Sözün bittiği ama uygulamanın başladığı yerdeyiz
Abone olİçişleri Bakanı Muammer Güler, "Sözün bittiği ama uygulamanın başladığı yerdeyiz. Günümüzde kadına yönelik şiddet insanlık sorunu haline ge...
İçişleri Bakanı Muammer Güler, "Sözün bittiği ama uygulamanın başladığı yerdeyiz. Günümüzde kadına yönelik şiddet insanlık sorunu haline geldi. Ülkemizde uzun süreli çabaların sonunda son yıllarda şiddete maruz kalan kadınlara sunulan hizmetinin niteliğinin değişmesi için çok önemli frenlemeler yapıldı" dedi.
Jandarma Genel Komutanlığı tarafından düzenlenen "Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Projesi"nin açılış töreni Ankara JW Marriot Otel’de gerçekleşti. Program ‘Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Devam Ediyor’ başlıklı videonun gösterimiyle başladı. Törende İçişleri Bakanı Muammer Güler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Servet Yörük ve Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanvekili Bela Szombatı ile Proje Lideri Jandarma Kurmay Albay birer konuşma yaptı. Sözlerine dün hayatını kaybeden gazeteci yazar Aytunç Altındal ve sanatçı Nejat Uygur’u anarak başlayan Bakan Güler, “İçişleri Bakanlığı olarak, hem Jandarma Komutanlığı hem de Emniyet Genel Müdürlüğü olarak sözün bittiği ama uygulamanın başladığı yerdeyiz. Bütün bu sözleri en iyi uygulama tarzlarıyla hayata geçirebilirsek gerçekten burada önemli sonuçlar alırız” şeklinde konuştu.
Günümüzde kadına yönelik şiddetin insanlık sorunu haline geldiğini kaydeden Güler, “Dünyanın her yerinde farklı görünümleriyle varlığını sürdürüyor. Ülkemizde uzun süreli çabaların sonunda son yıllarda şiddete maruz kalan kadınlara sunulan hizmetin niteliğinin değişmesi için çok önemli frenlemeler yapıldı. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi gibi güncel ve önemli bir konuda yapılan bu proje yapılan çalışmaları çok daha anlamlı hale getirecektir. Bu projenin Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yürütülmesi çok önem arz ediyor” diye konuştu.
Proje kapsamında sahada olan jandarma personeline eğitim verileceğini belirten Bakan Güler, şöyle konuştu:
“Suçun sebep olduğu toplumsal yara, korku ve güvensizlik ortamı tamiri en zor hasarlardandır. Bu açıdan güvenlik hizmetinin kalitesi ve vatandaşların bu hizmetlerden ne kadar memnun oldukları hususunda en önemli ölçütlerden bir tanesi suç işleme korkusudur. Şiddete maruz kalan kadınların yaşamış olduğu suç korkusu da devlet tarafından sunulan güvenlik hizmetinin kalitesini belirleyecek önemli etkenlerden birisidir. Pek çok bilimsel çalışmaya göre kadınlara erkeklere göre daha fazla suç korkusuna maruz kalırlar. Konuya yasal açıdan bakılacak olursa geçtiğimiz yıl Mart ayında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın önemli gayretleri sonucunda yürürlüğe giren 6274 sayılı kanun bu konuda özellikle koruyucu ve önleyici tedbirlerin hayata geçirildiği önemli bir çalışma ve mevzuat niteliğindedir.”
Güler, yasal açıdan bakıldığında koruyucu ve önleyici kanun çıkarıldığını, uluslararası olarak da kadına yönelik şiddet konusunda yaptırım gücü olan ilk sözleşme niteliğindeki ’İstanbul Sözleşmesi’nin de ilk defa Türkiye tarafından imzalandığını söyledi. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için sadece yasal düzenlemelerin yeterli olmadığını kaydeden Bakan Güler, "Kadın ve erkeğin eğitilmesi, toplumda sevgi, saygı, şefkat ve insan odaklı bir kültürün yerleşmesi gerekmektedir. Bizim esasen kültürümüz bütün bu unsurları elbette ki içeriyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele sadece kolluğun da yürütebileceği bir mücadele değildir, aynı zamanda kurumlar arası işbirliğini de zaruri kılan bir süreçtir" diye konuştu.
Güler, bu projeler geliştikçe çok daha önemli kazanımların sağlanacağını, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Avrupa Birliği Bakanlığı’nın konuyla ilgili işbirliğine ilişkin önemli protokollerinin bulunduğunu söyledi. Bakan Güler, Jandarma Genel Komutanlığı’nın yürüteceği bu projenin kadına yönelik şiddetle ilgili yaşanan sorunların hem tespitine hem de farkındalığın daha da yaygınlaştırılmasına karşılıklı fikir alışverişleriyle, mücadeledeki etkinliğin artırılmasına katkı sağlayacağına inandığını ifade etti.
