Soruşturma gibi dava!
Abone olŞemdinli sanığı Ali Kaya ile Mahkeme Başkanı arasında sonu-yanıt şeklinde şu konuşmalar geçti:
HAKKARİ’nin Şemdinli İlçesi’nde eski PKK hükümlüsü Seferi
Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’nin bombalanması olayıyla ilgili Van
3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün başlayan davanın ikinci
duruşması bugün yapıldı. Mahkeme salonunda bugün 7-8 kişiden oluşan
sivil jandarma görevlilerinin bulunmasına müdahil avukatlar tepki
gösterip kimlik tespiti yapılarak dışarıya çıkarılmasını istedi.
Ancak mahkeme bu talebi reddederken, ‘güvenlik gerekçesiyle
jandarma il komutanlığının elamanlarıdır’ notu yazılarak salonda
kalmalarına izin verdi. Dün 3.5 saat savunma yapan sanıklardan
astsubay Ali Kaya, bugünde savunmasını sürdürdü. Müdahil
avukatların dün olduğu gibi bugün de iddianamenin tümünün okunması
talep etti, ancak mahkeme başkanı İlhan Kaya, bu talebi
reddetti.
Van 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada ağırlaştırılmış
ömürboyu hapis cezası istemiyle yargılanan tutuklu astsubaylar Ali
Kaya, Özcan İldeniz ve PKK itirafçısı Veysel Ateş, zırhlı araçla
çok sıkı güvenlik önlemleri altında getirildi. Sabah saat 07.30’da
adliyenin garaj kapsından içeriye alınan sanıkları gazeteciler
bugün de görüntüleyemedi. Dün duruşmayı izlemesine izin verilmeyen
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Raportörü Emma Sinclair Wabb ile
İngiltere’nin Londra Barosundan İnsan Hakları Komisyonu üyesi
Ajanta Kaza bugün salona alınarak duruşmayı izlemelerine izin
verildi. TBMM Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, bugünkü
duruşmanın sabah bölümünü izledikten sonra ayrıldı. Çıkışta bir
açıklama yapmayan Elkatmış, Ankara’ya döneceğini söyledi.
Sabah saat 09.30’da başlayan duruşmaya sanık astsubaylar Ali Kaya
ve Özcan İldeniz, takım elbise ve kravatla gelirken; Veysel Ateş,
mont ve gömlek giydiği görüldü. Sanıkların duruşmaya alındığı
sırada kelepçe takılmadı. Duruşma ilk gün olduğu gibi yine
iddianamenin okunması tartışmasıyla başladı. Müdahil avukatlar,
mahkeme başkanı İlhan Kaya’dan iddianamenin tümünün okunması
talebinde bulundu. Ancak Kaya, bu talebi reddetti. Duruşmada, 7-8
kişilik bir sivil grubun sanıkların arkasında yer almasına müdahil
avukatları tepki gösterdi. Bu kişilerin jandarma görevlileri
olduğunu söyleyen müdahil avukatları, “Şimdiye kadar böyle bir şey
olmadı. Bunların çıkarılmasını istiyoruz'' dedi. Ancak talepleri
reddedildi.
BOMBALAMALARLA İLGİNİZ VAR MI?
Dün yaklaşık 3.5 saat savunma yapan sanıklardan astsubay Ali Kaya
bugün mahkemenin sorularını yanıtladı. Mahkeme Başkanı İlhan Kaya
ile Ali Kaya arasında soru cevap şeklinde şu konuşmalar geçti:
- Patlamadan hemen sonra Veysel Ateş’le telefonla görüştünüz, bunu
niye yaptınız?.
- Cep telefonları bu bölgede zaman zaman çekiyor veya çekmiyor.
Bunu kontrol için yaptık.
- Telefon ekranına bakarsanız bunu anlarsınız zaten.
- Cezaevinde ödül aldınız mı?.
- Hayır.
