Soma'daki mucize kurtuluşu anlattı!
Abone olMaden ocağında ölüme yürürken karşısında onu gördü. Gücünü topladı abisiyle birlikte mucize kurtuluşa imza attı.
Türkiye’yi yasa boğan maden faciasında yürekleri
dağlayan ölümlerin yanı sıra mucize kurtuluşlar da yaşandı. Özcan
Çevik, "Tam pes etmek üzereydim. Vefat eden babam gördüm, bana
'dayan oğlum' diye seslendiğini duydum. Kendime geldim. Aklımda mı
kaldı, uyudum da mı gördüm bilmiyorum" diye konuştu.
Facianın yaşandığı ocakta 8 saat yardım bekleyen işçilerden Özcan ve Sinan kardeşler zehirli gazların arasından yaşama tutunmayı başardı. Tam pes etmek üzereyken vefat eden babasının ‘dayan oğlum’ diye seslenerek görmesi ile kurtulduğunu aktaran Özcan Çevik, yüzlerde madenciye mezar olan ocaktan abisini de kurtararak çıkmayı başardı. Kendisine iki kere kurtarma ekipleri ulaşan ancak çıkmaya kahraman kardeş Özcan Çevik “Arkamda abim kaldı, ölü veya diri abimle çıkacağım” dedi. 8 yıldır madencilik sektöründe çalışan kardeşi Özcan’ın ısrarıyla ocakta çalışmaya başlayan ve kardeşinin mücadelesiyle kurtulan Sinan Çevik de “Kardeşimin sayesinde onun çabalarıyla kurtuldum. Sürekli uyarıyordu. Yüzüme vuruyordu. Bu bir mucize. Kurtulacak en son kişiler bizdik. O anda sıralı ölüm bekliyorduk. Arkadaşlarım sıra sıra ölüyordu. Birşey yapamıyorduk herkes halsiz, güçsüz herkes ölümü ensesinde hissediyordu. Kardeşim devamlı cesaret verdi, ‘dayan dayan dayan’ diye ve Allah’a şükür kurtulduk” dedi.
Facianın yaşandığı ocakta 8 saat yardım bekleyen işçilerden Özcan ve Sinan kardeşler zehirli gazların arasından yaşama tutunmayı başardı. Tam pes etmek üzereyken vefat eden babasının ‘dayan oğlum’ diye seslenerek görmesi ile kurtulduğunu aktaran Özcan Çevik, yüzlerde madenciye mezar olan ocaktan abisini de kurtararak çıkmayı başardı. Kendisine iki kere kurtarma ekipleri ulaşan ancak çıkmaya kahraman kardeş Özcan Çevik “Arkamda abim kaldı, ölü veya diri abimle çıkacağım” dedi. 8 yıldır madencilik sektöründe çalışan kardeşi Özcan’ın ısrarıyla ocakta çalışmaya başlayan ve kardeşinin mücadelesiyle kurtulan Sinan Çevik de “Kardeşimin sayesinde onun çabalarıyla kurtuldum. Sürekli uyarıyordu. Yüzüme vuruyordu. Bu bir mucize. Kurtulacak en son kişiler bizdik. O anda sıralı ölüm bekliyorduk. Arkadaşlarım sıra sıra ölüyordu. Birşey yapamıyorduk herkes halsiz, güçsüz herkes ölümü ensesinde hissediyordu. Kardeşim devamlı cesaret verdi, ‘dayan dayan dayan’ diye ve Allah’a şükür kurtulduk” dedi.
“ARKAMDA ABİM KALDI, ÖLÜ VEYA DİRİ ABİMLE ÇIKACAĞIM”
Evli ve 2 çocuk babası olan Özcan Çevik yüz yüze geldikleri
faciada yaşadıklarını ve abisini kurtarma anlarını ilk kez
anlattı:
“OCAĞIN EN SONUNDAYDIK, ÇIKMAMIZ
İMKANSIZDI”
“Ocağın en sonundaydık biz. İlk defa ocağın sonunda olduğuma
sevindim. Aslında o bölge uzak diye biraz tehlikeli görünür. Ama
Duman oraya gelinceye kadar temiz hava bizi kurtardı. Sonra kaynak
yapılan bir oksijen tümünü açtık, onunla biraz idare ettik. Sonra
idare etmeyen arkadaşlarımız temiz hava borularını keserek hava
aldılar. Bizim hayatımızı kurtaran emniyetçi arkadaşımız oldu. Bizi
kurtardı, ama kendisini kaybettik. Pis hava çıkışının olduğu yeri
kapattı. Ondan sonra kapatınca dumanın bizi gelmesini baya
engelledi. Ancak belirli bir yere kadar. Sonra ocağın havasını
değiştirdiler. Arkadaşlarımız bizi kurtardı daha sonra. Sözün
bittiği yer, üzüntülüyüz. ”
“ÖLEN BABAMI GÖRDÜM, BANA ‘DAYAN’
DİYORDU”
“Arkadaşlarımızın gelmesine yakın hava bittiydi, artık ben
ayaklarımı bile hissetmiyordum. Abim hep yanımdaydı. Gözleri
gitmeye başladı, gözlerinden yaş akıyordu. Ağzından köpükler
gelmeye başladı. Ve Tokatlamak zorunda kaldım kendine getirmek
için. Allah’a şükür getirdim de. Ondan sonra kendine geldi
konuşmaya başladık. Bir ara kendimi kaybeder gibi oldum. Geçen yıl
Nisan’ın 15’nde babamı kaybettim. Babam küçük oğlumu kucağında
getirmiş olarak gözümün önüne geldi. Ve bana ‘Nereye gidiyorsun
oğlum, bu çocuğuna kim bakacak’ diye gözümün önüne geldi. O cesaret
verdi bana. Aklımda mı kaldı, gerçekten uyudum da mı onu gördüm
bilmiyorum. Ama gözümün önünde babam ve oğlum geldi. Oğlumun bana
güldüğünü gördüm. Sonra kendime geldim. Oğlum gülünce dünyalar
benim oluyor.
