Suriye asıllı yazardan bomba kehanetler
Abone olAK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür'e göre danışmanı yumruk atmamış, gül dağıtmak için oraya gelmiş...
GAZETECİLER.COM -
LİG TV yorumculuğu ile gündemde olan Hakan
Şükür bu kez de danışmanı nedeniyle eleştirilerin merkezinde. Şükür
mecliste danışmanının TBMM Milli Eğitim
Komisyonu toplantısında CHP'li
milletvekilini yumruklaması üzerine TRT'ye açıklama
yaptı.
Günlerdir çalışmaları süren 12 yıllık zorunlu eğitim konusunda
komisyon başkanı Nabi Avcı’nın "oylamaya geçelim" sözleri ile
komisyon karışmış, AK Parti milletvekili Hakan Şükür'ün danışmanı
Resul Boydak, CHP'li milletvekili Haydar Akar'a yumruk
atmıştı. Akar, Boydak hakkında şikayetçi oldu. Komisyon
çalışmalarına ara verilirken, Grup başkan vekilleri bir araya
gelerek danışmanların komisyon çalışmalarına katılmasını
yasakladılar.
DANIŞMAN YUMRUK ATMAYA DEĞİL ÇİÇEK
DAĞITMAYA GELDİ
AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, günlerdir sabahlara
kadar süren komisyonda takdir edileceklerin yalnız konuşanlar
olmadığını dinleyenlerinde takdir edilmesi gerektiğini vurguladı.
Danışmanının komisyonda Kadınlar Günü sebebiyle çiçek dağıtmak için
orada bulunduğunu ve darp eden değil, darp edildiğini
söyledi.
DEVAMSIZLIĞI EN AZ OLAN MİLLETVEKİLLERİNDEN
BİRİYİM
Milletvekilliği yanında spor yorumculuğu yapmasını gündemde kalmak
için malzeme olarak kullananlar olduğunu ifade eden Şükür, ismi
üzerinden politika yapılığını söyledi. Şükür, Genel Kurul
çalışmalarında en az devamsızlığı olan milletvekillerinden biri
olduğunu ve spor yorumculuğunu meclis çalışmaları dışında yaptığını
ifade etti. Milletvekili Şükür kendisi hakkında yalan haber yapan 2
internet sitesi hakkında şikâyetçi olacağını da sözlerine
ekledi.
Şükür, Spor mu Zor, Siyaset
mi? sorusuna ise "Her ikisini zorlaştıran da insanlar.
İkisininde siyasi tarafı var’’ yanıtı verdi.
SURİYE ASILLI YAZARDAN BOMBA
KEHANETLER
[PAGE]
SURİYE ASILLI YAZARDAN BOMBA
KEHANETLER
GAZETECİLER.COM - Akşam
Gazetesi'nin Suriye asıllı yazarı ve ortadoğu uzmanı Hüsnü Mahalli,
Habertürk ekranında iddialı analizler yaptı. Adeta kehanetlerde
bulunan Mahalli, İran'ın karışacağını, İsrail'in asla
saldırmayacağını iddia etti..
Suriye olayını değerlendiren Mahalli'ye, Habertürk spikeri Didem
Arslan Hürriyet'in bugünkü manşetini gösterek, "bu manşete,
bu fotoğrafa ne diyorsunuz?" sorusunu yöneltti.
Bu soru üzerine Hüsnü Mahalli, Irak'a karşı düzenlenen kampanyanın
şimdi aynı kanallardan Suriye'ye karşı yürütüldüğünü belirterek
Hürriyet'in manşetinin de bu minvalde olduğunu söyledi.
IRAK'TAKİ MANŞETLERİN AYNISI
Mahalli'nin Hürriyet'in manşetine dair yorumu aynen şöyle oldu;
-"Irak'a karşı kampanyayı hatırlar mısınız? Kimyasal
silahlar var, cehennem topları var deniliyordu.. Biz o kampanyanın
ne kadar palavra çıktığını biz ne zaman öğrendik. İşgalden sonra.
Aynı kampanya şimdi Suriye'ye yönelik. Aynı merkezlerden, aynı
şekillerle, aynı manşetlerle aynı şişirmelerle... Hedef aynı
çünkü."
