Spor yazarları dün geceyi yorumladı!
Abone olSpor yazarları, Beşiktaş-Galatasaray derbisinde çıkan olaylar nedeniyle tamamlanamayan maçı yorumladı.
Ortak cümle "yazık
oldu". Evet, bu iki kelimeyle yorumladı spor yazarları dün geceyi.
İşte, futbolculardan hakeme, seyriciden federasyona, Beşiktaş-
Galatasaray maçına, spor yazarlarının yorumları...
Fatih DOĞAN: Beşiktaş ve futbol
kaybetti!
Beşiktaş ilk dört hafta herkesin saygısını kazanacak bir
performansa imza attı. Ezberleri bozan, rakiplerini korkutan müthiş
bir mücadele ortaya koydu. Bu saygıyı hak etmek için son iki yılın
şampiyonu G.Saray'ı yenip psikolojik eşiği açmak için daha
fazlasına ihtiyacı vardı. Derbiye iyi de başladı. Almeida ile golü
bulmuş bir Beşiktaş vardı. Biraz daha cesur ve şanslı olabilse
ikinci golü bulabilirdi.
Değerli bir söz var "Akıntıya karşı kürek çekmeyi bırakırsanız
geriye doğru gidersiniz" diye. Beşiktaş, Galatasaray derbisinin
ikinci yarısında bu söz aklıma geldi. Beşiktaş sahada durdu, arzulu
ve agresif oyun felsefesinden uzaklaştı. Gereksiz bir panik
havasına girdi. Beşiktaş durunca ilk yarı futbol adına gölgede
kalmayı kabul eden Aslan'ı uyandırdı. Dünkü 1-0'dan 1-2'ye dönüşün
başlıca nedeni bu. İkincisi futbolun hata kabul etmediği
gerçeği...
ÇOK BASİT HATALAR
YAPILDI
Sonrasında yabancı olmadığımız manzaralar. G.Saray'ın tecrübesi ve
profesyonelliği ön plana çıktı... Öne geçtikten sonra skoru korumak
ve zamandan çalmak için farklı hareketler içine girdi. Fırat
Aydınus'un her faulden sonra yerden kalkmayan futbolcuların
görüntüsüne tolerans göstermesi ve kart kullanmaması seyirciyi
gerilimin içine soktu. Bilic'in tribüne gönderilmesi ve Sonrasında
Aydınus'u edilen küfürler tehlikeyi işaret ediyordu ki, Melo'nun
Motta'ya müdahalesi ve kırmızı kart gördükten sonra efelenmesi,
olayların fitilini ateşledi. Futbol adına görmek istemediğimiz
manzaralar ortaya çıktı.
Önce 1 sonra 10 sonra kişi girdi. (Bu girenlerin kimliğinin tespit
edilmesi şart) Hiçbir gerekçe, seyircinin sahaya girmesine mazeret
olamaz. Olayların bir kırılma anı vardı. Takımlar tam içeri
girmişken, güvenlik güçleri sahaya giren 10-15 kişiyi kontrol
altına almışken, eline sandalyeleri alıp polise saldıran ikinci
gruba dikkat etmek gerek. Polise yönelik bu çıkış provakasyon hissi
uyandırdı. Gecenin özeti futbol ve Beşiktaş kaybetti.
Levent TÜZEMEN: Terim el attı Drogba
bitirdi
Galatasaray 75 bin kişinin önünde Beşiktaş'ı yenerken hem
prestijini kurtardı hem de şampiyonluk yarışından kopmadı. Eğer,
Galatasaray kaybetseydi Fatih Hoca ard niyetliler tarafından
çarmıha gerilecekti. Ayrıca Burak kaçırdığı gollerle "Hedef adam"
haline gelecekti. Fatih Hoca'nın ilk yarıdaki oyun sistemi
hatalıydı ve işlemedi. Engin sağda etkisizdi. Burak sola kayarak
oynayınca ve Drogba'ya yanaşmayınca Galatasaray pozisyon üretmekte
zorlandı. Sneijder, Hakan Balta'ya yardım etmediği için Beşiktaş
sağdan etkili bindirmeler yaptı. Galatasaray golü de zaten
Balta'nın bölgesinden verdiği pozisyonda yedi. Burak'ın kaçırdığı
gol Romanya'ya, Antalya'ya, Bursa'ya atamadığı gollerin kopyasıydı.
