SP Ankarada meydan okudu!
Abone olSaadet'in Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Candan, eski partidaşı Melih Gökçek’i yaylım ateşine tuttu.
ZÜBEYİR KINDIRA
İNTERNETHABER-ÖZEL
ANKARA- Veysel Candan, Saadet Partisi’nin
Ankara Anakent Belediye Başkan adayı. Rakiplerinin vaatlerini
eleştirirken en büyük eleştiriyi Melih Gökçek’e yöneltti. Gökçek’in
milli görüş tedrisatından iyi eğitim almadan ayrıldığını ve
öğrendiklerinin tersini uyguladığını ileri süren Candan’ın zehir
gibi sözleri, çok konuşulacak. Gökçek’e yönelik eleştirilerinin
yanı sıra kendi belediyecilik anlayışını da anlatan Saadet Partisi
adayı Veysel Candan’ın İNTERNETHABER’e yaptığı
açıklamalar şöyle:
DENEYİMLİYİM
ZÜBEYİR KINDIRA: Adaylık sürecinizle ilgili
bilgi verir misiniz?
VEYSEL CANDAN: Ben daha önce iki dönem Büyükşehir
Belediye Başkanlığı ve iki dönem de milletvekilliği yaptım. Bu
görevlerde edindiğim deneyimlere dayanarak, partimizin Başkanlık
Divanı bana bu görev için teveccühte bulundular. Ben de belediye
başkanlığı deneyimlerimi ve Milli Görüş belediyeciliği anlayışını
Ankara halkına sunabilmek amacıyla bu görevi seve seve kabul
ettim.
İLK SORUN SU
ZK: Ankara’nın sorunları ve çözüm önerileri
size göre nelerdir?
VC: Özellikle rutin
bir takım belediye hizmetleri var bir de mega projeler var.
Ankara’nın en önemli sorunu gibi görünen güncel sorunu tabii ki,
içme suyu sorunu. Buradaki en temel sorun Kızılırmak suyunun ters
osmos sistemi ile arıtılarak Ankaralılara sunulması konusudur.
Çünkü o çaydan gelen suda sülfat ve klor dünya standartları
üzerinde. Bu suyun taşınmasında da çelik boru kullanıldı. Demir,
sülfatla birleşir ve demir erir. İçindeki arsenik miktarı da
tartışmalı. Gökçek’in söyledikleri ile bilimsel testler birbirine
uymuyor. Bu durum iyi değil. Bu suyun sağlıklı olmadığını herkes
biliyor. Aslında Gökçek’in kendisi de biliyor. İlk iş bu arıtma
sisteminin kurulmasıdır. Bunun bedeli 250 milyon dolar civarında
hesaplanıyor.
ÇAYDA ARITMA ŞART
ZK: Ankaralının kullandığı su ile ilgili sorun olduğu
hep konuşuluyor. Peki ne kadar tehlikeli?
VC: Çaydan alınan bir su dünyanın hiçbir yerinde
arıtılmadan kullanılmaz. Bilim bunu diyor. İçindeki sülfat bileşimi
az zararlı olsan bile insan sağlığına olumsuz etkili ve bunun
yaratacağı sorunlar ileri tarihte ortaya çıkacaktır. Ağır metaller
var. İnsanlarda Böbrek rahatsızlığı ortaya çıkacaktır. Ama bunun
etkileri bugün yarın ortaya çıkmayacaktır. Tıpkı Çernobill’in
etkisi gibi ileride insanlar hastalanacaktır. Ama o zaman da ne
Gökçek kalacaktır ne de sorumluluk üstlenecek başka birileri. Bugün
yapılanlar yapıldığı ile kalacaktır.
TRİLYONLAR BİNAYA ARITMAYA PARA YOK
ZK: Gökçek bunu bilmiyor mu? Biliyorsa neden arıtmayı
yaptırmıyor? Parası mı yok Belediyenin?
VC: Elbette biliyordur. Oturduğu belediye binasına
trilyonlarca para veriyor ama halkın sağlığını düşünmüyor. Bu
belediyecilik anlayışı ile ilgili bir konu. Milli Görüş
belediyecilik anlayışını uygulasa bu arıtmayı hemen yaptırır.
