Sözcü davasına Cem Küçük'ün sözleri damga vurdu
Abone olSözcü Gazetesi davasının ikinci gününde tanıklar dinlendi. Tanıklardan Cem Küçük ve Ersoy Dede'nin Sözcü hakkındaki açıklamaları dikkat çekti
Sözcü Gazetesi davasının ikinci gününde tanıklar dinlendi.
Tanıklardan Cem Küçük “İşim gereği gazeteleri didik didik
ederim. Bu 3 kişi hakkında ‘FETÖ’ye yardım yataklık ediyor’ veya
‘Gökmen, Cumhurbaşkanı’nın yerini gösterdi’ sözlerinin iddianemeye
girmesi komik” dedi. Diğer tanık Ersoy Dede ise
"Sözcü’nün FETÖ’cü olması deli saçmasıdır"
ifadesini kullandı.
Ankara'dan SEGBİS sistemi ile davaya bağlanan Eren Yıldız sanıkları tanımadığını ifade etti. Sözcü Gazetesi ile ilgili FETÖ'nün bağlantısı hakkında bilgisi olup olmadığı sorulan Yıldız, “Bylock kullandığım için bir süre tutuklu yargılandım. Aydınlık gazetesine verdiğim röportajda cezaevinde ‘FETÖ'den tutuklular Sözcü okuyor’ diye beyan verdim. FETÖ’den tutuklu olanlar Sözcü davası ile ilgili ‘AKP ile Atatürkçüler birbirlerini yesin' diyorlardı. Ayrıca tutuklu olan FETÖ’cüler Sözcü Gazetesi’ni ‘AKP'ye muhalif diye’ alıyorlardı. Gazetedeki yazarları eleştiriyorlardı. Sözcü'yü ideolojik olarak destekledikleri için almıyorlardı” dedi.
ERSOY DEDE: SÖZCÜ'NÜN FETÖ'CÜ OLMASI DELİ
SAÇMASIDIR
Kimlik tespitinin ardından Mahkeme Başkanı diğer tanıklara da
yaptığı uyarıları tekrarladı. Mahkeme Başkanı diğer tanıklara
sadece iddianame üzerinden konuşmalarını somut bir delilleri varsa
mahkemeye sunmalarını istedi. Ayrıca mahkeme Başkanı davanın
konusundan sanıklar Gökmen Ulu, Mediha Olgun ve Yonca Yücekaleli
hakkında olduğunu, Sözcü'nün FETÖ’yle bağlantısı hakkında elle
tutulur ve gözle gördüğü bir bilgisi varsa söylemesini söyledi.
Ayrıca başkan “Nasıl tanık olduğunu da anlatmasını” istedi.
Ersoy Dede ifadesinde şunları söyledi:
“17-25 Aralık sonrası devletle kurulan kumpastan geçti. Bu
süreçte Sözcü Gazetesi 17-25 Aralık’taki süreçte bilerek ya da
bilemeyerek FETÖ’nün yeni bir yayın organı arayışına hizmet
ettiğini gördük. FETÖ'nün beslendiği kurumlar Zaman ve Samanyolu
gibi kurumlardı. Başka kurumları kullanmak istedi. O dönemde Aktüel
dergisi ve Star gazetesine yazdığım yazılarla ilgili savcılık
tarafından çağırıldım. Bana sorulan iddialar arasında (yanlış
biliyorsam özür dilerim) bana sorulan Burak Akbay'ın FETÖ'nün
evlerinde kaldığı iddiasını sordular. Ben de sadece Fehmi Koru'nun
iki ayrı yerde yazdığı yazıdan bilgi sahibi olduğumu söyledim.
Ancak bu iddialar daha sonra yalanlandı. Benim açımdan Sözcü
Gazetesi’nin FETÖ’cü olması deli saçmasıdır. Sözcü’nün yolsuzluk
soruşturmaları sırasında FETÖ’nün hoşuna giden yayınlar yaptığını
gördüm. Sözcü’nün okurları arasında belirli bir noktaya kadar bir
tane bile FETÖ’cü yoktur. O haberleri yapanların da 15 Temmuz
sonrası ve 17-25 Aralık döneminde yapılan yayınlarla ‘FETÖ’ye
bilmeyerek hizmet ettiklerini görmüştür’ diye tahmin ediyorum.
Gökmen Ulu'nun haberi için tutuklu olmasını doğru bulmuyorum.
