Star'a suç duyurusu
Abone olStar Gazetesi'ne ateş püsküren Vakıf, konuyla ilgili duyarlılığını ise şöyle dile getirdi:
İnsan ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr.
Cengiz Özdiker, şikayet dilekçesinde, Star gazetesi sorumlu yazı
işleri müdürü, muhabiri ve İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü
profesörleri hakkında suç duyurusunda bulunarak; ``Türkiye`de her 4
babadan biri `gerçek` değil``, ``Her 4 çocuktan birinin babası
sütçü`` başlıklı haberle başta ``Aile Kurumu`` olmak üzere, bu
kurumun temel unsuru tüm Anne, Baba ve Çocuklara karşı da rencide
edici, ciddi bir saldırıda bulunulmuş olup, bu kasıtlı yayın
cezasız kalmamalıdır. ``dedi.
Suç duyurusunda bulunan İnsan ve Kültür Vakfı şu açıklamayı
yaptı.
``Günlük bir gazeteyi elinize aldığınızda ``Her 4 çocuktan birinin
babası sütçü`` ``Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil``
başlığını görünce ne yaparsınız?
Bu haber-yorum Devlet yönetimindeki STAR gazetesinin 1 Nisan 2004
tarihli nüshasında yayınlandı.
Haberin Türk Basınının içerisinde bulunduğu durumu sergilediği ve
toplumsal duyarlılığımızı kaybetmemize sebep olan çok çirkin
habercilik örneği olduğu söylenebilir. Haberde adı geçen Adli Tıp
Kurumu Adalet Bakanlığına bağlı bir birim, ancak demeci veren
İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü`nden bir Profesör. Adli
Tıp Kurumu`nun böyle bir araştırması yok. Böyle bir araştırma
olması mümkün değil. Kaldı ki, haberde belirtildiği gibi kesinlik
içermeyen hiçbir araştırmanın ``Türkiye`de her 4 babadan biri
`gerçek` değil`` ifadesiyle genellenemeyeceği bilimsel, evrensel
bir gerçek... Bu habere ilk tepki, İnsan ve Kültür Vakfı Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Cengiz Özdiker`den geldi. İnsan ve
Kültür Vakfı, ``Toplumumuzun temel çekirdeği ve kutsal bir değer
olan Aile Kurumuna açıkça çok çirkin ve kabul edilemez bir
saldırıda bulunulduğu`` iddiasıyla Basın Konseyi, Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti Basın Senatosu`na başvurdu ve Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak kamu davası
açılmasını istedi.
Özdiker`in dilekçesi şöyle; ``Devlet ve millet olarak, insanlık
tarihine sahip olduğu her türlü varlık ve değerleriyle olumlu
katkılar sağlayan Türkiye Cumhuriyetinin 80 inci yılında,
toplumumuzun temel çekirdeği ve kutsal bir değer olan Aile Kurumuna
STAR Gazetesi`nin 01 Nisan 2004 günkü nüshasında baş sayfada
yayınlanan bir haberle ``Her 4 çocuktan birinin babası sütçü``
başlığıyla ve devamında (4.sayfada) ``Türkiye`de her 4 babadan biri
`gerçek` değil`` ara başlığıyla açıkça çok çirkin ve kabul edilemez
bir saldırıda bulunulmuştur.
Bu sözde haber-yorumun spotunda ``Türkiye`nin `ince` esprisi
maalesef gerçek oldu. Çünkü araştırmalara göre Türkiye`de her 4
babadan biri `gerçek` değil. Bu Adli Tıp Kurumu`nun tespit ettiği
bir sonuç. Teste ilgi çığ gibi büyüyor...`` denilmekte ve bu kesin
ifadelerle toplumumuzda adeta ``Hepiniz birbirinizden şüphelenin!
Ailevi ve toplumsal paranoya oluşsun! Böylelikle gelin bizim
enjekte ettiğimiz şüphe tohumları üzerine sizi bu durumdan
kurtaralım!..`` şeklinde bir psikoloji oluşturulmaya çalışılmıştır.
Ticari amaç gözetilen bu haber, ilmi gerçek ve ahlaki sorumluluktan
uzaktır.
