SSKlıların çilesi son buldu.
Abone olSSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devri ile, hastalar rahat bir nefes aldı.
Sağlık Bakanlığı, SSK hastanelerinin bakanlığa devriyle
''bürokratik işlemler ortadan kaldırıldığını, geriye giden hiçbir
şey olmadığını, insanlar ve hizmet veren kesimin memnun olduğunu''
belirtirken, Türk-İş ise devrin mevcut sorunları çözmediği gibi
yeni sorunlara neden olduğunu, kurumun hizmet satın almaya
başlamasının maliyetleri artırdığını savunuyor. Bazı Kamu Kurum ve
Kuruluşlarına Ait Sağlık Birimlerinin Sağlık Bakanlığına
Devredilmesine Dair Yasa uyarınca, kamu kurum ve kuruluşlarına ait
sağlık birimleri bedelsiz olarak, SSK'ya ait olanlar ise rayiç
bedeli karşılığında Sağlık Bakanlığına 19 Şubat 2005'te
devredilmiş, devirle birlikte SSK'nın 52 bin 751 personeli de
Sağlık Bakanlığına geçmişti.
SSK sağlık tesislerinin devredilmesiyle SSK'lıların sağlık alanında
yaşadığı sorunların giderilmesi hedeflendi. Devrin ardından
SSK'lılara sağlık hizmeti Sağlık Bakanlığı ve diğer sağlık
kuruluşlarınca sağlanırken, SSK, sunulan sağlık hizmetlerinin
karşılığını ilgili kuruluşlara ödemeye başladı.
Devirle ayrıca SSK sağlık birimlerinin bünyesindeki eczaneler de
kapatıldı, SSK'lılar ilaçlarını serbest eczanelerden almaya
başladı.
YASANIN GEREKÇESİ NE DİYORDU?
Devri öngören yasanın genel gerekçesine göre, devrin öncesinde
Türkiye'de sağlık hizmetlerinin organizasyon ve sunumu karmaşık ve
çok başlı bir yapı arz ediyordu. Sağlık hizmeti sunan kurumlar ve
bunlara ait sağlık kuruluşları arasında yeterli eşgüdüm
bulunmadığından, hizmet ve yatırım planlamaları toplumsal
ihtiyaçlara uygun olarak yapılamamaktaydı. Farklı sosyal güvenlik
kurumlarına tabi olanların ve aktif kamu çalışanlarının farklı
sağlık tesislerinden farklı şartlarla hizmet almaları hizmet
verimini ve kaliteyi azaltıyor, standart eksikliği ve eşitsizliğe
yol açıyordu.
Devirden önce vatandaşlar, bağlı bulundukları sosyal güvenlik
kurumuna göre ayrıma tabi tutuluyor, SSK'lılar, Sağlık Bakanlığı
ile yapılan ortak kullanım protokolüne kadar sağlık ocakları ve
devlet hastanelerine gidemiyordu. -DEVRİN ARDINDAN- Sağlık
Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı İnci Yılmaz'ın
verdiği bilgiye göre, yasanın çıkmasının ardından 146'sı SSK, 1'i
İçişleri ve 1'i de Ulaştırma Bakanlığından olmak üzere, 148
hastane; 11 ağız ve diş sağlığı merkezi, 217 dispanser ve 279 SSK
sağlık istasyonu Sağlık Bakanlığına geçti. Dispanserler semt
polikliniklerine, sağlık istasyonları ise sağlık ocaklarına
dönüştürüldü.
Devir alınan 148 hastaneden 55'i bina, insan kaynakları, araç-gereç
ve diğer tüm imkanların en verimli ve koordineli biçimde
kullanılması gibi nedenlerle, Sağlık Bakanlığının mevcut
hastaneleriyle birleştirildi. Devir alınan 217 semt polikliniğinden
6'sı ile ağız ve diş sağlığı merkezlerinden 2'si, fatura kontrol
merkezi olarak kullanılmak üzere SSK'ya iade edildi. 22 Semt
polikliniği hastanelerin bünyesine taşınırken, 54'ü sağlık ocağına,
1'i ise hastaneye (Tuzla Devlet Hastanesi) dönüştürüldü. Yapılan
değerlendirmeler sonucunda, sağlık hizmetlerinin daha etkin ve
verimli verilebilmesi amacıyla, aynı yerde bulunan genel dal
hastanelerinden 18'i kadın hastalıkları ve doğum hastanesi haline
getirildi. Böylece, kadın hastalıkları ve doğum hastanelerinin
sayısı 48'den 66'ya çıktı. Devrin ardından; 2004'te 2 bin 528 olan
poliklinik oda sayısı bir sonraki yıl yüzde 34.65 artarak 3 bin
404'e; 38 milyon 120 bin 678 olan poliklinik muayene sayısı yüzde
7.74 artışla 41 milyon 72 bin 217'ye; 485 bin 911 olan ameliyat
sayısı ise yüzde 15.42 artışla 560 bin 875'ye yükseldi.
