SU, 21. YÜZYILIN PETROLÜ OLACAK
Abone olOMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, 21. yüzyılın su asrı olacağını belirterek, “2050’de dü...
OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Başkanı
Prof. Dr. Yusuf Demir, 21. yüzyılın su asrı olacağını belirterek,
“2050’de dünya nüfusunun yüzde 40’ı su sıkıntısı çekecek” dedi.
“Akademik Bakış” programında bu hafta “Su- İnsan İlişkisi” işlendi.
Programa konuk olan OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama
Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, "Suyun öneminin dünyada ve
ülkemizde her gün daha da arttığı, bir damla suyun insan
yaşamındaki öneminin tartışılamaz olduğu bir çağda yaşamaktayız.
Cinsi, ırkı, rengi ne olursa olsun hayvan, bitki ve insan olarak
sınıflandırılan bütün canlıların ihtiyaçları aynıdır ve temel
ihtiyaç maddesi ve yaşamın özü sudur. Semavi dinlerin tamamında
suyun önemine vurgu yapılmıştır. Özellikle bizim dinimiz su ve
çevreyi bütüncül anlayışla ele almış ve önemine vurgu yapmıştır.
Kur’an’da 100’ü aşkın ayet suya vurgu yapmakta ve yüce Allah ’..her
canlı şeyi sudan yarattık…’ buyurarak dikkatimizi suya çekmektedir.
Hz Peygamber 1450 yıl önce Mekke ve Medine’yi yasak bölge ilan
ederek ilk doğal park anlayışını getirmiş ve yaşamı boyunca su ve
çevreye vurgu yaparak, her şeyde olduğu gibi çevrecilikte de ilk ve
örnek olmuştur. Su, yaratılan maddeler içerisinde en mükemmel
özelliklere sahip maddelerin başında gelmektedir. Suyun 4Co
sıcaklıktan itibaren soğudukça ve ısındıkça hafiflemesi, hem
dünyadaki yaşamı tanzim etmekte hem de atmosfer içerisindeki enerji
dengesini ve hidrolojik döngüyü sağlamaktadır. Suyun hafızasının ve
çevreyi algılama özelliğinin tartışıldığı bir çağda, bir damla
suyun mucizeleri bile hala tam anlaşılamamıştır” diye konuştu.
TATLI SU MİKTARI ÇOK KISITLI
Dünyadaki tatlı su miktarının çok kısıtlı olduğunu belirten Prof.
Dr. Yusuf Demir, “Mevcut suların yüzde 1’inden bile az olan bu
suları doğru kullanamadığımız için hızla su problemi yaşamaya
başladık. Bu hızla suyu yok etmeye devam edersek, 2050 yılında su
sıkıntısı çeken ülkelerin sayısı 54’e, bu şartlarda yaşamak zorunda
kalan insanların sayısı 3,76 milyara yükseleceği tahmin
edilmektedir. Bu durum 2050’de dünya nüfusunun yüzde 40’ının su
sıkıntısı çekeceği anlamına gelecektir. Ülkemizin tüketilebilir tüm
yüzey ve yeraltı suyu potansiyeli miktarı toplam yıllık 112 milyar
metreküptür. Bu suyun yaklaşık yüzde 45’ini randımanlı
kullanabilmekteyiz. Kişi başına düşen yıllık 1.350 m3’lük
kullanılabilir su miktarıyla Türkiye, sanıldığı gibi su zengini bir
ülke değildir. Bu hızla devam edersek 2030 yılında su varlığımız
kişi başına 1.000 m3’ün altına düşecek ve su fakiri ülkeler arasına
gireceğiz” şeklinde konuştu.
Türkiye’de mevcut suyun en temel problemlerinden birinin su
kirliliği olduğuna dikkat çeken Demir,
“Kirliliğin en temel sebepleri, nüfus artışı, kentleşme,
sanayileşme ve tarımdır. Özellikle endüstriyel sularımız ve kentsel
atık sularımız bu kirliliğin ana unsurunu oluşturmaktadır. Tarımda
yanlış sulama, su israfını doğururken, bilinçsiz ve yanlış
kullanılan kimyasal maddeler suyun ve toprağın kirlenmesine sebep
olmaktadır” açıklamasında bulundu.
“Altıncı Su Forumu raporlarına göre 2012 yılı verilerinde
gelişmekte olan ülkelerde 1.2 milyon insanın içecek suyu
bulunmamaktadır” diyen Prof. Dr. Yusuf Demir şöyle devam etti: “780
milyon kişi ise temiz olmayan su içmektedir. Her gün 6 bin çocuk
temiz olmayan su içmeye bağlı hastalıklar nedeniyle ölmektedir.
Ülkemizde, tarım teknolojisinde az su tüketen sulama yöntemlerinin
(damla sulama ve püskürtme gibi basınçlı -Kapalı- sulama)
geliştirilmesi, sanayi sektöründe az su kullanan üretim teknolojisi
geliştirilmesi, geri kazanımlı su yöntemlerinden yararlanılması, ev
idaresinde su tasarrufunun yaşam şekli haline dönüştürülmesi,
musluklara, duş başlıklarına havalı ek gereçler takılması, tuvalet
rezervuarlarının hacimlerini 7 litreye kadar küçülten teknolojinin
kullanılması gibi tedbirler ile yüzde 50-60 su tasarrufu
sağlanabilecektir. Ülkemizde Karadeniz Bölgesi iklimi, ekolojisi ve
coğrafi konumu itibariyle kuraklık ve su kaynakları yönünden önemli
bir avantaj oluşturmaktadır. Karadeniz Bölgemiz önümüzdeki 30 yıl
içerisinde bu avantajını kullanabilirse önemli bir yaşam ve turizm
merkezine dönüşecektir. Yetersiz su kaynakları ülkelerin nüfus
dengesini derinden etkilerken, küresel ısınmaya bağlı kuraklık da
insanlığın en önemli sorunu olarak gündemde yerini artarak almaya
devam edecektir.”
Konuşmasının sonunda geleceğin biraz da suya endeksli olduğunu ve
21. yüzyılın su asrı olacağını belirten Prof. Dr. Demir, “Susuzluk
kaderimiz olmasın” diyerek sözlerini tamamladı.
(İHA)