Irak'ta 1.5 milyon insanın öldüğünü, 4 milyon yetim çocuk
kaldığını, 1.5 milyon kadının dul kaldığını belirten Hüsnü Mahalli,
"Peki bunların bedelini kim ödeyecek. Bu manşetleri
atanlar mı? Bu kampanyayı atanlar mı? Suriye'ye girip işgal edelim
diyenler mi? Aynı hikaye, yemin ediyorum size aynı
kampanya.." dedi.
ÇILGIN PUTİN GELDİ, SURİYE İŞİ BİTTİ
Hüsnü Mahalli'nin iddiasına göre ne Türkiye'nin ne de uluslararası
gücün Suriye'ye müdahelesi asla gerçekleşmeyecek. Zira Rusya,
Suriye'nin arkasında duruyor. Putin'in seçilmesinden sonra ise
müdahale ihtimali tamamen ortadan kalktı. Hüsnü Mahalli şöyle
dedi;
"Suriye'ye müdahale etmezler, edemezler. Rusya veto
ettiği müddetçe kimse Suriye'ye giremez. Şimdi Rusya Suriye'ye
verdiği desteği kat kat artıracaktır. Çünkü Putin geldi, Putin
çılgındır."
TÜRKİYE ÇOK TARAF OLDU
Türkiye'nin bu olayda çok zorda kaldığını belirten Hüsnü Mahalli,
"hükümet başından beri bu işin çok fazla tarafı oldu.
Çünkü Kaddafi'deki gibi bu dayansa dayansa 1 ay dayanır deniyordu.
Olmadı... Hiçbir ayaklanma olmadı, bir iki küçük şey
oldu" dedi.
İSRAİL İRAN'A ASLA SALDIRAMAZ ÇÜNKÜ...
İsrail'in İran'ı vuracağı iddialarını yorumlayan Hüsnü Mahalli,
"İsrail asla İran'a asla saldırmaz, saldıramaz. Tek nedenden
dolayı. Lübnan'daki Hizbullah işini bitirmeden saldıramaz. İsrail,
İran'ı yerle bir etse, İran'ın intikamını Lübnan'daki Hizbullah
alır. Savaş Hizbullah ile İsrail arasında. İsrail Hizbullah'ı
ortadan kaldırmadan, ya da bir başka ilahi güç gelip ortadan
kaldırmadan İsrail asla asla asla saldıramaz. Suriye çözülmeden
İsrail Hizbullah'ı yok edemez. Bütün bu arap baharı ya da
karnıbaharı Suriye çözülmeden hiçbir işe yaramayacaktır"
dedi.
İRAN'DA ÖNÜMÜZDEKİ YIL KARGAŞA ÇIKACAK
İran'da önümüzdeki yıl yapılacak seçimde İran'da ciddi bir kargaşa
beklediğini söyleyen Mahalli, "Mossad şimdiden İran'aki
azerileri örgütlemeye çalışıyorlar? başkanlık seçiminde 3 yıl
önceki kargaşanın çok daha tehlikesini yaşayacağız"
dedi.
STAR YAZARI ERGUN BABAHAN, SABAH'DAKİ
GÜNLERİ
İÇİN GÜNAH ÇIKARTTI... DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
BABAHAN'DAN 28 ŞUBAT İTİRAFLARI
GAZETECİLER.COM -
Kanaltürk’te yayınlanan Merkez Siyaset programına
konuk olan Star yazarı Ergun
Babahan, 28 Şubat döneminde kendisi gibi medyada çalışan
gazetecilerin algılarını ve korkularını anlattı. "Kimsenin
bize şöyle manşet at demesine gerek yoktu zaten öyle
düşünüyorduk" diye itiraf etti.
Ergun Babahan programda şöyle konuştu:
"28 Şubat döneminde, büyük medya dediğimiz, merkez medya
denilen gazetelerin yazı işleri ekiplerinin yüzde 85-90'ı
gençliğinde marksist olmuş, sonra kemalizme kaymış, dinle hep
sorunu olmuş isimlerden oluşuyordu. Hatta mesafeden de öte,
sıkıntısı olan insanlardık.