Belediye binası yerine önceliği halkın sağlığı için gerekli olan bu
yatırıma yönelir.
ÖĞRETTİKLERİMİZİN TERSİNİ YAPIYOR
ZK: Gökçek’in geçmişinde, sizin partiniz ve sizin
öğretiniz de var?
VC: Var ama biz buna böyle öğretmedik. Bizim
öğrettiklerimizin tersini yapıyor. İyi öğrenememiş yani. Bakın
şimdi yine bizim anlayışımıza ters bir şey yapılacak. Seçim sonrası
suyu özelleştirecek. Seçimleri bekliyorlar. Ulaşım ve doğalgazı da
özelleştiriyorlar. IMF bunlara dayattı. Makro özelleştirmeleri
yaptılar. Artık orada satacak bir şey de kalmadı. Şimdi alt
düzeyde, yerel düzeydeki hizmetleri ve yatırımları
özelleştirecekler. Gökçek, bizden iyi eğitim almış olsaydı,
ceketini, gömleğini satar arıtmayı yapardı. Özelleştirme yapmadan
hizmet verirdi. Çünkü bu tür hizmetler lüks değil, belediyeciliğin
temelidir. Gökçek gömleğini, ceketini satsın parayı bulsun ve bu
arıtmayı yapsın. Bunu bilim söylüyor. Bu zorunlu.
DOĞALKAZIK
ZK: Doğalgaz’ı da özelleştirmemesi mi gerek?
VC: Tabii ki, Ankara’nın sudan sonra ikinci önemli
konusu doğalgazdır. Gökçek, aldığı gazın parasını ödemiyor, faizini
ödemiyor. 850 milyon dolar borcu var. Özel kanunla borcunu
sildiriyor. Botaş gidip ağır faizle yurt dışından kredi buluyor ve
belediyenin faizini ödüyor. Botaş’ı batırıyorlar bu borçlarla. Oysa
doğalgaz ucuza satmak mümkündür. Petrol de ve doğalgazda fiyatlar
indi dünya piyasasında. Ama Gökçek indirim yapmıyor. Oysa daha
ucuza satılabilir. Biz gelince ucuzlatacağız. Bu hayal değil
gerçek. Rakamlar ortada ama Gökçek bunlara, rakamlara ve bilimsel
verilere bile itiraz ediyor.
METROYU HALK YAPAR
ZK: Üçüncü konu nedir?
VC: Üçüncü sorun metro. Ankara’da bir bölünmüşlük
var. Makro ulaşım projesi olmalı, metrolar, bakın metro değil
metrolar, hafif raylı sistem, otobüs yolları, alt ve üst gecitler,
bisiklet yolunu içeren ve makro düzeyde planlanmış bir ulaşım
projesi olmalı. 10 milyonluk Ankara düşünülerek yapılmalı böyle bir
plan. Ama duruma bir bakın. Böyle bir şey olur mu? Aklına geldiği
yerde çukur kazıp alt geçit yapıyor. Şehir içinde böyle alt
geçitler olmaz, şehir girişlerinde olur. Bu alt geçitlerin
yapıldığı yerlerde artık metro yapamayacaksınız demektir.
Günübirlik tedbirler alıyor. Bunlar sorunu çözmez. 755 milyon
dolara 44 km yol yapıldı metroda. Tamamı için 1 milyar dolar lazım.
Gökçek bunu başbakana havale ediyor. Olur mu böyle? Çözüm var ama
onu bilmiyor bile…
ZK: Nedir çözüm?
VC: Biz bunu Konya’da yaptık. Yapılması gereken
halka açık şirket ile Ankaralılar kendi metrosunu kendisinin
yapması yöntemidir. Bunu yapabiliriz. Ankara’da üniversitelerle
işbirliği yaparak bunu yapabiliriz. Hissedarlar Ankaralılar olur. 3
yılda bu parayı toplayıp metroyu yaparız. Gelirleri de yine
hissedarlara dağıtılır.
YASA YENİ KREDİYE ENGEL
ZK: Gökçek , kredi bulup yapacağını
söylüyor?
