Biz dua etmeyi de beddua etmeyi de bilmeyen bir milletiz.
Almanya, Fransa ve İngiltere'de karışıklık
olur, "İnşallah daha fazlasını
yaşarsınız" deriz.
Amerika'yı Irma Kasırgası vurur, "Allah'ım daha fazlasını
yaşat" diye beddua ederiz.
Böyle beddua olmaz kardeşim.
Beddua edeceksen, "Allah size CHP gibi bir parti,
Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir siyasetçi nasip
etsin" deyip meseleyi kökten çözeceksin!
Bunu şundan dolayı söylüyorum.
Amerika aylardır, kendi sınırlarının binlerce kilometre ötesindeki
PYD'lilere binlerce ton silah gönderdi. Orada, "Bizimkiler
teröristlere silah yardımı yapıyor" diyen bir siyasetçi
gördünüz mü?
Pentagon'un, FBI'nin, CIA'nın ne yaptığını sorgulayan bir tek adama
rastladınız mı?
Rastlayamazsınız!
Geçmişte bunu yapmaya cüret eden iki kişi çıktı. Biri Edward
Snowden, diğeri ise Julian Assange...
Edward Snowden Hong Kong'da bir otel odasında hapis hayatı
yaşıyor. Julian Assange ise Ekvator'da, başını bulunduğu
binanın camından çıkarmaya korkuyor.
Bir başka örnek...
İsrail, yıllardır mazlum Filistin halkını katledip duruyor. Öyle
bir katliam ki İsrailli sözde din adamları, "Hamile
kadınları karnından vurun" diye fetva veriyor. Orada bu
insanlık dışı mezalime itiraz eden, bir politikacı duydunuz
mu?
Verin bu adamı İsrail'e, iki günde çökertmezse, adımı
değiştiririm!
Almanya, PKK, Fetö ve DHKP-C gibi üç büyük terör örgütüne ev
sahipliği yapıyor. Aynı Almanya yıllardır bu terör örgütlerine
lojistik destek sağlıyor. Alman hükümetine muhalif olan
siyasetçiler dahil, kimse gıkını çıkaramıyor.
Niye?
Çünkü onlarda CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu zihniyetinde kimse
yok!
Biz aslında bu anlamda çok şansız bir ülkeyiz.
Elin gavuruna Miachel Jakson, Pavorotti, bize Ajdar, Atilla Taş,
Nihat Doğan. Onlara Madonna, Rihanna, Selena, bize Ciciş
Kardeşler... Onlara Mozart, Beethoven, bize Fazıl Say...
Onlara Einstein, Frankenstein, bize Kemal
Kılıçdaroğlu düşmüş!
Öyle bir lider ki...
Türkiye'ye turist gelmemesi için kendini yırtıyor, PKK'lı itler
bombalanıyor diye ağlayıp zırlıyor, Türkiye'yi, Türkiye
düşmanlarına şikayet ediyor.
Öyle bir siyasetçi ki...
Gezi'de ülkeyi cehennem topuna çeviren DHKP-C'li teröristleri
alınlarından öpüyor, PKK'nın siyasi kanadı olan HDP'lilerle
birlikte adalet yolculuğuna çıkıyor, Fetö ile bir olup, "15
Temmuz darbe girişimi bir tiyatroydu" diyor, darbecilere
özgürlük istiyor.
Öyle bir muhalif ki...
Küresel güçlerin hedef tahtasına koyup, ortadan kaldırmaya
çalıştığı iki isim, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MİT Müsteşarı Hakan
Fidan, onun da baş düşmanı...
Öyle bir garezle saldırıyor ki hani elinden gelse, ikisini bir
kaşık suda boğacak.
Şimdi de Cumhuriyet tarihinin en başarılı İçişleri Bakanı olan
Süleyman Soylu'yu diline dolamış.
"Aysel Tuğluk'un annesinin mezarına saldıran kişiyle
fotoğraf çektirdiğin için istifa etmelisin"
diyor.
Sakin ol şampiyon!
Sen, Okmeydanı'nda kahvehaneyi
silahla basıp milleti "Hayır oyu vereceksiniz"
diye tehdit eden teröristle birlikte çekildiğin fotoğrafın
hesabını verdin mi?
Sen, Savcı Selim Kiraz'ı makamında öldüren teröristleri,
"Masum çocuklar" diye aklamanın hesabını verdin
mi?
Sen, daha bir iki ay önce yanından eksik olmayan Fetö'cü
danışmanınla avukatının hesabını verebildin mi?
Sen, terörist cenazelerinin eksik olmayan figürü Sezgin
Tanrıkulu'nun o cenazelerde ne aradığının hesabını verdin
mi?
Sen önce bunların hesabını ver, Süleyman Soylu'yu daha sonra
düşünürüz!
Düşünürüz dediğime bakma ha...
Bu milletin yüzde 80'i, Süleyman Soylu'nun teröre karşı verdiği
mücadeleyi ayakta alkışlıyor.
O yüzde 80'in içinde Soylu'yu istifaya davet edecek kadar soysuz
birini asla bulamayacaksın!
Ya da sadece senin anlayacağın kısalıkta söyleyeyim:
Yedirmeyiz!
Son olarak...
Kılıçdaroğlu'nun Süleyman Soylu'ya yönelik sarfettiği,
"Bu fotoğrafı veren kişinin hayatta yeri yoktur"
sözü, bir tehdittir.
Bu söz, Süleyman Soylu'yu terör örgütlerinin hedef tahtasına
koymaktır.
Bu sözün bahanesi, affı olamaz!
Ülkenin içişleri bakanına yönelik bu tehdidin hesabı yargı
önünde mutlaka sorulmalı...
SOSYAL MEDYADA TAKİP İÇİN: