Sperm yazısını yeniden okuma zamanı
Abone ol'1518 numaralı odada neler oldu' diye soran Özkök, Strauss-Kahn'ın taciz dosyasını ve bu konuda yazdığı yazıları yeniden önerdi.
"Vay bee... Türkiye'den 3 gün
ayrıldık neler olmuş neler. İki türkücü 4 kadınla bir odaya sığmaya
kalkmışlar... Ortalık darmadağın olmuş. Biri muhafazakâr bir
kanalın en gözde starlarından biri. Öteki ise "Yeni Türk
büyüklerinden", muhafazakâr sitcom'un en büyük simalarından
biri."
Bu satırların yazarı, Hürriyet'in eski genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök'ten başkası değil. Daha önce IMF eski başkanı Strauss-Kahn'ın taciz iddialarını spermlerinin tadına kadar köşesine taşıyan Özkök, bu sefer de İzzet Yıldızhan ve Nihat Doğan'ın adının karıştığı olaya el koydu.
(...) Mesele, ahlaki yanıyla beni
zırnık kadar ilgilendirmiyor.
Ama olaya el koymamı gerektiren çok önemli bir başka yanı var.
Üstelik beni el koymaya davet eden kişi de, o iki erkekten
biri.
İzzet Yıldızhan...
Diyor ki:
"Benim durumum IMF eski Başkanı Strauss-Kahn
gibi..."
İşte bu cümleyi okuduğum an, işe el koydum.
İnceleme konum şu:
"Sheraton Oteli 1518 numaralı odada o gece neler
oldu?"
Kızlardan biri diyor ki:
"İzzet tekrar yatmak istedi. Canımı yaktı. Yumruk attı. Pet
su şişesiyle darp etti."
Tabii bu iddia ortaya atılınca, olay, basit bir ahlaki mesele
olmaktan çıkıp, ceza hukukunun konusu haline geliyor. Eh, İzzet
Yıldızhan da kendi durumunu Strauss-Kahn'a benzettiğine göre,
bundan böyle yapılacak iş basit.
Amerika'da savcılar ne yaptıysa, burada da onu
yapmak.
Yani, düzgün, ayrıntılı, titiz, tarafsız, bütün somut delilleri en
küçük detayına kadar değerlendiren bir inceleme. New York Sofitel
Otel'deki olayla ilgili neler yapılmıştı, bir hatırlatayım:
Olayın ihbar anından itibaren, şüpheli ve mağdur
durumundaki iki insanın üzerindeki bütün giysiler incelendi.
Üzerlerindeki DNA, sperm ve tükürük örnekleri alındı.
Kat görevlisi kadının üzerindeki yara bere en az 2 ayrı sağlık
ekibi tarafından değerlendirildi.
Olayın geçtiği süit 5 ayrı bölgeye ayrılarak, DNA, sperm,
sıvı örnekleri alındı. İncelendi.
Halılar ve duvar kâğıtları sökülüp Adli Tıp'a gönderildi.
Mağdur durumundaki kadının giydiği külotlu çorabın iç ve dış
çeperleri ayrı ayrı incelendi.
Kadının daha önce yalan söyleyip söylemediği
araştırıldı.
Merak ediyorum, acaba olay savcılığa intikal ettirildikten
hemen sonra bunlardan biri yapıldı mı?
Yoksa, sanıkların, sadece ifadeleri alınıp serbest mi
bırakıldı?
Kaçar gider diye 3 yıldır insanları cezaevinde tutan adalet, acaba
DNA, tükürük ve başka sıvı örneklerinin elini kolunu sallayarak
kaçmasına, yok edilmesine izin verdi mi?
Şimdi o yazıyı siz de hatırladınız
değil mi? Hani o malum, içinde "sperm" kelimesi geçti diye, bazı
spermafobik arkadaşlarımızı fevkalade hassaslaştıran
yazıyı...
İşte şimdi o yazıyı yeniden okumanın tam
zamanı..
Özkök'ün neler yapılması gerektiğini
anlattığı yazısının tamamını okuyabilirsiniz.