bir mektubu Birleşmiş Milletler Genel
Sekreteri’ne aynı gün verdik. Bende İran Dışişleri Bakanı’yla
Suriye rejiminin buna izin vermesi için baskı uygulaması talebiyle
görüşmeler yaptım. Dün de Rusya Dışişleri Bakanı’yla bu çerçevede
görüşmelerimiz oldu. Nitekim uluslararası baskılar dolayısıyla 22
Ağustos’ta sunulan bu talebe 3 gün sonra Suriye rejimi olumlu cevap
vermek zorunda kaldı, böyle durumlarda saatler bile önemlidir,
eldeki delillerin karartılmaması açısından. Bu şekilde
geciktirilmiş bir cevap zaten şüpheleri üzerinde bulunduran Suriye
rejiminin üzerindeki şüpheleri daha da artırmıştır” dedi.
“KESKİN NİŞANCI REJİM YANLISI”
BM Güvenlik Konseyi heyetine keskin nişancı tarafından yapılan
saldırının rejim yanlısı olduğunu belirten Bakan Davutoğlu, “Dün
buradan yoğun şekilde takip ettiğimiz birçok temaslarla
gerçekleştirdiğimiz bir başka husus da, Birleşmiş Milletler
heyetinin saldırının olduğu bölgeye geçişi sırasında bir keskin
nişancı saldırısına muhatap olmasıdır. Bu keskin nişancı saldırısı
heyetin muhalefet kontrolü altındaki bölgeye geçmeden önce
gerçekleştirilmiş bir saldırı, eldeki verilere göre, Suriye rejimi
yanlısı milislerin ve saldırganların gerçekleştirdiği bir saldırı,
gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek üzere. Bu saldırı sonrası
Rusya Dışişleri Bakanı Sayın Sergey Lavrov ile görüştüm, temel
beklentimizi dile getirdim. Türkiye olarak böyle bir insanlık suçu
karşısında bütün uluslararası toplumun yekvücut davranması
önemlidir. BM Güvenlik Konseyi’nin siyasi görüş ayrılıkları olsun,
farklı konularda farklı tavırlar sergilenmiş olsa da bütün daimi
üyelerinin bir araya gelmesini istiyoruz. Türkiye’nin birinci
önceliği BM Güvenlik Konseyi’nin bu insanlık suçu karşısında ortak
tavır ve müeyyide geliştirmesidir. Şu anada kadar bu saldırının
olmasının sebebi 2.5 yıl içerisinde Suriye rejiminin yaptığı
saldırılarının karşılıksız kalması ve uluslararası toplumun
caydırıcılığını yitirmiş olmasıdır. Bugünde bu caydırıcılık
yitirilirse herkes bu tür silahları kullanma konusunda bir
serbestlik görecek ve daha büyük katliamlar olacaktır. Bu konudaki
kanaatlerimizi Sayın Rusya Dışişleri Bakanı ile paylaştım, bütün
daimi üyelerin tek bir çizgide buluşması için Rusya’nın gayret
göstermesinin önemini vurguladım. Türkiye’nin bu olaylardan komşu
ülke olarak en fazla etkilenen ülke olarak BM Güvenlik Konseyi’nin
ortak tutumunu görmeyi umduğumuzu ifade ettim” diye konuştu.
“AKTİF DİPLOMASİYİ DEVAM ETTİRME KARARINDAYIZ”
Suçluların hak ettikleri cezayı bulması gerektiğini belirten
Davutoğlu, şunları söyledi:
“Daha sonra Sayın Kerry kendi yaptığı basın toplantısının ardından
aradı, onla da gelişmeleri değerlendirdik. Bundan sonra ortak
atılabilecek konuları ele aldık. Zaten Suriye’nin Dostu Ülkeleri
Grubu’nun temsilcileri İstanbul’daydılar. O toplantıları takip
ettik, bütün taraflarla istişarelerimiz devam ediyor. Bizim burada
iki tane temel önceliğimiz vardır. Birincisi; Suriyeli
kardeşlerimize yönelik bu insanlık suçunun derhal durdurulması,
bunun suçlularının hak ettikleri cezayı bulmaları, ikincisi de
Türkiye’nin güvenliği, stratejik önceliği ve çıkarları, bu iki
temel etrafından Suriye konusunda sürdürdüğümüz aktif diplomasiyi
devam ettirme kararındayız.”
Suriye’den gelecek olan tehlikelere karşı alınan önlemler hakkında
sorulan soruya Bakan Davutoğlu, şöyle cevap verdi:
“Bu konuda başından itibaren ilgili birimlerimiz, bütün bunlarla
sadece bunlar değil Suriye’den gelebilecek iç savaştan doğabilecek
güvenlik konusunda her türlü tedbir alınmaya devam ediyor. Öğleden
sonra Ankara’ya gideceğim, bu konularla ilgili kurumlarımızla
görüşmelerimiz devam edecek, akşam Suudi Arabistan’a geçeceğim, bu
konuları bölgesel temelleri, istişare edebilmek için daha önceden
planlanmış bir geziydi. Bütün konularımız Türkiye’nin güvenli için
ne yapılması gerekiyorsa tam bir seferberlik anlamında her türlü
tedbiri almak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz.”
