Konu özgürlük bağlamında ele
alınıp tartışılıyor.
Çok sesliliğin sağlanması ve korunması için sosyal medyanın
önemi üzerinde duruluyor.
Bunların hepsi önemli ve değerli görüşlerdir. Kuşkusuz ki,
katılmamak mümkün değildir.
Ancak olayı siyah ve beyaz arasında sıkıştırdığımızda sonuca
ulaşamayız.
İşin içinde başka gerçekler de var.
Herşeyden önce bu büyük organizasyonlar birer ticari işletmedir.
Ticari işletmeler olarak kar elde etmek üzere kurgulanmışlardır.
Faaliyet gösterdikleri her toplumda mutlaka çıkar alanları
doğmaktadır.
Bir başka yön ise, hizmet sunanların dışında bunu kullananların
bulunmasıdır. Kullananların her birinin kendilerine göre
eğilimleri, amaçları ve tutumları bulunmaktadır. Kullanım biçimi
itibariyle yasalarla suç olarak tanımlanmış fiiller de
oluşabilmektedir.
Her kullanıcının kesin bir şekilde bu mecraları diğerinin hak ve
hukukuna uyarak kullandığını söyleyebilmek mümkün müdür?
Bunun içindir ki, sosyal medya kullanımı arttıkça, sorunlar
çoğaldıkça, mağduriyetler ortaya çıktıkça yeni değerlendirmeler ve
bunların ışığında düzenleyici işler yapılmaktadır.
Dünyanın gelişmiş ülkelerinde de bu neviden tartışmalar yaşanmış
ve özgürlükçü, çoğulcu yapıyı zedelemeyecek şekilde pek çok yasal
düzenleme gerçekleştirilmiştir.
Düzenlemeler him hizmet sunan kurumları, hem de hizmeti
kullananları bağlayacak şekilde düşünülmektedir.
Bunun en temel nedenlerinden birisi de internete erişimin yeni
nesil insan hakları kapsamında ele alınıyor olması ve internete
erişim altyapısını sağlamakla mükellef devletlerin bu muazzam
yatırımları yaparken insanlarını korumakla da ödevli
kılınmasındandır.
Özel hayatın gizliliği, kişilik hakları, çocuk hakları, engelli
hakları, ırkçı ve cinsiyetçi söylemler, zenofobi (yabancı
düşmanlığı), aidiyetlere ve inançlara karşı hoşgörüsüzlük, tehdit,
şantaj, dolandırıcılık gibi başlıklar AB ülkelerinde de
düzenlemelere tabi tutulmuş, ihlali halinde müeyyideler var. Bu
neviden içeriklerin 24 saat içinde kaldırılmaması halinde muazzam
cezalar var.
Sosyal medya şirketleri ülkelerde temsilciler bulunduruyorlar.
Gelirlerinden vergi veriyorlar.
İnternet altyapısına çok büyük paralar harcayan devletlerin
bunun karşılığında para kazanan, kar elde eden şirketlerden değil
de sadece kullanıcılardan vergi almasını beklemek akıllıca ve adil
olabilir mi?
Kaç gündür bu konu ön planda. Tartışılıyor. Onlarca mağduru
kamuoyunun önünde. Dertlerini anlatmaya uğraşıyorlar.
Tartışmalar düzenleme yapmakla sorumlu olan Hükümete yönelik
eleştirilerden öte gitmiyor.
Hükümetler insanları sosyal medya yaralarından korumak için
önlemler geliştirmekle yükümlüdürler.
Almanya için de durum budur, Fransa için de durum budur, İtalya
için de durum budur.
Türkiye yapmaya kalkınca ve üstelik bu ülkelerde olan kadarını
yapmaya kalkınca neden irkiliyoruz?