Son dakika HDP iddianamesinin detayları... PKK/KCK'nın siyasi görünümlü bir uzantısıdır
Abone olYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde, HDP'nin devletin bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği belirtildi. İddianamede ayrıca HDP için 'PKK/KCK'nın siyasi görünümlü bir uzantısıdır' ifadeleri yer aldı.
Türkiye siyaseti hareketli günlerden geçiyor. Dün HDP'li Ömer
Faruk Gergerlioğlu'nun terör propagandası suçundan vekilliğinin
düşürülmesinin hemen ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından, HDP'nin kapatılmasına yönelik Anayasa Mahkemesi'ne dava
açıldı. Başsavcılığının iddianamesinde, HDP'nin devletin
bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiği
belirtildi. İddianamede siyasi yasak istenen isimler arasında
Selahattin Demirtaş, Pervin Buldan, Mithat Sancar, Sezai Temelli,
Sırrı Süreyya Önder de bulunuyor.
''Hazine yardımından tamamen yoksun
bırakılsın''
Başsavcılığın iddianamesinde, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin bölünmez bütünlüğü, toplumun huzur ve
güveni için HDP'nin temelli kapatılmasının hukuksal zorunluluk
olduğu kaydedilerek, partinin temelli kapatılması ve hazine
yardımlarından tamamen yoksun bırakılması istendi.
HDP üyeleri hakkında çeşitli mahkemelerdeki iddianameler ve
mahkeme kararları, "6-8 Ekim Olayları", "çukur eylemleri" ile tüm
dosya kapsamında ortaya konulan delillerden, HDP'nin daha önce
Anayasa Mahkemesince kapatılan partiler gibi tamamen PKK/KCK'nın
güdümünde bulunduğu ve PKK'nın legal görünümlü bir yan kuruluşu
olduğunun ortaya konulduğu ifade edildi.
''Kongrelerinde terör örgütü PKK lehine sloganlar
atıldı''
İddianamede, davalı partinin teşkilat
kongreleri ve büyük kongreleri ile tüm gösteri ve toplantılarının,
Anayasa ve yasalara göre kurulmuş bir siyasi partinin olması
gereken parti kongreleri ve toplantıları gibi değil, bölücü terör
örgütü PKK ve elebaşı Abdullah Öcalan lehine sloganlar atılan
alanlar haline getirildiği kaydedildi.
Kongre salonlarının, örgüt kampları gibi terörist fotoğrafları ve sözde terör örgütü bayrakları ile donatıldığı anlatılan iddianamede, "Davalı partinin kongrelerinin bir siyasi partinin kongresinden ziyade terör örgütünün propagandasının yapıldığı, ölen teröristlere saygı duruşlarında bulunulduğu, Anayasal düzenimize ve üniter devlet yapımıza yönelik açıkça düşmanlığın sergilendiği adeta 'PKK kongreleri' şeklinde cereyan etmiştir." denildi.
İddianamede, bunun son örneğinin, 23 Şubat 2020 tarihli partinin
4. Olağan Büyük Kongresi olduğu, bu kongreyle ilgili Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yürütüldüğü hatırlatıldı.
İddianamede, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
"Davalı HDP, terör örgütü PKK-KCK'yı açıkça desteklemekten öteye
geçerek onun bir organı gibi faaliyette bulunmuştur. Aslında HDP
ile PKK/KCK arasında bir fark yoktur. HDP silahlı terör örgütü
PKK/KCK'nın emir ve talimatları doğrultusunda faaliyet yürüten,
yaptıkları veya yapmadıkları bakımından halka değil terör örgütü
PKK/KCK'ya hesap veren, terör örgütünün siyasi görünümlü bir
uzantısı, organıdır. Başka bir deyimle HDP, PKK'nın partisidir.
