Sosyal medyayı kim, neden kullanıyor?
Abone olFacebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya kullanımı gittikçe yaygınlaşıyor. Peki sosyal medyayı kim, neden kullanıyor? İşte cevabı...
Facebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya kullanımı
gittikçe yaygınlaşıyor. Ülkemiz de sosyal medyayı en çok kullanan
ülkeler arasında. Peki sosyal medyayı kim, neden kullanıyor, bu
mecradaki paylaşımlar insanları nasıl etkiliyor?
Uzmanlara göre, adı ‘paylaşım’ olsa da genel hatlarıyla sosyal
medya, görünme ve görme amacıyla kullanılıyor.
“Üstelik bu görünmenin, pek de saf olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü
kişi görünmek istediği haliyle kendini gösteriyor” diyen
Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Emre Tan, sosyal medyada
gerçeği eğip bükerek, ötekinin ilgi ve beğenisini kazanmaya yönelik
bir gösterimden bahsedildiğini söylüyor.
Bu durumun gösteren için de, bakan içinde sıkıntı oluşturduğunu
belirten Dr. Tan, insanların sanal ortamda vakit geçirmesinin
altındaki psikolojik etkenleri şöyle anlatıyor:
“Olduğundan daha iyi haliyle kendini göstermek zorunluluğu, kişinin kendilik algısını da, kendini kabulünü de yıpratıcı eylemlerdir. Gerçekte olduğunun sevilmeyeceğini düşünerek, istediği ilgiyi ve beğeniyi alabilmek için ‘güzelleme’ zorlantısına giriyor. Gerçek kendiliğinden uzaklaşmak, sürekli iyi pozlar veya enteresan laflar etmeye çabalamak hem bir baskı hem de kimlik karmaşası yaratıyor. Bağımlılıklarda olduğu gibi aldığı beğeni oranı yetmeyerek daha enteresan hale bürünüp daha çok beğeni talep ediyor. Yaratılan sahte kimliğe kendisi de inanmaya başlıyor.
Bu görsellere bakan için de işler pek iyi seyretmiyor. Gördüğü
resimler, pozlar, mekanlar veya edilen lafların kendinde olmadığı
düşüncesi, kişide eksiklik ve yetersizlik duygusu oluşturuyor. Bu
basit bir kıskançlıktan yıkıcı hasete kadar uzanabiliyor.
Aralardaki mesafe ve sınırların olmayışıyla da, karşı tarafı
hakaret veya küfürle küçük düşürmeye başlıyor. Kendi hayatını
sorgulamaya, sürekli bir kıyas ve rekabet içine girmeye yöneliyor.
Arkadaşının yüzüğünü gördüğünde dönüp sevgilisine bağırıyor veya
şirket yemeğinde çekilmiş bir fotoğraf gördüğünde kendi işine,
mesleğine dair olumsuz duygular hissediyor. Elde ettiklerini
değersizleştirip, elde edemediklerini göklere çıkarıyor.
“SÜREKLİ REKABETİN İÇİNDE OLMAK MUTSUZLUK
GETİREBİLİR”
Sürekli rekabetin içinde olmak, sürekli sahip olmak zorlantısıyla
yaşamak, bizden iyi, bizden mutlu, bizden başarılı birilerinin her
daim olabileceği gerçeğiyle birleştiğinde sonuç hüsran ve mutsuzluk
oluyor.
aşkalarının paylaşımlarına bakmanın temelde yine görünme arzusu barındırdığını dile getiren Dr. Tan, şöyle devam ediyor:
“Toplum ve diğer insanlar neye gülüyorsa bende o şekilde
komiklik yapmaya, toplum hangi arabayı beğeniyorsa ben de o arabaya
sahip olmaya, ya da toplum hangi tatil yöresini istiyorsa ben de
oraya gitmeye çalışırım. Sonuçta ötekilerin, toplumun beğendiği ve
istediği şeyleri yaparsam veya onlara sahip olursam toplumun
beğenisini ve ilgisini kazanırım algısı oluşur. Yani dikizlemek de
sonuç olarak kendini teşhir edip, ötekinin arzusunu kazanmak için
yapılır. Sosyal medyayı en çok kullananlara baktığımızda, bu
beğeniye ihtiyacı çok daha fazla olan gençleri ve aktif bir
ilişkisi olmayan insanları görmemiz şaşırtıcı değil.”
Tan’a göre, şiir paylaşmakla, yemek, kıyafet veya mekan fotoğrafını
paylaşmak çok da farklı değil. Çünkü hepsi beğenilme ve kendini
gösterme isteğine yönelik eylemler:
“Bütün bunlar, ‘ben buradayım, beni fark edin’ çabasıdır. Kişi
sahip olduğu unsurlarla ve karakter özelliklerine göre aynı sonuca
ulaşmaya çalışıyor. Fiziği düzgün olan fiziğini, parası çok olan
sahip olma gücünü, entelektüel bilgisi olan da bu bilgiyi teşhir
ediyor. Elinizde ne varsa onu kullanırsınız sonuçta.
Hem fiziği hem entelektüel bilgisi olanın ise kişilik yapısı
belirleyici oluyor hangisini ne şekilde kullanacağına. İnsan
yaşamına uzunlamasına baktığımızda, hedefe ulaşmaktan çok, o hedefe
nasıl ulaştığı daha çok önem arz eder. Diğerlerinin gözünde bilgili
olmak mı yoksa fiziksel açıdan çekici olmak mı makul sorusunu da
sormak gerekir.”