GAZA GETİRİLMEMİZE GEREK YOKTU
O konuda ayrıca bir gaza getirilmemize de gerek yoktu. Birinin
telefon açıp bir şey demesi gerekmiyordu. Biz kendimiz zaten ona
inanıyor, gelecekler bunlar bizi kesecekler diye hissediyorduk.
İran gibi olma korkusu vardı yani."
Programın moderatörü Tarık Toros'un "İyi oldu buna
girdiğimiz, çok soru var çünkü. Ergun Babahan o dönem Sabah'ta
atılan manşetleri bilmiyor muydu? İçinde değil miydi? İtiraf edecek
mi? diye sorular geliyordu." demesi üzerine ise Babahan
şöyle yanıt verdi:
O MANŞETLERİN BİR KISMINI BEN
ATIYORDUM
"İçindeydim, bir kısmını da ben atıyordum o manşetlerin.
Şantaj, kısmını ayırıyorum ama hoşlanmama, karşı olma,
politikalarını eleştirme hakkı vardır. Onun dışına çıkıldı 28
şubatta. Ama o zaman biz yazı işlerinde buna inanıyorduk.
İran gibi olacağız tehlikesine çok ciddi bir şekilde inanıyorduk.
En azından benim vardı böyle bir korkum.
ZATEN ÇİLLER'E ÖFKEMİZ VAR
O zamanlar bir tek Ahmet Vardar vardı bizim gazetede muhafazakar
diyebileceğimiz. Onun dışındakiler sosyal demokrattı,
sosyalistti bir şeydi.
Bir hezeyana kapılıyorsun, zaten Tansu Çiller'e de öfken var. Yazı
İşleri olarak bize gelip Patronun ya da Zefer Mutlu'nun bir şey
demesine gerek yoktu."
GÖLGE CIA'NIN TÜRKİYE'DE İŞBİRLİĞİ YAPTIĞI 2
GAZETE
HANGİSİ? DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
STRATFOR'UN İŞBİRLİĞİ YAPTIĞI GAZETELER
GAZETECİLER.COM - Wikileaks'ın ardından Stratfor
belgeleri Türkiye'de gündemi sallıyor. Yarı dedikodu yarı
istihbarat nitelikli bu belgeler kadar, bugün medyada gölge CIA'nın
Türkiye'deki işbirlikçisi 2 gazete konuşuluyor.
Bu gazeteler hangileri?
Taraf'tan Yıldıray Oğur o gazeteleri bugün köşesinden bir kez daha ilan etti.
Bu gazetelerden biri Başbakan Erdoğan'ın damadının yönettiği
SABAH Gazetesi... Diğeri ise Aydın Doğan'ın
Hürriyet Daily News Gazetesi...
Bu iki Türk gazetesi ile Derin CIA Stratfor arasında
"Confed" denilen bir ortaklık sistemiyle
karşılıklı bilgi alışverişi yapılıyor. Bilgi paylaşımının boyutları
öyle geniş ki Stratfor, Sabah'tan gizli bir görüşmede neler
konuşulduğuna dair rapor dahi isteyebiliyor.
SABAH'TAKİ İSTİHBARAT KAYNAĞI KİM? |
Gölge CIA'dan Emre Doğru'nun merkeze geçtiği
maillere bakılırsa Sabah'taki irtibat ismi Alparslan
Akkuş... Doğru, Stratfor direktörü George Friedman’ın eşi olan Meredith Friedman’a gönderdiği 22 Haziran 2010 tarihli e-postasında bu durumdan şöyle söz ediyor; "Bugün Sabah’taki irtibat kişimiz Alparslan [Akkuş] ve diplomasi muhabiri olmak için hazırlanan Mehmet Ali (eğitiminin bir parçası olarak Alparslan ile birlikte takılıyor) ile öğle yemeği yedim. Son siyasi gelişmelerle ilgili konuştuk, ardından da Sabah ile Stratfor arasındaki işbirliğini geliştirmenin yollarını görüştük. Ona Azerbaycan ve Gürcistan gibi ülkelerde Sabah’ın istediği bilgileri elde edebileceğimiz partnerlerimiz olduğunu söyledim. Sanırım artık Sabah’ın, Stratfor’un çalışması ve gazeteciliğinden yararlanabileceği konular/ülkeler ile ilgili şimdi çok daha iyi bir fikri var ve bizden bu bilgileri edinebilme konusunda da son derece ilgili görünüyordu. |
Gelin Yıldıray Oğur'un kaleminden Türk medyası ile kurulan bu tuhaf
işbirliğini okuyalım;
"Türkiye’de Stratfor’un confed ortaklığı kurduğu –yani
karşılıklı bilgi alışverişi– iki gazeteden biri
Sabah. Stratfor yazışmalarından anlaşıldığı kadarıyla
Sabah’la aralarında fitne ve dedikodu paylaşımı da yapılmıyor.
