Söylentiler gerçekmiş! 2200 yıllık antik kent keşfedildi
Abone olANTALYA'da define avcılarının sözlerinden yola çıkarak dağlık bir bölgede yapılan inceleme sonucunda, yabani otlar altında saklanmış 2 bin 200 yıllık antik kentin kalıntılarına ulaşıldı.
Akdeniz Belediyeler Birliği ve Kepez Belediye Başkanı Hakan
Tütüncü, evlerin, hamamların, kiliselerin, mezarların, zeytinyağı
işliklerinin ve Arete Kulesi'nin bulunduğu geniş bir alana sahip
Lyrboton Kome Antik Kenti'nin hikayesini anlattı.
Yaklaşık 7 yıl önce buranın varlığından haberdar olduklarını söyleyen Tütüncü, "Yıllardır buralarda define avcıları dediğimiz kimseler izinsiz çalışma yapmışlar. Bölge halkının bunları bize aktarması ile inceleme çalışması başlattık" dedi.
Bölgeye geldiklerinde çevre kirliliği ile karşılaştıklarını anlatan Tütüncü, çalıların, otların, yabani bitkilerin altında tarihi kalıntılara rastladıklarını belirtti. Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü, Antalya Müze Müdürlüğü işbirliğinde kalıntılar incelendiğinde 2 bin 200 yıllık antik bir kentin varlığından haberdar olduklarını aktaran Tütüncü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bölgede önce temizlik çalışması yaptık, tarihi kalıntıları
çalılardan, yabani otlardan temizledik. Bir projelendirme ile
arkeolojik kazılar devreye girdi. Her kazı ile ilginç bilgilere
ulaştık. Buranın Anadolu'da zeytinyağı üretiminin entegre olarak
yapıldığı ilk merkezlerden biri olduğunu öğrendik. Büyük bir
tesisin bulunduğunu ve önemli bir tarihin yattığını, zeytinin tarih
içerisindeki yolculuğunu bize anlatacak bir antik kent olduğunu
öğrendik. Bu tarihi mirasın mutlaka Türkiye turizmine
kazandırılması, Antalya'ya bir değer olarak armağan edilmesi için
de gerekli çalışmaları yürüttük ve yürütmeye devam
ediyoruz."
Bölgeyi klasik bir ören yerinin ötesinde 2 bin 200 yıllık
zaman koridoru olarak düşündüklerini ve bu yönde çalışma
yaptıklarını dile getiren Tütüncü, yaklaşık 4 yıldır süren
çalışmanın neticesinde ilk etabın bittiğini, gezi rotaları
oluşturularak bölgenin ziyaretçilere açıldığını kaydetti.
Bölgede restorasyon ve renovasyon (koruma amaçlı yenileme)
çalışmalarının yürütüldüğünü belirten Tütüncü, şunları söyledi:
"Burayı arkeoparka dönüştürmeyi planlıyoruz. Gelenler evleri, hamamları, kiliseleri, sarnıçları, mezarları, zeytinyağı işlikleri ve Arete Kulesi ile ayakta duran antik kenti görecekler. Ayrıca bölgede zeytinyağı üretiminin yolculuğunun anlatıldığı tanıtım merkezleri yapacağız. Bunun dışında Türkiye'nin en büyük, en kapsamlı, en nitelikli zeytinyağı müzesini Antalya'ya kazandırma gibi bir hedefimiz var. Özel bir müze hayal ediyoruz, inşallah bunu da gerçekleştireceğiz. Antik kent zeytinyağının Ege'den önce Akdeniz'de var olduğunu gösteriyor, zeytinyağının bu kadar köklü tarihini anlatacağız."
Antik kentin keşfinden sonra zeytin ve zeytinyağı hakkında da
araştırmalar yaptıklarını dile getiren Tütüncü, zeytinyağının ilk
etapta bir gıda maddesi olarak değil, kandilleri aydınlatmak için
yakıt olarak kullanıldığını ifade etti.
Lyroboton Kome Antik Kenti Kazı Bilimsel Danışmanı Prof.
Dr. Nevzat Çevik de alanda yaptıkları kazı çalışmalarında bölgenin
hikayesine ilişkin önemli bilgilere ulaştıklarını söyledi.
Antik kentin hikayesinin 'Arete' isimli bir kadın ile başladığını anlatan Çevik, şu bilgileri verdi:
"Arete hanım, güçlü bir kadın, bu şehrin de varlık sebebi.
Şehrin kurgusunda, özellikle zeytinyağı vakfının kuruluşunda,
yaşatılmasında önemli rolü bulunuyor. Arete Kulesi'ni yaptırıp
İmparator Domitian'a ve Perge Artemisi'ne adamış ve zeytinyağı
yerleşiminin organizasyonunu başarmış ve en önemlisi zeytin vakfı
kurarak üretimi kurumsallaştırmıştır. Vakıf ve üretim köyü
sahipliği ve kontrolü Arete ile başlayıp kızı Kille ve sonrasındaki
nesillerle devam etmiştir. Bölgede kadın egemenliğini
görüyoruz."
Kalıntıların çok geniş bir alana yayıldığını ifade eden Çevik, çok sayıda zeytinyağı işliğinin bulunmasının bölgenin önemli bir zeytinyağı üretim merkezi olduğunu gösterdiğine işaret etti.
Çevik, "Kazılarda ortaya çıkan eserler, mezarlar, mimari yapılar bizim önemli bir yerleşim alanında bulunduğumuzu gösteriyor. Burası yüzyıllardır duruyordu ama kimsenin haberi yoktu." dedi.