Partinin Eş Genel Başkanlığını yapmış Pervin Buldan ve Selahattin
Demirtaş HDP’nin terör örgütü lideri Öcalan’ın projesi olduğunu,
Öcalan’ın HDP fikriyatında büyük emeği olduğunu belirterek bunu
açıkça söylemekten çekinmemişlerdir. Bu hususu örgüt elebaşı da
kabul etmektedir. Örnek olarak yer verilen eylemler ile
iddianamenin tamamında yer alan diğer eylemleri gerçekleştirenler
sıradan kişiler değil, partide genel başkanlık, milletvekilliği,
MKYK üyeliği, MYK üyeliği, MDK üyeliği, belediye başkanlığı,
teşkilat kademelerinde yönetici gibi davalı partide üst düzey görev
almış kişiler olduğundan Türkiye Cumhuriyeti devletinin
bağımsızlığı, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün ne kadar
büyük bir tehdit altında olduğu daha iyi anlaşılacaktır."
''HDP hiçbir milli meselede Türkiye Cumhuriyeti'nin
yanında durmadı''
İddianamede, davalı
HDP'nin, hiçbir milli meselede Türkiye Cumhuriyeti Devletinin
yanında yer almadığı, Türk devletinin ve milletinin karşısında yer
alan kim varsa haklı olup olmadıklarına bakmaksızın ön kabulle
onların safında yer almayı tercih ettiği vurgulandı.
Bunun son dönemdeki örneklerinin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamak amacıyla yaptığı Fırat Kalkanı Harekatı, İdlib Operasyonu, Zeytin Dalı Harekatı, Barış Pınarı Harekatı, Bahar Kalkanı Harekatı ile Gara Operasyonu'na karşı takınılan olumsuz tavırlar olduğu bildirildi.
İddianamede, bir kısım parti üyesinin halkın arasında kin ve düşmanlığa tahrik içerir şekilde terör örgütü PKK/YPG'nin görüş ve amacı doğrultusunda ve örgütün çağrısı üzerine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gayesi ve kapsamı belli olan operasyonlarını işgal girişimi gibi göstermeye çalışarak terör örgütüne destek sağladığı ve terör örgütünün propagandasını yaptığı kaydedildi.
Siyasi partilerin tüzük ve programları doğrultusunda devletin
hukuksal ve anayasal yapısını değiştirmek için çaba sarf
etmelerinin, bazen bunu yaparken de taciz ve rahatsız edici yol ve
yöntemleri kullanmalarının çoğulcu demokrasi ilkeleri gereği olduğu
vurgulanan iddianamede, şu tespitler yapıldı:
"Ancak bu mücadelenin hukuka uygun demokratik araçlara dayanması
zorunludur. Siyasi partiler hedeflerine şiddeti teşvik ederek,
şiddeti meşru göstererek değil, mevcut anayasal ve yasal sistemin
belirlediği kurallar çerçevesinde ulaşmayı amaç edinmeleri çağdaş
hukuk düzeninin gereğidir. Terör örgütünü, terörü lanetlemeyi
bırakın tek bir eleştiri cümlesi bile kurmayan veya kuramayan
davalı partinin şiddeti, terörü, teröristi öven, onları kutsayan
beyanatlarının ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı düşünülemez. Bir
siyasi partinin, siyasi faaliyet görüntüsü altında ülkenin
tamamının huzur ve güvenliğini olumsuz yönde etkileyen, tüm
vatandaşların temel hak ve hürriyetlerinden yararlanmalarını
engelleyen veya ortadan kaldıran terör eylemlerini desteklemesi,
bunları meşrulaştırmaya çalışması ve hatta bizzat organları
vasıtasıyla bu eylemleri işlemesi, demokratik olsun olmasın
dünyanın hiçbir ülkesinde kabul ve koruma göremez."
İddianamede, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin de bu eylemleri gerçekleştiren böyle bir partiyi Anayasa ve yasaların çizdiği çerçeve karşısında kabul etmesinin mümkün olmadığı vurgulandı.
