Şükür'den ilginç kehanet
Abone olGalatasaray'ın tecrübeli futbolcularından Hakan Şükür, bu yıl kesinlikle şampiyon olacaklarına inanıyor. Şükür hesabını rakamların şaşırtıcı benzerliğine dayandırıyor.
Lig, 19.05.2005'e yakın bitecek. Ay ve günü birleştiriseniz 100.
yılımız çıkar. O gün şampiyon olmalıyız... Geçen sene takım
olamadık. Ama herkes şapkasını önüne koydu. Galatasaray'ı ait
olduğu yere getirmeliyiz... Hagi'nin futbol bilgisine inanıyorum.
Hırslı ve tezcanlı. Koyduğu katı kurallar, disiplin için gerekli
İşte Hakan Şükür'ün Milliyet Gazetesi'nden Halil Özer'e verdiği
özel röportaj: GALATASARAY'DA ismi hiçbir zaman vitrinden düşmeyen
Hakan Şükür ile ABD'de sohbet ettik. Biz sorduk, o içtenlikle
yanıtladı. Umutlarını, hatalarını, takımın toparlanma sürecini dile
getirdi. İşte röportaj: Hakan neden her sözleşme döneminde mutlaka
bir sorun çıkıyor ?" Galatasaray'a ilk geldiğim dönemde
Galatasaraylı olduğumu ve bu takıma ait olduğumu söyledim. Belki de
profesyonel şartların dışına çıkan bir düşünceydi. Ama kulübün
başındaki insanlar, kulübün çıkarlarını düşündükleri için olayları
profesyonel şartların dışına taşıdılar. 'Nasıl olsa Galatasaraylı,
bir yere gitmez' dediler. Yabancı futbolcu geldiği zaman nasıl
hakkını istiyorsa, ben de istedim, bu yüzden görüşmeler uzadı.
Yöneticilerin beklentileri; 'Hakan gelecek, boş sözleşmeye imza
atacak. Ne istersek vereceğiz ya da vermeyeceğiz' oldu. İşler böyle
olunca rayına oturmadı. Bu sene de aynısı oldu. Burada kalmak güzel
ama, başımızdaki insanların tutumu da önemli. Bizi de herkesle aynı
kefeye koymalılar ve profesyonel şartların olduğu bir anlaşma
yapmalılar. Hâlâ kendini eski gücünde hissediyor musun? Yaşadığım
birçok şey bana fiziksel ve manevi olarak olumlu katkılar sağladı.
Bu anlamda önemli bir avantajımın olduğuna inanıyorum. Kendime iyi
bakıyorum ve iyi yaşıyorum. Adale yapım oturdu. Belli birikim ve
tecrübeye ulaştım. Bunun bana olumlu katkıları olacağına
inanıyorum. Kendimde hiçbir eksiklik hissetmiyorum. Gerek
antrenmanlarda, gerekse maçlarda zorlanmıyorum. Ama oynadığım mevki
takımın başarısıyla doğru orantılı. Forvetin maalesef böyle
gerçekleri var. Takıma ayak uydurmak zorundayım. Hatta birine koş
diyeceksem, önce benim koşmam gerekiyor. Bu sene takımdaki
arkadaşlık pozitif yönde gelişti. Bu nasıl oldu ? Kendi aramızda
hiç olmadığı kadar konuşuyoruz. Herkes şapkasını önüne koydu,
geçmişte yaptığı hataları gözden geçirdi. Yaşananların kimseye bir
şey kazandırmadığını gördük. Burada bir takım var. Bu takımın hep
zirvede olması lazım. Düştüğümüz durumlar ortada. Galatasaray'ı ait
olduğu yere getirmeliyiz. Geçen sene takım olamadık. Beraber
hareket edebilme duygusu oturmadı. Özel hayatınızda gezerken bile,
Galatasaray'ı düşünerek hareket etmeniz gerekiyor. Tabii ki
herkesin kendi yaşantısı olacak. Ancak her şartta asıl evimizin hep
kulüp olması gerekiyor. Bu bizim işimiz ve bu işten kazandıklarımız
ile yaşantımızı sürdürüyoruz. Eğer burada verimli olup başarılı
olursak, yaşam standartlarımız da güzelleşir. Peki 100. yıl stresi
var mı ? Bu kadar hırslı olmamızda mutlaka 100. yılın da etkisi
var. Ortada büyük hayaller var. Ve bu hayallere ortak olmak
istiyoruz. Çok çalışmalıyız. Biz üstümüze düşeni yapacağız. Tabii
bunu baskı unsuru yapmak pek doğru olmaz. Rakiplerimiz büyük
transferler yaptılar, oturmuş kadroları var. Çok çekişmeli bir lig
olacak. Ama mevcut kadromuzla şampiyonluğun en büyük adayı
olduğumuza inanıyoruz. Ne zaman başarısızlık gelse eskiler
suçlanıyor. Suçlu musunuz ?" Oturduğunuz yerden bir sürü senaryo
üretebilirsiniz. Galatasaray'ı başka takımlarla karıştırmak ya da
kaos ortamına çekmek pek doğru olmaz. Bu dedikoduya maruz kalan
insanlar, yıllarını bu formaya verdiler. Karakter yapılarında
hiçbir sapma olmadı. Ve performansları da ortada. Her dönemde bazen
soyunma odasında kavga çıkarttılar, bazen de sosyal yaşantıları ön
plana aldılar. Bu tip düşünceler Galatasaray'a zarar vermek isteyen
insanların düşünceleri. Bu insanlar Türk Futbolu'na damga vurdu,
devrim yaptı. Ancak geçmişte yapılanları söyleyerek, bugün ayakta
kalamazsınız. Bugün için de bir şeyler üretmek gerekiyor. Takımda
sürekli bir şifreden söz ediliyor. Nedir bu? Bu sene sadece ligde
mücadele edeceğiz. Hiç alışkın olmadığımız bir düzene gireceğiz.