Mesela 2011 tarihinde Ankara’ya gelen Esad’ın bir
yardımcısıyla kapalı kapılar ardında neler konuşulduğunu
bile istiyor Stratfor Sabah’tan. Tabii Sabah da Stratfor’a soruyor
bazı şeyleri.
Daha da bağımlı bir ilişki Murat Yetkin’in
göreve gelmesinden önce Hürriyet Daily News ’la
kurulmuş. Hatta gazete buna göre organize
olmuş. Gazetenin eski genel yayın yönetmeni de
halen Stratfor’da çalışıyor."
ORTAKLIK ANLAŞMASININ
METNİ
Stratfor ile Hürriyet Daily News arasındaki confederation
partners ortaklık anlaşması 29 Mart 2010 tarihinde
imzalanmış. O dönem gazetenin başında David Judson ile Stratfor'un
patronu George Friedman anlaşmaya imza koyan isimler.
Anlaşma metnindeki işbirliğini gösteren başlıklar ise şöyle;
*“Stratfor ve Hürriyet Daily News enformasyonun, raporların ve
fikirlerin paylaşılacağı bir işbirliği oluşturma
arzusundadırlar.
*Bu ilişki kapsamında Stratfor, Hürriyet Daily News’dan haftalık
enformasyon ya da raporlar temin edecek, aynı zamanda Stratfor'un
ilgi alanındaki belirli olaylara ilişkin son dakika bilgileri de
alacaktır.
*Stratfor bunun karşılığında Hürriyet Daily News’un belirleyeceği
temel ilgi alanlarındaki araştırma ve analizlerini Hürriyet Daily
News’la paylaşacaktır.
CANLI YAYINDA SOYUNACAKLAR DİYE ÖDÜ
KOPTU...
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
CÜNEYT ÖZDEMİR'İN ÖDÜ KOPTU
GAZETECİLER.COM
- Ukrayna'da başlayan Femen
Kadınlar rüzgarı CNN Türk stüdyolarına
kadar vardı. Bir etkinlik için İstanbul'a gelen eylemci kadınlardan
İnna Shevchenko canlı
yayında Cüneyt Özdemir'i korku içinde
bıraktı.
Özdemir, canlı yayında soyunur korkusu ile
konuğunu sürekli denetim altında tuttu. Bir
ara o kadar çok tembihledi ki çıplak eylemciden umulmadık bir yanıt
aldı.
NEDEN BU KADAR KORKUYORSUNUZ!
Programın en ilginç diyalogları sohbetin sonlarında
yaşandı. Özdemir, konuğundan İstanbul'da yapacakları eylemi
anlatmasını istedi. Ancak eylemin cinsel içerğinden tereddüt eden
Özdemir ısrarla "ama lütfen sadece anlatın göstermeyin
sakın" diyerek uyardı.
Shevchenko ise
şaşkınlığını "neden bu kadar
korkuyorsunuz" diyerek
gösterince Özdemir RTÜK'ü ima ederek " ben neden korkacağım ki?
Canlı yayındayız sadece yoksa bilakis ben severek
desteklerim" dedi.
BABASININ CENAZESİNE GELEN ORAY EĞİN UÇAKTAN
İNDİĞİ
ANDA GÖZALTINA ALINDI...
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
CENAZEYE GELDİ GÖZALTINA ALINDI
GAZETECİLER.COM - Geçtiğimiz gün
babasını kaybeden Oray Eğin cenaze için Türkiye'ye
döndü. Ancak Eğin havalimanında çok kötü bir sürpriz yaşadı ve
uçaktan iner inmez gözaltına alındı.
