Süleymancıların torunu Fatih Süleyman Denizolgun tarikatını ifşa etti
Abone olKAĞITHANE'de bulunan Süleymancılar cemaatine ait yurt geçtiğimiz hafta yıkılmıştı. Süleymancılar "bir gece ansınız geldiler, biber gazı sıktılar' deyip suçlamalar yöneltmişlerdi.
Kağıthane'de bulunan Süleymancılara ait bir öğrenci 'depreme
dayanıklı' olmadığı için belediye ekiplerince
yıkılmıştı. Olayın gerçek yüzü anlatılanlarla zerre kadar
benzeşmiyor. Üstelik işin aslını aktaran da Süleymancılar
tarikatının kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan’ın torunu Fatih
Süleyman Denizolgun...
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Ak Parti İstanbul Milletvekili Fatih Süleyman Denizolgun, "utanarak söylüyorum ki söylenenlerin hepsi yalan' dedi.
Belediyede mahcup oldum
Süleymancılar tarikatının bazı idarecilerinin dezenformasyon ve algı operasyonu yaptığını belirten Denizolgun, “Cemaatimizin bazı idarecileri tarafından her sunulan bilgi ve belge bu kadar mı gerçek dışı olur? Kağıthane Belediyesi'nde beni mahcup ettiniz. Belgeleri büyük bir üzüntüyle inceledim” dedi.
Zaten yeni yurt yapılmış öğrenciler oraya alınmış
Fatih Süleyman Denizolgun şunları söyledi:
"31 Ekim’de, Kağıthane’deki Sabadad Talebe Yurdu’muzun yıkılması beni çok üzdü. Sonrasında çıkan videolar, görseller, yazıları görünce müthiş bir şekilde derinden yaralandım. Ertesi gün bu konuyla ilgili Ankara’da önemli görüşmeler yaptım, o yüzden anca cuma akşamında Kağıthane Belediye Başkanımız Sayın Mevlüt Öztekin Bey ve Başkan Yardımcılarıyla toplantı yapabildik. Toplantı esnasında bilgi, belge dokümanları elde ettiğimde ve olayları birinci ağızdan dinlediğimde bu kadar mı olur dedim? Bu kadar mı dezanformasyon yapılır, bu kadar mı algı operasyonu yapılır, Süleymanlı Cemaatimizin bazı idarecileri tarafından her sunulan bilgi ve belge bu kadar mı gerçek dışı olur?
Kağıthane Belediye’sinde beni mahcup ettiniz. belgeleri büyük bir üzüntüyle inceledim.
Belediyemize sorulması gereken her türlü soruyu sordum ve bütün sosyal mecralarımda bütün bilgi ve belgeleri paylaşacağım.
En çarpıcı bilgiyi paylaşayım;
Süleymanlı cemaatimizin ve bazı idarecileri bu binanın çürük
olduğunu bildikleri için ve ne kadar uzatırsa uzatsınlar, eninde
sonunda mahkeme kararıyla yıkılacağını çok iyi bildikleri için,
yıkılan binanın yan parselinde yeni bir yurt inşa ediyorlar. Yeni
yapı olarak yapıyorlar. Ve şu anda faal, orası da hazine
arazisiydi, belediye, devlet diğer bina kesinkes yıkılacağı için,
bu araziyi satın almanız için kolaylık sağlıyor ve yeni yurt
binasının yapılması, açılması için her türlü kolaylığı sağlayıp,
tüm izinleri veriyor. Mescit yıkmak, cami, kurs yıkmak isteyen bir
zihniyet bu kadar kolaylığı sağlar mı? Hemen yan parselinde buna
izin verir mi? Bu kadar hakikatlerin ters yüz edilmesi hangi
saiklerle yapılmaktadır?
Bütün gerçekleri cemaatimizin tabanından saklandığı gibi, yanlış şekilde tahrik, kin, nefret tohumları ekilmektedir. Bunun vebali size yeter de artar.
Araştırın yıkılan binanın ada;5815 parsel;15 iken yeni yapılan bina, yurdumuzun, ada;5815 parsel;13. Bu yan parselde olan, yeni, sağlam olarak yapılan yurdumuzun adı; Özel Sadabad Ortaöğretim İsa Ayten Erdoğan Erkek Öğrenci Yurdu’muzdur.
Sağlam binadaki öğrenciler çürük binaya taşınmış
Daha sıkı durun. En önemli detaylardan birine geliyorum. Hani dedik ya, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tahliye kararı verdi, diğer yurdumuzun yıkım olacağını bildiğiniz için, zaten bu yeni yurdumuzu yapan da sizsiniz, yıkılan binadaki talebelerimizin kaydını düşürüp, yeni yaptığınız yeni binamıza talebelerimizi kaydeden de sizsiniz.
Ve yıkım günü ve gecesi de gelineceği haber edildiği için, direnin talimatı verilip, sağlam binadaki talebeler, çürük, boş binaya taşındı.
Direnin direnebildiğiniz kadar, her türlü zorluğu çıkarın, gerekirse bizlerde sahaya iner beraber mücadele ederiz diyenler kim?
Cemaatimizde kimler bunu planları, kimler sevindi?