Bu vuruşu defalarca yapan kaçıran ve gol kralı olmuş bir oyuncu hiç
mi ders almaz.
Zorlukları aşmanın iki yolu vardır:
1-Ya zorluk yaratan durumları değiştireceksiniz.
2- Ya da zorluklara yaklaşımınızı değiştireceksiniz.
Fatih Hoca zorlukları yaratan duruma el attı. Önce sistemle oynadı.
Burak'ı sağa çekip, Engin'in yerine Burma'yı aldı, Sneijder'i
forvet arkasına "Seyyar" olarak koydu. Selçuk da partneri Melo ile
uyumu yakaladı. Selçuk maestroluk görevine soyunurken nihayet
ayağındaki topları etkili pasa dönüştürdü.
DROGBA'NIN RUHU
SAVAŞÇI
Bruma'nın girmesi kanatlara çabukluk getirdi. Bu değişim
Galatasaray'ın Beşiktaş üstünde egemenlik kurmasını sağladı. Burak
52'de topa değil kaleciye bakıp vuruşunu yapsaydı Galatasaray daha
erken golü atacaktı. Burak bence hatalarını düzeltmek için
yeterince çalışmıyor. Başarıya aç oyuncu Bruma'nın inatçılığıyla
yaratıp pasa dönüştüğü topu Drogba ağlara bıraktı. Bu gol
Galatasaray'ın moral ve fizik gücünü arttırırken güvenini ve
direncini de güçlendirdi.
Drogba'nın Galatasaray'ın savaşçı ruhu olduğu bir kez daha
kanıtlandı. Drogba'nın varlığı Galatasaray'a güven veriyor rakibe
korku salıyor. Sivok-Escude ikilisi Drogba yüzünden öne bile
çıkamadı. O Drogba Galatasaray'ı galibiyete taşırken takımının
yenilmezliğine de katkı sağladı. Attığı ikinci golde topu önüne
alışı, kaleye, kaleciye bakışı ve gol vuruşu Burak Yılmaz'a ders
olacak güzellikteydi.
Ömer ÜRÜNDÜL: Futbol terörü sahne aldı! Yazık
Galatasaray deplasman derbisine aynı Real Madrid maçındaki gibi
oyunu karşı alana yıkarak hücum presle başladı. Beşiktaş ise akılcı
bir taktikle ilk bölümü geride kalabalık biçimde alan daraltan
sağlam bir savunma kurgusuyla geçirdi. Ve de yoğun baskıda pozisyon
vermedi. Sonra ilk karşı alana geçişinde sürpriz bir pozisyonda
Fernandes yüzde yüz bir golü kaçırdı. Kısa süre sonra da çok
başarılı bir sağ kanat organizasyonu sonucu Almedia'nın arka
direkteki kafasıyla skor avantajı yakaladılar. Bu gol zaten morali
bozuk olan Galatasaray'da bocalama dönemi başlattı. Ama Beşiktaş bu
avantajı ikinci bir golle değerlendiremedi.
Bunun da en önemli nedeni Fernades ile Olcay'ın çok kötü gönünde
olmalarıydı. İkinci yarıda Fatih Terim, sol kanattaki sıkıntıyı
giderecek doğru hamleyle Bruma'yı oyuna aldı. Çünkü Sneijder içeri
girip bu tarafı kapatamıyordu. Bruma'dan tedirgin olan Beşiktaş'ın
sağ kanadı ilk yarının aksine durdu. Oyunun üstünlüğünü tamamen ele
alan Galatasaray, önce Serdar'ın sonra da Veli'nin hatalarıyla
Drogba ile iki gol buldu.
Son 15 dakika Beşiktaş yüklendi.
