Spor programları inciler saçıyor
Abone olMilliyet Gazetesi'nde Yakan Top köşesini hazırlayan Nilay yılmaz, bu hafta yine televizyonlardakı spor programlarında saçılan incileri toplamayı başardı
Bu haftaki futbol programlarından ikisinde öyle anlar yaşandı
ki; "rüyamda görsem inanmam" cinsinden. İlki araştırmacı habercilik
dalında birçok ödülün sahibi olabilecek Telegol programında
oldu:
Gökmen Özdenak: Futboldan bahsederken önceden Beşiktaş tribününe
oynuyordun, şimdi halka oynuyorsun.
Adnan Menderes Aybaba: Niye halka oynıyayım? Doğrusu bu!
GÖ: Bırak oğlum. Zaten bu ülkede sanal şovlarla kandırıyorlar
insanları, bu hale getiriyorlar.
AMA: Abi sanal şovla ne ilgisi var ki bunun?
GÖ: Fenerbahçe taraftarı tepki gösteriyor? Beşiktaş taraftarı tepki
gösteriyor? Galatasaray taraftarı bile bana tepki gösteriyor.
Neden? Doğru söylüyorum.
AMA: Sen her şeyi doğru söylemiyorsun ki Abi! Yanlış söylediğin
şeyler de var senin. Bunu da kabul et.
GÖ: Her şeyi doğru söylüyorum demiyorum. Dürüstçe, doğru şeyler
söylemeye çalışıyorum...
AMA: Söyleyemiyorsun. Bize burda aslan kesiliyorsun, bağlanıyor
birileri kedi kesiliyorsun. Ben senin adına üzülüyorum Abi. Koskoca
Gökmen Özdenak, yıllarca Türk futboluna hizmet etmişsin, sana iki
kişi bağlandı burda Gökmen Abi, onlara cevap vermiyorsun.
"Daha nereye kadar ezilecek ve altta kalacak" merakıyla
seyrettiğimiz Aybaba, sonunda Sayın Özdenak'a patlayıverdi: "Bize
aslan, başkalarına kedi." Telegol'de, başta Özdenak tarafından
olmak üzere sürekli azarlanan Aybaba'nın trajikomik durumuna
fazlasıyla üzülüyorduk. Ama işte bir şekilde Aybaba dayanamadı ve
kükreyiverdi. Biz de ekranın karşısında "oh be dünya varmış"
diyerek, rahatladık biraz.
Dinsizin hakkından...
Gelelim Santra'ya. Bildiğiniz üzere oranın da "aslanı", tartışılmaz
hükümdarı Ahmet Çakar. Santra'da bu hafta, Kuran-ı Kerim, deprem,
makine mühendisi, mimar, Fırıldak Mustafa, profesör gibi
birbirinden alakasız kelimelerin havada uçuştuğu bir ortamda öyle
bir konuk vardı ki; Ahmet Bey'le nasıl kora kor mücadele
edileceğini bizlere ve onunla tartışmak isteyip de başarılı
olamayan muadillerine gösterdi:
Ahmet Çakar: Aramızda ufak bir fark var.
Ayhan Akbin: Ne fark var?
AÇ: Türk milleti 70 milyon, nasıl bir deprem konusunda...
AA: Sana inanıyorlar di mi?
AÇ: Hayır hayır, bir dakika Ayhancım. Deprem konusunda belki...
Kazım Kanat: Ben rahatsızlandığım zaman mimara gidiyorum biliyor
musun? Doktora gitmiyorum... Mühendise gidiyorum, makine
mühendisine...
AA: Bu aynı şey değil... Bir dakika Ahmet Çakar bitirsin, sen ne
diyorsun, söyle.
AÇ: Müsade etmiyorsunuz ki!
AA: Tamam, bitir. Ne diyorsun sen?
AÇ: Deprem konusunda 70 milyon Türk üniversiteye yeni başlamış veya
yeni asistan olmuş birinin lafına değil de, bu işte hoca olmuş
insanların lafına itibar ediyor. Belki de az önce zat-ı alininde
buyurduğu gibi deprem konusunda 2-3 seneyi geride bırakmış, çok
detaylı eğitim almış bir çocuğun dediği koskoca profesörden çok
daha önemli. Ama dünyada iletişim çağında bilirkişi veya sözüne çok
güvenilen...
AA: Sen bilirkişi misin? Ahmet Çakar ben burda seninle her konuda
konuşurum. Yani bak; hakem isimlerini senin kadar sayamayabilirim,
kuralları senin kadar sayamayabilirim; ama bu görüntüleri senden
daha iyi yorumlayabilirim. Bir kere Kazım Kanat'ın da bana
katılmaması çok da umrumda değil.