VC: Evet Gökçek bunu diyor ama
dünyanın en borçlu belediyesi olduğunu da gizliyor. 5393 sayılı
yasa gereği belediye bütçesinin 1.5 katından fazlasını borçlanamaz
ama gökçek zaten bu sınırı aştı. Kanunen yeni borç alamaz.
Alamayacak da. Alamayacağını bildiği için merkezi hükümete yani
Başbakana sığınıyor. O yüzden, ‘tünel yollar yapacağım’ diyor.
Ankara’nın üstünü batırdı, şimdi altını batıracak. Kaynak da
bulamayacak. Bunları yapamaz. Zaten belediye borçları almış başını
gidiyor. Belediyelerin toplam borçları Eylül 2007 itibariyle 47
katrilyon. Bu borçların hepsi yüksek faizli. Yerel yönetimler
borçlandıkça, merkezi yönetimin kaynakları azalıyor. Ülke aşırı
derecede borçlanıyor. Önerimiz, esas olan tasarruf ön planda
tutulmalı. Gökçek en borçlu belediyenin başkanı. Ve temel
hizmetlerde de başarısız. Ankara’ya sağlıklı su getiremiyor, ulaşım
sıkıntılı ve doğalgazda kazık atıyor. Ve bir elinde balon bir
elinde iğne ile şov yapıyor. Tabii kendine özel yasalarla, faizini
Botaş’ın ödediği borçlarla belediye yönetip, trilyonluk belediye
binasında çıkıp, bir elinde balon bir elinde iğne ile şov yapmak
kolay. Çünkü, denetim bile yok.
PROFESYONEL YOLSUZLUK VAR
ZK: Son günlerde ortaya çıkan iddialar var. Belki
onlarla ilgili bir denetim olabilir…
VC: Bu iddialara karşın hala bir şey yapıldı mı?
Bir inceleme var mı bilmiyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde satan ile
satın alan aynı kişi olmaz. O kooperatif arsasını satan aynı alan
aynı ve hepsi de belediyeciler. Gökçek ‘haberim yok’ diyor. Yalan.
Haberi olmaması mümkün değil. Çünkü haberi yoksa suç. Haberi yokken
satılamaz. Belediye başkanının imzasıyla satılır, arsalar. Haberi
varsa da suç. Şaibeli görüp, vekaleten birine mi imzalattı? Eğer
öyle yaptıysa buna da profesyonel yolsuzluk denir. İnşallah
araştırılır ve gereği yapılır.
GÖKÇEK HERKESLE KAVGALI
ZK: Anlaşılıyor ki, sizin eski öğrencinizin çok
şikayetiniz var?
VC: Yalnızca bizim mi şikayetimiz var ki? Herkesle
kavgalı. İlçe belediyeleri ile sürekli kavgalı. Çankaya ile kavga
etti. Şimdi Keçiörenle kavgalı. Hem Çankaya hem Keçiören halkına
eziyet ediyor. Yargı ile sürekli kavga halinde. Yargının durdurma
kararlarına dayanarak, hatalarını yargıya havale ediyor.
Üniversitelerle de geçimsiz. ODTÜ raporlarına külliyet itiraz
ediyor. En büyük ve prestijli üniversitemizle kavgalı. Bu
yaptıklarının hepsi yanlış.
KARNE NOTU ZAYIF
ZK: Bu eski öğrencinize not verseniz nasıl bir not
verirsiniz?
VC: Tüm bu saydıklarıma ilave olarak bir konu daha
var. Şehrin imarı ile ilgili bir ciddiyetsizlik var. Komisyon imar
yapar. Komisyon başkanlığındaki deneyimli bürokratı uzaklaştırıp,
bir ilkokul mezununun getirdi. Bu demek ki, ona istediğini
yaptıracak. Belediyecilerin kurduğu kooperatife arsayı satıp, ben
bilmiyordum dediği konuyu da eklersek, bu konulardan dolayı
öğrencimiz de olsa zayıf not alır. Başarılı not vermek mümkün
değil. Eski öğrencimiz ama karnesi kırık dolu. Yanlış yapıklarının
faturasını kendisine kesmek gerek. Bir örnek, Milli kütüphanenin
önüne bir Gökkuşağı projesi yaptı. Tümüyle israf. Hiç bir işi
yaramıyor. Ne olduğu belirsiz bu yapı derhal yıkılmalı ve faturası
Gökçek’e kesilmeli. Cebinden ödemeli israf ettiği parayı.