Fakat sakatlanıp oyundan çıkan Almeida'nın bu bölümdeki eksikliği
Galatasaray'ı rahatlatan en önemli faktördü.
HÜSRANLA BİTTİ
Maçın son dakikalarında Melo'nu kırmızı kartıyla birlikte her zaman
başımızı ağrıtan futbol terörü sahne aldı. Ve de güzel bir derbi ne
yazık ki hüsranla sonuçlandı. Bu arada bir parantez de Fatih
Terim'e açmak istiyorum. Ne kadar önemli bir teknik adam olduğunu
bir kere daha kanıtladı. Maç öncesi ve maç içinde her şey
Galatasaray'ın aleyhineydi. Beşiktaş iyi futbol oynayan moralli bir
takımdı. 76 bin seyirciyle oynuyordu. 6 puanlık bir farkla öndeydi.
Galatasaray da ağır mağlubiyetin takım olarak sıkıntısı içindeydi.
Bir de üstelik devreyi yenik bitirdi. Bu maçı çevirip kazanmayı
takdir etmek gerekiyor.
Metin TEKİN: Neden, nasıl?
Dün gecenin sonunda ille de futboldan bahsetmek gerekiyorsa
özetle şunları söyleyebiliriz; İlk yarıda Beşiktaş'ın doğru oyunu
ile gelen 1-0'lık skor üstünlüğü ve ikinci yarıda da Galatasaray'ın
oyuncu kalitesi ile gelen galibiyeti. Çünkü Beşiktaş bir oyun
takımı, oyuncu takımı değil. Bu tür bir oyun hiç kolay değildir ve
90 dakikanın büyük bölümünü böyle oynamak zorunda Beşiktaş.
Özellikle bu seviyede maçlarda.
Tabii bu karşılaşmadan bir sürü şeyler çıkarabiliriz ama
karşılaşmanın sonu bütün bir 90 dakikayı bir anda yok ediverdi.
Neden, nasıl, niye bunu bir türlü anlayamıyorum. Tamam
Galatasaray'ın ilk golünde faulu tartışabilirsiniz, ikinci golde
Burak'ın topla elle oynamasını Fırat Aydınus görememiş ve oyunu
devam ettirmiş olabilir.
Evet, hakem hataları olabilir.
Melo'nun atıldıktan sonra tribünleri tahrik edişi de var. Ama maç
sonu sahnesi bunların hiçbiri ile açıklanamaz. Hiç biri olayların
sebebi olamaz, olmamalı da...
Bunlar açıklanamaz da...
AKLIM BİR TÜRLÜ
ALMIYOR
Benim hala kafamdaki soru şu: Bu olaylar NEDEN, NASIL meydana
geldi. Bunu gerçekten merak ediyorum.
Futbol adamı olarak değil futbolsever olarak söylüyorum; bu çok
zevkli bu harika oyunu iki şey bitirir: ŞİKE ve ŞİDDET..Dün
bunlardan ikincisini yaşadık maalesef. Kimse maçın sonucunun saha
dışında belirlendiğine inandığı bir oyunu izlemeye gelmez. Kimse de
sonu, Allah korusun ölümlere varan şiddetin hakim olduğu tribünlere
ne oğlunu gönderir ne de eşini...Ve bu oyunda biter. Lüften çok
dikkatli olalım.
Hala kafamdaki soru aynı. Dün akşamki olaylar NEDEN ve NASIL
oldu?...Bunu bir türlü anlayamıyorum ve açıklayamıyorum da...
Rıdvan DİLMEN: Sakın yasak kalkmasın!
Hani diyorlar ya dostluk olsun, maçlara rakip taraftar da gelsin
filan bunlar yalan... Sakın yasak kalkmasın. Dün G.Saray taraftarı
da olsa ne olacaktı!
Güzelim maça hatta sezona yaşanan olaylar damgasını vuracak. Bu
olaylardan sonra nasıl yorum yapacağını da bilemiyor insan...
