Sokağa çıkıp 'Klitoris nedir' diye sordular
Abone ol7 dakikalık klitoris filminin yönetmeni Melek Özman, "Biz böyle kentli, eğitimli, orta sınıf ve üstü kadınlar, cinselliği en çok biz biliriz zannediyoruz. Fena halde yanılıyoruz" diyor.
“Bilen, farkında olan kadınlar tarafından sevildiği kesin! Ama hâlâ kadınların bir kısmı bilmiyor. Cinsel cehalet yaygın. Erkeklerin pek aklının basmadığı bir organ.”
Yönetmen Melek Özman, klitorisi böyle tanımlıyor. 2003 yılında kurulan ve sadece kadınların katılımına açık olan Filmmor Kadın Kooperatifi “kadınlarla birlikte, kadınlar için sinema yapıyor.” ‘Klitoris Nedir?’ adlı 7 dakikalık film de bu kapsamda 2002 yılında çekilmiş.
Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman ‘Censellik Dosyası’ kapsamırda filmin yönetmeni Melek Özman ile konuştu:
Klitoris filmi yapmak nereden aklınıza geldi?
-Küçük bir grubumuz vardı, bedenimizle ilgili keşfedebildiklerimizi konuşuyorduk. O kadar yabancıydık ki bedenlerimize. Sanki bir ‘kıta’ keşfediyor gibiydik. Bazılarımızın ailesi yasak koymamıştı. Onlar daha iyi tanıyordu bedenlerini. Dokunabiliyorlardı filan. Bazılarımız tamamen cinsel organlarımızı unutmuştuk. Çünkü hep ayıp, hep yasak! Hep baskı altındaydık. Benim kuşağımın 30’lu yaşları, ergenlikleri boyunca yasaklanan şeyleri yeniden keşfetmeye çalışmakla geçti. Bu anlamıyla kayıp bir kuşağız.
Yani sizin meseleniz olduğu için mi yaptınız o filmi?
-Elbette! “Hadi ilginç bir film yapalım!” diye olmuyor o işler. Kendi keşfettiklerinin, kendi dertlerinin, kendi meselelerinin üzerine gidiyorsun. Daha önce yapılmamış olması da durumun vehametini gösteriyor! Filmmor’un çektiği filmlerden biri bu. Film-mor, 2001’de kadınlar tarafından kuruldu. Hepimiz yakın arkadaşız, feministiz...
YILLARDIR AVRUPA ’DA YAŞIYORUM, HİÇ DUYMADIM
İnsanların klitoris hakkındaki bilgisini neden ölçmek istediniz?
-Amacımız bilgi ölçmek değildi aslında. Sürekli yasaklanarak, tabu haline getirilmiş bir cinsellikten değil, gerçekten insani olan cinsellikten söz etmek istedik. Hepimizin ihtiyacı olan, hepimizin hayatında yer tutan cinsellikten. Yedi dakikalık bir film bu, sokakta insanları durdurup, “Klitoris nedir? Ne işe yarar?” diye sorduk. Ve ilginç yanıtlar aldık. Bilenler de vardı, bilmeyenler de, hayatında hiç klitorisi duymamış olanlar da... Mesela biri, “Ben yıllardır Avrupa’da yaşıyorum, hiç duymadım!” dedi. Bir başkası, “Turizmle ilgili bir şey mi?” diye sordu...
Peki siz bu filmden ne öğrendiniz?