REKLAMLA BU İŞLER OLMAZ
ZK: Sonuçta sübjektif bir yorum değil mi bu? Başkanın
yatırım tercihi böyle olmuş…
VC: Bakın, İstanbul’dan sonra bütçeden en büyük
pay Ankara belediyesinin. Başarı kriteri bellidir. Çok TV’ye
çıkmakla, reklamla olmaz bu işler. Bütçenin yüzde 70’ini yatırıma
ayırmalı. Ama bakın Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin henüz ortada
bir bütçesi, hesap dökümü yok. 4 katrilyon bütçe var. 2.8 katrilyon
yatırım bütçesi olmalı. 5 yılda 14 katrilyon eder bu. Ama ortada bu
bedeli gösterecek bir yatırım yok. Hesaplarıma göre en az yüzde 30
civarında bir zaiyat, kayıp var. Ya ihale etmemiş, ya usulsüzlük
var ya da israf var. Gökçek projelerinde çok sağlıklı değil.
İSKİ OLDU BELSO
ZK: Ama çok borç var ve bunları ödediğini
söylüyor.
VC: Evet ‘Bir önceki dönemin borçlarını ödüyorum’
diyor. Doğrudur, belki. Ama denetim olmadığı için bilemiyoruz.
Denetimden kaçmak üzere ihaleleri kendi belediye ihaleleriyle
yapıyor. Bu ihale kanununa aykırı. Sayıştay da bunu doğruluyor. Ama
Sayıştay raporlarının yaptırımı yok. İhaleleri istediğine veriyor
istediğini çağırıyor. Belso’da trilyonluk yolsuzluk davası var.
‘Mahkemeye intikal etti’ deniliyor. Bir zamanların CHP İSKİ’si
burada da hortladı. Ama kimse bir denetim yapmıyor.
EN PAHALI AĞAÇ
Şimdi çıkmış, ‘Sanayi ve tarım
merkezi, hayvanat bahçesi, Ankara kalesi iyileştirmesi yapacağım’
diyor. Bunları 15 sene önce de söyledi. Yapamamasının nedeni olarak
yargıyı gösteriyor. Bu doğru değil. Ciddi para geliyor. Bu paralar
doğru harcanmalı. Refüj ağaçlandırmasında belediye 1yerine 9
ödedi.. Dünyanın hiçbir ülkesinde bu yok. Dünyanın en pahalı
ağaçları bunlar. Bunların hepsi incelenmeli ve soruşturulmalı.
PARA BULAMAZLAR
ZK: Herhalde eski öğrenciniz ve mevcut
belediye başkanı olduğu için hep Gökçek’ten söz ediyorsunuz. Ama
başka rakipleriniz de var…
VC: Karayalçın’ın projelerine de baktım. 4
metrodan söz ediyor. Işıklı barajından söz ediyor. Ama Işıklı
barajı zaten ihale edildi. Kızılırmak’a arıtmadan söz ediyor. 4
metro sözü havada kalır. Siz ulaşım projenizi hazırlarsınız, makro
düzeyde o proje ne gerektiriyorsa onu yaparsınız. Köln’de 70 yıllık
proje var. Her gelen başkan bir bölümünü yapıyor, diğerleri devam
ediyor. Gelen her başkan bu makro ulaşım projesi ile oynamamalı.
Önce yapılaşma yapılıyor sonra çare aranıyor. Bu zor oluyor. 25 bin
insana iş bulacağım diyor. Diğerleri ne olacak. Verdiği bu söz 450
milyon dolar tutuyor. Buna bütçe yetmez. İstese veremez. Yasa
engel. Hemşerilik geliri diyor. Toplam 650 milyon ediyor. Vermesi
mümkün değil. Bence seçim öncesi heyecanla söylenen sözlerdir.