"Rakip takım taraftarı da maçlara gitsin, dostluk olsun" bunlar hep
yalan... Bunları bir tarafa bıraksınlar... Bu karar sakın ha sıkın
değişmesin. Böyle gayet iyi. Olimpiyat Stadı'nda G.Saray
taraftarının da olduğunu düşünebiliyor musunuz? O zaman ne
olacaktı, o 3 bin-5 bin rakip taraftarın güvenliği de
sağlanamayacaktı.
Olayları yazmak gelmiyor insanın içinden. O nedenle bunu bir tarafa
bırakıp, o ana kadar oynanan futbola bakalım biz; Bir tarafta Süper
Lig'deki ilk 4 maçını, iyi futbolla kazanmış ve kazandığı 4 maçta
da rakibine oyun imkanı ve üstünlük imkanı vermemiş Beşiktaş, diğer
tarafta son 3 maçından beraberlikle ayrılmış üstelik Şampiyonlar
Ligi'nde Real Madrid'den fark yemenin moral bozukluğu içindeki
Galatasaray. Bir de bunlara 70 bin kişilik taraftar faktörünü
ekleyince ibre Beşiktaş'tan yana gibi görünüyordu. Galatasaray, çok
tecrübeli bir teknik adama ve futbolculara sahip olan bir takım.
Fatih Terim, zaten Real Madrid maçından sonra futbolcularına
gerekli mesajı vermişti. 3-4 günde toparlanmaları gerekiyordu,
kendilerini de toparlanmış gördüm. Maçın başında sakin olan
Galatasaray'dı. Real Madrid'den yenilen ilk iki golde olduğu gibi
bireysel hataları yine yaptılar. Maçın başında bu bireysel
hatalarla Beşiktaş'a imkan verdiler. Bu Beşiktaş'ın iştahını
kabarttı, etkili oynamaya başladı. Golü buldu, sonra bir pozisyona
daha girdi. Buna karşılık Galatasaray, uzun top yapıp Drogba'yla
öne geçmeyi düşündü.
İkinci yarıda Fatih Terim, Drogba'nın önünde Burak'ı sağ çizgiye
Bruma'yı sol çizgiye alıp 4-3-3'e döndü. Melo ile Selçuk'un önüne
Sneijder'i koyup 4 forvetle başladı. Pozisyonlar da buldu. Önce
beraberliği sonra da galibiyeti getiren golü attılar. İki takım
oyuncuları için de çok sıkı ve yorucu bir maç oldu. Oyunun
devamında sürekli gerildi. Son bölüm futboldan çok gergin bir
bölümde yaşandı. Melo da atıldı ve sonrasında zaten olay çığrından
çıktı.
Ahmet ÇAKAR: Hepinize yazıklar olsun
Görünen o ki Beşiktaş ağır bir ceza alacak. Ama pek tabii ki
kaybeden Türk futbolu oluyor.
Önce Beşiktaş seyircisine yazıklar olsun... Liderdiler, sonuçta bir
maç kaybedeceklerdi ortalığı savaş alanına çevirdiler. Sonra
Melo'ya yazıklar olsun... Yaptığı vahşice faul bütün tribünleri
galeyana getirdi... Tamam her kırmızı karttan sonra seyirci tahrik
olacaksa futbol oynamayalım daha iyi ama sonuç olarak aynı kırmızı
kartı Melo değil de örneğin Burak görse dün geceki vahşet
yaşanmazdı.
HAKEM FIRAT AYDINUS'A YAZIKLAR
OLSUN...
Kartları es geçti, faulleri görmedi.
Galatasaray'ın ikinci golünden önceki Burak'ın topu elle kontrol
edişini farketmedi ve maçın içine etti. Sonra da Bilic'e yazıklar
olsun... İkinci yarı garip bir şekilde takımı geri çekti.