OPERASYON AÇIKLAMASI
“ABD’nin kimyasal silah kullanıldığını kabul etmesinin bir
operasyon sinyali olabileceği yönünde anlaşılabilir mi?” yönündeki
soruya Bakan Davutoğlu, “Operasyon ifadesi akıllara birçok şeyi
getirdiği için tabir olarak farklı değerlendirilebilir. Bugün
uluslararası toplumun bir sınavla karşı karşıya olduğu açıktır.
1995 yılında bir gecede 8 bin Boşnak kardeşimiz katledildiğinde
hepimiz ‘Bugünlerde kim ne için duruyor, insanlık vicdanı ayağa
kalkmıyor ve neden harekete geçilmiyor?’ diye isyan etmişsek, nasıl
Halepçe katliamında aynı şeye isyan etmişsek, nasıl Gazze
saldırılarında aynı şeyi hissetmişsek, dünkü görüntüler ve ben bunu
görüştüğüm dışişleri bakanlarıyla bunu paylaştım, hepimiz tabii ki
devlet idare ediyoruz ama aynı zamanda insanız. Babayız, aileyiz,
çocuklarımız var, bir bananın iki tane küçük çocuğun cansız
bedenine sarılışını görüntülerini hepiniz izlemişsinizdir. Hiçbir
kurşun yarası olmayan, hiçbir kan görünmeyen iki cansız beden
kimyasal silahla öldürülmüş. O babanın hissiyatı BM’nin misyonun
temelini oluşturur. BM Güvenlik Konseyi, orada şehit edilen
binlerce insanı ve yaralı oldukları için şuanda ölmekte olan bunlar
göz ardı ediliyor, 3.5-4 gün sürdü Suriye’nin izin vermesi, neyi
beklediler? O, 3.5-4 gün içerisinde kimyasal silahtan etkilenmiş
insan öldü. Bunu daha önce vücuduna almış olanlar bile şuanda
ölüyor. Onlar bu acıyı yaşarken, bunlar bizim kardeşimiz, insan
olarak kardeşimiz, BM Güvenlik Konseyi’nde ve diğer zeminlerde
terminolojik tartışmalar yapılması çok büyük zaaf” diye cevap
verdi.
“GEREĞİ YAPILMALI”
Bunun bir insanlık suçu olduğunu belirten Davutoğlu, konuşmasını
şöyle sürdürdü:
“Bu bir insanlık suçudur, bu insanlık suçu karşılıksız bırakılamaz,
müeyyidesi ne ise onun gereği yapılmalı, yoksa uluslar arası
hukuktan, yoksa insanlık vicdanından bahsetmenin anlamı kalmaz. Dün
Sayın Kerry ve Sayın Lavrov ile yaptığım görüşmelerde bunları tüm
açıklığı ile paylaştım. Kimse ‘burada kimyasal silah kullanılmadı’
demiyor herkes ‘var’ diyor. Büyük bir kısım bunun rejim tarafından
işlendiği yönünde kanaatinde. Bazı ülkeler ise, farklı kanaatlerde.
Bu ayrılığın da giderilmesi için bu araştırmanın bir an önce net
tablonun ortay çıkması, net tablonun ortaya çıkmasının ardından
BM’nin tek vücut olarak karar alması bu hepimizin işini
kolaylaştıracaktır.”
TEZKERE TARTIŞMASI
Tezkere tartışmaları konusunda sorulan soruya Davutoğlu, “Bu
tartışma erken bir tartışma. Daha BM’nin alacağı tutumunu
göreceğiz, gelişmeleri göreceğiz, sayın başbakan yardımcımın
kastettiği bir ihtiyaç halinde Türkiye’nin gerekli hukuki adımlar
atmaya hazır olduğu. Bugün hemen böyle bir gelişme olacağı anlamına
gelmiyor. Sayın başbakan yardımcım böyle bir adım ihtiyaç halinde
gerekirse atılabileceğini ifade ediyor. Zaten bizim Suriye’den
gelen güvenlik risklerine karşı Türk Silahlı Kuvvetlerimizin ve
hükümetimizin her türlü tedbiri alması yönünde çok güçlü bir
tezkere var. Ama ihtiyaçlar daha başka bir şeyi gerektirirse, nihai
otorite Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir, Meclis’e başvurulur ama
şu anda bize verilmiş bir yetki var. Bundan daha büyük güvenlik
riski de Türkiye için ve bölge için olmaz. Tüm bunları
değerlendireceğiz, gerekli adımları Başbakanımız ve hükümetimizle
atacağız” dedi.
(İHA)