Bu rahatsız edici durum araştırıldığında, Adli Tıp Kurumu`nun böyle
bir araştırması olmadığı öğrenilmiştir. Kaldı ki, haberde
belirtildiği gibi kesinlik içermeyen hiçbir araştırmanın
``Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil`` ifadesiyle
genellenemeyeceği bilimsel, evrensel bir gerçektir.
Bu haberle, Türkiye`deki yaşayan tüm kadınlara, erkeklere ve
çocuklara açık ve çirkin bir şekilde hakaret edildiğinden rencide
oldum. Gerçek dışı, kabul edilemez bu sözde haber-yorum nedeniyle,
yersiz ve gereksiz olarak aile içi konuşma ve tartışmalar
yaşandığından onurum incindi, geniş ve çekirdek anlamda ailemizin
en büyük değeri olan çocuklarımız üzüldü, etkilendi...
Anayasamızın ``Ailenin Korunması`` başlıklı 41. maddesi, ``Aile,
Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların
korunması ve aile planlamasının öğreti-mi ile uygulanmasını
sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar`` hükmüyle
devlete, aileyi koruma yükümlülüğü vermektedir. Anayasanın, esas
savunucusu ise bizzat hak ve sorumluluğuna müdrik insanlar ile
yüksek kültür bilincine sahip ve onu kullanabilen vatandaşların
yaşadığı kamuoyu olmalıdır.
İnsanlık, vatandaşlık ve babalık onurumu inciten, beni ve ailemi
rencide eden bu haber-yorumun; anayasal hükümlere ve yazılı hukuka
uymadığı, milli ve dini ahlak, duyarlılık, örf, adet ve
geleneklerimizle bağdaşmadığı, yayımında hiçbir şekilde kamu yararı
gözetilmediği, basın ilkeleri ve ahlakına tamamen aykırı
davranılarak, kişisel ve kurumsal ticari menfaat sağlamaya yönelik
olarak ve negatif maksatlarla kurgulandığı açıkça
görülmektedir.
``Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil``, ``Her 4 çocuktan
birinin babası sütçü`` başlıklı haberle başta ``Aile Kurumu`` olmak
üzere, bu kurumun temel unsuru tüm Anne, Baba ve Çocuklara karşı da
rencide edici, ciddi bir saldırıda bulunulmuş olup, bu kasıtlı
yayın cezasız kalmamalıdır. Bu habercilik anlayışı bir başka
gazeteci Sayın Serdar Devrim tarafından da hayretle karşılanmış,
eleştirilmiştir.
Son derece sansasyonel ve tamamı gerçek dışı bu haberle,
mahkemelere intikal etmiş bazı adli olaylarla sınırlı kalabilecek
bir istatistiksel yorum yapılabileceği halde büyük bir aymazlıkla
toplumumuzun bütününe yönelik bir şekilde sosyolojik olarak böyle
bir sonuç çıkarmanın ve bunu yayımlamanın ne ilmi, ne ahlaki, ne de
hukuki sorumlulukla bağdaşmadığı tartışmasız bir gerçektir.
Türkiye`deki her 4 çocuktan birini ``nesebi gayrisahih veya piç``,
genel olarak erkekleri ``aldatılmış veya boynuzlu``, kadınları da
``evlilik dışı çocuk sahibi veya iffetsiz`` göstermeye çalışan,
STAR Gazetesi muhabiri ve sorumluları ile habere kaynaklık eden
kurum ve kişilerin,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve mer`i yasalarımız yanında BASININ
ULUSAL ve EVRENSEL YAZILI KURALLARIYLA, ETİK ANLAYIŞLARDA DA
KAYNAĞINA BULAN TÜM İLKELERLE, TÜRKİYE GAZETECİLERİ HAK VE
SORUMLULUK BİLDİRGESİ`NE ve BASIN MESLEK İLKELERİNE AYKIRI olduğuna
inandığım eylem ve davranışlarının yukarıda arz olunan ve kamuoyu
aleyhine doğurduğu tüm muhtemel sonuçlar da değerlendirilerek
cezalandırılmaları yönünde ivedilikle karar verilmesini arz ve
talep ederim.
09.04.2004 Dr. Cengiz Özdiker (Şikâyetçi)``
SERDAR DEVRİM KÖŞESİNDE NASIL YORUMLADI?