Galatasaray'a "üstüme gel" dedi. Oysa ki ilk yarı Beşiktaş, alanı
çok iyi daraltıp, her yerde Galatasaray'a basıp, topu kalesinden
uzakta tutuyor ve pozisyonlar yaratıyordu. Ama ikinci yarı manasız
bir şekilde geri çekilen Beşiktaş'ın bireysel hataları mağlubiyeti
getirdi. Serdar Kurtuluş'un yaptığına bakın; önündeki topu gereksiz
ve anlaşılmaz şekilde Bruma'ya bırakıyor, Bruma da Drogba'ya
"Al-at" diyor. Bu golden hemen sonra da benzer bir hatayı Veli
Kavlak yapıyor. Ayağındaki topu Burak'a atıyor, Burak da koluyla
kontrol edip o da Drogba'ya "Alat" diyor. Olacak gibi değil. Ama
görünen o ki, önümüzdeki günler hatta haftalar, bu maçın saha
olayları konuşulacak.
Fuat YAMAN: Futbol kaybetti
Derbileri favori kazanmaz hurafesi gercekleşir mi? Sistemi ve
kadrosu oturmuş Beşiktaş, yıldız oyuncuları olan ama yerleşim,
konsantre sorunları olan G.Saray karşısında ne yapar? İlk yarı oyun
nerdeyse tamamen Beşiktaş'ın istediği gibi gecti. Orta alanda bol
paslı, topa sahip olan Beşiktaş hem golu buldu, hem de oyunu
kopartacak pozisyonları yakaladı. Ozellikle sağ tarafta Serdar ve
Gokhan'la G.Saray'ın zayıf sol tarafını cok iyi kullandılar. Yediği
golun etkisiyle oyundan iyice duşen G.Saray'a karşı macı bitirecek
kararlılığı ve isteği gostermemesi Beşiktaş'ın buyuk hatasıydı.
Orta alanda Atiba ve Veli ile G.Saray'a atak başlatma imkanı bile
vermedi. Devrenin sonlarında Beşiktaş oyun temposunu duşurmek
istedi. Bu G.Saray'a, oyuna girme ve ısınma imkanı verdi. Burak'la
yakalanan fırsat gol olsa futbolun surprizine tanık olacaktık.
İkinci yarıya Engin-Bruma değişikliğiyle başladı Cimbom. Değişiklik
bununla kalmadı. G.Saray oyuna onde basarak Beşiktaş'ın pas
trafiğini bozdu. Ataklarını kararlı ve bilincli yapmaya
başladı.
İŞKENCEYE
ÇEVİRDİ
Beşiktaş, karşılaştığı presi kırmak yerine panik yapmaya başladı.
Golun geleceğiyle ilgili mektup, telefon her turlu ulaşım aracını
kullandılar. Burak ve Drogba kacırdıktan sonra Drogba 'bu kadar
yeter' dedi. Klasik Almeida sakatlığı yine gercekleşti! Beşiktaş
ondeyken tum takdir hakkını G.Saray'dan yana kullanan Fırat hoca,
Cimbom one gecince cesurca! Melo'yu atabildi. Turkiye'nin en
yeteneki hakemlerinden birinin Beşiktaşlı olarak lanse edilmesinin
altından bir turlu kalkamaması macı işkenceye cevirdi. Sporcu
kişiliği tartışmalı Melo proveke dolu davranışlarla sahayı terk
ederken, taraftarlar sahaya atladı. Futbol ile ilgili bir dolu
beklenti vardı. Her turlu ortama musaittdi. Ama olmadı.
Ve yine futbol,yine spor kaybetti.
