Star'da Mahmud krizi sürüyor
Abone olDün, Mahmud'un sansürlenen ilk yazısını yayına vermiştik. Bugün de sansürlenen ikinci yazıyı yayınlıyoruz..
Star Gazetesi yeni yönetimi, Hayrullah Mahmud'un dünkü yazısını
yayınlamamışıtı. Bugün de aynısı oldu. Hayrullah Mahmud
yayınlanmayan ikinci yazısında Fatih Altaylı'yı hedef aldı...
Hayrullah Mahmud Karakter kaybı?! Bir Türk atasözü şöyle der: ''Bir
korkak bir orduyu bozar!''….. Bir Alman atasözü şöyle der:
''Zenginlik hiçbir şeydir. Sağlık kaybı bir şeydir. Karakter kaybı
her şeydir!'' Hürriyet'te yazan Fatih Altaylı dün patronu Aydın
Doğan'a akıl veriyor: ''Beni ilgilendiren kendi grubum. Doğan
Grubu, bugüne kadar Uzanlar'la ilgili olarak yazdığı her şeyin
inandırıcılığının sürmesi açısından geçmişte Uzanlar'a ait olan
mallara talip olmamak zorunda. Yani ne çimento fabrikalarına, ne
iştigal konusu olmasına rağmen Star TV'ye, ne de Telsim'e talip
olmalı. Aksi bir tavır, bizi çok utandırır.'' Oysa... Alman
Atasözü'nde de söylendiği gibi ''zenginlik'' hiçbir şeydir!.. İşte
Uzan Ailesi'nin tüm mallarına el konuldu!.. Hiçbir şeyleri
kalmadı!.. Tüm mallarına TMSF el koydu!.. Sabancı örneğinde olduğu
gibi sağlık kaybı sadece bir şeydir!.. Ama... ''Karakter kaybı''
ise her şeydir!.. Altaylı, Aydın Doğan'a önceden olduğu gibi bu
defa da Uzanlar'ın mallarına talip olup bizi utandırma diyor!..
Siyah yazıyor?! Altaylı yanılıyor!.. Asıl utanması gereken
kendisi!.. 3 Kasım seçimleri öncesinde söyledikleri, yazdıkları
ortada!.. Erdoğan iktidar olduktan sonra yazdıkları ve önünde
gerdan kırışı ortada!.. Biz dün ne yazdıysak bugün de aynı şeyleri
yazıp söylüyoruz... Gözlem, Sabah, Habertürk ve şimdi de star'da
yazdıklarımız ortada!.. Çizgimiz aynı çizgi?! Ama… Ya Altaylı'nın
çizgisi?! ''Siyah'' nam-ı ile bazı mahfelerde matuf Fatih Altaylı,
26 Nisan 2002 tarihli Hürriyet'te yayınlanan ''AKP olur, Tayyip
Erdoğan olmaz'' başlıklı yazısında şöyle diyor. Düne kadar Türk
medyasının Hyde Park'ı olan star'ın bu sütunlarından o yazıyı aynen
tekrarlıyorum: ''Son kaseti ile 'Top 10'un zirvesine yerleşen
Tayyip Erdoğan bir yandan Genelkurmay Başkanı'na çatarken, bir
yandan da müjdeyi veriyor: 'Daha çoook kaset çıkarırlar.' Çünkü
kendini biliyor. Kim bilir daha neler var derinlerde çıkmayı
bekleyen... Bir de 'Onlar eski' diyor. Adam öldürmüş, yakalanmış,
'Yahu onu ben eskiden öldürdüm. Şimdi kimseyi öldürmüyorum ki'
diyen suçludan ne farkı var anlamıyorum. Neyse cezasını çekecek
elbet. Bu arada Genelkurmay Başkanı'na 'demokrasi dersi' veriyor
sıkılmadan. Hangi demokratik ülkede bir partinin ilk başkanı çıkıp
orduya küfredip, 'Cellat' demiş onun hesabını yapmadan. Tabii
Tayyip Erdoğan'ın faturasını AKP'ye kesmek de doğru değil. Doğru
düzgün politikacı, AKP'li Ertuğrul Yalçınbayır da öyle diyor zaten.
'Suç varsa bireyseldir.' Zaten Tayyip Erdoğan da 'huzur arayan'
Türk siyasetine uymuyor. Yakışmıyor. Sadece 'kirli' geçmişiyle
değil, 'yetersizlikleriyle' de yakışmıyor. Görülüyor ki, yeni
dönemde artık 'Tayyip'lere' yer yok. Ben AKP'nin 'Tayyip ısrarı'nı
da anlamıyorum. Bilgisi zayıf, deneyimi eksik, eğitimi yetersiz,
yabancı dil bilmez bir adam. Polemikçilik, demagogluk lider olmaya
yetiyorsa amenna. 21. Yüzyılın dünyasında dünya siyasetinde var
olmak isteyen bir Türkiye'nin önderi olacak adam değil çok belli.
Bırakın onu Türkiye'yi yönetecek çapta dahi değil. Oysa AKP'de bir
Abdullah Gül'ü silkeleseniz, 20 Tayyip Erdoğan döker. Ertuğrul
Yalçınbayır sessiz sakin ama bilgili haliyle bir o kadar Tayyip
Erdoğan'ı cebinden çıkarır. AKP Türkiye siyasetinde yer almak
istiyorsa alabilir. Ama başında Tayyip Erdoğan'la değil. Bu çok
net. Biraz objektif bakan herkes de bunu görüyor zaten.'' Dinci 28
Şubat kuşatması İşte böyle!.. Altaylı, 3 Kasım seçimleri öncesinde
kaleme aldığı yazısında, Hürriyet'te aynen böyle yazıyor!.. Merak
edenler bu ve benzeri yazıları için Hürriyet arşivine müracaat
edebilirler!.. Şimdi ise Erdoğan'ın etrafında dolaşıp, içinden yağ
damlayan yazılar kaleme alıyor!.. Gözlerini kin bürümüş!..
Uzanlar'ın mallarına el konuldu diye neredeyse bayram yapacak!..
Türkiye ''Dinci 28 Şubat''ın kuşatması altındayken, o doların
yeşili için ''suskun'' kalmayı, kendi menfaati adına ''sessiz''
durmayı tercih ediyor!.. Hatta, bununla da yetinmeyip, bu sürece
dur diyenlere saldırıyor! Görünen o ki, Altaylı ilkelerinden de
yazdıklarından da vazgeçmiş!.. Şimdi kendisi gibi olmayanlardan
nefret ediyor!.. Karşısında dik duran birini gördü mü çıldırıyor!..
Koskoca Newton bile kaç kişinin ayağını kaydırmış. Leibniz'le
uğraşmak özel zevkiymiş. Altaylı adına üzgünüm, kıskançlığın
tedavisi yok!.. Tıp bu konuda çaresiz...