Sosyalist kurucu HAS Parti'de ne yapacak?
Abone olMilli Görüş geleneğinden gelen HAS Parti'nin belki de en sıradışı kurucusu Sosyalist Zeki Kılıçaslan.
Milli Görüş’ten türeyen yeni parti Halkın Sesi
Partisi’nin kurucuları arasındaki en ilginç isim tartışmasız
Türkiye Birleşik İşçi Partisi’nin (TBİP) yakın döneme kadar genel
başkanlığını yürüten Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan. Sosyalist
Kılıçaslan, Kurtulmuş’un daveti Bekaroğlu’nun ikna etmesiyle
partiye katıldığını söylüyor
Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan’ı kamuoyu “sosyalist doktor” olarak
tanıyor. İ.Ü Çapa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi. Paralı sağlık
hizmetini reddetiği için özel muaynehane açmıyor, özel hastanede
çalışmıyor. 77’den beri sosyalist hareket içinde olan Kılıçaslan,
son dönemde silikozis hastası kot kumlama işçileri için verdiği
toplum sağlığı mücadelesi ile önde gelen isimlerinden. İşçilerin
bağımsız partisini kurmak adına yola çıkan Kılıçaslan, Numan
Kurtulmuş’un partisine katıldı. Kılıçaslan, HAS Parti’ye neden
katıldığını Vatan gazetesinden Burak Kara'ya anlattı.
* HAS Parti’ye nasıl katıldınız?
Mehmet
Bekaroğlu ile ‘Müslüman sol’ hareketini oluşturmuştuk. O zamandan
beri de ortak toplantılar düzenliyorduk. Genel Başkanı olduğum
Türkiye Birleşik İşçi Partisi’nde siyaset yapıyordum. Numan
Kurtulmuş Saadet Partisi’nden ayrılınca kuracağı yeni partinin
kurucularından olmamı istedi. Bekaroğlu da beni ikna etti ve
böylece HAS Parti’ye katıldım. Numan Bey ile ortak söylemlerimiz
olduğunu gördüm. Numan bey bana partiyi tanıtırken “emperyalizme,
neo-liberal politikalara, vahşi sömürü politikalara karşı, din
temelini esas almayan, muhafazakâr olmayan halk partisi olduğunu
söyledi. Bu düşünceler benim de savunduğum değerlerdir. Mazluma
dini milliyeti sorulmaz. Ben evrensel demokrasiyi ve insan
haklarını savunan, ırkçılık yapmayan, siyasette mağdur olan, var
olmayan kesimlerin sesi olmak için siyasete hazırım. Bu ideallerle
hareketi sürdüreceğim. Burada ne iktidar var, ne milletvekilliği
var ne de bakanlık var. Yolun çok başındayız.
* Nasıl muhalefet yapacaksınız?
Biz özgürlüğü
AKP’den daha fazla savunacağız. Alevi sorununu da, Kürt sorununu
da, demokratikleşmeyi de çok daha ileride savunacağız. Sömürü
politikalarına, hırsızlığa, yoksulluğa, işsizliğe karşı ciddi bir
duruş sergileyeceğiz. Bence program ileri bir sosyal demokrat
program. Sosyal adaletçi, halkçı bir çizgideyiz.
* Bu parti solculuk mu yapacak, Milli Görüş gömleğini mi
giyecek?
Bu kavramların hepsi yüklenmiş kavramlar.
Halk katmanlarında solculuk deyince Türkiye’de ne anlaşılıyor? Kötü
şeyler anlaşılıyor. CHP’ye kim oy veriyor? Entelektüeller ve
Aleviler. Bir noktada “beyaz Türkler” CHP’nin seçmen tabanı. Bu
dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir taban. Sol dinsizlik gibi
algılanıyor. Sol olarak çok gerideyiz. Brezilya İşçi Partisi Merkez
Komitesi’nde iki tane papaz var. Bizde bir solcu cuma namazına
gitse tuhaf karşılanır. Halkın gerçekliğinden kopuk sol olabilir
mi? Paraguay’da sol cephenin lideri bir kardinal oldu. Türkiye’de
genel başkanı namaz kılan bir sosyalist ne hisseder? Herkes kendi
kimliğini, inancını yaşamalı. Bu partide de baskın bir görüş
olmayacak. Ne solcu, ne muhafazakâr ne de liberal. Biz halkın
merkezi olacağız.
