Süleyman Soylu'nun istifası ve öğrenmemiz gerekenler!

Süleyman Soylu'nun istifası, sokağa çıkma yasağı, Koronovirüs salgını ve uyulmayan sosyal izolasyon kuralları... Öğrenmemiz gereken çok şey var ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Deniz Temur deniztemur@internethaber.com

Türkiye geçen cuma gününden beri iki konuya odaklandı. Biri cuma günü ilan edilen sokağa çıkma yasağı sonrası vatandaşların sokağa dökülmesi ve bunun pandemiye etkileri ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun istifası!

Koronavirüs pandemisinin dünyada hatırı sayılır hızla yayılması sonrası herkesin hemfikir olduğu bir konu var: Artık dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!

Bu sav kuşkusuz Türkiye'deki kişi, kurum ve düzen için de geçerli. Ancak öğrenecek daha çok şeyimiz var gibi.

Özellikle de bilimin bize söylediklerini anlama ve uygulama konusunda.

Ne demek istediğimi anlatmak için bir kaç yıl öncesine gidelim.
OECD'nin 2015 yılında PISA çalışmaları kapsamında yaptığı bir araştırmanın sonucu tam da bugünlerde virüs salgınına karşı kim neyi doğru yapıyor kim yanlış yapıyoruz işaretlerini verir nitelikte.

OECD araştırmasında 51 ülkede 15 yaş düzeyinde öğrencilerin 'takım çalışması ve işbirliği' konularındaki gelişmişliklerini ve bu yetilerinin problem çözme becelerine aktarma kapasitelerini ölçülmüş.

Sonuçlara göre işbirliğine dayalı problem çözme kabiliyeti en yüksek ülke Singapur. Singapur'la birlikte listenin üstlerinde Japonya, Güney Kore de var. Avrupa'da ise işbirliğiyle problem çözme konusunda en kabiliyeti yüksek ülkeler listesine üst sıralardan girenlerden biri Almanya.

Gelelim Türkiye'yle ilgili sonuçlara. Türkiye 51 ülkenin içinde yer alan 35 OECD ülkesini arasında en kötü sonuçlara sahip ülke çıktı. Sonuçlara göre Türkiyeli öğrencilerin yüzde 59.4'ü işbirliğine dayalı problem çözme becerinden zayıf aldı. Özetle her 10 çocuktan 6'sı işbirliğiyle problem çözme, takım çalışması yapma yetisinden uzak.

Şimdi gelelim bu sonuçların bugün bize gösterdiklerine.

Singapur ve Almanya pandemiyle en iyi baş eden ülkeler arasında gösteriliyor. Üstelik önlemler Çin'in yaptığı gibi ağır yaptırımlı, polis ve asker gücüyle değil. Evet uyarılara uymayanlara cezai yaptırım var ancak sokağa çıkmama, test yaptırma, izolasyon ve mesafe kurallarına uyma konusunda alınan kararlar yasa zoruyla değil, bireysel kabule dayalı. Tıpkı ilk günden beri Türkiye'de yapılmaya çalışılan gibi.

Sonuç Singapur salgının ülkede yayılmasını ilk elden engellemeyi başardı. Almanya vakalar hızla artsa bile alınan önlemlere uymayla ölüm olanlarını ve vaka artışlarını durdurmayı başardı. Üstelik serbest dolaşımın olduğu Avrupa'da ve burnunun dibindeki tüm komşularında karantina düzeyinde salgın varken bunu yaptı.

Burada kişilerin toplumun tamamını düşünme ve ortak hareket etme kararlılığının büyük rol oynadığı açık. Evet ekonomik gelişmişlik, kaynaklara erişim, geçim kaygısının azlık düzeyi kurallara uymayı kolaylaştırıcı bir unsur kesinlikle kabul ediyorum ama İstanbul'un ekonomik olarak en gelişmiş noktalarından biri olan Bebek sahilde ünlü ünsüz, varlıklı insanların da akın ettiği görüntüleri hatırlayalım.

Her şey para değil!

TÜRKİYE PANDEMİYLE MÜCADELEDE BAŞARISIZ MI?

Bu sorunun yanıtı kesinlikle 'hayır.' Türkiye ilk günden beri salgından uzak kalmak ve yayılmasını önlemek konusunda yüksek çaba gösteriyor ve dün akşam itibariyle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın vaka sayısında düşüşe ilişkin yaptığı açıklama da bunun kanıtı niteliğinde.

Ancak sokaktaki vatandaş için aynı şeyi söylemek mümkün değil! Türkiye'de insanların Singapur ve Almanya örneklerinde olduğu gibi bireysel refleksle toplumlar kararlara uyma eğilimi gösterdiğini söyleyemeyiz. Ne yazık ki kurallara uymak için bir yaptırım gücü ihtiyacı gerekiyor. Hafta sonları için gelen sokağa çıkma yasağı bunun en büyük kanıtı.

Zira İstanbul özelinde söylüyorum hava sıcaklığının 20'li derecelere yaklaştığı geçen hafta sonu bir güç olunca evde oturmayı başardık. Aksinin mümkün olmadığını ne yazık ki hepimiz biliyoruz. Bizim için hafta sonu kahvaltıda ekmeksiz kalmaktansa ölümle burun buruna gelmek daha normal görünüyor!

Yapılması gereken net! Hayat artık eskisi gibi olmayacak ve artık hepimizin 'HEPİMİZ BİRİMİZ BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN' öğretisini içselleştirmemiz lazım.

Bana bir şey olmaz dönemi çoktan geçti.

GELELİM SÜLEYMAN SOYLU'NUN İSTİFASINA

Bu süreçte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun istifası da siyasette artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını gösterdi bize. Sonunda siyaset kurumunda biri çıkıp 'hata yaptım gereği neyse yaparım' deme cesaretini gösterdi. Bundan sonra hata yapan hiçbir siyasetçi ister iktidar üyesi olsun ister muhalefet 'istifa edecek misiniz?' sorularına 'gülüp geçemeyecek!'

Siyasilerin hayatında değişen bir diğer nokta da 'benden olanı korurum, gerisi zaten bana karşı' zihniyetinin ortadan kalkması olacak. Çünkü ister A partisi ister B partisi seçmeni olsun bu gemide hepimiz biriz!


Deniz Temur'u sosyal medyadan takip etmek için

instagram.com/obenimannem
youtube.com/deniztemur
facebook.com/obenimannem