KARAYALÇIN HEYECANLI
ZK: İyi de 25 bin insana iş imkanı sağlamak iyi bir
şey değil mi? Ülkenin en büyük sorunu işsizlik. Sizin alternatif
bir öneriniz var mı?
VC: Alternatif var tabii. Mantıklı olan sanayide,
iş çevrelerinde araştırma yaparsınız. İhtiyaç duyulan alanları
belirler, bu alanlar için kalifiye eleman yetiştirmek için kurslar
açarsınız. Yetişen elemanları da hazır talep olan bu işyerlerine
sunarsınız. Belediye ulaşım, çıraklık eğitimi gibi takım yardım ve
destekler verebilir. Karayalçın’ın alacağı 25 bin kişi ne iş
yapacak? Bahçeye bakacak falan diyor. Zaten bunlarla ilgili birim
var. Milli Görüş belediyeciliğinde yerel referandum var. Yani
örneğin Mamak’a götüreceğiniz hizmeti önce Mamak halkına soracağız.
Halka sormadan talebini almadan hizmet götürüyorsunuz. Ama bu
verimli bir hizmet olmuyor. Karayalçın’ın Kentsel Dönüşüm Projesi
de heyecanla hazırlanmış ve eksiği var. Artık bilim ve teknoloji
çok gelişti. Artık ulaşım bilim oldu. Bilime uygun olmalı
yapacaklarınız. Belediye her türlü hizmeti hem halka danışarak hem
de halkın en ucuz şekilde yararlanacağı şekilde sunmalı. Bakın
Resmi enflasyon ile belediye enflasyonu arasında nasıl uçurum var.
Doğalgazda yüzde 170, ulaşımda yüzde 180 zam yapmış. Belediye
enflasyonu çok yüksek.
MUSLUKLAR ÇÜRÜYOR
Karayalçın’dan bir örnek
verelim. Doğalgaz dönüşüm projesinde kullanılmak üzere 42 bin prinç
musluk alınıyor. Sonra ‘bu aradığımız ürün değil’ deniyor ve
çürümeye bırakılıyor. Maliyeti 291 bin 883 dolar. Doğalgazda
kullanılamaz diye çürümeye bırakılan bir ürün satın alınmış. Bu
tablo şunu gösteriyor. Bu işte bir sorumsuzluk var. Karayalçın
döneminde yine danışmanlar konusu var. Tam 221 danışmanı var.
Danışmanlar ordusu. Bunlar bankamatik memurlarıydı. Ödenen paralara
bakınca şaşırırsınız. Danışmanlar içinde CHP’li vekiller bile var.
Hepsini BİT’lere doldurmuşlardı. Gökçek de bundan farklı bir şey
yapmadı.
UTANIR MI BİLMEM
Belediye kaynaklarının 1 lirası ile 1 trilyonu arasında fark
yoktur. 1 liraya sahip çıkmayanlar 1 trilyona da sahip çıkmaz.
Belediyenin binaları mı yoktu? Çaydan gelen suya arıtma yapalım mı
yapmayalım mı diye tartışılıyor ama binaya trilyonlar yatırdı.
Gökçek kendi kendine raporlar icat ediyor. Getiriyor götürüyor.
İnsan sağlığı tartışılır mı? Su tartışılmaz. Bir gün arıtma tesisi
yapılacak ve Gökçek utanacak. Utanacak diyorum ama utanır mı
bilemiyorum…
FUTBOLA BAĞIŞ OYUNU
Yaptığına bakın. İki Ankara takımı var. Kasap açacaksan 2 milyar,
büfe açacaksın 3 milyar takıma bağış yaptırıyor. Belediye başkanı
spor başkanı olamaz. Ama Gökçek oluyor. Etik ve estetik yok .
Ahlaki değerleri bir tarafa attık ama estetik bile yok. Ankara en
fazla görüntü kirliliğine sahip kent. Acımamak mümkün değil. İnsan
üzülüyor. AKP ile CP arasında fark yok. İkisinin de ürettiği
formüller dışarıdan para bulmaya dayanıyor.
İSTANBUL’DA BİR ACAİP İŞ
Milli Görüş belediyeciliğinin olmadığı her yerde bu tür işler var.
