Süleyman Askeri tarihte kimdir Kutül Amare'de nasıl hayatını kaybedecek?
Abone olTRT 1'in yeni dizisi Mehmetçik Kutül Amare yayın hayatına başladı. Bugün 25 Ocak tarihinde ekrana gelecek olan Kutül Amare dizisinde Süleyman Askeri karakteri ön plana çıkıyor. Peki Süleyman Askeri tarihte kimdir nasıl vefat edecek? Mehmetçik Kutül Amare dizisine ve Süleyman Askeri'ne gelin yakından bakalım.
Geçen hafta birinci bölümüyle ekrana gelen Mehmetçik Kutül
Amare dizisi sosyal medyanın gündeminde. Özellikle Süleyman Askeri
karakteri merak ediliyor. Süleyman Askeri karakterine hayat veren
Kaan Taşaner de başarılı performansıyla dikkatleri üzerine
çekiyor.
TRT 1 ekranlarında geçen hafta yayın hayatına başlayan Kutül Amare dizisi ilgiyle takip ediliyor. Diriliş Ertuğrul'dan da birçok ismi gördüğümüz dizide Süleyman Askeri karakteri merak ediliyor. Peki Süleyman Askeri tarihte kimdir?
SÜLEYMAN ASKERİ TARİHTE KİMDİR?
33 yaşında, gözü kara, vatanına ve milletine sonuna kadar bağlı biridir. Verilen görevleri, eksiksiz ve sorgusuz sualsiz bir şekilde yerine getirir. Ömrü savaşlarla geçmiş ve Enver Paşa'nın yakın silah arkadaşı olmuştur. Sert mizaçlı biridir. Geçmişi başarılarla dolu bir askerdir. Teşkilat-ı Mahsusa'nın başındaki isimdir. Meşrutiyetin ilan sürecinde ismi çok geçen, Teşkilat-ı Mahsusa’nın da lider kadrosunda yer alan Süleyman Askeri Bey; Makedonya’da yürütülen çete takibinde kendini göstermiş, Rumeli’de Sultan II. Abdülhamit’e karşı olan genç subaylar arasında yer almış, gayet teşkilatçı ve maceraperest bir insandı. Meşrutiyetin ilanından sonra biraz geri planda kalmış, Bağdat’taki jandarma birliklerinin ıslahı için Albay Nuri Beyle Irak’a gitmişti. İtalyanların Trablusgarp’ı işgal teşebbüsü karşısında kılık değiştirerek yakın arkadaşlarıyla beraber Bingazi’ye gelmiş, Enver ve Mustafa Kemal Paşalarla birlikte mücadeleye katılmıştı. Trablusgarp Savaşı’nın bitimiyle birlikte emekliye ayrılana kadar Bağdat Jandarma mektebinde öğretmenlik yapan Süleyman Askeri Bey, daha sonra İttihat ve Terakki Cemiyetinde teşkilat işleriyle meşgul olmaya başladı. Enver ve Cemal Paşaların da sonsuz güvenini kazandı. Cemal Paşa hatıratında Süleyman Beyle ilgili şunları söylüyor: “Süleyman Askeri Bey biraz acul (aceleci) biraz da nikbin (iyimser) biri olmasına rağmen pek mükemmel ve müteşebbis bir idare adamı addolunabilirdi.” I. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla birlikte tekrar orduya alınan Süleyman Askeri, Kurmay Yarbay rütbesiyle Irak cephesine gönderildi. Daha evvel Rumeli’de birlikte çalıştığı subay ve seçkin gönüllülerden oluşan bir taburla (Osmancık Taburu) Basra’yı düşmandan kurtarmak için harekete geçti. Bağdat’tan itibaren bütün yol boyunca yerel halkın sevgi gösterileriyle karşılaşan Süleyman Bey, özellikle bölgedeki aşiret güçlerinin yardımını çok önemsiyordu.
FEDAKAR BİR KOMUTAN
Osmanlı kuvvetleri 20 Ocak 1915’te, Dicle boyunda keşif harekâtı yapan İngilizlerle karşılaşmış, çıkan çatışmada başarılı olmuş fakat Süleyman Bey bacağından yaralanmıştı. Tedavi için Bağdat’a gitmiş, ancak doktorların tüm ısrarlarına rağmen hastanede kalmayıp tekrar cepheye koşmuştu. Bu olaydan kısa bir süre sonra Basra yakınlarında Şuaybe ve Bercisiyye’de İngilizlere karşı kanlı mücadeleler tekrar başladı (12 Nisan 1915). Uceymi Sadun Paşa ve aşireti de burada düşmana karşı Osmanlı kuvvetlerini destekliyordu. Çarpışmaların ilk günlerinde başarılar elde edilse de düşmanın elindeki modern silahlar Türk kuvvetlerini çaresiz bırakıyor, iş piyade askerlerinin İngiliz askerleriyle göğüs göğüse çarpışmasına kalıyordu. Bu çetin mücadele devam ederken İngilizlerin yardımına ihtiyat kuvvetleri yetişti ve durum birden Osmanlı Ordusunun aleyhine döndü. Üç gün boyunca devam eden çarpışmaların sonunda İngilizler karşı taarruza geçti. Bize yardım edecek Arap aşiretlerin Şammar, Necd ve İbnü’r Reşid haricinde hiçbirinden maalesef ses seda çıkmıyordu. Bu durum Süleyman Askeri Bey’i umutsuzluğa sürükledi lakin o, asla mücadeleden vazgeçmedi. Harekâtı sedyede yaralı bir şekilde yöneten Süleyman Bey, aleyhimize dönen durumu gördükçe ayağa kalkmaya çalışmış ancak bacağındaki kurşun yaraları kemiğine kadar işlediğinden tekrar sedyesine oturmak zorunda kalmıştı. Düşman mermileri Türk komuta merkezinin iyice yakınlarına isabet etmeye başlayınca Süleyman Askeri Bey bir arabaya bindirildi. Kendisine Binbaşı Adil, Yaver Rüsuhi, Kâtip Manastırlı Seyfi, Emir subayı Sadık, Topçu Yüzbaşı Şevki, Üstteğmen Fikri Bey ve Teğmen Hadi Beyler eşlik etti. Maiyetine yeniden savaş hattına dönmelerini emreden bu fedakâr komutanın arabasından birkaç dakika sonra bir el silah sesi duyuldu. Süleyman Bey elinde tabancası ile cansız bir halde arabada yatıyordu. Naaşı Nuhayle’deki karargâha götürüldü ve aynı gece kaldığı çadırının içinde kazılan mezara defnedildi.