Bir yıldız buldum gökyüzünde.
Belki gezegen de olabilir.
Uzay gemisi de olabilir pekala.
Olamaz mı?
Olur, olur.
Zaten yıldız olamayacak kadar büyük.
Gezegen olamayacak kadar da oynak.
Hareketli demek istiyorum yani.
Üstelik hiç gözünü ayırmadan bakınca iki tane
oluyor.
Neyse baktım, baktım, baktım…
Sonunda ona bir isim verdim.
Sihirli ülke!
Sonra da hayallere daldım.
Ben mesela o sihirli ülkenin
kraliçesiymişim.
Kral yokmuş.
Savaşa gitmişJ
Yok olmaz! Çünkü sihirli ülkede savaş falan
olamaz.
Buldum! Kral başka sihirli ülkelerin
krallarını ziyarete gitmiş.
Onlara kendi ülkesinin sihirli keklerinden,
böreklerinden, pastalarından, çikolatalarından, mantılarından,
kreplerinden….
Kendine gel yasemin!
Pardon diyetteyim ya bu ara bir an kendimi
kaybettim.
Neyse, işte sonuç olarak burası mutlu bir
ülkeymiş.
Her yerde renkli renkli ağaçlar, ağaçların
dallarında herkesin yemesi için hiç bitmeyen meyveler varmış.
Bu arada şekerli meyveler de yasak.
Muz yasak mesela en başta.
Sebzelerden de havuç ve patates yasak.
Bana diyorum.
Hani diyetteyim ya.
Bu ülkede diyet diye bir şey de yokmuş!
Diyetisyen hiç yokmuşL
Hayır! Yapamayacağım!
Bu yazıyı başladığım gibi bitiremeyeceğim.
Aslında neşeli bir masal yazmaktı niyetim.
Ama artık neşeli falan da değilim.
Hem zaten o da olsa olsa yıldızdır.
Gezegen olsa anlardım!
Uzay gemisinin de gelip benim evimin tam
üstüne park edecek hali yok ya.
Sihirli ülke diye bir şey de yok zaten.
Hiç mantıklı değil.
Hem masal da ne ki?
Mesela çok istediğim halde çikolataya elimi
bile süremediğim son derece gerçek.
Neyse, siz benim yerime bol bol çikolata
yiyin.
Lütfen yerken beni hatırlayınL
Not: Nestle’nin beyaz ambalajlı Antep fıstıklı
çikolatasını şiddetle tavsiye ediyorum.