Süleyman Soylu’nun dün bahsettiği PKK terör örgütü...

Üstelik Türkiye, müttefikleri tarafından uluslararası arenada yalnız bırakılmasına rağmen PKK ile mücadelede de başrol oyuncusu.

İsmail GÜZEL iguzel@nestech.net

21. yüzyılda terörizm, demokratik değerlere, uluslararası barışa ve güvenliğe yönelik en ciddi tehditlerden biri haline geldi.  
 
Türkiye Cumhuriyeti, demokratik siyasi sistemini korumak ve uluslararası barış ve güvenliğe katkıda bulunmak amacıyla, ağır bedeller ödeyerek etkin bir terörle mücadelesini sürdüren dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmuştur.  
 
Türkiye, DAEŞ ve El Kaide gibi terör örgütlerine karşı uluslararası savaşta kilit rol oynamaktadır. Üstelik Türkiye, müttefikleri tarafından uluslararası arenada yalnız bırakılmasına rağmen PKK ile mücadelede de başrol oyuncusu.
 
Türkiye’nin terörle mücadele tarihi yıllar öncesine dayanmaktadır. Bu çabalar arasında PKK ile mücadele özel bir vurguyu hak ediyor.
Kökleri çok daha eskilere dayanmasına rağmen, PKK 1970'lerin sonlarında kuruldu.  
 
Terör örgütü, 1984 yılında Siirt'in Eruh ilçesinde ilk silahlı saldırısını düzenledi. Bu tarihten itibaren düzenlediği çok sayıda saldırı ile binlerce kişiyi öldüren örgüt, Türkiye'nin başta doğu ve güneydoğu bölgeleri olmak üzere her anlamda kalkınmasını ve ilerlemesini engellemeyi hedefledi, hedefliyor.

Bu nedenle, yaklaşık 40 yıldır PKK ve onun çatı örgütü olan KCK, ülkede büyük sosyal, siyasi ve ekonomik kayıplara neden oldu ve Türkiye'nin karşı karşıya olduğu en büyük sorun.  
 
PKK, ülkeye ve vatandaşlarına verdiği zararın yanı sıra yıllar içinde sadece bölgesel değil, uluslararası barış ve güvenliği de tehdit eden bir terör örgütü haline geldi.
 
PKK sık sık örgütsel infazlara başvurmakta ve Türkiye ve Ortadoğu'daki rakip gruplara ölümcül baskı uygulamaktadır.
 
PKK, Türkiye, Irak, İran ve Suriye'deki devlet yapılarını bozan veya bozmayı amaçlayan bir terör grubudur. Bu nedenle, örgüt hem bölgesel hem de uluslararası barış ve güvenliğe bir tehdit oluşturmaktadır. 
 
Türkiye, böylesine önemli bir tehdit oluşturmasına rağmen, uluslararası arenada terörle mücadelesinde yalnız bırakılıyor ve bu da PKK ile mücadelesini engelliyor.
 
PKK, tıpkı DAEŞ ve El Kaide gibi insanlığa karşı ciddi suçlar işleyen bir terör örgütüdür. Terör örgütü sık sık sivil cinayetler, intihar saldırısı, çocukların silahlı çatışmalara katılması, zorla kaçırılan insanları kendi saflarında savaştırma, etnik temizlik ve zorla yerinden edilme gibi korkunç terör eylemlerine başvurmaktadır.  Buna göre PKK, evrensel insani ve demokratik değerlere büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
 
Suriye'deki iç savaş, insanlığa ve demokrasiye yönelik tehditlerine rağmen, PKK ile mücadelede uluslararası çabaların yetersiz kaldığını göstermektedir.  
 
Bu noktada uluslararası aktörler, PYD/YPG ‘nin PKK’nın Suriye kolları olduğu gerçeğini göz ardı ederek terörle mücadele çabalarının öncelikle DAEŞ ve El Kaide'yi hedef alması gerektiğini savunuyorlar.  
 
Açıktır ki, uluslararası arenadaki bu tür yaklaşımlar, insani ve demokratik değerlerin yanı sıra uluslararası barış ve güvenliğin de altını oymaktadır. 
 
PKK insanlığa, demokratik değerlere ve serbest piyasa ekonomisine karşı faaliyetlerine odaklanmakta ve Türkiye uluslararası toplumun, DAEŞ ve El Kaide vakalarında olduğu gibi terör grubuna karşı ortak hareket etmesi gerektiğini savunmaktadır.  
 
PKK’nın insanlığa ve demokrasiye karşı eylemleri.
 
Kuruluşundan itibaren sivilleri hedef alan terör saldırılarına başvuran PKK, temel insan haklarına ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.  
 
PKK, 40 yıldır düzenlediği şiddetli terör saldırılarında çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere binlerce sivili öldürdü.
 
PKK ile DAEŞ ve El Kaide gibi diğer terör örgütleri arasında hiçbir fark yok, zira grup güvenlik güçlerine ve sivillere yönelik intihar saldırıları düzenlemekte hiçbir sakınca görmüyor.
 
