Spor yazarları Cimbom için ne dedi?
Abone olDeplasmanda konuk olduğu Ankaragücü'nü 3-0'la geçen Galatasaray için spor yazarları ne dedi? İşte cevabı...
Spor Toto Süper Lig'de 5. hafta maçında Galatasaray,
Ankaragücü deplasmanına konuk oldu. Ankara 19 mayıs Stadı'nda
oynanan maçı Galatasaray 3-0'lık skorla kazandı ve bu sezon
deplasmanda ilk galibiyetine ulaştı. Spor yazarları da bu
galibiyeti yorumladı.
AHMET ÇAKAR NE DEDİ?
Taşlar oturuyor Fatih Terim'in rüzgarı her geçen gün Galatasaray'da
daha çok hissediliyor. Belki oyun olarak değil ama, disiplin,
yardımlaşma ve mücadele yönünden Galatasaray her geçen hafta daha
iyiye gidiyor. Öncelikle şunu söyleyelim: Galatasaray'da bundan
böyle iki oyuncu, hatta belki de üçüncüsü organizasyon için çok
önemli. Dün gece gösterdi ki; Engin Baytar ve Kazım belki takımın
en kaliteli oyuncuları değil ama en yaratıcı oyuncuları... Selçuk
da öyle... Engin'e "Arızalı" derler. Kazım'a da
öyle... Ama hep söylüyorum: Bu iki oyuncu da kendilerini topyekün
Fatih Terim'e teslim etmeliler. Mesela Engin... İyi oynadı; ama
fizik olarak en üst seviyede değil. Mesela Kazım... Attığı gole
bakıyoruz; Türkiye'de "Benim" diyen futbolcu o
açıdan öylesine sert ve öylesine yükseğe vuramaz. Forvette Elmander
olabilir, hatta yanında Baros da olabilir. Önemli olan ikisinin
birlikte oynamaları değil, onlara yapılabilecek servis. Riera
teknik kapasitesi yüksek olmasına rağmen ısırgan bir futbolcu
değil. Temposu da düşük. Galatasaray'ın defansın göbeğinde
Ujfalusi'ye çok ihtiyacı var. Büyük bir yıldız olmasa da,
Galatasaray'da oynaması gereken birinci yer defansın ortası.
MUSLERA KADERİ BELİRLEDİ
Kaleci Muslera'ya çok fazla iş düşmemesine rağmen Galatasaray'a
geldiğinden beri ilk defa hatasız bir maç oynadı. Hatta Rajnoch'un
kendi kalesine attığı golden hemen önce öyle bir gol kurtardı ki,
maçın kader anını çizdi. Ankaragücü için iş her geçen hafta daha da
güçleşiyor. Görünümleri asla bir Süper Lig takımı gibi değil. Daha
çok vasat bir Bank Asya Ligi takımını andırıyorlar. Bundan sonra da
bu "Kurtlar Sofrası"nda kendilerini toparlamaları
bir hayli zor gibi görünüyor. Hakem Fırat Aydınus için çok zor bir
maç olmadı. O da başarılıydı. Verdiği penaltı doğru, Gökhan'ın
koluna çarpan topta da devam kararı yerindeydi.
RIDVAN DİLMEN NE DEDİ?
Favori gibi oynadı, favori gibi kazandı Galatasaray, önce kontrollu
başladı oyuna. Bir duran topla öne geçti. Oyuna hükmederek,
deneyimiyle, oturaklılığıyla, her geçen gün üzerine koyarak çok
uzun süredir ilk deplasman galibiyetini aldı. Bu, birkaç yıldır
sallanan bir takım için özellikle güven açısından önemliydi.
Sarı-kırmızılıların özgüvenlerinin her geçen gün arttığını
görüyoruz. Bir kere kesinlikle bam-güm oynamıyor Galatasaray...
Ayağa oynayarak hücum yapmaya çalışıyorlar. Yapamadıkları tek bir
şey var: Hız... Topun hızında problem var. Bir kere hızlı hücum
yaptılar. O da muhteşem bir Kazım vuruşuyla golle sonuçlandı.
4-1-4-1'DEN VAZGEÇMEDİ
Pas organizasyonlarını seviyor Fatih Hoca... Bunu da takımına
yerleştirmeye çalışıyor. Ve oyunun tamamında 4-1-4- 1'e sadık
kalarak yaptırdı dün... Hatta Baros'u soktuğunda da bu dizilişi
bozmadı; Elmander'i sola aldı. Ankaragücü'nün Rajnoch ile kaçırdığı
pozisyon, hemen aynı dakikada aynı oyuncunun kendi kalesine attığı
gol takımın oyun disiplinini kaybetmesine yol açtı. Oyuncular ve
teknik direktör maksimum güçlerini sarfetmeye çalışıyorlar ama
gerçekten arada güç farkı var. Bu fark da zaten sonuca yansıyor.
Baros yine Karabük'tekine benzer bir penaltı kazandırdı. Skordaki
rahatlık ve oyunun sonlarında olmasından dolayı Melo ile
kullanmadılar atışı herhalde... Bir takımın mutlaka birinci
penaltıcısı olması lazım. Burada Baros'a moral sağlamak da
düşünülmüştür. Ama Baros'un gereksiz kart görme hastalığı devam
ediyor. Kısa bir süre görev yapmasına rağmen yine maçın sonlarında
sarı kartı aldı. Galatasaray çok iyi oynamasa da her gün üzerine
koyarak, ayağa pas yapma yüzdesini arttırarak yoluna devam ediyor.
