Sol kadrolaşma 28 Şubat'ı hazırladı
Abone olBBP Lideri Yazıcıoğlu, Moğultay döneminde yapılan kadrolaşmanın 28 Şubat sürecinin önünü açtığını söyledi.
Hakimler ve Savcılar Yasası’nda yapılan değişiklik, iktidarla
yargı arasında ‘siyasallaşma tartışmaları’na yol açarken, Mehmet
Moğultay’ın itirafları yeniden gündeme geldi.
1991’deki DYP-SHP hükümetinde adalet bakanlığı yapan Moğultay,
hakimlik için 2 bin partiliyi işe aldığını söylemişti. Dönemin
Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu,
Zaman’a yaptığı açıklamada, o zamanki kadrolaşmayı ‘Eşi
görülmemiştir.’ sözleriyle nitelendirdi. Moğultay’ın yaptığı
kadrolaşmanın 28 Şubat sürecinin önünü açtığını vurgulayan BBP
lideri, “28 Şubat ortamında yapılan antidemokratik müdahaleler
karşısında yargı dik duramadı, bağımsızlığını koruyamadı. Bunun en
önemli nedenlerinden biri de Moğultay’ın yargıyı
siyasallaştırmasıdır.” dedi.
Birçok kişinin o yıllarda kendisine inançlarından dolayı yargıya
giremediklerini anlattığını belirten Yazıcıoğlu, “Bırakın kendi
isimlerini, adayların anne-baba adlarından, memleketlerinden dolayı
bile hakim olmalarını engellediler.” diye konuştu. Moğultay’ın
yaptığı kadrolaşmayı rahatça itiraf ettiğine de dikkat çeken
Yazıcıoğlu’na göre, sağ görüşlü bir siyasetçinin böyle bir açıklama
yapması halinde başına gelmeyen kalmaz.
1991’de kurulan DYP-SHP hükümetine, Alparslan Türkeş liderliğindeki
MÇP de güvenoyu vermişti. Fakat bu güvenoyu, partiden kopmalara
sebep olmuş, Türkeş’in veliahdı olarak gösterilen Muhsin Yazıcıoğlu
ve bazı milletvekilleri MÇP’den ayrılarak BBP’yi kurmuştu.
Meclis’teki oylamada yaşananları anlatan Yazıcıoğlu, hükümete
‘evet’ dememesinin ardında, SHP içinde PKK sempatizanlarının yer
alması ve Moğultay’ın adalet bakanı yapılması gibi sebeplerin
yattığını dile getiriyor. Moğultay’ın böyle bir kadrolaşmaya
gideceğini Türkeş’le de paylaştığını ifade eden Yazıcıoğlu,
görüşmede kapatılan DEP’ in de desteklediği DYP-SHP hükümetinin
yanlışlarında beraber hareket edilmemesini istediğine işaret
ediyor. Türkeş’ten “Sadece doğrularında değil, yanlışlarında da
beraber olacağız.” cevabını alan BBP lideri Yazıcıoğlu, TBMM’de
yaşananları da şöyle anlatıyor: “Daha sonra bu ortaklığa güvenoyu
veremeyeceğimizi Türkeş Bey’e söyledim, o sırada birlikte düşünen
dört arkadaştık. Türkeş’e, ‘Oylama sırasında izin verin, dışarı
çıkalım.’ dedim. Onun yanında ‘hayır’ diyerek saygısızlık yapmak
istemedim. Kolumdan tuttu, gitmeme izin vermedi. O zaman bir kağıda
istifamı yazıp ‘kavaslar’ aracılığıyla başkanlığa gönderdim.
Rahmetli Türkeş de kavası çağırıp istifamı yırttı. Sonuçta partiden
ayrıldık.”
Mehmet Moğultay’ın adalet bakanlığı yaptığı döneme ilişkin bir
eleştiri de geçen hafta ünlü şair Abdurrahim Karakoç’tan gelmişti.
Moğultay döneminde avukat oğlunun yaşadığı mağduriyeti dile getiren
Karakoç, sırf ismi Türk İslam diye oğlunun hakim yapılmadığına
dikkat çekmişti. Durumu önceden tahmin eden Karakoç, sol kesim
üzerindeki etkisiyle bilinen merhum sanatçı Mahsuni Şerif’i araya
soktuğunu; ancak başarılı olamadığını söylemişti. Ünlü şairin
verdiği bilgilere göre, “Bu, benim yeğenimdir.” diyen Mahzuni
Şerif’e dönemin SHP yetkilileri, “Mahzuni’nin bu adla yeğeni
olamaz.” karşılığını verir. Sinirlenen ünlü sanatçı, yakın dostu
Abdurrahim Karakoç’a şöyle dert yanar: “Bunların isme alerjileri
var.”
Haber: Emre Soncan
Kaynak: