Sosyalleşmenin en büyük düşmanı sosyal medya
Abone olModern iletişim araçlarının insan ilişkilerinde işbirliği kurmaya engel olan bir araç olduğunu belirten Üsküdar Üniversitesi Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan günümüzde sosyalliğin en büyük düşmanının sosyal medya olduğunu söyledi.
İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen 3. Mutlu İnsan Zihin,
Beden ve Ruh Festivali'ne katılan Üsküdar Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Mutluluktan Huzura Başlıklı" sunumunda
sosyalleşmenin en büyük düşmanının sosyal medya olduğunu
söyledi.
İYİ NİYET SİHİRLİ KELİME
İyi niyetin insan ilişkilerinde sihirli bir kelime olduğunu
belirten Prof. Dr. Tarhan, “İnsan iyi niyetliyse
davranışlarının kötüye gitmesi mümkün değil. Eğer iyi niyetliyseniz
ve doğruları yapmaya çabalıyorsanızçatışmalar yaşanabilir. İyi
niyetiniz varsa hatalı olsanız bile yaşanan güç çatışmasını
sağlıkla aşabilirsiniz.İyi niyet yoksa farklı bir yöne
gider” dedi.
İNTERNET YALANI DOĞALLAŞTIRIYOR
Modern iletişim araçlarının insan ilişkilerinde işbirliği kurmaya
engel olan bir araç olduğunu da vurgulayan “Bu modern araç akıllı
telefonlar ve internet. Sosyalliğin şu anda en büyük düşmanı sosyal
medya. Sosyal terapilerin en büyük düşmanı sosyal medya çünkü
internetin şu özellikleri bağımlılık yapıyor, 24 saat boyunca
ulaşım imkânı var. Onaylayıcı ve ödüllendirici, internete kolayca
ulaşabiliyorsunuz, gece uyanıp da telefonunu kontrol etmeyen çok az
kişi var. Aynı evin içinde insanlar birbirlerine mesaj atıyor.
Çocuk internette dolaşıyor, annesi babasının içi çok rahat evde
gözümün önünde diye oysa çocuk güvensiz mecralarda dolaşıyor. Orada
her şey sahte, internet yalancılığı doğallaştırıyor. Bu özellikle
bağımlılık yapan maddelerde de var” dedi.
GÜÇ ÇATIŞMALARI İŞ BİRLİĞİ İLE AZALIR
"Kişisel ilişkilerde güven esas kuşku istisnadır" diyen Prof.Dr.
Nevzat Tarhan, yalnızlaşma ve mutsuzluğa karşı en etkili tedavinin
sosyal tedavi olduğunu belirterek "Sosyal tedavinin üçayağı vardır.
Duygusal pozitiflik, zihinsel esneklik ve davranışsal
kucaklayıcılıktır. İletişimde ve kişilik çatışmalarında en önemli
sebep işbirliğinden kaynaklanan sorunlardır. Birbirini seven
kişiler aşık oluyorlar, evleniyorlar ancak iyi işbirliği
kurmuyorlar. Güç ve kişilik çatışmaları sadece işbirliği ile
aşılır. İş ilişkilerinde de işbirliği önemlidir" dedi.
Nöropsikoloji bakışı ile zekâ türlerinin beşe ayrıldığını belirten
Prof. Dr. Tarhan bunları şöyle sıraladı: Mantıksal zekâ, duygusal
zekâ, sosyal zekâ, bedensel zekâ ve vicdani zekâ. Bu beşzekâ
türünün değerlerinin farklı olduğunu kaydeden Tarhan,
“İnsanı harekete geçiren fikirler değil duygulardır.
Duygulara düşünce kattığınızda bu inanış oluyor, inanışolduğunda
bilgisayarın enter tuşuna bakmak gibi oluyor. Kişi bunu o zaman
içselleştiriyor, o yetmiyor bunu devam ettiriyor. Devam ettiği
zaman alışkanlık oluyor. Bunu 6 ay süreyle yaparsanız kişilik
haline geliyor” dedi.
21’inci yüzyılın bilgelik çağı olması gerektiğini belirten Tarhan,
“İnsanlık şu anda daha çok bilgi sahibi. Dünya çok hızla
gelişiyor ve değişiyor. İnsanlar böyle bir ortamda varlıklı güçlü
fakat mutlu değil. Bu çağ sekülerizm çağı, dünyevilik çağı.
Değerler hiyerarşisi piramidinin en tepesine insan dünya konuyor.
Oysa insan değerler piramidinin en üstüne iyi insan olmayı koyacak.
İyi insan olmak varoluşumuz için ödediğimiz kiradır”
dedi.
Mutlu İnsan Zihin, Beden ve Ruh Festivali Koordinatörü Gülferi
Yıldırım, Prof.Dr. Nevzat Tarhan’a festivale katkılarından dolayı
teşekkür ederek Prof.Dr. Nevzat Tarhan adına Doğal Yaşamı Koruma
Derneği tarafından bir Panda’nın evlat edinildiğini söyledi.
KURUTULMUŞ BİTKİLERİN ÖMRÜ BİR YILDIR
Festiivale katılan Üsküdar Üniversitesinden Fitoterapi Uzmanı
Şaduman Karaca da "Bütüncül Fitoterapi" başlıklı konuşmasında bitki
ile terapi anlamına gelen fitoterapinin ülkemizde henüz yeni
bilinen bir alan olduğunu belirterek bu konudaki altyapı
eksikliğine işaret etti.
Şifa dağıtması istenen bitkilerin doğadan yanlış toplandığını, uygun şartlarda kurutulmadığını, uygun şartlarda satılmadığını, bunun için de önemli düzenlemeler yapılması gerektiğini kaydeden Karaca, “Doğadan toplayıcılığın standartları ile uğraşıyoruz. Doğru bitki hangisi, aktarda satılanın üstünde yazılanla içeriği aynı değil” dedi. Karaca şu önerilerde bulundu: “Bitkileri güneşte kurutmayın, hava sirkülasyonu olan mekânda üst üste gelmeyecek şekilde kurutun. İhtiyacınız kadar toplayın ve o bitkiyle iletişime geçin. Doğa bize ipucunu veriyor, bitkilerin kullanım ömrü bir yıldır. Senede bir kez verilen şeyin ömrü bir yıldır.”