* Hangi halkın merkezi olacaksınız? Sahildeki halk mı,
karadaki halk mı?
Bu mücadelenin merkezi halkın
çoğunluğudur. Sahildeki halkım merkezi olursa başka bir şey olur.
Emek mücadelesinin içinde olacağız. Bu biraz da bizim yürüyüşümüz
içinde şekillenecek. Yıllarca bir takım insanlar ‘gavurlar
hükümette’ diye görüyorlardı. ‘Müslümanlar hükümet olunca bu iş çok
iyi olacak’ diyorlardı. Daha sonra o müslümanlar iktidar oldu.
Hatta cumhurbaşkanı, başbakan bile oldular, ama bunların hepsi
‘kendine müslüman’ oldu. Seçmen şimdi bunu gördü. Aslında şu anda
HAS Parti fikrinin ortaya çıkması toplumsal mücadelenin bir
ürünüdür. Şimdiye kadar müslümanları ‘anti-komünist’,
‘anti-sosyalist’, ‘sağcı’ olarak yorumlayan düşünceye karşı başka
bir düşünce oluşmaya başladı. Sosyalist sol da bir gün bu
düşünceden etkilenecektir. Artık halk köklerine dayanan bir siyaset
gerekmektedir. Halkın Sesi tekelci sistemden rahatsız olanların
sesi olacak. Başta, emeğiyle geçinenlerin, işçilerin, kamu
çalışanlarının, işsizlerin sesi olacak. Yoksul köylü ve esnafın
sesi olacak. Hem ‘beyaz Türk’ün hem de ‘siyah Türk’ün sesi olacak.
Ayrımcı değil birleştirici olacak.
* Peki bu parti bir gün büyücek ve siz de sistemin
dinamiklerinen uzak duramayacaksınız. Buna nasıl
direneceksiniz?
Bizim de mücadele konumuz bu.
AKP’leşmemek. Bu parti daha çok Latin Amerika’daki sol modelleri
kendisine örnek olacak alacaktır. Brezilya’daki “Topraksız kır
işçileri hareketi” gibi modelleri inceleyip örnek almalıyız.
* Numan Kurtulmuş, din temelli bir partinin eski genel
başkanı. Siz ise “din toplumların afyondur” diyen bir
sosyalistsiniz. Nasıl bir araya geldiniz?
Din çok
ciddi sosyololojik bir kurum. Din sosyal hayat için afyon değil,
sadece kapitalizmin ve sömürülerin yarattığı acılara karşı afyon.
Afyonsa böyle bir afyon. Marksizm’in gerekliliği de bu zaten. Yoksa
insanları kopartan bir afyon değil. Tam tersine birleştiren bir
olgu. Acılar karşı afyon, ama bu acının nedeni ortada. Bizi
birbirimize yaklaştıran da bu, acılara karşı gelmek. Türkiye ciddi
kapitalist bir ülke, AKP diye müslüman bir hükümet var, biz bu
koşulda doğan çok değerli anti kapitalist bir parti olacağız.
80’lerde yasadışı sol dergilere İslam çözümlemeleri yazardım, hep
solcu, işçi emekçi partileri savundum. Her emekçinin -solcu da olsa
islamcı da- bir araya gelmesini savunuyorum.
* Partiye 12 Eylül öncesi Maocu fraksiyonlardan birinin
ismi “Halkın Sesi” verildi. Bu ismi siz mi buldunuz? Ya da isim mi
sizi cezbetti?
Halkın Sesi ismi aday isimler arasında
ilk 3’e kalanlardan biri. İsmi ben bulmadım. Son isimlendirmede ben
de kurulda vardım ve ortak kararla “Halkın Sesi” koyduk. Milli
Görüş’ten arkadaşlar tutmazsa “Halkın Kurtuluşu” yaparız dediler.
Eski Maocular isimden telif hakkı isterse ben aracı olurum.