-Beni çok şaşırtan bir şey öğrendim. Biz böyle kentli, eğitimli, orta sınıf ve üstü kadınlar, cinselliği en çok biz biliriz zannediyoruz. Fena halde yanılıyoruz! Bu filmde ezberim yerle bir oldu. Gölcük’e, İzmit’e gittim, geleneksel kadınlarla konuştum. “Klitoris nedir?” diye sordum, “Bilmiyoruz evladım!” diyeceklerini zannederken, gözleri parladı, “Ha bızırı kastediyorsun!” dediler. Gayet iyi biliyorlardı ve nimetlerinden yararlanıyorlardı. Meğer eski kadınlar arasında çoktan keşfedilmiş ama sır gibi yaşanan bir şeymiş. Biz yabancılaşmışız. Bir de şöyle bir tespitim oldu: Oralarda bir kocaya karşı görev olarak yapılan cinsellik var. O keyifli değil, bir vazife, çocukları büyütmek gibi. Bir de kendi serüvenleri var, ‘bızır’larıyla! Bunu öğrenmek bana çok iyi geldi. Çünkü ben hep kadınların kendi içlerinde bir kadınlık bilgisi taşıdıklarına inanırdım, doğrulanmış oldu.
FİLMİN YABANCI VERSİYONLARI DA ÇEKİLDİ
Sonra filmin yabancı versiyonları da yapıldı...
-Evet ya. Çok sevindik ve şaşırdık. Aslında biz tantana yapmadık, festivallere filan göndermedik. Underground şekilde tüm dünyaya yayıldı. Bir sürü yere davet edildik. Derken izin istediler, Viyana versiyonunu yaptılar. Sonra da Slovenya ve Kolombiya versiyonunu...
Sizin çıkardığınız sonuçlara göre, klitoris bu ülkede kullanılan, işe yarayan ve sevilen bir organ mı?
-Bilen, farkında olan kadınlar tarafından sevildiği kesin! Ama hâlâ kadınların bir kısmı bilmiyor. Cinsel cehalet yaygın. Erkeklerin pek aklının basmadığı bir organ.
KONUŞULMUYOR, ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR, UTANILIYOR, KULLANILMIYOR
Filmde genç bir kadın, “Ben keşfettim ama karşımdakinin haberi yok, o zaman da bir işe yaramıyor!” diyor...
-Evet ne yazık ki bilgisizlik had safhada. Erkekler için cinsellik penetrasyon merkezli bir şey. Kadınların hazzına çok yer yok maalesef. O yüzden klitorisi tehlikeli buluyorlar. Çünkü kadını özgürleştiren bir şey. Ve erkek gereksinimini ortadan kaldıran bir şey! Ama tabii ki neticede klitoris de bir sembol, çünkü cinsellik ne bir organdan ne de sadece hazdan ibaret. Haz önemli ama cinsellik başka bir sürü doyumla da ilgili. Yani “Klitorisi keşfettik, cinsellikle ilgili sorunlar bitti!” değil. Ama konuşulmuyor, üstü örtülüyor, utanılıyor, pratikte kullanılmıyor, kadın mastürbasyonuna hoş bakılmıyor! Bu da kadınları sadece üreme aracı düzeyine çekiyor.
Artık hiçbir şeyi normal yaşayamıyoruz. Bir şey söylüyorlar mesela, hemen cevabı yapıştırıyorum: “Hayır efendim öyle değil!” Refleksif bir toplum olduk. Hepimiz. İyi de, her saniye, onların her yasakladığına laf yetiştirecek halim yok ki! Bununla mı uğraşacağım? Bu refleksler yüzünden konuşacağımız şeyi de konuşamaz olduk. Biz yasaklar yerine, hazdan, yaşam sevincinden, cinsellikten söz edelim.
Peki bu filmden sonra bu ülkedeki orgazm seviyesi hakkında bir sonuca vardınız mı?
- Bir kadın anlatmıştı: Evliliğin ilk dönemlerinde bir gün sevişirken aktif olduğunu, duruma biraz katıldığını ve kocasının kadına, “Aaa sen bu o...pulukları nereden öğrendin!” dediğini. O günden sonra da bunu yapmadığını çünkü terslendiğini, küçümsendiğini, azarlandığını söyledi. Genel olarak, kadınların cinsel istekli ve aktif olması hoş karşılanmıyor. E buradan orgazm seviyesi hakkında bir fikrimiz oluyor!