Serdar Devrim`in Hürriyet Gazetesi internet sitesinden alınan
yazısı
HER 4 ÇOCUKTAN 1`İ P..ÇMİŞ
Star, 1 Nisan Önce 1 Nisan şakası zannettim, dikkatle okudum,
değildi. Sonra 2 Nisan`da baktım, ``Dünkü sürmanşetimiz bir
şakaydı`` diyecekler mi, diye, demediler. Yahut da dediler de ben
göremedim, göremediysem özür dilerim. Bu haberi ``magazin``
bölümüne koydum, çünkü ``tıp-magazin`` dalında... Her şey
televoleleşince, tıbbın da, depremin de, beslenmenin de
``televoleci uzmanları`` ortaya çıkıyor haliyle... Şöyle diyordu
Star`ın sürmanşet haberi: `Sütçüden` esprisi meğer gerçekmiş.
Spot: Yapılan araştırmaya göre, Türkiye`de her 4 çocuktan birinin
babası ``gerçek`` babası değil... Yani başkasından, o ince Türk
esprisiyle `sütçüden...`` ``Hem de bu araştırma Adli Tıp Kurumu`na
aitmiş. Şu anda sadece davalara bakan Adli Tıp`ın yaptığı testlerde
sonuçların % 30`u negatif çıkıyormuş. Yani buna göre her 4 babadan
biri gerçek baba çıkmıyormuş.`` Arkadaşlar, bu sizin yaptığınıza
sadece hödüklük değil (Türk Dil Kurumu, anlam 1`e 3) aynı zamanda
sorumsuzluk da denir.
Niye Türkiye`deki her 4 çocuktan birini piç, niye her 8-10 erkekten
birini ``boynuzlu``, kadını da ``evlilik dışı çocuk sahibi``
yaptınız anlamadım? Bu nasıl bir istatistik? Bu nasıl bir aptallık?
Adli Tıp Kurumu`na ``Bu çocuğun babası ben miyim?`` diye
başvuranlar tabii ki karılarının başka erkeklerle ilişkisinden
şüphelenen erkekler, yahut da başka erkeklerle ilişkiye giren evli
kadınlar.
Demek ki yapılan 4 müracaattan birinde ``baba`nın baba olmadığı``
ortaya çıkıyormuş. Siz böyle bir haberi bütün Türkiye`ye nasıl
genellersiniz? Vallahi iyi! Ben Türkiye`de katliam yaşanır diye
korkmuştum. Allah`tan ya kimse Star okumuyor, ya da yazdığını
ciddiye almıyor...
STAR NE YAZMIŞTI?
Her 4 çocuktan birinin babası sütçü
Star Gazetesi`nde 01.04.2004 tarihinde yayınlanan haber...
Türkiye`nin `ince` esprisi maalesef gerçek oldu. Çünkü
araştırmalara göre Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil. Bu
Adli Tıp Kurumu`nun tespit ettiği bir sonuç. Teste ilgi çığ gibi
büyüyor...
İSTANBUL Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü`nde şu sıralar yoğun bir
çalışma var. Zira enstitü, Türkiye`de babalık testini yapmaya
başlayan ilk kurum. Şu an bazı özel hastaneler de bu incelemeyi
yapıyor. Ancak Adli Tıp Kurumu, özel vakalara bakmayı noktalamış,
sadece adli vakalara yetişmeye çalışıyor. Anne, baba ve çocuğu
kapsayan testin maliyeti 3 milyar lira. Çünkü DNA teknolojisi
pahalı. Para, başvuruların kesinleşmesinde peşin olarak alınıyor.
Sonuç en çok 1 ayda alınıyor.
AVRUPA İLE AYNI
KENDİLERİNE yoğun bir başvurunun olduğunu doğrulayan Adli Tıp
Enstitüsü Fen Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ersi Abacı
Kalfoğlu, `Yurtiçinde de, yurtdışında da taleplerde sürekli bir
artış var. İnsanların bilgilenmesi üzerine görülen bir artış bu`
diye konuşuyor.
Aslında insanlar da şüphelenmekte haklı. Çünkü araştırmalara göre,
her 4 babadan biri gerçek baba değil. Türkiye`de baba olmama oranı
yüzde 30. Avrupa`da da bu oran yüzde 30.. Kalfoğlu, taleplerde
mevsimsel artış bulunduğuna dikkat çekiyor. En çok tatil
periyotlarından sonra, yaşanan bir tartışmanın ardından çiftler bu
tür bir test istiyor.
