Şok olayda flaş gelişme! O benim şerefsizliğim abi!

Şahit olanlar bizi zaten gönlünce tefe tuttu. Olmayanlara geçen hafta altına imza attığımız o hatayı kısaca anlatayım.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Şahit olanlar bizi zaten gönlünce tefe tuttu. Konudan bihaber olanlara geçen hafta altına imza attığımız o hatayı kısaca anlatayım.

Bizim sorumlu editörlerden biri HGS ile ilgili bir dosya haberi hazırlıyordu birazdan başına geleceklerden habersiz şekilde...

Tam, "HGS'leri neredelerden alabilirsiniz?" ara başlığını atarken, editörlerden Selin Paratutmaz kendisine seslendi:

"PKK ile ilgili şöyle böyle bir haber var. Nereden yayına vereyim?"

"Manşetten at. Önemli o haber!" direktifi verdi  ve elinde yarım kalan HGS haberine devam etti.

Başımıza gelen de ondan sonra geldi zaten.

Konsantrasyonu bozulan yetkili editör, "HGS'leri bankalardan ve PTT'den alabilirsiniz" yazacak ya hani... Sen tut kafa karışıklığından, "HGS'leri bankalardan ve PKK'dan alabilirsiniz" diye yaz!

Sağolsun bazı okurlar bizi sıvadı resmen!

Bu yaptığımız ilk hata değildi, son da olmayacak kuşkusuz. 13 yıllık yayın hayatımızda biz ne manşetler attık diye düşündüm.

Aklıma geldikçe gülmeye başladım.

Anlatayım da, ne bombalar patlatmışız siz de bilin!

İnternethaber'in ilk yılları. İnternetspor.com sitesini yayına verdik, başına da çok sevdiğim ağabeyim Yahya Gür'ü getirdik. Hadi abimle beraber dışarıda bazı işleri kovaladık öğlen üzeri ofise döndük Ben bir süre sonra spor sitesi nasıl gidiyor diye bir bakayım dedim.

Açtım... Karşıma ilk çıkan haber, Çetin Altan'ın yazdığı bir siyasi yazı oldu.

Allah Allah!

Logoya bakıyorum, İnternetspor yazıyor, habere bakıyorum siyasi bir yazı! Sistem mi bozuldu, kodlar mı karıştı diye irdelerken haberin altındaki spot gözüme ilişti:

Aynen şöyle: "Biliyoruz, burası bir spor sitesi. Ancak Çetin Altan'ın bu yazısını görmemenize gönlümüz razı olamazdı. Buyrun okuyun!"

Hayretle döndüm ve "Yahya abi bir yanlışlık var. Çetin Altan'ın yazısı spor sitesinde ne geziyor!?" diye sordum.

Bu sözümle bir tartışma başladı. Ben olmaz diyorum, o olur diyor. Olur olmaz, olur olmaz derken baktım ki ben başa çıkamıyorum. "Yürü gel Hadi abime soracağız" dedim. Hadi beyin odasına girdik. Yaz sıcağında hararet basan Hadi bey karpuz yiyor, bir yandan da yazısını yazıyor.

"Abicim durum bundan ibaret. Olur mu sen söyle" dedim. Kestirip attı, "Olmaz yav öyle şey olur mu kardeşim!" diye.

Yahya abi diretiyor. Bu kez orada tartışmaya giriştik. Kendimizi öyle bir kaptırmışız ki, bağır çağır "Olur-olmaz" diyerek birbirimize pes dedirtmeye çabalıyoruz.. Bu tartışma ne kadar sürdüyse artık bilmiyorum.

O an yazıyla ilgili kafasında kurduğu herşey uçup giden Hadi abim birden celallendi. Ama ne celallenme..

Ayağa bir fırladı, ağzında karpuz parçası... "Yahya olmazzz, olmazzz, olmazzzz kardeşim olmazzz anlamıyor musun" diye kendini döverek bağırdıkça karpuzun suyu çenesinin sağından ve solundan akıyor, çekirdekleri mermi gibi üzerimize yağıyor!

"Adam dellendi" diye odadan kaçtığımız gibi kendimizi haber merkezine zor attık! "Noooldu Yahya abi? Bak olmuyormuş di mi?" dedim haklılığımı ortaya koymak için.

Cevap verdi ama kelimeler ağzından adeta tökezleyerek çıkıyor: "Tamam ama Hadi Bey'in tepkisi çok sert oldu bence!.."

Aradan 11 yıl geçti ve hala bunu anlatıp güleriz...

***

Yine günlerden bir gün erkenden iş yerine geldim. İnternethaber'i açar açmaz karşıma çıkan haber başlığı aynen şöyle:

-Bülent Ersoy sertleşti!