“ŞİDDETE SIFIR TOLERANS”
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Şahin ise, Türk Ceza Kanunu’nda kadına şiddet konusunda yapılan değişiklikleri anlatarak, jandarmanın kadına şiddet konusundaki duruşunu değerlendirdi. Şahin, kurumsal kapasiteyi artırmak, bunu bir eğitim seferberliğine dönüştürmek ve bunun sonunda toplumdaki zihinsel dönüşümü sağlamak gerektiğini kaydetti. Bakan Şahin, bu konuda bütün ekibine ve Jandarma Genel Komutanlığı’na teşekkür ederek, birlikte yaptıkları çalışmalarla şiddete sıfır toleransla bunu başaracaklarını vurguladı.
Konuşmasında dün hayatını kaybeden yazar Aytunç Altındal ve sanatçı Nejat Uygur’u anan Bakan Bağış ise, Nejat Uygur için, "Yıllarca bize tebessüm ettiren, hepimizin anılarında yeri olan ve her zaman anılarımda yaşayacak çok önemli bir duayendi" ifadelerini kullandı. GATA’da tedavi gördüğü sırada Başbakan Erdoğan’ın Uygur’u ziyaret ettiği sırada eşi Emine Erdoğan’ın hastaneye alınmamasına da değinen Bağış, "Hatırlarsanız Sayın Başbakanımız Nejat Bey’i hastanede ziyaret etmek istemişti ama o günün koşullarında kendisiyle birlikte hasta ziyaretine giden eşi Emine Hanım hastaneye girememiş, Nejat Bey’in eşiyle yakındaki bir pastanede görüşmüştü. O günün Türkiye’sinden bugünün Türkiye’sine gerçekten çok şey değişti ama önemli olan tabuların yıkılıyor olması. Önemli olan birbirimizi değiştirmeye kalkmadan birbirimizi olduğu gibi kabul edip, birlikte çok önemli projelere beraber imza atabilmemiz. İşte kadına yönelik şiddetin önlenmesi öncelikle kadının özgürlüğünün yapılmasıyla mümkün olacaktır” değerlendirmesini yaptı. Özgürlüğünü elinden almanın kadına uygulanan en vahim şiddetlerden bir tanesi olduğunu belirten Bağış, "Bugün Türkiye askeriyle siviliyle, doğulusuyla batılısıyla, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle aynı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi, aynı Çanakkale’de olduğu gibi bu ülkenin Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesine çıkması için el eledir, omuz omuzadır, yürek yüreğedir" dedi.
“TÜRK KÖKENLİ BİR AVRUPA PARLAMENTOSU ÜYESİNİN SÖYLEDİĞİ GİBİ ’AB’YE DAMSIZ GİRİLMEZ’”
Bakan Bağış, bakanlıklarla işbirliği yapan ve AB fonu kullanan Jandarma Genel Komutanlığı’nın kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda öncü rolü oynamasını önemsediklerini belirterek, son 11 yılda kadınlara yönelik çok önemli adımlar atıldığını ve kadınların pozitif ayrımcılık uygulanan tek kesim olduğunu belirtti. Bağış, şöyle devam etti:
"AB’ye açılan kapının kilidi kadınlarımızın gönüllerindedir. Türk kökenli bir Avrupa Parlamentosu üyesinin söylediği gibi ’AB’ye damsız girilmez’. Biz kadınlarımızın toplumda hak ettiği yeri kazanması için hep birlikte çalışmalıyız ve bugüne kadar önemli başarılara imza attık. Şu anda TBMM’de kadın oranı Cumhuriyet tarihimizin en yüksek noktasındadır. Artık CEO’sundan bakanına kadar toplumun her kesiminde kadınlarımızın daha aktif bir görev aldığını görüyoruz ama yeter mi? Kesinlikle yetmez. Toplumun yarısını oluşturan kadınlarımızın yönetimde de hak ettiği noktayı yakalaması lazım."
Yerel seçimlerin yapılacağı 30 Mart tarihinin kadınların yönetimde söz sahibi olmaları açısından tarihi bir dönüm noktası olacağını kaydeden Bağış, "Şehirlerimize de kadın elinin değmesinin vaktinin geldiğine inanıyorum. Ümit ediyorum ki Türkiye’nin birçok yerinde yerel yönetimlerde kadının çok daha aktif olduğunu ve çok daha farklı bir performans ortaya koyduğunu 30 Mart itibarıyla hep birlikte göreceğiz" dedi.
Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır gezisine de değinen Bağış, "İşte eskiden korku, dehşetin kol gezdiği Diyarbakır’da geçtiğimiz hafta sonu kadınlarımızın toplumsal barış için ne kadar arzulu olduğunu, ne kadar sevdalı olduğunu hep beraber gözlemledik. Bir zamanlar başbakanlar o topraklara, o bölgeye gittiği zaman kepenkler kapanır, çöp dağlarından başka bir şey görülmezdi ama Diyarbakır’da on binler, hatta yüz binler sokaklardaydı. Ben sayın bakanlarımla birlikte gözlerimle gördüm. Artık bu millet devletiyle barışık yaşamak istiyor. Bu millet kadınıyla, erkeğiyle birlikte AB standartlarının üzerine çıkmak istiyor. Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal’in hayallerinin gerçekleştiğini, çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmış bir ülke olduğunu görmek istiyor. Bunu da yine hep birlikte yapacağız, hep beraber olacağız” ifadelerini kullandı.
(İHA)