SONUÇ GARANTİ
KURUM teknik imkanları sayesinde babalığı reddetmede yüzde 100
başarılı oluyor. Babalığa dahil etmede ise yüzde 99.999 kesin sonuç
elde ediliyor. Hata payı oldukça düşük. Erkek çocukta, babalık
testinin yapılabilmesi için babanın sağ olması da gerekmiyor.
Babanın kardeşi, oğlu veya babası testin yapılması için yeterli.
Çünkü aynı `y` kromozomunu ailenin tüm erkekleri taşıyor. Kız
çocuklarda ise test kemiklerden yapılıyor.
Babalık tayini için her iki tarafın imzasının olması gerekiyor.
Kimsenin evlilik cüzdanına bakılmıyor. Ayrıca teknik ekip hiçbir
zaman bu kişilerle karşılaşmıyor ya da testin kime ait olduğunu
bilmiyor. Test sonucu söz konusu kişilere postayla ayrı ayrı
gönderiliyor. Çocuk raporu eğer 18 yaşından büyükse alabiliyor.
Doğu illerindeki davalarda ise posta yoluyla kan örnekleri alınıyor
ve değerlendiriliyor...
BABALIK TESTI NASIL YAPILIYOR
ADLİ Tıp şu anda sadece davalara bakıyor. Bunun haricinde özel
hastaneler de artık babalık testi yapıyor. Profesör Kalfoğlu bu
durumdan memnun, ancak özel hastanelerin davalardaki tutumu
konusunda bir eleştirisi var. `Bir tetkiki yapıyorsan mahkemeye
bilirkişilik yapmalısın. Mahkemeye rapor sunulamayacaksa ya etik
kurallara uyulmamıştır, ya da kurum kendine güvenmiyordur` diyor.
Adli Tıp`ta babalık testini yapan ekipte 2 profesör, 5 araştırma
görevlisi ve teknik ekip dışında psikolog, hukukçu ve hemşirelerden
oluşan en az 15 kişi bulunuyor.
Gelelim babalık testinin nasıl yapıldığına... Anne, baba ve
çocuktan biyolojik örnekler alınıyor. n Bu örnek, kan alımıyla
olduğu gibi, ağız içinden alınan hücre de olabiliyor. n
Ebeveynlerden biri yaşamıyorsa elde edilen kemiklerle sonuca
ulaşılmaya çalışılıyor. n Örneklerden bir DNA profili çıkarılıyor.
n DNA`nın bazı bölgeleri inceleniyor. n Çocuğa anneden aktarılan
özellikler gözardı ediliyor. n Geriye kalan özelliklerin olası
babadan olup olmadığı araştırılıyor. Ve sonuçlar titizlikle
değerlendiriliyor.
ÜNLÜ BABALIK DAVALARI
Profesör Ersi Abacı Kalfoğlu, kuruma gelen ünlü babalık davalarını
şöyle anlatıyor:
Gömlekçi Kralı Ömer Akın öldüğünde, kardeşleri Akın`ın çocuğunun
kendi çocuğu olmadığını iddia ederek dava açmışlardı. İzmir`de
yapılan incelemede yüzde 60 baba denmiş. Avukatı bize geldi, davayı
İstanbul`a aldı. Çocuk, ölen adamın nüfusuna kayıtlıydı. Davayı biz
çözdük. Kemik incelemesi yapıldı ve Akın`ın çocuğun gerçek babası
olmadığı ortaya çıktı.
Sonra bir doktor ortaya çıktı ve `Babalığımı ispatlayın` dedi.
Çalışmalar sonunda doktorun babalığı tespit edildi. Doktor, kadının
sevgilisiydi.
Şarkıcı Emrah İpek`in babalık davasında da görüş bildirdik.
Anneleri tartışılan Atilla Taş için de bize başvurulmak istendi.
Çok yoğunduk, kabul edilmedi. İş güç sahibi bir kadının annesi
beyin özürlüydü. Anne kayıptı. Sonra Karadeniz`de bir ceset
bulundu. Elimizde sadece kadının kemikleri vardı, başka bir şey
yoktu. İnceleme sonucu o cesedin kayıp anneye ait olduğu ortaya
çıktı.
Kaynak: Haber7