Neticesinde çok iyi mücadele edip, arkadaşlığı da en üst seviyeye
getirirsek şampiyon olabiliriz. Evet, bütün arkadaşlarla
konuştuğumuz bir şifremiz var. Bu şifreyi de ilk kez size
açıklayayım. Lig maratonu yaklaşık olarak Mayıs ayının ortalarında
sona erecek. Hafta sonuna gelse bile tarih 19.05.2005'e yakın
olacak. Bu tarih bizim için çok önemli. Ay ve günü birleştirirseniz
ortaya 1905 çıkıyor. Yani tam 100. yıl. Bu büyük rastlantı. Eğer o
gün şampiyonluğumuzu kutlarsak gerçekten büyük keyif olur. Hagi
genç bir hoca. Ama içinizden birisi. Bu sizi nasıl etkiliyor ? Hagi
bize hâlâ futbolcuymuş gibi geliyor. Çok tezcanlı ve herşeyin bir
an önce olmasını isteyen yapıya sahip. Kaybedecek zamanı yok. Onu
yakından tanıdığımız için anlayabiliyoruz. Genç arkadaşlarımıza da
anlatıyoruz. Hırslı ve karakteri oturmuş. Futbol bilgisine çok
inanıyorum. Sosyal olarak da iyi insan. Futbolcuya nasıl
davranacağını iyi biliyor. Katı olsa da bazı kurallar koymaya
çalışıyor. Ama başarıya giden yolda, bu disiplini sağlamak
gerekiyor. Bu kadro işidir, güven işidir, en önemlisi moral işidir.
Onun başındaki insanlar ona moral ve destek sağlayacak, o da bunu
bize yansıtacak. Hagi bakamıyor "Futbolcu koşmayı sevmez. Hagi de
futbolcuyken, 'Biz atlet miyiz? Neden bu kadar koşuyoruz' derdi. O
günkü davranışları aklımıza gelince, kendisiyle birlikte gülüyoruz.
Ama hoca o zamanda biliyordu ki, futbolcunun mutlaka koşması
gerekiyor. Şimdi biz kondisyoner ile koşu antrenmanı yaparken, Hagi
arkasını dönüyor. Bize bakamıyor. O duyguyu içinden yaşıyor
mutlaka. Hoca olabilirim "Dört - beş sene önce, bırakınca futboldan
biraz ayrı kalmayı düşündüğümü söylemiştim. Şimdi bakıyorum da, çok
önemli isimlerle çalışmışım. Uzaklaşmak pek kolay olmayacak.
Kariyerim var. Dünya Kupası'ndan sonra diploma da aldım. Belki
oynadığım takımlarda antrenörlük yapabilirim. Ama onu geliştirmek
ve işin bazı püf noktalarını kitabından da öğrenmek gerekiyor".
Hava savaşı "Türkiye'de forvet tipi artık değişti. Diğer takımlar,
büyük takımlara karşı çok kapanırlar. Böyle olunca da, büyüklerde
hava hakimiyeti önemli bir hal alır. Bu olay diğer takımlara mesaj
oldu. Önlemi en zor alınan sistem budur. Yeni sezonda güzel bir
çekişme ve muhteşem hava savaşı olacak. Futbolseverlerin de bu
savaştan keyif alacağına inanıyorum". Pierre çok iyi "Hooijdonk'u
çok beğeniyorum. Birçok özelliği bünyesinde barındırıyor. Futbolu
zekasıyla oynuyor. Çabuk ve süratli değil. Duran topları
kullanması, asistleri, pasları en önemli özellikleri. Birarada
oynamak güzel olurdu. Topun istediğin yere gelmesini arzu edersin.
İşte o pası verebilmek yarı gol sayılır. Van Hooijdonk bunu çok iyi
yapıyor. Gerçekten akıllı".