"Israrla geçmişte kapatılan partilerin yolundan
gittiler''
HDP'nin, demokratik sistemin çerçevesini çizdiği bir siyasi
partiden çok bölücü terör örgütü ve elebaşı tarafından yönetilen ve
yönlendirilen, ulusal ya da uluslararası her ortamda örgüt amaçları
doğrultusunda faaliyet gösteren bir oluşum olduğu kaydedilen
iddianamede, şöyle devam edildi:
"Geçmişte de aynı vasıftaki partilerin yine aynı nedenlerle açılan
davalar sonucu kapatılmış olmalarına rağmen davalı partinin ısrarla
geçmişteki kapatılan diğer bölücü partilerin yolundan gitmesi,
terör örgütü PKK-KCK ve elebaşının direktifleri ile faaliyetlerde
bulunması temelli kapatma yaptırımını meşru, orantılı ve zorunlu
kılmaktadır. Anayasa'nın 68. maddesinin dördüncü fıkrası
hükümlerine aykırı eylemlerin yoğunluğu ve bu eylemlerin partinin
büyük kongrelerince, teşkilat kongrelerince, genel başkanlarınca,
milletvekillerince, merkez karar, yönetim ve icra organlarınca,
merkez disiplin organlarınca, il, ilçe teşkilat başkan ve yönetim
kurulu üyelerince, belediye başkanlarınca ve üyelerince kararlılık
içinde işlenmesi, bu nitelikteki eylemlerin zımnen olmanın ötesine
geçerek sayılan parti organlarınca açıkça benimsenmesi ve hatta
işlenmesi karşısında, davalı siyasi partinin Anayasa'nın 69.
maddesinin 6. fıkrasında belirtildiği üzere bu nitelikteki
fiillerin işlendiği bir odak haline geldiği kuşkuya yer vermeyecek
biçimde anlaşılmıştır. Davalı partinin, bölücü terör örgütü PKK ile
amaç birliği doğrultusunda, ülkeyi ırk esasına dayalı olarak bölüp
ayrı bir devlet kurma hedefine ulaşmada bölücü terör örgütü
vasıtasıyla şiddet unsurunu kullanmada kararlı olduğu toplumun her
kesimince bilinmektedir. Bu hal ve şartlarda Anayasa'nın 3.
maddesinde ifadesini bulan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğünü korumak ve toplumun huzur, güven ve
birlikteliği için davalı partinin temelli kapatılması hukuksal bir
zorunluluktur."
İddianamede yer verilen deliller
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, HDP'nin kapatılması istemli
iddianamesinde, aralarında "Kobani davası" olarak bilinen
iddianamenin de bulunduğu 20 delil, Anayasa Mahkemesine sunuldu.
Yargıtay tarafından hazırlanan iddianamede, HDP'li yöneticiler ve
milletvekilleriyle ilgili soruşturma ve dava dosyaları ile parti
binalarında ele geçirilen terör örgütü PKK'ya ilişkin materyaller
yer aldı. Buna göre, Başsavcılığın iddianamesinde, Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve Ankara 22. Ağır Ceza
Mahkemesince kabul edilen Kobani davasının iddianamesine de atıfta
bulunuldu.
Bunun yanı sıra, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğünden temin edilen, HDP üyelerine ilişkin, Cumhuriyet savcılıklarına ve mahkemelere intikal etmiş soruşturma ve kovuşturma bilgileri, İmralı Günlükleri kitabının çıktısı, HDP'nin Diyarbakır'da görev almış üyelerine ilişkin yargı organlarına intikal eden soruşturma- kovuşturma dosyaları ve partiyle ilgili basına yansıyan haberlere yer verildi.
HDP'li milletvekili Hüda Kaya ile milletvekilliği düşürülen Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun, Gara operasyonu sonrası sosyal medya hesaplarından attıkları mesajlarla milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir'in Gara bölgesinde bulunduğuna dair beyanlar da iddianameye girdi.
