Dünyaca ünlü İngiliz fizikçi Stephen Hawking 76 yaşında hayatını kaybetti. Ailesi tarafından yapılan açıklamada, Hawking'in Cambridge'deki evinde bu sabaha karşı yaşamını yitirdiği bildirildi. Hawking geçen yıl İngiliz kamu yayın kuruluşu BBC'ye verdiği röportajda 75 yaşına kadar yaşayacağını hiç düşünmediğini, birikimini halen yansıtabildiği için kendisini şanslı hissettiğini dile getirmişti. 21 yaşındayken motor-nöron hastalığı teşhisi konulduğunu ve iki ya da üç yıl içinde hayatını kaybedeceğinin söylendiğini belirten Hawking, bundan 54 yıl sonra daha güçsüz ve tekerlekli sandalyede olsa da hala çalıştığını ve bilimsel makaleler ortaya koyduğunu anlatmıştı. Çalışmalarını ailesi ve arkadaşlarından yardımlar alarak birçok zorlukla yaptığına değinen Hawking, hayalinin motor-nöron hastalığını tamamen iyileştirecek bir tedavi veya en azından bir gelişme yaşanması olduğunu ifade etmişti. Ünlü fizikçi ve yazar Stephen Hawking 76 yaşında hayatını kaybetti. Kendisinden geriye düşünceleri ve konuşmaları kaldı. Stephen Hawking, kuantum fiziği, kara delikler ve ölümsüzlük gibi konuların üzerine geniş kapsamlı çalışmalar yapıyordu. ALLAH'IN VARLIĞINI KABUL ETMİŞTİ: Yazıları sese dönüştüren bir bilgisayar yardımıyla konuşan ve yıllarca Allah'ın varlığını inkar eden açıklamaları ile ateistler arasında öne çıkan ünlü Fizikçi Stephen Hawking, son zamanlarda yaptığı konuşmalarda Allah'ın varlığını kabul etmişti. Ünlü İngiliz bilim adamı Stephen Hawking, kuantum fiziği ve kara delikler üzerine yaptığı geniş kapsamlı çalışmalarla tanınıyordu.Vücudunun neredeyse hiçbir kısmını kullanamayan, kendisi için özel olarak geliştirilen bilgisayar sistemine sadece yanak kaslarından biriyle komut veren Hawking, bu şekilde günde yaklaşık 2 bin 500 kelimeyle iletişim kuruyor ve bilimsel çalışmalarını sürdürüyordu. Araştırmaları 40'ın üzerinde dile çevrilen Hawking, bilim çevrelerinde Albert Einstein'dan sonraki en büyük dahi olarak görülüyor. Hawking'in hayatı 2015'te gösterime giren "Her Şeyin Teorisi" adlı filme de konu olmuştu. ONLARI YARATAN BİR TANRI OLMADIĞI ANLAMINA GELMEZ: Kanal D Londra Temsilcisi Ayşegül Ekinci'nin röportaj yaptığı Hawking, röportaj sırasında "Tanrı'nın varlığı" ile ilgili sorulan soruya "Evrenin oluşumu bilimin gerçekliğine dayanır. Ama bu hiçbir şekilde, 'Bilim Kuralları'nı koyan ve onları da yaratan bir Tanrı olmadığı anlamına gelmez..." cevabını verdi. ÖLÜMSÜZLÜK MÜMKÜN: Hawking bir röportajında da, ölümsüzlüğün mümkün olduğunu, fakat şu anki şartların bunu gerçekleştirmek için yeterli olmadığını söylemişti. İşte Stephen Hawking'in yaşamı... FİKİR VE TEORİLERİ TARTIŞMA YARATTI: 21 yaşındayken ALS'ye yakalanan ve ilerleyen yıllarda bu hastalık nedeniyle felç kalan Hawking dünyada tartışmalar yaratan fikirleri, teorileri ve aşklarıyla dünya tarihine damga vuran bir isim oldu. Hawking, evrenin temel prensipleri üzerine çalıştı. Roger Penrose ile birlikte Einstein'ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının, Big Bang'le başlayıp karadeliklerle sonlandığını gösterdi. BABASININ TIP ISRARINA RAĞMEN O MATEMATİĞİ SEVİYORDU: Hawking, 8 Ocak 1942 yılında doğdu. 8 yaşındayken Londra'dan 20 mil uzaktaki St Albans'a gitti. 11 yaşında St Albans okuluna kayıt oldu. Buradan mezun olduktan sonra babasının eski okulu Oxford Üniversitesi kolejine devam etti. Babasının tıp ısrarına karşın, o matematiği seviyordu. TEKERLEKLİ SANDALYEDE BİR ÖMÜR: Stephen Hawking 1960'ların başında 21 yaşındayken tedavisi olmayan Amyotrofik lateral skleroz (ALS) hastalığına yakalandı. Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden; ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking'i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm etti. NASIL KONUŞUYORDU: Ünlü bilim insanı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyordu. Hawking, bilimsel uğraşlarında ve günlük yaşantısında çevresinden ve ailesinden büyük destek alıyordu. Konuşmak istediği anda, elindeki elektronik aleti sıkarak, sandalyesine bağlı özel bilgisayarının ekranına, dakikada ortalama 10 kelimeyi sıralayabiliyordu. DUYGULARINI İFADE ETME GÜÇLÜĞÜ ÇEKMİYORDU: Böylece herhangi bir kelimeyi söylemek istediğinde ekrana yazabilmektedir. Sağlıklı insanların konuşmalarında kullandığı kelime sayısı da 2500 civarındadır. Dolayısıyla Hawking, duygularını ifade etmede kelime sıkıntısı çekmemektedir. PAPAYLA GÖRÜŞMÜŞTÜ: Ünlü fizikçi en son 25 Kasım tarihinde Vatikan'da "Evrenin Kaynağı" başlıklı bir konferans vermiş ve Papa Francis ile görüşmüştü. ÖZEL HAYATI: Stephen Hawking'in yaşamı da dünya basınının sürekli gündemindeydi. Hawking'in ilk evliliği Jane Wilde ile oldu. Henüz genç birer üniversite öğrencisiyken tren istasyonunda tanışmışlardı. 1964'te Hawking'e, bir motor nöron hastalığı olan ve tedavisi olmayan Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) teşhisi konuldu. 1965'te hastalığı öğrenir öğrenmez evlendiler. Jane Wilde, yıllar sonra bu kararı, "Stephen'ın ne kadar yaşayacağını bilmiyorduk" diye açıkladı. Hawking de Jane ile evliliğini "bir dönüm noktası" olarak ifade etti. DÜĞÜNÜNDE BASTONLA AYAKTA DURABİLDİ: Düğününde ancak baston yardımıyla ayakta durabilen Stephen'ın en büyük destekçisi Jane Wilde olacaktı. 1960'ların sonlarına doğru kol ve bacak kasları onu ayakta tutamayacak duruma gelmişti. Zorla da olsa Stephen'ı tekerlekli sandalye kullanmaya ikna ettiler. 1967'de Robert adını verdikleri bir erkek, 1970'de de Lucy ismini koydukları bir kızları oldu. Hawking, 1979 yılında bir kez daha baba oldu. KARISINI BAKICISIYLA ALDATTI: Yaptıkları evlilikten üç çocukları olan Wilde-Hawking çifti, 1991’de, şöhret yüzünden artan baskılar, Hawking’in hastalığının çok ilerlemiş olmasının zorlukları ve Hawking’in ilk tekerlekli sandalyesindeki konuşan bilgisayarın tasarımcısı David Mason’ın karısı ve kendisinin bakıcılarından olan Elaine Mason ile yaşadığı ilişki sebebiyle ayrıldı. Jane Wilde şunları söylemişti: "Aileyi boşvermeye başladığını hissediyordum. Stephen kocamdı ve çocuklarımın babasıydı ama bir anda çevresi, 'Müthiş zekisin! Ayaklarının altındaki toprağa tapıyorum ya da bu durumda tekerleklerinin altındaki...' gibi dalkavukça şeyler söyleyen insanlarla doldu. Bu moral bozucuydu ve sonunda bakıcısıyla ilgilenmeye başlaması bardağı taşıran son damla oldu." 1990'da ilişkilerinin travmatik sonuna geldiklerindeki durumu "tükenmişlik" olarak niteleyen Jane Wilde, "Suçsuzdum, öyle sanıyorum. Eve aldığımız bakıcının, engelli bir kişinin ve ailenin geri kalanının bakımına yardımcı olacağını umuyordum. Bunlardan çok azı oldu. Umutsuzdum, bu yükü daha fazla taşıyamayacağımı düşünüyordum çünkü çok bitkin düşmüştüm" diye anlattı. Stephen, koro şefi Jonathan ile karısı Jane’in ilişkisi karşısında, kendisinin ikinci eşi olacak Elaine Mason’ın kışkırtmalarına kadar sessiz kalıyor, hatta onaylıyordu. Ne zaman Elanie, Stephen’ı ele geçiriyor o zaman boşanmaya gidecek olan fırtına bulutları toplanmaya başlıyordu. Jane hem Jonathan’ı hem Stephen ve ailesini sevecek kadar çok sevgisi olduğunu düşünüyordu. Ve sürekli tekrarladığı gibi, Stephen boşanmayı düşünmese, o ve Jonathan düzeni bozmaya hiç ama hiç niyetli değildi. 1995 yılında resmen boşanmalarının ardından Stephen Hawking, bakıcısı Elaine Mason ile evlendi. Hawking'in Elaine Mason ile evliliği de Ekim 2006’ya kadar sürdü. 2000'li yıllarda Elaine Mason'ın, Stephen Hawking'e şiddet uyguladığına dair dedikodular ortaya çıktı. Polis incelemeleri yapıldı. Hawking konu hakkında yorum yapmadı, fakat çift 2006 yılında sessizce boşandı.