Sopaya boyun eğmeyiz
Abone olKürkçü: DEP’liler parlamentodan atılacakları sırada Erdal İnönü’nün tavrını hatırlatmak isterim.
BDP’nin Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın genişletilmiş gurup toplantısıyla verdiği
işaretten sonra 1 Ekim’de açılacak Meclis’in ilk gündem maddesi
gibi görünen dokunulmazlıklarla ilgili, “Sopaya boyun
eğmeyiz” dedi. CHP’ye Erdal İnönü hatırlatması yapan
Kürkçü, “DEP’lilerin parlamentodan, atılacakları sırada ve
sonrasında Erdal İnönü’nün sergilediği demokratik, hümanist ve
itidal dolu tavrı hatırlatmak isterim. CHP’liler bu tavra bakarak
kendilerine yön çizebilirler. Bir de şimdi hortlamaya başlayan
Nevzat Tandoğancı pozisyona müracaat edebilirler”.
ifadelerini kullandı.
Kürkçü, dokunulmazlıklarla ilgili T24'ten Hülya Karabağlı'nın sorularını yanıtladı.
"FATMA ŞAHİN YAVRUKURT ÇIKTI"
Gaziantep saldırısından sonra BDP’liler için “Ya mesafe koyacaklar ya da millet meclisinde o kürsüde oturmayacaklar” diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının kendisini şaşırttığını söyleyen Kürkçü, “Fatma Şahin’in içinden bir yavrukurt çıktı ansızın” benzetmesi yaptı. Kürkçü’nün, değerlendirmeleri şöyle.
CHP’DE DEVLETPEREST KUŞATMA ÇABASI İÇİNDE
CHP içindeki devletperest kanat kaçırılma günlerinde gerek Hüseyin
Aygün’ün kendisinin gerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun, toplumlar
arasında husumet doğurmayacak, BDP’ye hatta PKK’ya husumet
kışkırtmayacak şekilde konuyu basiretle ele alışlarının rövanşını
almaya girişti. Şimdi başka kaynaklardan aldıkları desteklerle
CHP’yi kuşatma çabası içindeler. Ben buna vereceği cevabın CHP’nin
kaderini tayin edeceğini düşünüyorum.
CHP’NİN HAYATA BAKIŞININ BİR STANDARDI
OLSUN
Demiyoruz ki biz, CHP, bizi müdafaa etsin. Bize yan çıksın. Bir
standardı olsun hayata bakışının. Değişmeyen bir ilkesi olsun.
Bilelim ki, şöyle bir şey olduğu zaman CHP’nin tavrı böyle olur.
Her gün bir o yana bir bu yana olmaz.
ERDAL İNÖNÜ’NÜN TAVRI
Erdal İnönü’nün, DEP’liler parlamentodan atılacakları sırada ve
sonrasında takındığı tavrı CHP’lere hatırlatmak isterim. Bu
demokratik, hümanist ve itidal dolu tutuma bakarak kendilerine bir
yön çizebilirler. Bir de şimdi hortlamaya başlayan Nevzat
Tandoğancı pozisyona müracaat edebilirler. CHP’nin tek parti
devrinin refleksleriyle, Dersim katliamına götüren refleksler ile
arasındaki bağı koparması gerektiğini düşünüyorum. Hem Sosyalist
Enternasyonale geri döneceksiniz, hem tüm bu meselelerde BDP’yi
bile aşan pozisyonlara sahip partilerle aynı platformu
paylaşacaksınız. Hem de Türkiye’ye dönüp böyle konuşacaksınız. Bu
kabul edilemez.
KORUCULARLA KÜRT SORUNU ÇÖZÜLSEYDİ
BDP’yi, siyaset alanının dışına iten hiçbir davranış Kürt halkının
sözcülerini başka kanaldan Meclis’e taşıyamayacaktır. Öyle bir şeyi
ancak korucuları Meclis’e taşıyarak yapabilirler. Korucularla Kürt
sorunu çözecek olsalardı onu sahada çözmüş olurlardı.
TOPTANCI, HİSTERİK YAKLAŞIM ŞAŞIRTTI
Aslında Fatma Şahin’e şaşırdım. Bir yavru kurt çıktı içinden
ansızın. Yurttaşlarımızın bir bölümü ile kendi arasına inanılmaz
bir duvar çekmeyi başardı. Bu kadar anlayıştan uzak bu kadar
toptancı, histerik bir yaklaşım doğrusu beni şaşırttı. Çünkü daha
önceki tutumlarına baktığımızda nispeten, özellikle kadın hakları
konusunda, iki yanlışa karşın bir doğruyu söyleyebilen bir
bakandı.
SOPAYA BOYUN EĞMEYİZ
Ben herkes yeniden aklını başına alsın derim. Müzakere ve tartışma
yoluyla sorunu çözecek imkanları birlikte yaratalım. Biz de buradan
payımıza çıkartmak gereken bir ders ve sonuç varsa elbette
çıkarırız. Sopaya boyun eğmeyiz.
DENİLDİĞİ GİBİ OLSA 1 EKİMDE MEMLEKETİN ZIVANADAN ÇIKMIŞ
OLMASI GEREKİR
Siyasetin makul kendi yatağındaki akışında bir sapma olsa, 1 Ekimde
memleketin zıvanasından çıkmış olması gerekir. Ama ben bunu
beklemiyorum. Şemdinli’den sonra da ne hareket tarzımı ne hayattaki
tutumumu değiştirdim. Şehir içinde dolmuş kullanıyorum. Otobüse,
metroya biniyorum. Uzun yolculuklarda trene biniyorum. Herkesle
birlikte yaşıyorum. Hiç kimsede böyle bir histerik tutum
görmüyorum.
HALK OLAYA BİR FOTOĞRAF KARESİNDEN BAKMIYOR
Ortada kaynatılan havayla, halkın soluduğu hava
arasında hiçbir ortaklık olmadığını görüyorum. Halka asıl uzak
düşenlerin bu havayı kaynatanlar olduğunu söyleyebilirim. İnsanlar
akıllarıyla, algılarıyla, palavra değil gerçek davranışlarla
ilgileniyorlar. Bize bir tek fotoğraf karesi içerisinde
bakmıyorlar. Fotoğraf öncesi var, sonrası var. Fotoğrafın kendisi
var.
DİĞER KUŞLARA ÖLDÜRTMEYE ÇALIŞMAK
Bu fotoğraflar sadece bazı insanlarda kalp kırıklığı yaratmış
olabilir. Milyonlarca başka insanda da bir empati oluşturdu. Ne
yapacağız şimdi. Alacalı bir toplumda yaşıyoruz. Meclis’in de akıl
yolunu seçmesi gerekir. Bizi olduğumuzdan başka bir renge
boyayarak, boyalı bir kuş haline getirerek, diğer kuşlara
öldürtmeye çalışacağına bu boyanın tutmayacağını akıl etmesi icap
eder.