Subay intiharları racon gereği mi?
Abone olÜnlü psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, subay intiharlarına farklı yaklaştı: Racon gereği olabilir...
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda görevli Yarbay Ali Tatar'ın,
amirallere suikast soruşturması kapsamında hakkında tekrar yakalama
kararı çıkınca intihar etmesiyle subay itiharları yeniden gündeme
geldi. Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nden (GATA) albaylık
rütbesinden ayrılan psikiyatrsist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ordu
içindeki 'intihar vakaları' ile 'şüpheli
ölümleri' değerlendirdi.
Taraf Gazetesi'nden Burhan Ekinci'ye konuşan Tarhan bu
intiharlarda, 'cezaevinde yaşamaktansa yaşamamak daha
iyidir' düşüncesinin hakim olabileceğini söyleyerek,
"Bu tarz özel görevli kişilerde, "konuşmak yerine intihar
etmeli' tarzında bir racon var" dedi.
DOĞRU GİTMEYEN BİR DURUM VAR
Subay intiharlarının alışılmış bir durum olmadığını
hatırlatan Tarhan, "Normalde güvenli birimlerinde silahlı
intihar vakaları çok olur. genellikle askerler intihar ediyordu.
Ancak subay intiharları istisnai bir durum. demek ki doğru gitmeyen
bir durum var" diye konuştu.
İntihar eden subayların daha önce tedavi görüp görmediklerine
bakılmasına gerektiğine dikkat çeken Tarhan "Bu subaylar
ilaç alıyorlar mıydı? Hastanede yatmışlar mı? Tedaviden sonra mı
intihar ettiler? Eğer, durup dururken harikiri tarzında bir
intiharsa bunun ideolojik boyutla ilişkisi var" diye
konuştu.
"PROTESTO OLABİLİR"
Veli Küçük'ün Muzaffer Tekin için söylediği "İntihar etmeyi
bile beceremedi" sözünü hatırlatan Tarhan, "Bu
tarz özel görevli kişilerde, 'konuşmak yerine intihar etmeli
tarzında' bir racon mu var? Çünkü bu intiharlar gittikçe
çoğalıyor" dedi. Subay intiharlarının
"satıldık" duygusuna karşı bir protesto olarak da
yorumlanabileceğini belirten Nevzat Tarhan, "Subaylarda bir
bakıma 'talep üzerine yaptık fakat komuta katı bize sahip çıkmıyor'
durumu var" şeklinde konuştu. İntihar edenlerin içinde albayların,
binbaşıların olduğunu hatırlatan Tarhan, şöyle devam etti: "Yaptığı
işin önemli olduğunu biliyor. Defalarca savcılığa gitmiş,
çözemiyor. Kendisini feda edilecek birisi gibi hissediyor. Kusuru
yoksa zaten elini kolunu sallayarak ifade verir. Demek ki konuşmak
istemediği bazı şeyler var. Klinik bir durum değilse intilar,
ümidin tükendiği anda yaşanır. Konuşmazsan çileli bir dönem
başlıyor önünde. O çileyi herkes taşıyamaz. Böyle bir dönemde
konuşup da bütün özgeçmişine ters yapmaktansa yaşamamak daha iyidir
tercihi olabilir."