BÜROKRATİK İŞLEMLER ORTADAN KALDIRILDI
Hastaneler daha önce mevzuatları gereği tüm ihtiyaçlarını merkezi
ihale yoluyla temin ederken, devirden sonra ihtiyaçlar hastanelerce
belirlendi ve ihaleler hastane baştabipliklerince yapıldı. Bu da
hizmetlerin daha verimli olmasını sağladı. Devirden sonra sağlık
hizmetleri sunumuyla ilgili bürokratik işlemler ortadan
kaldırıldı.
Hasta sevk kağıdı, vizite kağıdı, sağlık karnesi ve kimlik
fotokopisi alma işlemleri provizyon sisteminin devreye girmesiyle
sona erdirildi, hasta kayıt ve kabul işlemleri tek bankoda
toplandı, kayıt esnasında hastadan sadece bir belge istenmesi
sağlandı.
SSK'lı hastalardan alınan poliklinik muayene ücretinin (katkı payı)
serbest eczanelerden alınmaya başlanması, beklemeleri ortadan
kaldırdı ve hastanelerdeki kuyruklara son verdi. Reçete tasdik ve
mühür işlemi ortadan kaldırıldı. SSK'lı hasta ve hak sahipleri de
diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına bağlı hastalar gibi serbest
eczanelerden faydalanmaya başladı. Böylece ilaca ulaşmaları
kolaylaştı. SSK hastanelerinde eczanelerin kapatılmasıyla hastane
içinde fiziki anlamda rahatlama sağlandı. Bu alanların, çoğunlukla
poliklinik odasına dönüştürülmesi için gerekli takipler
yapıldı.
Hastanelerin yer sıkıntısından kaynaklanan sorunlarının çözümü
amacıyla bina ve yer kiralama izni verilerek, hekim seçme
özgürlüğünün hastalar tarafından kullanılabilmesi için her hekime
bir poliklinik odası oluşturulmasına hız verildi.
PROBLEMLER YERİNDE ÇÖZÜLMEYE BAŞLANDI
Hastanelerde hasta hakları birimleri kurularak, sağlık
hizmetlerinden yararlanma sırasında çıkan problemler yerinde
çözülmeye başlandı. Tedaviler için gerekli olan ortez, protez gibi
tıbbi malzemeler, devirden önce SSK Başkanlığınca toplu olarak
temin edilirken, devirden sonra, Bütçe Uygulama Talimatı
doğrultusunda dışarıdan sigortalılarca temin edilmeleri sağlandı ve
''tedavilerde bekleme süresi kaldırıldı''. SSK hastanelerindeki,
randevu almayı güçleştiren telefonla randevu sistemine son verildi,
hastaların hastaneye gider gitmez tedavi olmaları sağlandı.
Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Yılmaz, devirden önce
sağlık hizmetlerinin değişik kaynaklarca planlanıp sunulmasının
sıkıntıya yol açtığını ifade ederek, ''Devrin ardından, Sağlık
Bakanlığı, kaynakları tek elden planlamaya başladı. Bu da
verimliliği artırdı'' dedi. Devirden sonra hastaneye ve ilaca
ulaşılabilirliğin arttığını kaydeden Yılmaz, ''Hizmet alımının
artmasından dolayı maliyet arttıysa, buna yapılacak bir yorum yok.
Kaldı ki bu maliyet çok bariz değil'' diye konuştu. Yılmaz, devirle
ilgili olarak, ''Geriye giden hiçbir şey yok. Ama, her geçen gün
ileri adım attığımıza inanıyorum. İnsanlar çok memnun, hizmet veren
kesim de memnun'' değerlendirmesinde bulundu.