İyi iş çıkardınız, çok iyi algı yaptık diye birbirinizin sırtını sıvazladınız. Peki bu ifadeleri kullananlar cemaatimizin yönetiminin hangi mevkilerinde görev yapmaktalar? Cemaatimizin yönetiminden kimler bu işlere sevindi? Whatsapp’larda, sosyal medyada her türlü dezenformasyon içeren, algıyı farklı yöne çeken kayıtlarla, videolarla neyi amaçlıyorsunuz? Ve bunları yayın, hatimlerde yayma talimatı vermeyi hangi saikle yapıyorsunuz? Bu olayın sonuçları kime yarıyor? Cemaatimizin idaresinde, işler çok buhranlı bir haldeyken algı değişmesi kime yarıyor? Bu soruları samimice sorup ipuçlarını takip ettiğinizde gerçekleri şüphesiz bulabiliriz.
İŞİN ÖZÜ; Dedem Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri’nin (k.s), polislere, istihbaratçılara yaptığı güzel tavır ve tutumlarını bizlerde takınsaydık, Kemal Bey Ağabey’in devletin kanunlarına, hukuk kurallarına karşı hassasiyetle riayet ettiği gibi bizlerde riayet etseydik, amcamın basına düşer, rezil oluruz korkusunu bizler de gözetseydik, bu olayların hiçbiri yaşanmazdı. Kamuoyunda bu kadar prestij kaybetmez, bende bu yazıyı ve daha sonra yayınlayacağım çok daha detaylı yazıları yazmak zorunda kalmazdım.
Bu yurtları niye yıktınız?
Eğer kursların yıkımı Cemaatimizin bazı idarecileri için dert
olsaydı, Ümraniye Belediye Başkanımız, Kıymetli Başkanımız İsmet
Yıldırım Beyin, 1 ay önce yine haklı sebeplerle, kaçak, ruhsatsız
olması, deprem riski, can güvenliği riskleri sebebiyle yıktırdığı
Darende kursu için neden ayaklanmadınız? O zaman neden
talebelerimizle polislere taş attırmadınız, neden o zaman insan
barikatlarıyla zorluk çıkartmadınız, neden iş makinalarının önüne
atlamadınız, neden videolar, görseller paylaşmadınız, neden mağdur
edebiyatı yapmadınız? Hatta Darende’nin yıkımı hakkında tek bir
kelime dahi etmediniz. Darende’nin suçu ne? Orası kursumuz değil
mi? Orası Hz. Allah’ın mescidi değil mi? Orasının yıkılması mübah
mı? Orasının yıkılması gerekli miydi? Peki cemaatimizin yönetiminin
bizzat kendi yıktırdığı kurslara ne demeli? Beşyol yurdunu mu
söyleyeyim, Ümraniye, Gümüşsoy, Sevim vakfına ait merkez binanın
yıkılmasını mı, Antalya Arap Suyu Kursu’nun yıkılmasını mı, Denizli
de yıkılan kurslarımızı mı anlatayım? Hangisinden başlıyayım?
Yurtları yıkıp kolej yaptınız
Değerli Kardeşlerim yanlış anlamayın bu zikrettiğim kursları
Belediyelerimiz, idare yıkmadı, bizzat Cemaatimizin yönetimi eliyle
yıkıldı. Hatta bazısı yıkılıp, kolejler inşa edildi, şirketler inşa
edildi. Burada eleştirmek için değil, bilakis desteklemek amaçlı
yazıyorum, teknik ömrünü tamamlayan binaların, çürük olan binaların
yıkılıp yeniden yapılmasının çok normal, çok doğru olduğunu
söylemeye çalışıyorum. Normal olmayan fitne ateşine katılmaktır.
Algı operasyonlarına gelmememiz lazım.
En rahat dönemi AK Parti'de yaşadık
Sonuç olarak; AK Parti hükümetimiz döneminde kurslarımız, yurtlarımız, hizmetlerimiz en rahat 18 yıllık dönemini yaşamıştır. Belediyelerimiz, idarelerimiz her türlü izin kolaylığı, ruhsat verme, tadilat yaptırma kolaylığı sağlamıştır. 2000 öncesi kurslarımızda yaşanan hiçbir baskı ve istibdat 18 yıldır hiç yaşanmamıştır. Kurslarımızın harfriyat işlerinde bile AK Parti’li belediyelerimiz yardımcı ve destek olmaktadır.
CEMAATİMİZ İDARECİLERİ GÖNÜLLERİ HARAP EDİYOR
-Şu anki cemaatimizin bazı idarecileri maalesef herkesi rahatsız ediyor, üzüyor, kırıyor, kovuyor, atıyor, gönülleri incitip, gönülleri harap ediyor. Gönüller harap edildikten sonra her şeyiyle çürük olan, riskli yapı olan, durduğu yerde bile tehlike arz eden, her türlü hukuksal süreçlerin tamamlanıp, yıkım kararı verildiği binayı koruyormuş gibi gözükmek neye yarar? İlla Aladağdaki, Konyadaki ve daha nice yerlerde yaşanan kurs ve yurt facialarına bir yenisi daha mı eklenmesi lazım?"