Gökmen'in haberi gazetecilik faaliyeti olan haberine karşılık benim
tanık olmam kürsünün önünde olmam benim adıma utanç vericidir”
Celal Ülgen ise tanığa, “İfadenizde 17-25 Aralık'taki bazı manşetlerin FETÖ'nün hoşuna gittiğini ifade ettiniz. Cumhuriyet savcısı o haberleri dosyayı koydu. Biz yarın yine bu haberleri tartışacağız ve gazetelerde yer alacak. Bu da FETÖ'nün hoşuna gidecek mi? diye sordu.
Ersoy Dede, “17-25 Aralık mahkeme kararı ile kumpas olarak belirlendi. Bakan çocuklarının yolsuzluk yaptığı iddiası kumpas olarak mahkeme tarafından belirlendi” yanıtını verdi.
CEM KÜÇÜK: SÖZCÜ FETÖ'CÜ DEMEK ÇOK
KOMİK
Duruşmada daha sonra Cem Küçük tanık olarak
yerini aldı. Küçük ilk sanıkları tanımadığını söyledi. Küçük
“İşim gereği gazeteleri didik didik ederim. Bu 3 kişi hakkında
‘FETÖ’ye yardım yataklık ediyor’ veya ‘Gökmen, Cumhurbaşkanı’nın
yerini gösterdi’ sözlerinin iddianemeye girmesi komik” dedi.
Küçük şöyle konuştu:
“Başta bu üç kişi hakkında FETÖ’ye ‘yardım ve yataklık’ ediyor, ya da Gökmen Ulu ve diğer sanıkların FETÖ’ye yardım ve yataklık ettiği iddiası çok komik. Mali işlerle ilgili kısımda 2010 yılındaki işlerin iddianameye yazılmaması gerekirdi. Bizim de yayın evimiz var reklam alıyoruz. Bu örgüt 2013 sonrası terör örgütü olarak kabul edildi. O tarihte bütün gazeteler benzer manşetleri attı. Bir madenci oğlu olarak söylüyorum. Bu iddianameye bakarak Sözcü Gazetesi FETÖ'ye yardım ve yataklık ediyor denemez. Saygı Öztürk ve diğer Sözcü yazarları FETÖ'ye ‘bunlar terörist' derlerdi. Ancak 17-25 Aralık’tan sonra Saygı Öztürk'ün FETÖ'nün yayın organında program yapmasını eleştirmeleri lazımdı.”
"BEN BURAK AKBAY FETÖ EVLERİNDE YETİŞTİ
DEMEDİM"
Cem Küçük'e Saygı Öztürk'ün akrabasının FETÖ
İmamı olduğu iddiası da soruldu. Küçük, “Yenişafak’ta yazdığım
yazıda bunu söyledim. Öztürk kendisi yaptığı açıklamada aynı köylü
olduklarını belirtti. Ben buna bir şey ekleyemem bilgim de yok”
dedi.
Mahkeme Başkanı “Burak Akbay'ın FETÖ evlerinde yetiştiği iddiasını da” sordu. Küçük bu soruya “Böyle bir bilgim yoktur. Kaldı ki bu devletin bileceği bir iştir. Ben sadece medyadaki iddiaları biliyorum” dedi.
Küçük'e Saygı Öztürk'ün akrabasının FETÖ İmamı olduğu iddiası da soruldu. Küçük, “Yenişafak’ta yazdığım yazıda bunu söyledim. Öztürk kendisi yaptığı açıklamada aynı köylü olduklarını belirtti. Ben buna bir şey ekleyemem bilgim de yok” dedi.
Mahkeme Başkanı “Burak Akbay'ın FETÖ evlerinde yetiştiği iddiasını da” sordu. Küçük bu soruya “Böyle bir bilgim yoktur. Kaldı ki bu devletin bileceği bir iştir. Ben sadece medyadaki iddiaları biliyorum” dedi.
FUAT UĞUR: BEN SÖZCÜ'NÜN FETÖ İLE İRTİBATLI OLDUĞUNA
DAİR HİÇBİR ŞEY BİLMİYORUM
Cem Küçük’ün ardından diğer
tanık gazeteci Fuat Uğur söz aldı. Kimlik tespitinin ardından Fuat
Uğur, sanıkları tanımadığını beyan etti. Uğur, “Sözcü Gazetesi ile
tartışmalarımız oldu, yaptığı haberleri eleştirdim. Fehmi Koru
yıllar önce yazıya itiraz etmedi o dönemde. Rahmi Turan'ın
köşesinde yayınladığı bir karikatürü eleştirdim. Bunlar Sözcü’nün
FETÖ’ye hizmet ettiğini göstermez. Bu iddianamede tanık olmamı da
anlamıyorum. Gökmen Ulu ve Mediha Olgun haksız yere tutuklu kaldı
ve tutuklu yargılandı. Gökmen Ulu'nun gazetecilik refleksi ile
yaptığı haberle ilgili tutuklu olmaması gerektiğini de yazdım. Ben
iddianamede bir somut kanıt da görmedim. Gökmen'in tutukluğu
ızdıraba döndürüldü. Ben, Sözcü Gazetesi’nin FETÖ ile irtibatlı
olduğuna dair hiçbir şey bilmiyorum. Bu dava bence bir hukuk
devletine zarar vermeden bitirilmeli diye düşünüyorum” dedi.