ÖZGÜRLÜK VE İTAATSİZLİK
Klitoris, kadınların penisi mi demek?
-Bence öyle dememek lazım. Neden her şeyi penise göre tanımlıyoruz? Klitoris, klitoristir. Kadınlara ait bir şey.
Kadınların özgürleşmesiyle klitorisin alakası var mı?
-Olmaz mı? Bedenimizden utanmamalıyız, bedenimizi keşfetmekten korkmamalıyız. Cinselliği rahatça bütün hazlarıyla yaşayabilmeliyiz. Bedensel bütünlük önemli çünkü özgürleşmek için...
‘İtaatsizlik’ olarak algıladıkları için mi bazı erkekler kadınların klitorisleriyle oynamalarını istemiyorlar?
-Korkularından aslında! Erkekliğin yerle bir olacağı alan orası, kadının gözündeki o erkeklik balonunun sönmesinden korkuyorlar. Rekabetten de korkuyorlar. Kadın mesela, niye tek adamla sevişmek zorunda ömür boyu? Kökeninde ne var? Korku! Türkiye ’de şu an ‘kadın cinayetleri’ vahim bir gerçek. Bazı erkeklerin, artık ellerinde erkeklikten başka bir şey kalmadığı ve o erkekliği de kaybetmekten korktukları için bu kadar feci bir saldırı altındayız. Avrupa’da bunun adını koymuşlar: ‘erkeklik krizi.’ Cinayeti, şiddeti buna bağlıyorlar. Diyorlar ki, “Bin yıllardır süren bir şeyi sarsıyoruz ve diyoruz ki, biz eşitiz, sen öyle erkek, büyük, kocaman bir şey değilsin. O kadar iyi de değilsin!” Türkiye’deki kadın cinayetlerine bakın. Yüzde 70’i, 80’i, kadınlar boşanmak istediği için. Diyor ki, “Sen beni döven, mutsuz eden, kötü davranan bir adamsın. Ben de seni boşuyorum!” O da “Sen kimsin beni terk edecek!” deyip öldürüyor.
Kadın sünnetinin amacı da bu mu? Kadının zevk alma araçlarını yok etmek mi?
-Evet kadın cinsellikten haz aldığını keşfederse başka biriyle sevişmese bile adama diyecek ki, “Sen bana zevk vermiyorsun ki!” O noktada erkeklerin en zayıf karnı bu. Sünnet eder, haz almasını tamamen engellerse, sorun ortadan kalkmış oluyor.
BIRAKIN BİZ UĞRAŞALIM
Peki bunca mesele varken “Bir klitorisiniz eksikti! Hâlâ onunla uğraşıyorsunuz” diyenlere verecek cevabınız var mı?
-Ay keşke sadece biz uğraşsak! Muhafazakârlar cinsellikle bizden daha fazla uğraşıyor. Her dakika, kahkahadan, bir yerimizin açılmasından, regliye, kürtaja, doğum kontrolüne, kızlı erkekli yaşamaya, direk dansına kadar kadınların cinselliğinden söz ediyorlar. O meseleyi biz kadınlara bıraksınlar. Biz uğraşalım. Bedenimizi keşfedelim, yeni şeyler söyleyelim. Dünyanın en korkunç şeylerinden biri onlara göre kadınların haz alması. O yüzden klitorisin dünyanın en tehlikeli noktalarından biri olduğunu düşünüyorlar.
Ama o erkeklerle evli olan, onlar gibi düşünen, klitorisi yok sayan kadınlar da var...
-Evet var. Biz kadınların hayatta kalmak için çok fazla stratejisi var. Kızıyorum ama anlıyorum da. Böyle bir dünyada ‘biat etmek’ de bir hayatta kalma yolu. Var olan koşulları kabul ederseniz bir miktar huzurlu olabilirsiniz. Her an çatışmak zor...