Oray Eğen, babasının cenazesi için geldiği İstanbul'da gözaltına
alındıktan sonra doğrudan İstanbul Çağlayan'daki Adliye Sarayı'na
götürüldü. İfadesi alınan Eğin serbest bırakıldı.
Akşam yazarı Gürkan Hacır,
Twitter'da Eğin'in Odatv soruşturması kapsamında
gözaltına alındığını iddia etti. Ancak Hacır'ın iddiası kısa sürede
yalanlandı.
Bir diğer Akşam yazarı Serdar
Akinan gözaltının gazeteci Balçiçek
İlter'in açtığı davayla ilgili olduğunu yazarak konua
açıklık getirdi. Eğin ifadesi alındıktan sonra serbest
bırakıldı.
Oray Eğin'in babasının cenaze namazı bugün öğle
namazından sonra Levent Camii'nden kalkacak.
HABERTÜRK KANALINDA HABERTÜRK'E ÇAKTI...
SPİKER
ÖYLECE KALA KALDI... DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
HABERTÜRK'TE HABERTÜRK'E ÇAKTI
GAZETECİLER.COM
- BDP'nin sosyalist milletvekili
Ertuğrul Kürkçü Habertürk TV'de Gazete Habertürk'ü
topa tuttu. Kürkçü Habertürk ve başka bazı gazetelerde yer bulan
"KCK gitti HDK geldi" haberlerini yalanlarken
bilinçli bir manüplasyon yapıldığını söyledi.
Akşam Raporu'nda Ece Üner'in
sorularını yanıtlayan Kürkçü, Habertürk ve
Bugün gazetelerinde yer alan haberin yalan ve
çarpıtma olduğunu söyledi. BDP'li vekil medyada
yer alan haberleri kınadığını söylerken Kandil'den emir aldıkları
yönündeki iddiaları da yalanladı ve "kimsenin haddine değil
bize doğrultu çizmek" dedi.
HABERTÜRK VE BUGÜN İSTİHBARATIN RESMİ
KAYNAKLARI MI?
Ertuğrul Kürkçü: Böyle bir araştırma yapılmadan bu
haberleri nasıl yayınlıyorlar? Habertürk ve Bugün gazeteleri
İstihbaratın resmi kaynakları mı ki 'gelen istihbarat kaynaklarına
göre' diyerek haber yapıyorlar... Bunun bir tertip olduğu apaçık
ortada.
BU YALANLAR BİZE
SÖKMEZ!
Bugün Cumhurbaşkanı'na da soru yöneltti
Zaman muhabiri. Cumhurbaşkanı da ne olduğundan haberedar olmadan
'terörle mücadelede kararlılık'tan sözeden garabet bir yanıt
veriyor. Ne terörü? Her muhalife terör damgası vurarak nereye
varılacak? Hangi çağda yaşıyoruz? Bize sökmez bunlar... Biz
bu meydan okumayı kabul ediyoruz. Ben kabul ediyorum... El mi yaman
bey mi yaman görelim. Nerede neyi bulacaklar da bizi
nereye taşıyacaklar? Hala ellerinde patlayan Devrimci Karargah
balonunu bize mi yutturacaklar burada?
"BEN CEMAATİN VE ZAMAN'IN SÖZCÜSÜ
DEĞİLİM"!
İLGİNÇ BİR ÇIKIŞ... DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
BEN CEMAAT VE ZAMAN'IN SÖZCÜSÜ DEĞİLİM
GAZETECİLER.COM - Zaman'ın köşe
yazarı Ali Bulaç yazılarının "cemaat"in görüşü
gibi lanse edilmesinden rahatsız. Daha da ötesi "Zaman
yazarı" olarak "Zaman sözcüsü" gibi tanımlanmaktan
da imtina ediyor...
İşte Bulaç'ın yazısından satırbaşları;
"Zaman Gazetesi'nde yazmak veya camianın
medya grubunda konuşmak bir kat daha zor. Zira
gözler üzerinizde. Bunda bir gariplik yok. Mademki
söz sorumluluktur, nerede olursanız olun, hangi makamda sözü sarf
ediyorsanız sarf edin dikkatli olmanız lazım.