HÜSEYİN GÜLERCE: BENİM BİLGİM YOK
Hüseyin Gülerce SEBSİS sistemiyle tanık ifadesini verdi. Mahkeme
Başkanı sık sık Gülerce’ye “Sadece bildiklerini anlat. Başka
konulara girme” diye uyarıda bulundu. Gülerce, Sözcü
hakkındaki FETÖ’cü iddiaları için “Bu konu hakkında bilgim yok.
Sadece Fehmi Koru’nun yazdıklarını okudum” dedi.
Gülerce’nin ifadesi şöyle:
“Savcılığa 14 haziran 2017'de yapılan davet üzerine ifade verdim. Sanıklarla bire bir tespitim ya da tanıklığım yok. Ben sadece Sözcü gazetesinin FETÖ ile birlikte hareket edip etmediklerine dair bildiklerimi anlatacağım. 7 Şubat MİT krizine kadar cemaat ve Gülen hareketi olarak bilinen grup içerisine Zaman Gazetesi'nde yöneticilik yaptım Gazeteciler ve Yazarlar Deneği'nde yöneticilik yaptım. 7 Şubat 2012'de bu yapıya tavır koyup tamamen karşısına dikilmeme rağmen. Bana göre sakladıkları manşetler var. Emin Çölaşan 29 Ekim 2015'te Milli Güvenlik Kurulu'nun FETÖ’nün terör örgütü olduğunu belirmesine rağmen yazı yazdı. Sözcü'nün FETÖ ile birlikte hareket ettiğini bu yazı destekler niteliktedir. Çölaşan yazısınında “Şimdi FETÖ’yü destekleme zamanı” diye yazdı.”
Gülerce ilgili yazıyı okuyarak şu yorumlarda bulundu “Türkiye'de medyada 29 Ekim 2015'te FETÖ’yü destekleyen başka bir yazı okumadım. Emin Çölaşan bununla kalmıyor. Devleti ve yargıyı ele geçirdiği ortaya çıkan FETÖ'yü değil PKK'yı ve HDP'yi savunuyor. Ben defalarca bu yazıyı okudum ama iddianameye koyulmadı”
Mahkeme Başkanı, Gülerce'ye müdehale ederken konunun bu mahkemenin konusu olmadığını söyledi. Gülerce buna rağmen iddiasına devam etti. Gülerce, elinde belgeler olduğunu iddia etti. 1 Ocak 2016'daki Sözcü Gazetesi manşetini gösterdi. Gülerce, “Nasıl Emin Çölaşan'ın yazısı nasıl gazeteyi bağlıyorsa bu manşette gazeteyi bağlar. Öğleden sonra yapılan toplantıda manşet belirlenir. Orada bunu savunacaklar buna engel olmak adına söylüyorum. Birinci sayfadaki hata gözden kaçmayacak kadar önemlidir. En altta ‘Öl' yazıyor. Diğer kısımlarda Recep Tayyip Erdoğan olduğu için burada bahsedilen Recep herhangi bir Recep değildir. Hiçbir gazete Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanın ölmesini isteyemez” dedi.
DAVANIN TEK TUTUKLUSU GÖKMEN ULU
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün yapılan ilk duruşmada
tutuklu sanık Gökmen Ulu savunmasını tamamladı. 15 Temmuz darbe
girişiminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı yerin
haberini yaparak darbecilere yer bildiriminde bulunduğu iddialarına
cevap veren Ulu, yapılanın sadece haber olduğunu anlatarak
suçlamaları reddetti.
FETÖ ile suçlanmasının ağır bir iftira olduğunu ve bu durumun da son derece ağrına gittiğini belirten Gökmen Ulu, "Asıl sorun muhalif gazetecilik ise bununla yargılanmak daha doğru olurdu" dedi. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de liderlerin attığı her adımın haber niteliği taşıdığına dikkat çeken Ulu, "Özal'dan Demirel'e kadar liderlerin sayısız haberleri yapılmıştır. Cumhurbaşkanı'nın da birçok yerde yaptığı tatillerle ilgili haber olmuştur. Bu haberleri de tüm gazeteler kullanmıştır" dedi