Sudan'da öfke ve kırgınlığın yerini alan umut havası
Abone olGüney Sudan halkı çok önemli bir dönem yaşıyor bugünlerde. Geçen hafta Sudan'dan ayrılarak kendi ülkelerini kurma konusunda halk oylamasına gitti Güney Sudanlılar. Will Ross'un Güney Sudan'dan izlenimleri.
Çıplak elle inek dışkısı toplamak... Birçoğumuza itici gelse de, Güney Sudan'da büyükbaş hayvan yetiştiren insanlar için her şafak vakti yaptıkları, sıradan işlerden biri bu...
Elijah Garang, sadece direkler ve üzerindeki naylon kaplamadan oluşan barınağından çıkıyor. Başındaki Manchester United armalı yün beresini düzeltiyor, çevresindeki uzun boynuzlu beyaz inekleriyle günün işlerine koyuluyor.
İnekler, belli ki açık havadaki oturma alanını epey bir
pisletmiş, ama küçük çocuklar dahil, tüm aile işe koyuluyor ve kısa
bir sürede tüm inek dışkıları toplanıp kampın çevresinde yakılan
küçük ateşlere yığılıyor. Sivrisinekleri uzak tutmak için bu
yöntemi keşfetmişler. Siz buna "George Bush yöntemi" de
diyebilirsiniz. Bush, "onları tütsüleyip atın dışarı" demiyor
muydu?
Kampa, yöre halkının bağımsızlığı ne kadar istediğini anlamak için gitmiştim. Güney Sudan'ın yeni bir ülke kurmak için ayrılması olasılığı hakkında ne düşündüğünü sorduğumda, Elijah birden heyecanlandı.
"Bizim için çok iyi olacak çünkü o zaman barış içinde olacağız.
Çok uzun yıllardır acı çekiyorduk." diyor. Bu sözleri burada sık
sık duymak mümkün. On yıllardır Güney bölgesiyle, Müslüman Kuzey
bölgesi arasında süregelen savaş, insanlarda acı anılar ve derin
bir öfke ile kırgınlık bırakmış.
Elijah, "Binlerce büyükbaş hayvanım vardı. Ama savaşta çok hayvan
kaybettim. Hatta karımı ve başka yakınlarımı da savaşta kaybettim."
diyor, bir yandan da ineklerinden birinin derisini, soğumuş külle
sıvıyor. Hayvanı hem güneşin etkilerinden, hem de haşerattan
koruyormuş bu.
Elijah'nın kaybettiği yakınlarından önce, hayvanlarından söz etmesi, hayvanlarına ne denli bağlı olduğunu gösteriyor. Geçen hafta boyunca Güney Sudan'daki büyükbaş hayvan sahipleri oy sandıklarına ulaşmak için saatler boyunca yürüdüler.
'Hayvanlar bile, insanların sevincine katıldı'
Birçoğu, bağımsızlık için yapılan bir halk oylamasına katılıyor olduğuna inanamadığını söylüyordu.
Batı Ekvatorya eyaletindeki küçük bir köyde oy kullanan Stella, "O kadar heyecanlıydım ki, gece boyunca gözüme uyku girmedi." diyor.
Hamileliğinin ileri aylarında olduğu görülen Stella, 10 yaşındayken Uganda sınırının ötesine kaçtıklarını ve yıllarca sürgünde, mülteci kamplarında yaşadığını anlatıyor ve "Çocuklarım bizimkinden daha iyi bir hayat yaşasın diye bağımsızlık için oy kullandım." diyor. "Bugün yaşadığımız sevince evdeki hayvanlar bile katıldı." diye de ekliyor.
Yüksek bir mango ağacının altında oturan yaşlı bir adama Stella'nın söylediklerini aktardığımda, yaşlı adam, "Kuzeydeki güçler bu köyleri bombalamak üzere Antonov uçaklarını üzerimize gönderdiklerinde hepimiz yeraltı sığınaklarına kaçtık. Uzaktan uçakların uğultusunu duyduklarında köpekler, tavuklar ve ördekler bile aceleyle kaçışırdı." diyor.
Aynı köyde John Patrick'le karşılaşıyorum. Sudan'ın başkenti Hartum'da 20 yıl yaşadıktan sonra geçenlerde güneye dönmüş. Savaş çok yoğunlaştığında eğitimini tamamlayabilmek için kuzeye gittiğini anlatıyor.
"Okula gitmek için her gün saatlerce yol katetmek zorundaydım. İmkansızdı. Sonunda vazgeçtim." diyor. Hartum'daysa üçüncü sınıf vatandaş davranışı gördüğünü, her gün ayrımcılıkla karşılaştığını söylüyor.
Hayatını kazanmak için eski radyoları tamir etmeyi öğrenmiş. Köyün ortasından geçen kızıl kahve toprak yolun kenarındaki barın önünde oturuyor.
"Özgürlüğüm için oy kullanmaya geldim." diyor. Sonra köhne, yıpranmış bir radyoda köklü bir operasyon gerçekleştirerek yeniden hayata kavuşturuyor. Radyodan Kongolu müzisyen Franco'nun şarkısı yayılıyor.
Annesi ve babasıyla yeniden buluşmasını soruyorum John Patrick'e...
"20 Yıldır görmedim onları. Sözcüklerle anlatmak zor, ama o gün çok gözyaşı döktük." diye yanıtlıyor.
Yeni bir ülke kurmanın zorlukları
Büyük ölçüde uzun süren savaş nedeniyle, Sudan'ın güneyi dünyanın en yoksul bölgelerinden biri. John Patrick, yeni bir ülke kurmanın zor olacağının farkında.
Ama Güney Sudan'ın bu kesimi son derece verimli topraklara sahip ve bölgenin temel gıda ürünlerini sağlayan yer olma potansiyeli var. Bununla birlikte tarımcılıkta epeyce bir modernleşmeye gidilmesi de şart.
Bir yardım görevlisi, "Yakınlarda buradaki çiftçilere yeni bir yöntem öğrettik. Öküze saban koşarak tarla sürmeyi..." diyor bana...
Daha yapılacak çok şey olduğu açık buralarda.
Verilen büyük mücadeleden sonra bağımsızlık bayrağının Temmuz ayında çekilmesi bekleniyor. Umarım ben de tekrar buralara döner ve Güney Sudanlıların coşkulu kutlamalarına tanık olurum. Tabii ineklerin, tavukların ve ördeklerin coşkusunu da unutmamak gerek...