Spor programları reyting getirmiyor
Abone olSporseverlerin, özellikle de futbolla ilgilenen izleyicilerin en çok ilgi gösterdiği programların başında, "spor programları" geliyor.
TRT 1'de "Stadyum", Samanyolu'nda "Spor Zamanı", Kanal D'de "3.
Devre", Star TV'de "Telegol", TGRT'de "Futbol Zamanı", atv'de
"Futbol Ateşi", NTV'de "Futbol Pazarı" ve Flash TV'de "Geri Dörtlü"
bunlardan bazıları. Pazar ve pazartesi geceleri TV ekranlarını
kaplayan programlarda, takımların son durumu, transferler,
tartışmalı pozisyonlar, hakem hataları vs.. hararetli tartışmalar
eşliğinde aktarılıyor izleyiciye. Türk futbolunun geleceği adeta bu
programlarda şekilleniyor. Ancak tartışmalarda çoğu zaman ipin ucu
kaçıyor ve konukların heyecanlı yorumlarına, kimi programlara davet
edilen taraftarların alkış ve potestoları da eklenince sütüdyoda
gergin anlar yaşanıyor. Bütün bu ‘kasıtlı' heyecan ve kavgalara
rağmen, spor programları arzu ettikleri izlenme oranına (reyting)
ulaşamıyor. Öyle ki maç özetleri de yayınlamasına rağmen, Faik
Çetiner'in sunduğu ‘Stadyum' bile ancak 5,3 reyting alabiliyor.
İzleyicinin hoşuna gideceği varsayılan heyecan düzeyi yüksek
programların çoğu, ilk yüz program içerisine bile giremiyor. Spor
programını sunanlara, yorumcuların sivri çıkışlarını, bu çıkışların
futbola ne kazandırdığını ve futbol yorumculuğunun geldiği noktayı
sorduk. Program yapımcıları şu görüşte birleşiyor: "Bu programlar,
Türk futboluna hiçbir şey kazandırmaz. Amaç, sadece daha fazla
reyting." Sunucular sivri dilden şikayetçi Samanyolu'nda pazartesi
akşamları ekrana gelen "Spor Zamanı"nın sunucusu Mehmet Şeyho, her
türlü değer yargılarını hiçe sayarak şöhret peşinde olan
yorumcuların fazla olduğunu söylüyor. Bunu da "Herkes yorumcu
olabilir mi?" sorusuna verdiği cevapla destekliyor Şeyho; "Futbol
yorumcusu olmak kolay değil. Bilgi ister, tecrübe ister. En
önemlisi de futbolda güzellikleri konuşarak evlere, gönüllere
misafir olmaktır. Bence hemen doğru yorumculuk öne geçmelidir;
çünkü doğru yorum futboldaki gelişmeyi beraberinde getirecektir."
“Sivri dil dikkat çekebilir, dinlenebilir, geçici menfaat de
sağlayabilir; fakat hiçbir derde deva olamaz.” görüşünü savunan
Şeyho'ya göre, spor gibi insanları yarıştıran, kaynaştıran bir
değere de en büyük zararı yine sivri dil veriyor. Sivri çıkışların
futbola bir şey kazandırmadığını düşünen bir başka isim ise Kanal
D'de "Üçüncü Devre"yi sunan İlker Yasin. Star futbolcu ve star
yorumcu kavramlarına sıcak bakmayan sunucu, yorumcuların
programlarda kavga ederek sert üslup kullanmalarını, bu tür
davranışların toplumda kabul görmesine bağlıyor. Her önüne gelenin
futbol yorumcusu olmasını içine sindiremediğini söyleyen İlker
Yasin'e göre bir yorumcunun ekranda tutunabilmesi için hem futbolu
iyi bilmesi, hem de Türkçeye hakim olması şart. TRT 1'de "Stadyum"u
sunan Faik Çetiner ise spor programlarının ayağa düştüğünü ve bu
işin suyunun çıktığını savunurken bu konuda TRT’nin eleştiri
almasına da bir anlam veremiyor. Çünkü o, ciddi ve seviyeli program
yaptıklarına inanıyor. Spor programlarının reyting almadığını da
söyleyen Çetiner, "İzleyici bu programlarda ciddiyet istiyor.