Editör, "Bülent Ersoy sert konuştu" diyecek güya!

Bula bula bu başlığı mı buldun diye fırça atacağım. Çağırdım, yanıma ama kırmamak, motivasyonunu yok etmemek için yumuşak konuşma kararı aldım. Bülent Ersoy'un sertleştiği, benim yumuşadığım bir ortamda e haliyle ortaya saçmasapan bir diyalog çıktı.

"Bülent Ersoy nasıl sertleşiyor?" diye sordum. Ben yumuşak sordukça, o attığı başlığı savunuyor. "Abi şimdi sertleşti dememdeki kasıt şu...", "Abi sertleşti derken aslında ben...", "Abi aslında tam sertleşmedi de..." gibi abuk subuk cevaplar veriyor. 

O sırada ben galiba kendimden geçmişim! Fenalaşırken (!) ağzımdan çıkan soru şu olmuş:

"Ulan Bülent Ersoy'un her tarafı sertleşse ne olur?"

***

Danıştay saldırısının olduğu günler. Cemil Çiçek cami avlusunda göstericiler tarafından kovalanıyor, hükümet üyeleri başını bakanlıklardan çıkaramıyor. Öyle karmaşık bir dönem. Erdoğan olayla ilgili tek kelam etmiyor. Türkiye O'nun söyleyeceği iki kelimeyi merakla bekliyor.

Sabah geldim masama oturdum. Gazeteyi açar açmaz karşıma gelen ilk haber, "Ve Başbakan Erdoğan konuştu!"

Haberi nasıl tıkladığımı, içine nasıl bir heyecanla daldığımı hatırlamıyorum. Nefesim kesilircesine okudum ilk satırları. Sıra Erdoğan'ın ne konuştuğuna gelince aynen şu cümlelerin yazıldığını gördüm: "Erdoğan olayla ilgili yorum yapmayacağım dedi"

"Ulan hani Erdoğan konuşmuştu?" derken birilerinin "Su ve kolonya yetiştirin" dediğini duydum, gerisini hatırlamıyorum!

***

Bundan sanırım 3 yıl önceydi. O dönem Nur Akman bizimle çalışıyor. Gidişine en çok üzüldüğüm editörlerden biridir Nur. Çok çarpıcı başlıklar atar, ilginç haberleri araştırıp bulurdu. Birazdan anlatınca neden bahsettiğimi daha iyi anlayacaksınız.

Akşam mesaimiz bitmek üzere. Hadi Bey'in odasından çıktım ve haber merkezine girdim. Mesaisini bitirenler çıkmış, Nur elindeki işi bitirmek için kalmış.

"Aaa sen burada mıydın? Neden çıkmadın?" diye sormamla başladı herşey!

"Bir galeri var Süleyman bey atıp çıkacağım" dedi. Normalde "Ha tamam" deyip geçiştireceğim bu cevaba nedensiz yere, "Konusu ne?" diye bir soruyla karşılık verdim.

Nur bir yandan ekrana dikkatlice bakarak cevap verdi: "Adamın biri Guinnes Rekorlar Kitabı'na girmiş. Konusu çok ilginç!.."

O bunu söyleyince ben bu kez meraktan sordum: "Hadiii! Konusu ne ki!?"

Asla tahmin edemeyeceğim bir cevap geldi:

"Penisi 34 santimmiş Süleyman bey!"

Ben oracıkta dondum kaldım resmen! O an belli belirsiz bir yerlere odaklandım ve  jet hızıyla olanları tahlil etmeye başladım.

"Adamın biri Guinnes Rekorlar Kitabı'na giriyor. Penisi 34 santim ve Nur bunu galeri haber olarak atıyor. O zaman Nur'un attığı fotoğraflarda ne var?"

Tahmin ettiğiniz gibi, aynı şeyi düşünmüşüz!

Hayatımda bu kadar telaşlandığımı hatırlamam!

"Nur atma o galeriyi ablam ya. Vallahi bak hiç gerek yok"
diye feryat etmişim!

Bu sırada aramızda aynen şu diyalog geçti:

-Ama Süleyman bey 34 santim yaniiii!..

- Tamam Nur atma sen o galeriyi, atma!

-Ama tam bitmek üzereydi?

-Atma ablacığım, sil gitsin!

-Emin misiniz Süleyman bey? Vallahi ben ömrümde ilk defa böyle bir şey gördüm!

- Nuuuurrrr. Atma dedim yahu atma ablacığım. Sil at tamam, kapatalım konuyu!

Nur çaresiz galeriyi sildi.

