Sosyolog Pınar Selek hakkında kırmızı bülten çıkarıldı
Abone ol25 yıl önce Mısır Çarşısı'nda 7 kişinin öldüğü, 128 kişinin yaralandığı patlamayla ilgili sosyolog Pınar Selek hakkında tutuklama ve kırmızı bülten kararı çıkarıldı.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca
1998'de Mısır Çarşısı'nda 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin de
yaralandığı patlamaya ilişkin haklarındaki beraat kararları bozulan
sanıklardan sosyolog Pınar Selek hakkında kırmızı
bülten, sanık Abdülmecit Öztürk hakkında ise tutuklamaya yönelik
yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi.
Yargıtay kararının ardından dava dosyasının gönderildiği İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hazırlanan tensip zaptında Pınar Selek ve Abdulmecit Öztürk "sanık", İsmet Çetinkaya, Zeynep Yarar ve Meral Aydın "katılan" sıfatıyla yer aldı.
Sanıkların suçunun "devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak" olduğuna yer verilen tensip metninde, katılan Zeynep Yarar'ın vefat ettiği kaydedildi.
Mahkeme heyeti, Pınar Selek'in yokluğunda tutuklanmasına ve hakkında kırmızı bülten çıkarılmasına karar verdi.
Genelge hükümlerine uygun olacak şekilde hazırlanacak kırmızı
bülten formlarının doğrudan Adalet Bakanlığına iletilmesine
hükmeden heyet, sanık Abdulmecit Öztürk hakkında ise tutuklanmasına
yönelik yakalama kararı çıkarılmasını karara bağladı. Mahkeme,
duruşmanın 31 Mart'ta yapılmasına karar verdi.
Fransa'da yaşayan Pınar Selek: Dönünce halaya duracağım
Fransa’da yaşayan Selek, Ceza Genel Kurulu ve ardından gelen mahkeme kararına ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Mısır Çarşısı Davası, 25 yıldır sürüyor. Hayatımın yarısı. 25 yıldır sürdürdüğümüz hukuk mücadelesini boğmaya çalışan mafya çete sisteminin bir aynası. Ve bu dava ülkemizde çok daha uzun süredir kökleşen örgütlü kötülüğün bir göstergesi.
Sahte belgelere dayalı bu sahte karar, seçimden önce gündeme sokulan karanlık senaryolardan sadece bir paragraf. Farklılıkların eşitlik ve özgürlük temelinde birlikte yaşamasından yana olanlara reva görülen kirli oyunların sadece bir parçası. Yani bizim mücadelemiz ülkemizdeki ağır bedellerle süren yaşam direnişinin sadece küçük bir parçası. Birlikte kazanacağız.
13 yıl önce ayrıldığım topraklara döneceğim ve tanıdığım tanımadığım dostlarla büyük bir halaya durağım. İçimdeki büyük acıya rağmen bu halayın umuduyla güçlüyüm.
Davanın geçmişi: Patlamaya bomba mı yoksa...
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'nda 1998'de 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin davada, "patlamaya bombanın mı yoksa LPG'nin mi neden olduğunun kesin tespitinin yapılamadığı" gerekçesiyle Pınar Selek hakkında beraat kararı vermişti.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Selek'in "sosyolojik araştırma yapma" adı altında silahlı terör örgütü üyeleri ile irtibata geçtiği, örgütün amacı doğrultusunda bombayı yerleştirdiğinin anlaşıldığını belirterek, beraat kararını bozmuştu.
Daire, eylemin, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü ve toplumdaki etkinliği de nazara alındığında suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nin 125. maddesinde tanımlanan "devlet güvenliğine karşı suç"u oluşturduğuna hükmederek, Selek'in bu madde kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, dairenin kararına itiraz etmesi üzerine dosya, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gelmişti. Başsavcılığın itiraz başvurusunda, patlamanın nedeninin tam olarak tespit edilemediği savunularak, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararının yerinde olduğu savunulmuştu. Başsavcılığın itirazını reddeden Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2010 yılında 9. Daire'nin bozma kararının yerinde olduğuna hükmetmişti.
Bunun üzerine davayı tekrar gören İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Şubat 2011'deki duruşmada, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, sosyolog Pınar Selek ile Abdülmecit Öztürk hakkında verilen beraat kararının bozulması yönündeki kararına karşı direnmiş, diğer sanıklar Kadriye Fikret Sevgi, Heval Öztürk ve Maşallah Yağan açısından ise bozma ilamına uyulmasını kararlaştırmıştı. Mahkeme, 22 Kasım 2012'deki duruşmada ise Pınar Selek ve Abdülmecit Öztürk hakkındaki beraat kararında direnmekten vazgeçmişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 2013'te görülen son duruşmada, tutuksuz yargılanan Selek'in "devletin hakimiyeti altındaki toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemde bulunmak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar vermişti. Heyet, Selek hakkında yakalama kararı da çıkarmıştı.
Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu ise Selek'in beraat etmesi gerektiğini belirterek karara muhalif kalmıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 2 Ocak 2014 tarihli tebliğnamesinde, Selek hakkındaki hapis cezasının onanmasını istemişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise 11 Haziran 2014'te dosyayı usul yönünden bozarak yerel mahkemeye göndermişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin yeni yasayla kapatılması üzerine dava dosyası, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesine gelmiş ve bu mahkemenin ilk duruşmasında, Selek ile ilgili verilen yakalama emri kararının kaldırılmasına hükmedilmişti.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 Aralık 2014'te sanıkların atılı suçu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yetecek ölçüde kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle sanıkların beraatine karar vermişti.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, yerel mahkemenin direnme kararı üzerine verdiği beraat kararını yerinde bulmayarak sanıkların eylemlerinin, olay tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 125. maddesinde belirtilen "devlet güvenliğine karşı suç" kapsamında olduğu gerekçesiyle bozmuştu.