“ABİME MORAL OLSUN DİYE GİDİYORUZ DEDİM, HALBUKİ HABER
YOKTU”
“Abime baktım ağzından köpük geliyordu ve tokatladım.
Tokatladım, salladım kendine getirdim. ‘Noldu’ dedi. ‘Uyuyorsun
uyuma’ dedim. ‘Yok’ dedi. ‘Toparlan hadi gidiyoruz’ dedim. Halbuki
haber gelmemişti. Moral amaçlı söyledim. Sonra toparlandı. Ve
aradan 15 dakika geçti bizi kurtarmaya geldiler. Baya bir vurdum,
bir iki tokat değil. Bir iki dakika abim kendine gelmeseydi,
ölecekti. Abim öyle kalsaydı ben zaten ordan çıkmazdım. Sonra o
anda abime ‘Abi eşin var, çocuğun var, kendini bırakma, kendine
gel’ diye devamlı telkinde bulundum. Kendimi unuttum, abimi
çıkartabilir miyim diye çabaladım. Yoksa ben gece 11’de çıktım. Ben
çıkardım her şekilde ama tercih etmedim. Çünkü abimi madene ben
soktum. Ben yaşasaydım, vicdan azabıyla duramazdım. Ya kafamı
oynatırdım ya da sonunu düşünemiyorum.”
“HERKES KOŞTURUYORDU, TELAŞ VE KORKU
VARDI”
“Herkes koşturuyordu. Biz eski madenci olarak yeni olanları
bir yere oturttuk. Ama yeni olanlar çok gezmeye başladı. Öyle
ortamda çok fazla gezilmez. Bir yere oturulur ve sakince yardımın
gelmesi beklenir. Çünkü fazla gezinildiği zaman oksijen daha çabuk
biter. Telaş ve korku vardı. Çok gezdiler. ‘Koşmayın, oturun
şuraya’ dedim ama onlar yeni oldukları için çok fazla bir şey
yapamadılar. Çığlık yoktu, telaş vardı. “Pis havanın önünü kapatan
ölen emniyet şefimiz için iki defa yardıma gittik. Ama bizi geri
çevirdi. ‘Olacaksa bana olsun, size olmasın’ dedi. Tek başına
yaptı. Mekanı cennet olsun. Çok efendiydi, çok dürüsttü, işine çok
sadıktı. İş konusunda bir yanlış olursa affetmeyen biriydi. Ve
böyle olması çok iyiydi bizim için.”
“İÇERDE ŞAKLABANLIK YAPTIK”
Olay olunca biz eski madenciler böyle bir şey daha önceden
yaşadığımız için telaşa vermedik. Şaklabanlık yaptık. Milleti
unutturmak amaçlı, şakalaşmalar yaptık. Ama iş büyüyünce artık,
bizim de yapacağımız bir şey kalmadı. Olayın ciddiyetinin başından
sonuna farkındaydım. Bundan önceki çıkışımda 1 saat 45 dakikada
çıktım. Yine yangın olmuştu, ordan da sağ salim çıkmıştık. Kendi
ekibimden 4 kişiyi kurtardım. Önden onları yürüttüm, arkadan kendim
yürüdüm. Abim çıkarken devamlı gözümün önünde elinden tuttum.
‘Biraz hızlı ol, sabırlı ol, fazla ayakta durma’ gibi şeyler
söyleyerek çıkışına yardım ettim. Akşam 22.00 de geldiler bizi
kurtarmaya. İlk etapta içeriye giremezlerdi zaten. İçerisi simsiyah
dumandı. Artık sevinç mi üzüntü mü. Sevinemiyorum, kurtulduğuma
sevinemiyorum.”
“UCUNDA EN SON ÖLÜM OLURDU, O DA SON
ÇARE”
“Benim 4 senem kaldı emekliliğe. Allah nasip ederse bırakmayı
düşünmüyorum. Ölüm yer üstünde de var. Olacak oldu mu yer üstünde
de oluyor. Bunun yer altısı yer üstü yok. Çekilecek çilemiz varmış.
Ben devam ederim ama abim bırakmak istiyorum derse saygıyla
karşılarım. Ben kendim olsam bir şekilde başımın çaresine bakardım.
Ucunda en son ölüm olurdu ama o ölüm de en son çare.”
“BİZİM OLDUĞUMUZ YERDEN ARKADAŞLARIMIZ DAHA DÜN
ÇIKTI”
Benim olduğum yerde arkadaşlarımı daha dün çıkarttılar. Kalan
arkadaşlara daha dün ulaştılar. Ocağın en sonuydu. Mantıken ocağa
yakın olanların sağ çıkması gerekiyor ama pis hava çıkışı oraya
gittiği için ilk onlar zehirlendi. Ocağın sonunda olmamız bizim
hayatımızı kurtardı. İlk defa seviniyorum. Ocağın sonunda olduğuma.
Madencilikte dışarı yakın olmak istersin. İlk defa
seviniyorum.