Şok diyeti bırak!
Abone olHavalar ısındı, diyetler başladı. Ancak siz siz olun, 'çabuk kilo verelim' diye şok diyetlere sarılmayın!
Kışın tüketilen yiyeceklerdeki yağ ve kalori miktarının artması,
günlük aktivitelerin azalması kilo alınımının artmasını kaçınılmaz
kılıyor. Kışın gizlenen bu kiloları vermenin zamanı geldiğinde ise
genellikle en kolay yöntem olarak seçilen 'şok diyetler' vücut
üzerinde ciddi tahribata yol açıyor.
Diyet ve Beslenme Uzmanı Dyt. Seçil Kenar; insanların haftada 4-5
kilo verdiren çok düşük kalorili, birçok besin öğesini yetersiz
içeren diyetlere yöneldiklerini belirterek diyete karar
verildiğinde önemli olanın bu kiloları sağlıklı bir şekilde vermek
olduğunu söyledi.
"Tartıda kaç kilo olduğumuz mu? Yoksa olmamız gereken ağırlıkta,
sağlıklı yağ yüzdesine sahip bir vücuda sahip olmak mı" sorusunun
önce cevaplanması gerektiğini vurgulayan Kenar, "Çünkü bu tür çok
düşük kalorili, kısa sürede fazla kilo kayıplarına sebep olan
diyetlerde kayıplar yağdan değil, su ve kastan oluyor. Ayrıca bu
diyetler ile metabolizma hızı yavaşlarken, verilen kilolar hızla
geri alınabiliyor ve daha sonrasında yapılan diyetlerde kilo vermek
daha da zorlaşıyor" uyarısında bulundu.
Bunun yanında bu tür diyetleri uygulayan kişilerde sık görülen
rahatsızlıkları "Sindirim ve sinir sistemi bozuklukları, anemi,
yorgunluk, baş dönmeleri, bulantı ve kusma problemleri" şeklinde
sıralayan Kenar, zayıf olmak adına yapılan diyetlerin uzun vadede
birçok hastalığa neden olduğunun altını çizdi. Dyt. Seçil Kenar, şu
tavsiyelerde bulundu:
"Unutulmamalıdır ki, bazı fazla kilo alımları sadece yeme davranış
bozukluğu sonucu oluşmayabilir. Herhangi bir hastalık, sonucunda
direkt veya in-direkt olarak şişmanlığı tetiklemiş olabilir. Böyle
bir durumda yapılan bilinçsiz zayıflama diyetleri ile sağlık
problemlerinin daha da artmasına sebep olabilirsiniz.
Zayıflama; size uygun beslenme ve egzersiz programlarının
uygulandığı, diyetisyen ve uzman doktor kontrolünde olmalıdır. Kısa
süreli, sadece zayıflama amaçlı olmamalı, ideal kiloya gelindiğinde
mutlaka bireye kilo koruma programı düzenlenmeli ve bundan sonraki
yaşamında nasıl bir beslenme programı uygulayacağı 'davranış
değişikliği tedavisi' olarak kişiye anlatılmalıdır"
Diyete başlayacak kişinin mutlaka bunu istemesi ve kendini
hazırlaması gerektiğine vurgu yapan Kenar; ideal kilo verme
yöntemini şöyle özetledi:
"- Diyetisyen tarafından kişinin beslenme öyküsü, yaş, kilo, boy,
fiziksel aktivite düzeyi ve vücut analizi incelenerek,
alternatifler içeren dengeli ve yeterli bir beslenme programı
hazırlanmalı,
- Bir sonraki öğünde çok acıkmayı ve kan şekerinin düşmesini
engellemek açısından meyve, diyet bisküvi, küçük kepekli sandviç,
ayran v.b ara öğün alternatiflerinin olduğu 3 ara öğün ve 3 ana
öğünden oluşan dengeli bir beslenme programı olmalı. Unutmamak
gerekir ki, aç kalmak zayıflamak değildir.
- Gün içinde ne kadar aktif olunursa olunsun, haftada en az 3-4 kez
spor yapılmalı,
- Günde 8-10 bardak su içmeye özen gösterilmeli,
- Glisemik indeksi (kan şekerini hızla yükseltip düşürmeyen) düşük
besinler tüketilmeli. Basit karbonhidrat denen şeker ve şekerli
besinler yerine günlük karbonhidrat ihtiyacı hem daha tokluk veren,
hem acıkmayı geciktiren kepekli ekmek, kepekli makarna, bulgur
pilavı gibi lifli besinlerden karşılanmalı,
- Yiyecekler tüketilirken ızgara, haşlama, buğulama türü yağ
içeriği düşük besinler tercih edilmeli,
- Şeker içeriği yüksek gıdalar yerine meyve tüketilmeli"