- Bagajda 3 silah var. Bu silahların 3’ncüsünü unuttuğunuz için
bagajda kaldığını söylüyorsunuz. Bu ihmal değil mi?.
- Hayır ihmal değil. Araç jandarmaya ait. Kışlaya giderken
silahlarımızı depoya bırakırız. İhmal değil. Böyle şeyler
olabilir.
-İddianamede bir kooperatifiniz olduğuz belirtiliyor.
- Doğrudur Fethiye’de bir kooperatifim var.
- Bölgede 17 bombalama eylemi var. Bu bombalama olaylarıyla bir
ilginiz var mı?.
- Hiç bir ilgimiz yok.
- Seferi Yılmaz ile ilgili teknik takibi yaptığınız söylüyorsunuz.
Ve bu teknik takibi yaparken de birçok bilgiye ulaştığınız. Sabri
kod adlı ile ilişkisini ortaya çıkardınız. Bu bağlantıların hepsini
tespit ettiniz. Bunları niye adli birimlere bildirmediniz?.
- Bu konularla ilgili çalışmalarımız devam ediyordu. Ve deşifre
olmasın diye adli makamlara bildirmedik. Bildirmiş olsaydık,
tahkikat başlatılırdı ve her şey ortaya çıkardı.Bu çalışmanın yarım
kalmasına neden olurdu.
- Ayrıca siz polis bölgesinde istihbarat yaptınız. Bu istihbaratı
yapmak sizin yetkinizin dahilinde midir?.
- İstihbarat çalışmalarının hududu sınırı olmaz. Bu çalışmalar
gizli yürütülür. Ayrıca Seferi Yılmaz, zaman zaman jandarma
bölgesine de gidiyordu. Sabri Kısıkyol ile görüşürdü. Bu yüzden
polis bölgesinde böyle bir çalışma yaptık.
- Patlamadan hemen sonra oradaki kalabalığa neden emniyet görevlisi
olduğunu söylediniz?.
- PKK bu bölgede bu tür eylemleri çok sık yapıyor. Ve bu eylemlerin
de jandarmayı sorumlu tutuyor. Bu olayın ardından da biz kendimizin
jandarma olduğumu söyleseydik, tepki daha büyük olurdu. Bu yüzden
emniyetten olduğumu söyledik.
BÜYÜKANIT'I SORDU
Mahkeme başkanı Kaya’nın sorularını ardından müdahil avukatlardan
Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, Ali Kaya’ya çeşitli
sorular yöneltti. Kaya, avukat Tanrıkulu’nun sorularını şöyle
yanıtladı:
- Büyükanıt sizin için ‘iyi çocuktur’ dedi. Diyarbakır’da kolordu
komutanı iken ondan aldığınız ödül var mı?.
- Hatırlamıyorum.
- Bölgede 1991’den bu yana bin civarında faili meçhul cinayet
işlendi. Bu cinayetlerde özellikle Bingöl, Diyarbakır, Hakkari
bunlar yani sizin görev yaptığınız yerlerdir. Ve siz uzun
yıllardır, istihbarat çalışması yaptığınızı söylüyorsunuz.
Bunlardan kaçı ortaya çıktı şimdiye kadar. Ayrıca bu tür
cinayetlerin bir çoğunun istihbarat görevlileri tarafından
yapıldığı da iddia ediliyor. Böyle bir suçlama var. Ve bunların
bazıları da tutanaklara geçti. Bu konu ile ilgili görüşünüz,
düşünceleriniz nedir?
Avukat Tanrıkulu’nun bu sorusuna savunma avukatları itiraz ederek,
Kaya’dan bu soruya cevap vermemesini istedi. Ali kaya ise soruyu
cevaplayarak, “fikrim yok'' yanıtını verdi. Kaya, daha sonraki
sorulara da şöyle yanıtlar verdi:
- Siz Abdulkadir Aygan’ı tanıyor musunuz?.