İstanbul’da İmar danışmanının evinde hırsızlık oluyor, 2 trilyon
para çıkıyor. İmar komisyonunda iş dönüyor , rant dönüyor. Bunun
adı profesyonel hırsızlıktır. Bu para nasıl oluyor orada? Bir
acayip iş. Biz ne yargıç ne savcıyız. Ama gördüğümüz eksiklikleri
söylüyoruz. Siyasi ahlakı savunuyoruz. Gökçek’i ağır
eleştiriyorsunuz derler ama biz eleştiri hakkımızı kullanıyoruz. 4
milyon Ankaralının durumunu konuşuyoruz. Yapılanlar azdır.
DENETİM EKSİKLİĞİ VAR
ZK: Çizdiğiniz tabloda her tarafta sıkıntı
olduğu görülüyor. Belli bir sıkıntı var da bu sıkıntı nereden
kaynaklanıyor, temeli ne?
VC: Denetimsizlikten kaynaklanıyor. Belediye
denetiminde bir iç denetim vardır. Bu denetmeni belediye başkanı
atar. Başkanın atadığı biri başkanı denetleyebilir mi? Gökçek’in
sumen altında teftiş kurulunun, iç denetimin verdiği raporlar
bekliyor. İşleme koysa yargıya gider. Bir de Sayıştay denetler,
belediyeleri. Ama yaptırımı yoktur, yeterli değildir. İçişleri
Bakanlığı, mülkiye müfettişleri de inceler. Ama hükümet sizdense,
içişleri bakanı izin vermezse bu da yapılamaz. Yaşanan durum,
‘Bizim hırsız sizinkinden iyi’ şekline gelmiştir.
BİZİM ANLAYIŞIMIZ FARKLI
ZK: Sizin anlayışınızda bu sistemsizliği aşacak bir
yöntem var mı peki?
VC: Milli görüş
belediyeciliği insan hizmetli. Belediye kaynaklarının iyi
kullanılması, şeffaf ve saydamlık, tasarruf ve kendi ayakları
üzerinde duran bir belediye kurma anlayışıdır. İyi bir kadro
kurarsanız, bilime değer verir, uzman görüşlerine itibar ederseniz…
Ankara bu konuda zengin. Üniversiteler var. Bunlardan
yararlanırsanız, iyi bir belediyecilik yapabilirsiniz.
GÖKÇEK’TEN HABERSİZ OLMAZ
ZK: Tekrar olacak ama Gökçek de Milli Görüş,
tedrisatından geçenlerden…
VC: Biz
zamanında öğrettik ama aldıklarını yanlış uyguladı. Biz böyle tarif
etmedik ona. Bakın bu son belediyecilerin belediye arsasında
kooperatif kurma işi. Belediyenin bir arsası başkanın imzası
olmadan satılamaz. Evvela arsa ofisine yazı yazılıp izin alınır
sonra belediye meclisi sonra encümenden geçer. İhale günü
belirlenir, ilan edilir. Sonra satılır. Başkanın önüne gelir,
onaylar. Üstelik başkan iyice düşünsün, bir hata varsa dönebilsin
satıştan diye, 15 gün onay süresi vardır. 15 gün geçince imza
atmadıysa başkan, satış otomatik olarak ret edilmiş sayılır. Siz
oranın imar planını sonradan yapıyorsunuz. Arsa ham iken satıyor
sonra imarı değiştiriyorsunuz. Alan satan aynı adam. Gökçek’in
haberi olmaması mümkün mü?
ALTINOK ETKİLER
ZK: AKP Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok’un
istifasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
VC: Böyle bir olay bekleniyordu. Neden
bekleniyordu? Çünkü bir rekabet vardı. Neden bugün ortaya atıldı
iddialar, kaset varsa neden bugün çıkarıldı? Bilemiyorum. Tabii ki,
bu istifa AKP’yi etkileyecek ve tabii ki Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimini de etkileyecek. Bu bize de olumlu
yansıyacaktır. Anketler ne derse desin, biz anlayışımızı seçime
kadar halkımıza anlatacağız. Ve biz kendimizi anlatabildiğimiz
oranda oyumuz artar.