Riera daha henüz kuvvetlenemedi. Engin'in de fizik olarak
arkadaşlarının gerisinde olduğunu söyleyebilirim. Maçın hakemine
gelince... Fırat Aydınus'un yüksek formu devam ediyor.
MERT AYDIN NE DEDİ?
Engin'in dönüşü Öyle bir Ankaragücü ile oynuyor ki Galatasaray,
kaleci hariç kim çıksa maça girebilecek tek yedeği Güven sanki.
Böyle bir takımla oynarken çok farklı bir duygu içinde
olabilirsiniz. Hele bir de o takım, karşılaşmaya beklenenden daha
agresif başlamışsa. Belki de maçın kader anında Rajnoch ile Muslera
karşı karşıya kalmışlardı. Bu bir Süper Lig maçı değil de Hollywood
filmi olsa Rajnoch ağır çekimde topa vurur Muslera sağına yatıp
çıkarırdı yavaşça. Galatasaray için ilk 12 dakikada Muslera'nın
dışında biri daha vardı ki bu kötü starta rağmen umutları
yeşertiyordu. Çoğumuzun, benim de, kafasında binlerce soru işareti
çaktıran bir damdı bu. Engin Baytar, potansiyelini bulamamış
adamlar mezarlığına gitmek üzereyken Fatih Terim tarafından elinden
tutulan bir isimdi. Ve dün gece Galatasaray'ın saha içinde gerçek
anlamda üst düzey performans gösteren tek adamıydı. Daha organize
olmalıydı Rajnoch'un kendi kalesine attığı golün ardından belki
asistte ve golde adı olmasa da Engin, oyunu koparan sayının
yaratıcısıydı. İkinci gol öncesinde kaptığı ve ileri taşıdığı top,
maçın kalan bölümünde pek de umut verici bir görüntü çizmeyen
Galatasaray'ın 3 puanı cebe atmasını sağladı. Engin dışındaki
Galatasaraylı futbolcular en iyi günlerinde değildi. Açıkçası 20.
dakikada 2-0 öne geçen bir takımın bu rahatlıkla daha organize
olması gerekirdi. Ne var ki Tisdell'in zaman zaman yaptığı
savunmanın azabını bozucu hareketler ve orta sahada Ankaragücü'nün
pes etmeyen görüntüsü karşısında bir türlü skor arttırıcı
pozisyonlar üretemediler. Galatasaray için sonucun çabuk alınması
rahatlatıcıydı. Engin'in performansı, eleştiri yağmurundan bunalan
Kazım'a şemsiye gibi gelen golü, Milan Baros'un oynadığı kısa
sürede skor yapması ve kaleci Muslera'nın moralinin yerine gelmesi
pozitifti. Ama hâlâ kopuk kopuk oynayan bir Galatasaray var.
LEVENT TÜZEMEN NE DEDİ?
Fatih Terim Temmuz'da yaptığı ilk canlı yayında şu
mesajı vermişti: "Galatasaray'da kaybolan aile yapısını
yeniden kurmak istiyoruz. Başarının temelinde, aile ruhunu taşıyan
bir takım olmak yatar." Yeni Galatasaray belki 2000
takımının ritminde oynamıyor ama saha içinde oyuncular dayanışmayı
başarıyla uyguluyor. Arena'da göze çarpan bu farklılığın istikrar
kazanması için deplasmanlarda da öne çıkması gerekiyordu.
Galatasaray Ankara'da farklı kazanırken takım olarak çok koştu,
yardımlaşma mükemmeldi. Riera ve Elmander etkili değildi ama takım
savunmasında hiç kaytarmadı. Engin'in kendi kalesinden hızlı hücuma
çıkışı, Selçuk'a görerek verdiği pas ve Selçuk'un önüne yuvarladığı
topu Kazım'ın mermi gibi bir vuruşla gole çevirmesi müthişti. Bu
golü neden anlattım? Selçuk-Engin ikilisi orta alanda oynuyor.
Riera ile Elmander savunmada yardımda olduklarından bu hızlı
hücumda yer almadılar. Bu tablo, yardımlaşmanın en iyi
örneğidir.
ELMANDER UYMUYOR
Galatasaray'da iki maçtır iyi oyunun şifresi Engin Baytar. Engin'in
yaratıcılığı ve zekasını kullandığı her maç Galatasaray'ın oyununa
pozitif güç olur. Melo TT Arena'da coşuyor ve taraftarlarla
mükemmel bir iletişim kuruyor. Evdeki coşkulu futbolunu
deplasmanlara da taşımalı. Elmander çalışıyor ancak sırtı dönük
oynayamadığından ve top tutma özelliği olmadığından
Riera-Selçuk-Engin üçlüsünün hücum girişimleri sırasında duvar
paslarına cevap veremiyor. Fatih Hoca kazanan takımı bozmamak adına
sahaya sürdüğü kadro düşüncesinde haklıydı. Ancak Baros bu oyun
yapısı içinde, Elmander'den daha etkili ve faydalı olur. Yaptırdığı
penaltıda Baros'un topla dikine gidişini ve çabukluğunu Elmander'de
göremeyiz.