KİMSENİN SÖZCÜSÜ DEĞİLİM
Belirtmek gerekir ki, bu köşenin yazarı hiç kimsenin
sözcüsü değildir. Tabii ki "Zaman
yazarı"yım. Bundan gurur duyuyorum. Hocaefendi'nin
şahsına, hizmet hareketine, bu hizmet içinde yer alan insanlara,
cemaate büyük bir sevgi beslediğim de doğru. İslam'ın kutlu nehrine
su taşıyan irili ufaklı her ırmak nazarımda sevgiye layıktır.
KİMSE BANA BÖYLE BİR GÖREV VERMEDİ
Lakin ben ne Zaman Gazetesi'nin, ne Hocaefendi veya cemaatin sözcüsüyüm. Kimse bana böyle bir görev yüklemiş değil, bu yönde en ufak bir telkinde bulunmuş da değil. Bana ayırdıkları bu köşe bir emanettir, her satırını dikkatle kullanmak zorundayım. Kimse bana herhangi bir müdahalede veya siparişte bulunmuyor. Zaman adına konuşmak gerekirse bunu zaten Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı yapıyor, her pazartesi günü de dikkatle okunan bir muhasebe ve bilgilendirme yazısı yayınlıyor. Defalarca açıklandığı üzere gerektiğinde Hocaefendi adına avukatları açıklamalar yapar. Hocaefendi'nin de konuşmaları yayınlanıyor, lüzum hissederse güncel konularda görüşlerini açıklıyor. Hocaefendi'nin bizim gibi sözcülere ihtiyacı yoktur.
KENDİ ADIMA YAZAR KONUŞURUM
Özetle bu köşenin yazarı sadece kendi adına
yazar-konuşur, değil cemaat adına, İslam ve Müslümanlar
adına konuşma yetkisi ve hakkı da yoktur ve bu aslında herkes için
varid genel bir kaidedir. Herkes kişisel olarak anladığını,
inandığını yazar, savunur; yazıp çizdiklerinden, yapıp
ettiklerinden sadece kendisi sorumludur.
AHMET HAKAN KANAL 7'DEKİ HALİNE KAFAYI FENA
TAKTI...
ESKİ HALİNİ YERİN DİBİNE SOKTU... DİĞER
SAYFADA...
[PAGE]
15 YIL ÖNCEKİ HALİNE KIL OLDU
GAZETECİLER.COM - Habertürk'te katıldığı
programda 15 yıl önce Kanal 7'deki günleri hiç beğenmeyen
saçını kıyafetini "berbat" diye yorumlayan Ahmet Hakan bugün
köşesinde Ben Kanal 7'de iken başlıklı bir yazı
kaleme aldı ve öteki mahalle günlerini
yazdı.
15 YILDA İNSAN BU KADAR MI
DEĞİŞİR
15 yıl önceki halime şöyle bir baktım:
- Saçlarımda ve sakallarımda bir tane bile ak yok.
- Saçlarımı kalın dişli bir tarakla arkaya doğru
taramışım.
- Üzerimde kolları hafif uzun bej bir ceket var.
- Acemice bağlanmış kravat, "ben buradayım" diye
bağırıyor.
- Kemik çerçeveli gözlük, yüzümün yarısını kaplamış.
15 yılda bir insan bu kadar mı değişir?
Bu halimi görünce...
Bir yandan kendime yabancılaştım, bir yandan da
güldüm.
Sanki ekrandaki siyah sakallı o genç adam ben
değildim.
BUNUN ADI PROFESYONEL DEFORMASYON
Kısacık görüntüyü seyrederken...
Kendimi kritik etmeden de duramadım:
- Fondaki Piri Reis haritası
hiç fena değildi ama giydiğim ceketin rengi fona hiç uymamıştı.
- Haber konularındaki çeşitlilik hiç fena değildi ama bazı
kelimelere biraz fazla vurgu yapmışım.
- Ses tonum fena değildi ama doğallıktan biraz fazla
uzaklaşmışım...
15 yıl önce ben bu kadar "eleştirel", bu kadar "kritik
edici" biri değildim.
Köşe yazarlığının yol açtığı bir durum bu...
Artık her şeye "fazla eleştirel" bakıyorum.
"Profesyonel deformasyon" dedikleri bu olsa
gerek.
İŞTE AHMET HAKAN'I GICIK EDEN O GÖRÜNTÜ