KK: Bizim kahvede Fırıldak Mustafa vardı. Garsondu. O da böyle
yorum yapıyor. O penaltı diyor, bu penaltı değil diyor.
AÇ: Sen haklısın Ayhan! Senin haklı olduğunu ben bu son 3 dakikada
anladım...
AA: Her zaman konuşurum Ahmet Çakar senle. Ben Kazım Kanat değilim,
benim adım Ayhan Akbin. O seni gözünde çok büyütebilir, bu işleri
yalnız senin bildiğini sanabilir. Ben seninle her konuda
tartışırım, birçok konuda da anlaşabilirim...
Ya işte böyle sevgili okur. Programda kendinden başka kimseyi
dinlemeyen, "sadece ben bilirim" edasıyla karşısındaki azarlayarak
susturan Çakar'ı da susturan biri çıktı sonunda. Ne demişler;
"dinsizin hakkından imansız gelirmiş."
Taraftarlar; futbolculardan da, teknik direktörlerden de,
hakemlerden de, yorumculardan da daha fazla emek verdi futbola.
Sizler; oynuyor ve seyrediyorsunuz, bizler ise yaşıyoruz. Sizler
emeğinizin karşılığını maddi-manevi olarak alıyorsunuz, bizler ise
karşılığında bedeller ödüyoruz, hem maddi hem de manevi.
Hüseyin Altınkalp
Haberiniz var mı?
1960 yılında İngiltere Futbol Federasyonu Kupası'nda Manchester
City dördüncü beraberlikten sonra Luton ile oynadı. City takımının
golcüsü Denis Law tam yedi gol attı; fakat yine de takımı kaybetti.
Çünkü City, Luton takımına karşı 6-2 öndeydi ve bu gollerin
tamamını Denis Law kaydetmişti. Fakat sahanın sulu olması nedeniyle
maç iptal edilince, tekrar edilen maçta City 3-1 kaybetti ve
takımının tek golünü atan yine Denis Law'dı.
***
Büyük konuşuyorsun yine!
İsviçre tarihine bakın büyük kariyerli 3 oyuncusu var 3'ü de Türk.
(Türkyılmaz ve Yakın kardeşler) İsviçre'nin en iyi takımı
Neuchatel'e Galatasaray 3 avans verip 5 atmadı mı? İsviçre'yi her
zaman yendik yine yeneriz. 2006 şimdiden hayırlı olsun.
(Kazım Kanat - Sabah)
Tövbe tövbe!
Asırlık şerefli mazisiyle, özellikle son yıllarda 70 milyon Türk'ün
iftihar ettiği Sarı Kanaryalar'ın böylesine saldırılara hedef
olması, tek kelimeyle günahtır kardeşler. Gördünüz, Aziz Başkan,
ağızlarının payını ne güzel verdi değil mi? Allahınız aşkına susun
ve 'tövbe' deyin. Vallahi çarpılırsınız.
(Hulki İlgün - Fanatik)
Var da, ben mi saklıyorum Abi?
Heinz, her zamanki oyununu tekrarladı ama bizim Gerets ondan
vazgeçemiyor. Bakıyor ki, koşarken düşüyor Marek onu oyun dışı
yapıyor. Sen sahaya çıkarken Marek'in yerine düzgün bir futbolcu
koysana.
(Turgay Şeren - Akşam)
Yok, balık tutacakmış!
Aziz Üstel: Şenol Güneş, Flamengo'ya gidiyormuş.
Ömer Çavuşoğlu: Kuş tutmaya mı gidiyormuş oraya?
(Futbolmania, CNN Türk)
Hoca değişti ya!
GAZOZ ya da kolanın kapağını açık tutar, uzun süre içmezsen; gazı
kaçar, lezzeti bozulur. Beşiktaş'ın da kapağı açık unutulmuş, tadı
bozulmuştu. Kaç zamandır, damak buruşturuyordu. Ne değişti? Hiçbir
şey...
(Ali Sami Alkış - Star)
O bir genç ve yakışıklı, o bir kalecilikte kalfa
Tamam anladık... Volkan Demirel genç... Üstelik yakışıklı da. Ama
henüz kalecilikte kalfa konumunda.
(Kazım Kanat - Sabah)
Ne güzel oturuyorduk!
Sinan Engin: Bir maç seyrettim, Manchester United-Chelsea maçı...
Nasıl bir maçtı bee..! Valla o maçtan sonraki Malatya-Beşiktaş
maçında uyudum.
Levent Tüzemen: Bizimki de lig mi yaa! Dan dun...
Göktuğ Sevinçli: Eee... Saat sanki biraz geç oldu!
(Ve Gool, TV 8)
Yazı: Nilay YILMAZ
yakantop@gmail.com