'Sonun Menderes'e benzemesin!'
Abone olİdam edilen Menderes'in de İnönü ile ters düştüğünü hatırlatan Ekşi, o korkunç sonun yaşanabileceğini ima etti.
Bir üslup meselesi.... BELLİ ki Sayın Başbakan, Rauf Denktaş’tan
rahatsız... Taa Japonya’dan basın aracılığıyla haber gönderiyor:
Yapılacak bir şey varsa buyur, Kıbrıs’ta onu yap. Ne anlatacaksan
Kıbrıs’ta anlat. Türkiye’ye gelip bazı böyle çok çok marjinal
gruplarla birlikte ben KKTC’nin Cumhurbaşkanı’nın bu tür
toplantıları yapmasını maalesef üzüntüyle izliyorum ve bunu
kendisine de söyledim. Daha önce de biliyorsunuz ATO’dan (Ankara
Ticaret Odası) geldiler. Malum gruplarla bir toplantı yaptılar. O
toplantıya katılanların çoğu, TSK’ya (Türk Silahlı Kuvvetleri’ne)
işgalci kuvvetler diyenlerdi. Onlarla beraber ben, aynı fotoğraf
karesi içinde kendilerini görmenin bahtsızlığını yaşadığımı
kendisine söyledim ve ‘Sizleri o karelerde görmek istemezdim’
dedim’ diyor. Kıbrıs Türklerinin ‘yaşam’ mücadelesinin başladığı
1955’ten beri Ankara’daki liderlik ile Kıbrıs’taki liderlik
arasında buna benzer birçok görüş ayrılığı oldu. Ama böyle açık bir
kızgınlığa biz tanık olmadık. Rauf Denktaş bunların hepsini
yüreğine gömdü. Keza hiçbirinde, Ankara’nın politikaları aleyhine
görüşler ifade etmek için Türkiye’deki meydanlara inmedi. O nedenle
konuya Tayyip Erdoğan yönünden bakınca, Denktaş’ın tüm ağırlığını
vererek ve tüm ikna gücünü kullanarak (hatta yerine getirince
duygulara hitap ederek) Türkiye kamuoyunu ‘referandumdan ‘HAYIR’
oyu çıkmasının iyi olacağına inandırma’ amaçlı bir kampanya
yürütmesi yadırganabilir. Kaldı ki Tayyip Erdoğan’ın sözünde ciddi
bir de mantık var: Öyle ya... Referandum Türkiye’de yapılmıyor
ki... ‘Hayır denmesini istiyorsan git oradaki seçmenleri ikna et’
demeye getiriyor. Lakin kazın ayağı öyle değil. Önce bilelim ki
Rauf Denktaş yönünden Kıbrıs ne ise Türkiye de o’dur. Yani tüm
ömrünü Kıbrıs Türkü’nün kaderini Anadolu Türk’ünün kaderine
bağlamaya hasretmiş bir kahramanı, bu kavganın 50’nci yılında ‘Git
kendi işine bak... Buraya karışma!’ anlamına gelen sözlerle
engellemeye kalkarsanız, hiçbir sonuç alamazsınız. Rauf Denktaş
gibi efsaneleşmiş liderleri kendi ölçütlerinize sığdıramazsınız.
Tamamen başka bir nedenle, başka bir ortamda yaşanmış buna benzer
olayı anlatalım da ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılsın: Yıl
1959 idi. Adnan Menderes merhum, CHP’den ve İsmet Paşa’dan çok
rahatsızdı. O kadar ki CHP’lilerin, usulüne uygun şekilde miting
yapmalarına bile tahammül edemiyordu. İşte o sırada İnönü bir parti
toplantısı için Ankara’dan Kayseri’ye giderken, bindiği tren
Başbakan Menderes’in emriyle Himmetdede istasyonunda durduruldu.
İnönü ve beraberindekilere ‘Alınan emir gereğince Kayseri’ye
gitmelerine izin verilemeyeceği’ tebliğ edildi. ‘O halde otomobille
gideriz’ dediler. Ama bu defa da önlerine bir askeri birlik dizerek
yolunu kestiler. Ama İnönü, ‘Bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur’
diyerek yürüdü... Onun üzerine komutan (sonra İçişleri Bakanı olan
Selahattin Çetiner) emir vererek askerleri geri çekti. O da
arabasına binerek Kayseri’ye ulaştı. O nedenle Sayın Başbakan’a çok
basit bir tavsiyemiz var: Denktaş’la oynamanın bedeli çok
yüksektir, dikkatli olsun.