Son bir çarpışma bizi bekliyor

Soylularla soysuzların savaşında, asillerle adilerin kavgasında sona yaklaşıyoruz. Son bir yüzleşme bizleri bekliyor.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Havanın acı, ölüm ve fitne koktuğu günlerden geçiyoruz. Şehirlerde patlatılan bombalar, kırılıp yere düşen askerler, polisler ve siviller...

Katledilen yaşlılar, kadınlar, çocuklar ve anne karnındaki bebeler...

Suikast düzenlenen siyasiler ve hatta ülkemize emanet edilmiş büyükelçiler...

Soğuk, merhametsiz ve bizden zerre kadar hazzetmeyen gözlerin üzerimizde olduğunu hissediyoruz.

Gezi eylemleri ile başlayan savaşta yapılması epey zor olan görevleri başarıyla yerine getirdik. Kendini ülkemizin kabusu ilan edenler için dehşet verici bir kabus haline geldik.

Düne kadar pek çok konuda duyarsız, umarsız insanlardık. Onların sayesinde tıkırtılara, gıcırtılara bile duyarlı hale geldik.

Artık yeni bir sürece giriyoruz...

Soylularla soysuzların savaşında, asillerle adilerin kavgasında sona yaklaşıyoruz.

Son bir yüzleşme bizleri bekliyor. 

Son savaşın borusu çalmak üzere...

Bu son çarpışma, bütün meseleyi kökten çözecek.

Henüz görüş alanımızda değiller. Hangi şeytani planla gelecekler, bilmiyoruz.

Ancak ellerinde pek malzeme kalmış da sayılmaz. Askere veya polise bir darbe yaptırma ihtimalleri kalmadı. 

Mezhepçilik üzerinden Alevi kökenli kardeşlerimizi ayaklandırma girişimleri tutmadı. Doğu ve Güneydoğu'da denedikleri ayaklanma oyunları kendi ayaklarına dolandı.

Ekonomik darbe girişimleri başarıya ulaşmadı. İşledikleri siyasi cinayetler istedikleri neticelere getirmedi. 

Bundan sonra ne yapabilirler, bilmiyorum.

Ama şunu biliyorum ki zamanları da, güçleri de kalmadı. Dünyanın bütün imkanlarını seferber etseler dahi, bu kuşatmayı devam ettirmelerine imkan ve ihtimal yok.

ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Avusturya ve diğerleri...

Hemen hepsinin ekonomileri dibe vurmuş durumda. Türkiye'ye saldıran terör örgütlerini para ve silahla daha fazla beslemeleri mümkün görünmüyor.

Çünkü 4 yıldır Türkiye'nin üstüne saldıkları terör örgütlerine akıttıkları para ve silahlar boşa gidiyor. 

Fetö terör örgütü ve PKK'ya yapılan operasyonlarla büyük bir hezimet yaşadılar.

Sadece bu mu?

Türkiye Suriye'de Deaş isimli terör örgütüyle tek başına mücadele ediyor, onların Ortadoğu ile ilgili planlarının altını üstüne getiriyor.

Besledikleri YPG'yi Rusya ile birlikte vurmaya başladık. Oluşturmaya çalıştıkları Kürt koridorunu içinden çıkamayacakları bir labirente dönüştürdük.

El-Bab düştüğü andan itibaren sıra Münbiç'e gelecek. Münbiç'in düştüğü gün, neredeyse tamamı aynı anda havlu atacak. 

Önümüzdeki şubat veya mart ayında ellerindeki son umut kırıntılarıyla saldıracaklar. 

Ancak bu durum sizde asla umutsuzluk yaratmasın.

İçinizi umutsuzluk kapladığında arkasından gittiğiniz adamın gözlerine bakın. 

O gözlerde cefa, yorgunluk ve ızdırap göreceksiniz. Aynı zamanda umut, cesaret ve korkusuzluk göreceksiniz.

Yazının başında söylediğim gibi...

Soylularla soysuzların savaşında, asillerle adilerin kavgasında sona yaklaşıyoruz.

Son bir yüzleşme bizleri bekliyor.

Mayıs veya Haziran ayına varmadan bu son çarpışma sona erecek.

İblisleri dikildikleri yerde devireceğiz.

Sonrasında gündoğumu kadar sıcak gülümsemelerle karşılayacağımız altın bir şafak sökecek ülkenin üzerine...

Sonra bugünler için şarkılar besteleyecek, türküler söyleyeceğiz.

"Başaramadınız" diyeceğiz.

"Milletimizi bölemediniz, bayrağımızı indiremediniz, vatanımızı parçalayamadınız, devletimizi yıkamadınız.

Ezanlarımızı susturamadınız, bize diz çöktüremediniz, halkımıza boyunduruk vuramadınız, bin yıldır yürüdüğümüz bu yoldan bizi geri döndüremediniz" diye haykıracağız...