Soruşturmalara çekidüzen geliyor
Abone olTasarının kabul edilmesinden sonra davalar bir günlük duruşmalarla belki de sonuçlandırılabilecek.
Özellikle bazı siyasi nitelikli olaylarda konjonktüre göre dava
açılması sebebiyle zaman zaman şikayet konusu olan mevcut uygulama,
‘iddianamenin reddi’ imkanı getirilerek düzeltiliyor. Zaman
Gazetesi'nden Murat Aydın'ın haberine göre Meclis’te görüşülmekte
olan yeni Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Tasarısı’nda (CMUK) yer
alan düzenlemeye göre kamu davası açılabilmesi için yeterli delil,
iz, eser ve emarelerin toplanmamış bulunduğunu tespit eden mahkeme,
iddianamenin reddine karar verebilecek. Böylece savcıların gerekli
tüm delilleri toplamadan dava açmaları engellenecek. Ayrıca, iyi
hazırlanmamış iddianameler sebebiyle davaların uzamasının önüne
geçilmiş olacak. Tasarının kabul edilmesinden sonra mahkemeler
delil toplamakla uğraşmayacakları için davalar mümkünse bir günlük
duruşmalarla sonuçlandırılmaya çalışılacak. Alman Vakıfları
Davası’nda casusluk suçlamasıyla yargılanan ve beraat eden İstanbul
Barosu eski Başkanı Avukat Yücel Sayman, ‘iddianamenin reddi’
imkanının adil yargılanmanın temel şartlarından biri olduğuna
dikkat çekti. Sayman, hiçbir demokratik ülkede ciddi şüphe
uyandıracak yeterli delil bulunmadan gelişigüzel hazırlanan bir
iddianameyle dava açılamadığını söyledi. Yücel Sayman, gereksiz
yere davalar açılarak insanların adil yargılanma haklarının ihlal
edilmemesi için iddianamenin reddi düzenlemesinin en kısa zamanda
uygulamaya geçirilmesini istedi. Mevcut uygulamaya göre savcıların
siyasi, kişisel ya da konjonktüre göre değişik sebeplerle dava
açabildiklerine dikkat çeken Sayman, bu sebeple, açılan ceza
davalarının yüzde 50’si gibi büyük bir oranın delil
yetersizliğinden beraatle sonuçlandığını ifade etti. Sayman,
“Türkiye’de insanlar ‘iddianamenin reddi’ gibi adil yargılanma
açısından çok önemli bir güvenceden yoksun yaşıyorlar.” dedi. 4
Mart 2003’te Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM)’nde
görülen Alman Vakıfları Davası’nda hiçbir delil olmadığı halde
gazetelerde yer alan iddialar ve soyut suçlamalarla dava açılması
eleştirilmiş, yapılan yargılamanın ardından dava beraatle
sonuçlanmıştı. Açılan bu davayla kişilik haklarının ağır bir
şekilde ihlal edildiğini belirten Sayman, iddianameyi hazırlayan
eski DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel hakkında şikayetçi olduğunu
söyledi. CMUK tasarısının 179’uncu maddesinde yer alan düzenlemeye
göre iddianamenin ve soruşturma evrakının verilmesinden itibaren
mahkeme beş gün içinde inceleme yaparak soruşturma evresinde kamu
davasının açılabilmesi için yeterli delil, iz, eser ve emarelerin
toplanmamış bulunduğunu saptarsa iddianamenin reddine karar verecek
ve dava açılmayacak. Tasarının 178’inci maddesinde ise
‘iddianamenin iadesi’ konusu düzenleniyor. Buna göre mahkeme 5 gün
içinde inceleme yaparak iddianamede yer alması gereken hususlarda
eksiklik tespit ederse evrakı savcıya iade ederek bu noksanlıkların
tamamlanmasını isteyecek. Tasarının gerekçesinde, soruşturma
gereğince tamamlanmadan dava açmanın sakıncalarının önüne geçmek,
duruşmaların uzamasını ve ertelenmesini önlemek amacıyla böyle bir
düzenlemenin yapıldığı vurgulanıyor. Soruşturmanın tüm delilleriyle
eksiksiz bir şekilde hazırlanarak dava açılması ve mümkünse davanın
bir duruşmada bitirilmesi amaçlanıyor. Casuslukla suçlandı, delil
yetersizliğinden beraat etti İstanbul Barosu eski Başkanı Avukat
Yücel Sayman, DGM eski Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından
hazırlanan iddianamede Alman Vakıfları davasında, ‘casusluk’la
suçlandı. Yüksel, iddianameye, silahlı saldırı sonucu öldürülen
Necip Hablemitoğlu’nun ‘Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası’ adlı
kitabını temel dayanak olarak kullanmıştı. Dönemin DGM Savcısı
Dilaver Kahveci ise, duruşmadan bir hafta önce verdiği esas
hakkındaki mütalaasında, Sayman ve diğer sanıklar hakkında suç
unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat talebinde bulundu. 4
Mart 2003’teki duruşmada mahkeme tüm sanıkların beraatini
kararlaştırdı.