Bir dizi bağımsız uluslararası gözlem misyonu, PKK'nın hem Suriye hem de Türkiye'deki silahlı çatışmalarında çocukları kendi saflarına aldığını bildirdi.  
 
Terör örgütü, insanlığa karşı suçlarını yıllardır uluslararası toplumun gözü önünde sürdürmektedir.
 
PKK’nın Suriye kolları PYD/YPG, kontrol ettikleri bölgelerde sistematik olarak zorunlu askeri eğitimi veriyor.
 
Etnik temizlik ve zorla yerinden edilme, PKK'nın Suriye'deki eylemleri arasındadır.  
 
PKK’nın Suriye şubeleri PYD/YPG, toplu katliamlar ve halkları yerlerinden ederken Suriye’deki Arap ve Türkmen köylerini yok ediyor.
 
PKK aynı zamanda uluslararası düzeyde hem uyuşturucu hem de insan kaçakçılığına karışan ulusötesi bir suç örgütüdür.  
 
PKK’nın uyuşturucu ve insan kaçakçılığına ilişkin suçları, uluslararası toplum tarafından tanınan iyi bilinen bir gerçektir.
 
Sivil Cinayetlerden bazıları. 
 
PKK'nın kuruluşundan bu yana sivillere yönelik terör saldırılarına başvurarak temel insan haklarına ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat edilmelidir.  
 
PKK, 40 yıldır düzenlediği şiddetli terör saldırılarında aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu binlerce sivili öldürdü. 
 
Pınarcık Köyü Katliamı, en ölümcül saldırıları arasında. 20 Haziran 1987'de PKK militanları, Mardin'in Ömerli ilçesinde bulunan ve ağırlıklı olarak gönüllü köy korucularının ailelerinin yaşadığı bu köye baskın düzenledi. Baskın sırasında 16'sı çocuk ve 6'sı kadın olmak üzere toplam 30 kişiyi vahşice öldürdüler.  
 
Olayın ardından, Pınarcık köyünde PKK militanlarının işlediği zulmü anlatan ve kanıtlayan saldırının ardından köyde çekilen fotoğrafları bir dizi gazete yayınladı.
 
Pınarcık'taki katliamın ardından sivillere yönelik onlarca terör saldırısı düzenlendi.  PKK'nın sorumluluğunu üstlendiği saldırılardan bazıları şunlardır;
 
Kılıçkaya köyün de katliam, 19-20 Ağustos 1987’de biri üç günlük, biri altı günlük bebek olmak üzere 14 çocuk ve 11 yetişkin öldürüldü.
 
Taşköyü Behmenin mahallesi katliamı, 9 Mayıs 1988’de 8'i çocuk 2'si kadın 11 kişi öldürüldü.
 
Başbağlar katliamı, 5 Temmuz 1993’de 33 kişi öldürüldü.  28 tanesi vurularak öldürülürken kalan 5 tanesi diri diri yakıldı.
 
Yolalan cinayeti, 25 Ekim 1993’de 1 çocuk ve 4 öğretmen öldürüldü. 
 
Savur cinayeti, 21 Ocak 1994’de 11'i çocuk 21 kişi öldürüldü.
 
Hamzalı cinayeti, 1 Ocak 1995’de 20 kişi
kadın ve çocuklar öldürüldü.
 
Diyarbakır-Yenişehir bombardımanı, 3 Ocak 2008’de 6 öğrenci öldürüldü.
 
Ankara Merasim Caddesi saldırısı, 17 Şubat 2016’da 29 kişi öldürüldü, 87 yaralandı. 
 
Ankara Güvenpark saldırısı, 13 Mart 2016’da 36 kişi öldü, 349 kişi yaralı.
 
İzmir Bayraklı Adliyesine bombalı saldırı, 5 Ocak 2017’de bir ölü, 12'si yaralı.
 
Batman-Kozluk saldırısı, 9 Haziran 2017’de Aybüke Yalçın öğretmen öldürüldü. 
 
16 Haziran 2017'de bir grup PKK militanı, Necmettin Yılmaz adlı bir öğretmeni öldürdü.

ve ölüm listesi uzar...

Sonuçta,

demokrasi, çoğulcu ve liberal özellikleri sayesinde hukukun üstünlüğünü ve temel insan haklarını korumak için ideal bir siyasi sistemdir. 

Bu sistemin devamlılığının sağlanması siyasi, sosyal, ekonomik ve liberal değerlerin korunmasına ve geliştirilmesine bağlıdır. 
 
Oysa bugün terör örgütleri sivillere saldırarak insanlığa ve demokrasiye karşı en kabul edilemez suçları işleyen yapılardır. 
 
Yıllardır sivilleri hedef alan PKK, insanlığı ve özgür demokratik toplumu hedef alan bu terör tehdidinin merkezinde yer aldı.