TÜRK-İŞ'E GÖRE ESKİ SİSTEMDEKİ SORUNLAR
Öte yandan, Türk-İş ise devrin mevcut sorunları çözmediği gibi yeni
sorunlara neden olduğunu, kurumun hizmet satın almaya başlamasının
maliyetleri artırdığını savunuyor. Türk-İş'in SSK sağlık
tesislerinin devrine ilişkin hazırladığı raporda, devirden önce SSK
tesislerindeki sorunların başında, kurumun sağlık yatırımlarının
artan SSK'lı nüfusun talebini karşılayacak düzeyde olmaması, sağlık
personelinin ihtiyaçlarının karşılanmaması, tesislerin yetersiz
kalması, buna bağlı olarak da hastaların, özellikle nüfusun yoğun
olduğu illerde SSK hastanelerine başvurmada, muayene ve tedavide
önemli sorunlar yaşandığı kaydedildi.
Raporda, devirden önceki sorunların tümü, sağlık tesislerinin ve
sağlık personelinin yetersizliğinden kaynaklandığı ifade
edildi.
TÜRK-İŞ'E GÖRE DEVRİN ARDINDAN
Türk-İş'in raporunda, devrin ardından hastaların sağlık
hizmetlerine süratle ulaşacakları, adil ve eşit yararlanacakları,
iyi muamele görecekleri, ilaçlara beklemeden ulaşacakları
belirtildiği, ancak uygulama sonuçlarının aksini gösterdiği
savunuldu. Hizmetlerin iyileştirilmesine dönük hiçbir kaynak
ayrılmadan devrin gerçekleştirildiği ve bunun mevcut sorunları
çözmediği gibi yeni sorunlara neden olduğu kaydedilen raporda,
kurumun, hizmet satın almaya başlaması nedeniyle maliyetlerin de
arttığı kaydedildi.
Özellikle büyük illerde poliklinik hizmetleri sunan bazı
dispanserlerin kapatılmasının, hizmet sunumunu zorlaştırdığı,
devirden önce sağlık hizmetine ulaşmada sorun yaşanmayan bazı
illerde, kapatılan sağlık tesisleri nedeniyle, hastaların hizmete
ulaşmalarının güçleştiği anlatılan raporda, devrin ardından ortaya
çıkan bazı sorunlar, şöyle sıralandı:
-Devredilen sağlık tesislerinin bünyesindeki ödeme bürolarının
kapatılması, bu yerlerdeki sigortalıların ve emeklilerin mağdur
olmalarına neden olmuştur. Başka illere sevk edilen hastalardan yol
masraflarını ödeyemeyecek durumda olanlar, bulunduğu yerdeki ödeme
bürolarının hizmetlerinden de yoksun kaldıklarından tedavilerini
yaptıramaz duruma düşmüşlerdir.
Devirden önce yatan hastaların her türlü ilaç, tıbbi malzeme,
protez, ortez ve iyileştirme araç ve gereçleri kurum hastanesince
karşılanırken, devirden sonra çoğu hastanede bu malzemeler
hastalara temin ettirilmektedir. Bu malzemelerin bedellerini
ödeyemeyecek durumda olanların tedavileri aksamaktadır. -Sürekli
ilaç kullanmak zorunda olan sigortalı hastaların devirden önce
yurtiçinden veya dışından temin edilecek ilaçları zamanında
karşılanırken, devirden sonra ilaçların karşılanmasında gecikmeler
olmaktadır.
''BIÇAK PARASI DEVAM EDİYOR''
Yatarak tedavilerde, ameliyatlarda muayenehaneye başvuru yöntemi,
''bıçak parası'' adı altında uygulamaya devam edilmektedir.
-Laboratuar hizmetleri yetersiz kaldığından hastaların tetkiklerini
yaptırmaları bir haftayı geçmektedir.
-Bazı hastaneler tarafından ameliyat sırasında kullanılacak ilaç ve
tıbbi malzemeler hasta sahiplerine aldırıldığından, özellikle acil
vakalarda önemli sıkıntılar yaşanmaktadır.
-İlaçların temininde kuyrukların kalkmış olmasına karşın yeni
sıkıntılar mevcut. -Sağlık personeline performansa dayalı ücret
ödendiğinden bazı hekimler tarafından hastalar istismar
edilmekte.
-Hala hastanelerde ücret ödeyemeyen hastalar rehin tutulmakta ve
senet alınmaktadır.
