Birbirinden ünlü isimlerin yer aldığı ve herkes tarafından ilgiyle izlenen Ufak Tefek Cinayetler dizisinin ardından oyunculuğa ara veren Aslıhan Gürbüz, bu dönemde birçok sağlık sorunuyla baş ettiğini anlatmış, İstanbul'u terk etmişti. Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlarla ise yepyeni bir hayat yaşadığı anlaşılan Aslıhan Gürbüz, nerede yaşadığını anlattığı bir fotoğrafla yeni hayatı hakkında bilgiler verdi. Aslıhan Gürbüz "Nerede yaşıyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:"En çok sorulan soru 'nerede yaşıyorsunuz?'... Bir suyun kenarında, bir ağacın altında, bir ormanın içinde ya da ıssız olmaya yakın bir adada :)''''Bu memleketin bir köşesinde, bir çoğunun önünden geçtiği, bir çoğunun göremediği çokçalarının kıymetini bilmediği bir enlem ve boylamda yaşıyorum.""Yeşili-maviyi, suyu-gökyüzünü, ağacı-çiçeği, kuşu-yosunu görmeyi çok seviyorum. Uyandığımda karşı evi değil bir ağacı görmeyi, evden çıkınca AVM'ye değil, patikaya uğramayı çok seviyorum.''''Yani doğayı çok seviyorum, neresi olduğu mühim değil, görüyor ve seviyorsan cennettesin. Koruyor ve saygı duyuyorsan cennetlik...''''Bu memleketin cennet gibi bir köşesinden herkese selamlar."Aslıhan Gürbüz, daha önce ise 6 senede 4 ameliyat ve 3 ayrı sakatlık yaşadığını şu sözlerle anlatmıştı: ''Tam bir sene önce bugün bir karar vermiştim. İstanbul’dan uzaklaşacak ve sağlığıma kavuşacaktım. Son 6 seneye 4 ameliyat ve 3 ayrı sakatlık sığdırmış, yaşımdan beklenmeyecek bir performans ile tüm omurgamı haşat etmiş, bedenimdeki tüm ihtiyacım olan hormon ve vitaminleri tüketmiştim. Üstüne üstlük psikolojim son ameliyatla yerlerdeydi.''''Dile kolay 2 bel fıtığı ameliyatı, 2 adet köprücük kemiği platini takma-çıkarma, 1 adet fizik tedavisi, 7 ay süren donuk ve çatlak omuz, bir adet diz kapağında kemik iliği ödemi ve menüsküs yırtığı ve yıllar önceki trafik kazamdan yadigar boyun düzleşmem. Şimdi yazarken bile nefessiz kalıyorum. Nasıl oldu bunlar derseniz ben hepsinin yanıtını biliyorum. Ama nasıl geçti derseniz işte onu anlatırım.''''İstanbul'u terk edip hayatıma düzenli sporu ve sağlıklı beslenmeyi sokmadım sadece, bana faydası olmayan her türlü eşya ve insanı da hayatıma sokmadım mesela. Sadece tüm sahteliklerden uzak gerçek doğada aylar günler geçirmedim; bana ait olmayan, başkalarının tüm yargılarını asla kabul etmemem gerektiğini ve kusurlarımla önce kendimi kabul etmem gerektiğini öğrendim mesela.'' ''Mesela kendimi en çok sakatlıklarım ve marazlarımla da sevmeyi öğrendim mesela. O düz durmayan dizimi her sabah öpüp okşadım, o sabahları yataktan zor kalkmama sebep olan o belime her sabah şefkat gösterdim. Durmayı öğrendim bir de durmanın da en zor eylem olduğunu, sabretmenin aslında benim de başarabileceğim bir şey olduğunu. Ve her gün ve her gün yeniden yeni baştan başlasam da bedenin inanılmaz bir güce sahip olduğunu öğrendim.''''Yogayı Senem Kalender ile pilatesi ise İlkay Çetintaş ile öğrendim. Her yerde her zaman bedenimi dinlemeyi de öğrendim tabiki. Mesela bana iyi gelmeyen bir ortamı; insanı, bir işi, bir şehri bırakmam gerektiğini eğer bırakamıyorsam söylenmemeyi de öğrendim ki en zor öğrendiklerimden biri buydu.''''Sağlık sahip olunması gereken en zaruri ihtiyaçtır ve kişinin bu ihtiyacını hiçbir iş, hiçbir insan ve kişisel hiçbir hata engelleyemez' demeyi de öğrendim.'''Ben öğrendikçe işlerim kolaylaştı, şifa her yerime bulaştı ve bir sene önce oturamayan çorabını bile giyemeyen o kız şimdi her gün pilatesini yogasını yapıyor. Evet belki her hareketi olması gerektiği gibi ve kusursuz yapamıyor ama “olduğu kadar” deyip elinden geleni deniyor ve çok daha güçlü bir bedene sahip olduğu için her gün şükrediyor.''''Bazen ayağı hala uyuşup aksıyor bazen hala ağrıları onu uyutmuyor ve hala eskisi gibi esnek bir bedene sahip değil belki ama yine de kendini iyi hissediyor. Hatamızla; günahımızla, kusurumuzla sevelim kendimizi, Başımıza gelen talihsizliklerle, sakatlıklarla, hastalıklarla sevelim bu hayatı, inanın o zaman daha da kolaylaşıyor işler.''