Bülent ÜNDER: Bruma hamlesi
Galatasaray ilk yarı kötü bir futbol sergiledi. Ancak ikinci yarıda nasıl oldu da oyunu kendi lehine çevirecek bir duruma geldi? Aslında Galatasaray oyuna hiç de kötü başlamadı. İlk 15 dakikada takım oyuna ağırlığını koyar görüntü verdi. Bu olumlu görüntüyü sarıkırmızılılar yediği gole kadar sürdürdü. Beklenmedik gol Galatasaray'ı oyundan düşürdü. Sarı-kırmızılılar birden demoralize oldu. Oyuna ağırlığını koyan, sahanın her yerinde rakibe basan, topu yönlendiren takım olarak görmeye alıştığımız Galatasaray bu stilini ilk yarıda Beşiktaş'a kaptırdı. Siyah-beyazlılar, Galatasaray'ı bir bakıma kendi silahları yani oyun sistemi ile vurmak istedi. Bu da çok büyük bir güç ve fizik kapasitesi isteyen bir durum. Dolayısıyla Beşiktaş'ı yıprattı. İkinci yarıda G.Saray oyuncu değişikliği ile kendi sistemini sahaya yansıtınca son 45'te oyuna ağırlığını koyup istediği skora gitti. -Sizce dünkü maçın kırılma noktası neydi? Fatih Terim'in Engin'i çıkarıp, Buruma'yı oyuna alması ile takım toparlandı. Buna ilk yarıda sahada olup da oyunda olmayan futbolcuların oyuna katılmaları da eklendi. Sarı-kırmızılı futbolcular kendi stillerini sahaya yansıtarak rakibini hataya zorladı. Maçın kader anı aslında Beşiktaş defansında Serdar'ın gereksiz yere yaptığı hataydı. Son adam durumunda olan bir futbolcu daha dikkatli olmalıydı. - Karşılaşma boyunca sahada dostluk vardı, Melo çıkarken sahanın içi birden karıştı? Bir derbi maçı için karşılaşma o dakikaya kadar çok iyi geçti. Her şey çok normaldi. Saha içinde iki takım oyuncuları da birbirlerine geçmiş dönemdeki derbilere göre çok olumlu yaklaşmışlardı. Maçın galibiyetten yenilgiye dönmesi, hem futbolcularda hem de tribünlerde stresi artırdı. Bunun sonucunda Melo'nun tavırları kıvılcım etkisi yaptı. Ancak şu bir gerçek ki son bölümlerde yaşananlan Türk futboluna yakışmadı.
Mert AYDIN: Dün dündür
Süleyman Demirel'in şu sözleri futbol için de geçerli olmalı: Dün
dündür bugün bugündür. Ne birkaç gün önceki galibiyet bugün için
bir şey ifade eder ne de mağlubiyet. İki takım da derbiye çıkarken
bunu düşünmek zorundaydı. Galatasaray pas oyunuyla rakip presi
geçme amacındaydı. Drogba'ya topu aktarmaktı hedef. Ancak
Beşiktaş'ın presi bu oyunu bozdu. Gökhan-Serdar ikilisinin kaptığı
toplardan ilkini Fernandes kaçırdı, ikincisini Almeida gol yaptı.
Devre bitene kadar Beşiktaş zaten sınırda olan Galatasaray moralini
sıfırlayabilecek ikinci golü bulamadı. Devrenin sonlarına doğru
Burak da önemli bir fırsatı kullanamadı.
TERİM'İN BRUMA
HAMLESİ
İkinci yarı başında Fatih Terim, Bruma'yı oyuna aldı. Böylelikle
Serdar'ın çıkışlarını da kontrol altına alabilecekti. Bu devrede
Galatasaray'da nihayet Sneijder üretmeye başlamıştı. Beşiktaş ise
daha çok skor koruma çabası içinde Almeida'yı iyice oyundan
düşürmüştü. Burak'ın kaçırdığı net fırsat Beşiktaş'a uyarıydı. Ama
Bruma karşısında sağlam duramayan Serdar, ilk gole sebebiyet verdi.
Ardından Drogba bir gol daha attı. Drogba çok farklı bir oyuncu.
Takımının ihtiyacı olduğu anda maça ağırlığını koyuyor. Bazen
sahada dolaşıyor sanılıyor. Ama işte maçın kaderini
değiştirebiliyor. Galatasaray, bu maçı kaybetseydi tabii ki lige
havlu atmazdı. Ama ortalık karıştırdı. Beşiktaş ise yeni bir takım
oluşunun ve skoru korumaya fazla odaklanışının kurbanı oldu. Maçın
sonunda yaşananları ne siz sorun ne ben söyleyeyim...