- Hayır.
- Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ı tanıyor musunuz?.
- Sadece basından tanırım.
- Diyarbakır’da görev yaptığınız süre içinde hiç müteahhitlerle
görüştünüz mü?.
- Diyarbakır da görev yaptığım süre içinde istihbarat amaçlı
görüşmelerim oldu.
- 9 Kasım’dan sonra müteahhitlerle görüştünüz mü ve hangi
müteahhitlerdir?.
- Siz hangi müteahhidi soruyorsunuz. Adını söyleyin. Onu
söyleyeyim.
- Teknik dinlemelerde nasıl bir teknik kullanıyorsunuz?.
- Teknik dinleme konusu jandarma istihbarat biriminin en gizli
bölümüdür. Böyle bir bilgi vermeye yetkim yok.
- Siz 21 Kasım’da bir ödül aldınız mı?.
- Hayır almadım. Bana yapılan bir tebligat yok.
HIRSIZ EVİN İÇİNDE Mİ?
- Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabi
Uzun’un verdiği ifadeyi hatırlatan Tanrıkulu, “Sabri Uzun’un
‘hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz’ sözü nasıl
değerlendiriyorsunuz?'' diye sordu. Sanık avukatları da bu soruya
itiraz ederek, bu sorunun kayıtlara geçmemesini ve Anayasaya aykırı
olduğunu kaydetti. Bunun üzerine mahkeme bu sorunun sorulmamasına
kabul etti. Mahkeme saat 12.00’de ara verirken, duruşma saat
14.00’de yeniden başladı.
SİVİL JANDARMA GÖREVLİLERİNE TEPKİ
İHD Genel Başkanı ve müdahil avukat Yusuf Alataş, verilen arada
adliye çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulundu. Alataş,
“Duruşma salonunda sanıkların hemen arkasındaki ilk sırada kimliği
bilinmeyen 7-8 kişi tarafından işgal edilmiş. Ve bu kişiler,
sanıkların getirildiği kapıdan içeri girmişler. Duruşma salonuna
girerken avukatların bile kimlik tespiti yapılırken, bunların
kimlik tespiti yapılamadı. Bunların kimlik tespitinin yapılmasını
istedik. Zorlamamıza rağmen sadece isimleri bir kağıda yazıldı. Ve
‘güvenlik gerekçesiyle jandarma il komutanlığının elamanlarıdır’
dediler. Bugüne kadar böyle bir şeye rastlamadık. Salonda zaten
resmi askerler var. Ayrıca jandarma istihbarat elemanlarının orada
ne işi var. Çok düşündürücüdür. Şu anda da bu sanıkların birileri
tarafından korunduğu gösteriliyor. Çünkü sanık öyle şeyler söyledi
ki, tutukluyken dahi dışarıdaki istihbarat kaynaklarından haberi
var. Gizli olması gereken bilgiler sanığa ulaştırılıyor. Ciddi bir
şekilde sanıkların halen kurumlar ve kişiler tarafından korunduğu
açık şekilde gösteriliyor. Bu kişiler hala duruşma salonunda ve
sonuna kadar da izliyorlar. İleriki aşamalarda çok sayıda asker ya
da kamu görevlisi tanık olabilecektir. Ya da sanık olabilecektir.
Dolayısıyla duruşmanın böyle bu şekilde sivil elemanlarca izlenmesi
kimin ne söylediğini tespit edilmesi kaygı vericidir. Adil
yargılama konusunda kaygılarımız oluyor ve giderek de artıyor.
Cezaevinde olan birinin istihbarat faaliyetlerinden haberdar olması
mümkün değildir. Hukuken de mümkün değildir. Bu ancak o
soruşturmada mahkeme kararı ile yapılmışsa da soruşturma sınırları
içinde kullanılabilir. Cazaevindeki tutuklu bundan yararlanıp
savunma yapıyor'' diye konuştu.