MALİYETLER ARTTI
Türk-İş'in raporunda hastanelerinin sağlık bakanlığına devrinden
sonra, kurumun sağlık giderlerinin ve ek yükünün de arttığı ifade
edildi. Devrin ardından sağlık hizmeti üretemediği için maliyetleri
kontrol edemeyen kurumun sağlık harcamalarının Mart 2005'te, Ocak
2005'e göre yüzde 160 oranında artarak, aylık 335.9 milyon YTL'den
926.4 milyon YTL'ye yükseldiğine işaret edilen raporda, kurumun
sağlık giderlerindeki artışın sonraki aylarda da devam ettiği
kaydedildi. Raporda, sosyal güvenlik kurumlarının sağlık
giderlerindeki büyük artış dikkate alınarak, 2006 yılı Bütçe
Kanununda yapılan düzenlemeyle bu kurumların 31 Aralık 2005
itibariyle Sağlık Bakanlığına olan tedavi borçlarının terkin
edildiği hatırlatıldı. Raporda, ''Sağlık hizmetlerini dışardan
satın almanın düşük olduğu 2000 yılına kadar toplanan primler
giderleri karşıladığı gibi önemli miktarlarda fazla vermiştir.
Sağlık hizmetlerini satın alma zorunda bırakılan kurumun, giderek
artan sağlık harcamalarını karşılaması mümkün görünmemektedir. Bu
nedenle açıklar büyüdükçe Hazinenin yükü de artacaktır''
denildi.
Raporda, hastanelerin devri ile birlikte, kurumun sigortalı
hastalara vereceği ilaçları piyasa eczanelerinden temin etmesinin,
ilacın sağlık harcamaları içindeki payını artırdığı belirtilerek,
toplu ilaç alımı imkanının ortadan kalkması ve ilaç fabrikasının
kapatılmasının SSK'nın ilaç giderlerini yükselttiği kaydedildi.
''BUNLAR OLUMLU, ANCAK...''
Türk-İş Sosyal Güvenlik Danışmanı Celal Tozan, A.A muhabirine
yaptığı açıklamada, sigortalılara tüm hastanelerin açılmasının ve
ilaçlarını serbest eczanelerden temin etmelerinin olumlu olduğunu
belirterek, ''Ancak kurumun, bu hizmetleri satın alacak mali güce
sahip olması da lazım'' dedi.
Serbest eczanelerde yapılan protokolün maliyetleri artırdığını
ifade eden Tozan, ''Eczanelere ilaç bedelleri protokolde öngörülen
süre içinde ödenemiyor. Dolayısıyla eczaneler de özellikle pahalı
ilaçları sigortalılara vermek istemiyorlar. Çünkü karşılığını
zamanında alamıyorlar'' diye konuştu. Sağlık hizmetlerinin satın
alma esasına dayandırıldığını anlatan Tozan, şunları kaydetti:
''Özel sağlık kuruluşlarının giderek öne çıkartılması ve devlet
hastanelerinin işletmeye dönüştürülerek özelleştirilmesinin
amaçlanması, sağlığı ticari meta haline dönüştürecektir. Bu da
düşük gelire sahip sigortalıların yararlanmasını engelleyecektir.
Maliye Bakanlığının Tedavi Yardımına İlişkin Uygulama Tebliğinin
nedeni de sağlıktaki artan maliyettir. Üniversite hastaneleri ve
özel hastaneler tebliğin belirlediği fiyatla ücret
veremeyeceklerini açıkladılar. Demek ki buralardan ancak farkı
ödeyebilecek olan, gelir grubu yüksek olanlar
yararlanacaklar.''
SSK'LILARIN İLAÇ ALIMLARI VE FİZİK TEDAVİLERİ
Özel Hastaneler Platformu Derneği Başkanı Mehmet Altuğ da yaptığı
açıklamada, daha önce, SSK'lı hastaların, Bağ-Kur'lu ve Emekli
Sandığı mensupları gibi özel sağlık kurumlarında tedavi oldukları
ilgili uzman hekimin gerekli görmesi halinde, buralarda fizik
tedavi olabildiklerine dikkati çekti. Altuğ, ancak, SSK Sağlık
İşleri Genel Müdürlüğünce 22 Haziranda yayınlanan genelgenin
ardından, artık SSK'lıların özel sağlık kuruluşunda fizik tedavi
yaptırabilmeleri için bir kamu hastanesinden heyet raporu almaları
gerektiğini bildirdi.
Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Nurten Saydan ise
geçen yılın Şubat ayında SSK'lı hastaların serbest eczanelerden
ilaç alımına olanak sağlanmasından bu yana bazı sıkıntılar
yaşandığını ifade ederek, ''SSK provizyon sistemi düzenli
çalışmadığı gibi birçok ilde avans olarak faturalardan kesilen
yüzde 10'luk miktar 10 aydır ödenmiyor'' dedi.