İnsanları spordan özellikle de futboldan soğuttular. İnsanlar bu
programlara güvenmiyor. Bu da bizim mesleğin geleceği açısından
büyük bir tehlike. Ben istesem pazar günü reytingi ikiye
katlayabilirim, stüdyoda kavga çıkarırım. Ama bir haftalık, iki
haftalık reyting alırsın. Biz bu işi 10 yıldır yapıyoruz. Bir iki
haftalık reyting peşinde değiliz." diyor. Ona göre sivri dil,
futbola bir şey kazandırmadığı gibi programa reyting de
kazandırmıyor. Futbolun ‘f’sini bilmeyen yorumcular Star TV'de
"Telegol"ü sunan Serhat Ulueren, spor programlarının ve
yorumcuların çoğalmasına sevinenlerden. Çünkü izleyicinin kaliteyi
fark edeceğini ve yalnızca iyi olanı izleyeceğini düşünüyor. Hiçbir
işte tutunamayan insanların bu işle uğraştığını görünce üzüldüğünü
söyleyen sunucu, futbolun içinden gelen ve bu işi bilen gerçek
yorumcuların ayakta kalacağını düşünüyor. Türkiye'de futbol
yorumcusu olmanın çok kolaylaştığını söyleyen Ulueren "Bugün sanat
dünyasında aradığını bulamayan isimler bile spora el attı. Stüdyoyu
tribün havasına sokanların ömrü uzun olmaz. Sporun s'sinden,
futbolun f'sinden haberi olmayan kişiler tribün açsa ne yazar."
diyor. NTV'de ‘Futbol Pazarı’ sunucusu Güntekin Onay da
meslektaşlarından farklı düşünmüyor. Yorumcuların sesini duyurmak
ve izlenebilmek için türlü yollar denediğini söyleyen Onay’a göre
amaç, kesinlikle reyting. Türkiye'nin en tanınmış yorumcularının
sivri dilleri ile siyaha beyaz; geceye gündüz diyerek bugünlere
geldiğini söyleyen Onay, fikrini cesurca söyleyen yorumcuları
beğeniyor ve ekliyor: "Ancak, sadece farklı olmak uğruna yapılanlar
bazen saçma oluyor." Futbol yorumcusu olmanın zor olduğunu düşünen
Onay, "Derin bilgi birikimi şart. Ben takım yazarlığına karşı
değilim; ancak bunu amigo yazarlığına dönüştürenler var. Aslında
onlar da haklı. Bu şekilde camialarından sevgi, saygı ve ilgi
görüyorlar." diyor. TGRT'de "Futbol Zamanı"nı sunan Levent Ülgen,
"Yorumcular, futbolcuların önüne geçti." diyerek gelinen noktayı
trajik bir biçimde özetliyor. "Dedikodudan başka birşey yok; amaç
izleyiciyi ekrana bağlamak." diyen Ülgen, şöyle devam ediyor:
"Ekrandaki sivri dilin amacı reyting. Zaten yorumcuların futbol
bilgisi olması, futboldan anlaması da önemli değil. Önemli olan, ne
kadar izleyiciyi ekrana topladığı. Bence iki tip yorumcu var.
Birincisi: Futbolun içinden gelenler, futbol bilgisi olanlar.
İkincisi, herhangi bir BBG evinden ya da magazin dünyasından
gelenler. İsim vermeye gerek yok.” Programların 13 ve 14 şubat
reyting oranları Stadyum:Tüm Gün(5.3) AB (4.9) 3.Devre: Tüm
Gün(1.9) AB (1.9) Telegol:Tüm Gün(1.3) AB (....) Futbol Pazarı: İlk
Yüzde yok Spor Zamanı: İlk Yüzde Yok Futbol Zamanı:İlk Yüzde Yok
haberkulisi