Bunun dışında iddianamede yer verilen diğer deliller şunlar:
- HDP teşkilatları aracılığıyla PKK'ya katılan ve yargılanan örgüt
üyelerinin beyanlarını içeren Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin
2021/1 Esas ve Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2021/35 Esas
sayılı dosyalarındaki sanık beyanları.
- Kobani olaylarının vuku bulduğu tarihteki MYK'de görevli
olanlar.
- Diyarbakır annelerinin beyanları.
- Milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın, PKK için kuryelik yaptığına
ilişkin haber çıktısı ve CD.
- HDP İstanbul Esenyurt ve Güngören, Elazığ Karakoçan, Batman,
Diyarbakır ve ilçeleri, Aydın ile Van İpekyolu Belediyesi'nin parti
binalarında PKK ile ilgili iltisaklı olduğunu gösterir, ele
geçirilen bilgi ve belgeye ilişkin haber çıktıları.
- HDP teşkilat kademelerine seçilen teşkilat başkanı ve üyelerine
ait sabıka kayıtları.
- Parti eş genel başkanlarının açık kaynaklara yansıyan
beyanları.
- Tüzük, program ve iç yönetmelik.
- Kurucular- eş genel başkanlar ve merkez organlarda görev alanlar
ile milletvekilleri ve kayyum atanan belediye başkanlarına ilişkin
belgeler.
- HDP tarafından 23 Şubat 2020'de yapılan 4. Olağan Kongre ile
ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/90491 soruşturma
sayılı dosyasına ilişkin evrak.
- HDP tarafından gerçekleştirilen kongrelerde, merkez organlarında
görev alanlar ile Kurucular Kurulu listesi.
- İçişleri Bakanlığından temin edilen 5 Mart 2021 tarih ve 3924
sayılı yazı ekinde görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarına
ait evrak.
- İdris Baluken'in "Hendek Olayları" sırasındaki beyanına ilişki
haber çıktısı.
Siyasi yasak istenen isimler
HDP iddianamesinde çok sayıda isim için 5 yıl süreyle siyaset
yasağı talep edildi. O isimler arasında Selahattin Demirtaş, Pervin
Buldan, Mithat Sancar, Sezai Temelli, Sırrı Süreyya Öner, Sebahat
Tuncel, Figen Yüksekdağ da bulunuyor. İddianamede 580 şüpheli
hakkında açılan davalar ve suçlamalara yer verildi.
İşte iddianamede yer alan ifadeler:
"Aslında HDP ile PKK/KCK arasında bir fark yoktur. HDP silahlı
terör örgütü PKK/KCK'nın siyasi görünümlü bir uzantısıdır.
Davalı parti hiçbir milli meselede Türkiye'nin yanında yer almamış,
karşısında kim varsa onların safında yer almayı tercih
etmiştir.
HDP kongreleri örgütün propagandasının yapıldığı, teröristlere
saygı duruşunda bulunulduğu 'PKK kongreleri' şeklinde cereyan
etmiştir.
HDP, terör örgütü PKK/KCK'yı açıkça desteklemekten öteye geçerek
onun bir organı gibi faaliyette bulunmuştur.
Seçimlere terör örgütünün dikte ettiği adaylarla girdi.
HDP, PKK'ya 'terör örgütü', PKK'lılara 'terörist' diyemedi.
HDP, TSK'nın operasyonlarını işgal girişimi gibi gösterdi.
Türkiye'nin bütünlüğü için HDP'nin kapatılması zorunluluk.
HDP binaları şüphelilerin buluşma noktası oldu.
PKK'ya yakın duran ailelerden para temin edildi, toplanan paralarla
PKK terör örgütü üyeliğinden tutuklu bulunanların ailelerine yardım
edildi.
Belediye çalışanlarından örgüte yardım için para toplandı. ''