Ama tabi bitirmek üzere olduğu işi silmek hoşuna gitmedi. Ben bilgisayarımı kapatırken dönüp baktım bir ara. Bir eli diz kapağının orada, diğer eli bacağının ortasına doğru bir yerde ve mırıldanarak konuşuyor: "Bu kadar birşey ya hayret vallahi! Keşke atsaydık!" (Nur'un attığı galeri fotoğraflarının adamın yüzünü falan gösterdiğini sonradan anlatınca anladım)

***

Hatice Kübra Ankara'dan bir haber atmış. Başlık aynen şöyle: "Bu haber sizi çok ürkütecek!"

Haberin içine girdim. Bilim adamları kıyametin kopacağı tarihi tahmin etmişler. Onların tahminine göre Kıyamet 680 yıl sonra kopacak.

Aradım Kübra'yı kafa bulmak için...

"Senin şu haber var ya hani" dememe kalmadan, "Ne kötü haber abi di miii?" diye konuşmaya başladı.

"Hee Kübra gerçekten çok ürktüm yaaa" dedim. İşi ciddiye aldı. "Vallaha mı, ürktün mü cidden" demeye başladı!

"Yahu Kübra. İnsan ömrü taş çatlasa 120 yıl falan. 70'inde ölenlere çok yaşamış diyorlar. 680 yıl sonraki haber beni, bizi niye ürkütsün ablacım" dedim.

Gelen cevap manidar: "Heee bak ben onu düşünmemişim abi.. Taam taam başlığını düzelteyim ben o zaman!"

***

Mehmet Şimşek kulaklıkları takmış, MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural'ın canlı yayında söylediklerini birebir yazıyla okurlara aktarıyor. Bu öyle kolay iş değil. Ciddi bir motivasyon ve dikkat gerektiren bir durum. Onun için, canlı yayın yazan biri olunca haber merkezinde kimsenin gıkı çıkmaz yazanın kafası karışmasın diye.

O sırada Hadi bey telaşla içeri girdi ve "Mehmet Şimşek" diye bağırdı. Büyük patron sesleniyor, Mehmet Şimşek kayıtsız kalabilir mi? Kulaklığı çıkardı "Buyrun Hadi bey" dedi. Hadi bey canlı yayını yazıya döktüğünü görünce çıktı gitti, "Sonra konuşuruz" diyerek.

Şimşek yazmaya devam etti. Ben haberin içine girdim biraz sonra. Haber gayet düzgün Hadi bey'in içeri girdiği yere kadar. Ondan sonrası şöyle devam ediyor:

"Hükümeti ekonomik alanda başarısızlıkla suçlayan MHP Genel Başkan Yardımcısı Hadi Özışık....."

"Mehmet Şimşek Hadi bey ne zaman MHP Genel Başkan yardımcısı oldu kardeşim bu ne yahu?" diye seslendim.

Hatasını telafi edecek söz bulamayınca çaresizce ellerini yana açtı ve bombayı patlattı:

"O tamamen benim şerefsizliğim abi"

Güleceğim ama yeri değil. Gülmemi bastırsın diye bu kez önceki gün attığı bir başlığı hatırlattım:

"Yahu voleybol milli takımı yenilip Avrupa sonuncusu oluyor. Türkiye'ye geliyorlar ve sen, "Ve döndüler!" diye manşet atıyorsun. Burada neyi anlatmaya çalıştın? 'Reziller döndüler' mi demek istedin yoksa?"

Cevap yine aynı: "O da tamamen benim şerefsizliğim abi"

Gel de gülme...
***

Haberin kahramanı yine Nur. Bizim bayan haltercimiz Nurcan Taylan dünya rekoru kırmış silkmede. Büyük bir gurur bu. Hem bayan, hem de halter gibi ben erkeğim diyenlerin bile kaldıramayacağı bir ağırlığı kaldırmış. Haltercimizin şanına yakışacak bir başlık arıyoruz.

Her ağızdan bir başlık çıkıyor. Bildiğiniz kuru gürültü. O sırada Nur bombayı patlattı:

"Nurcan Taylan silkti attı!"

Ben o sırada yine fenalaşmışım!

Anlatmaya devam etsem saatler sürer okumanız. En iyisi şimdilik burada keseyim. Ama şimdilik. Daha sonra yine yarattığımız harikalardan (!) size bahsedeceğim.

Ha bana, "Bugüne kadar gördüğün, okuduğun en şaheser manşet neydi?" diye sorarsanız. Haberi tıklatmak için yüzlerce komik ve abartılı manşet attık ama, asla Mynethaber'in attığı başlık gibisini görmedim.

Olduğu gibi yazıyorum:

"ŞOK OLAYDA FLAŞ GELİŞME!"

Allah var şimdi yukarıda...

Siz olsanız tıklamaz mısınız?