İlker Yasin: Uyku tulumu
NİYE 90 DAKİKA
BEKLESİNLER
Beşiktaş taraftarının, Galatasaray karşısında galibiyetten
mağlubiyete gelmiş olmanın psikolojik ezikliğine mi bağlayacağız?
Bence bu da değil... Bu olayı, Melo’nun taraftarı tahrik eden
tutumlarına bağlamak da mümkün değil... Olayın sportif tarafından
daha çok, psikolojik ve siyasal tarafları da var. Bu, dünkü maça
ait bir olgu değil.
Türkiye’de siyaset en yukarıdan en aşağıya, kesinlikle sporun
içinden çekilmeli. Türkiye’de spor seyircisi, en geniş yelpazesiyle
siyasetin sporun içinde olduğu düşüncesinden yavaş yavaş
vazgeçmeli. Var veya yok... Herkes pozisyonunu çok iyi
değerlendirmeli. Ve sıkıntının nerede olduğu konusunda karar
vermeli.
Bitmemiş bir maç hakkında fazla yoruma gerek yok. Fakat haftalardır
övgüler düzdüğümüz Beşiktaş savunmasındaki büyük zaafları gözden
kaçırmışız. Önce Serdar’ın, ardından Veli’nin kabul edilemeyecek
hataları, Drogba gibi bir yıldıza iki kolay gol getirdi. Ekip
ruhunda temel nokta savunmadır. Beşiktaş, dün savunma zaaflarıyla
göze batarken, Galatasaray yıldızlarının kişisel hünerleri ile
sonuca gitti. Neticede futbolun değil, maç sonu olayların gündeme
çıktığı bir karşılaşma oldu. Siyasetin futbolun üzerinden elini
çekmesi mi, yoksa futbolun içindeki domine eden güçlerin siyasete
bu kadar yaklaşması mı sorun?
Hakan Ünsal: Anlamsız tepki
İNSANIN AKLI ALMIYOR
Son yılların en iyi lig
başlangıcını yapmış, oynadığı oyunla herkesin takdirini kazanmanın
ötesine geçerek, en önemli şampiyonluk adayı olmuş bir takımın
seyircisi daha ligin başında nasıl böyle bir olaya sebep olur
inanmak zor.
Üstelik son dakika ve rakip oyuncu Melo oyundan
atılmış. Ha diyebilirler ki hakemin kararları. İyi de Galatasaray’a
da sorsanız onlar da hakemden şikayet eder. Kaldı ki hakem bence
sahaya girecek, ortalığı kırıp dökecek kadar ne yaptı? Ben bunu
tamamen futbol dışı sebeplere bağlıyorum. Polise karşı içlerinde
yaşattıkları tepkinin dışa vurumu oldu bu. Ama her ne sebeple
olursa olsun burası futbol sahası ve bu tarz olaylar sadece bunu
yapanlara kaybettirir. Dolayısı ile Beşiktaş takımı sahada
kaybetmiştir ve bu telafi edilir. Ama asıl kaybeden Beşiktaş
seyircisidir. Alacakları ceza iyi giden takımlarına ciddi bir
darbedir ve telafisi zor olacaktır.
Zor olsa da sahaya dönersek ligimizin en iştahlı,
en dirençli ve istekli oyununu oynayan Beşiktaş’a karşı yapılacak
en akıllı iş topa hakim olmak ve önde baskı yapmaktı. Çünkü topa
hakim olarak Beşiktaş’ı hem koşturarak yormak devamında önde baskı
yaparak panik yapacak Sivok-Escude ikilisine hata yaptırmak ana
felsefe idi. Galatasaray bunu maçın başında yaptı. Fakat ritüel
haline gelmeye başlayan iyi oynarken gol yeme işi yine sekmedi.
Golün moralini arkasına alan Beşiktaş’ta özellikle savunmada
kazanılan toplar sonrası kontra atakların hızı ve çabukluğu
etkileyiciydi. Bir tarafta ismi, kariyeri, aldığı ücreti daha fazla
olan Sneijder, diğer tarafta zekası, yetenekleri ile Fernandes.
Hangisi takımı için sahada fazla işler yapıyor cevabı çok
net.