Vücuttan kesilen bir organın, ömrünün sonuna kadar
sanki hala yerindeymiş gibi ağrı çektiğini duyduğumda bedenimi daha
çok sevmeye karar vermiş ve bu acıyı yaşayanlara sabırlar
dilemiştim…
Aylardır durmaksızın şehit haberleri alıp, tüm
Türkiye ağıtlar yakıyoruz.
Gazeteler, köşeler şehitlerin acısıyla dopdolu…
Ama onlara yanarken yarım kalanları unutuyoruz gibi
geldi bana, sanki yaralı kurtulmak aslında yaşamakmış gibi…
Mayın patladığında nasıl yaralı kurtulabilir ki bir
insan…
Eksik çıkar o mayın deryasından…
Kiminin kolları yok, kiminin bacakları yok, kiminin
eli yok, kiminin gözü…
Hani ölenlere duyduğumuz merhametin, onların ardından
yazılan cümlelerin çok daha fazlasını hak ediyor belki, yaşarken
organlarını toprağa vermiş olanlar…
O vahşet anının acısını her dakika gerçekten
hissedecek olanlar…
Sanıyor musunuz ki bir askerin kolu koptuğunda sadece
o askerin kolu kopar…
Annesinin de kolu yoktur o kahramanın, babasının
da…
Kardeşinin de, karısının da…
Çok şaşırmıştım vücuttan kopan bir uzvun sanki varmış
gibi acıdığını duyduğumda…
Hani onların ki hiç acımasa, kolu olmayan oğluna
baktığında en çok vücudunda fazlalıkmış gibi duran koluna bakan
ananın yüreği kanar aslında…
Elbette şehitlerimiz için üzüleceğiz, elbette onların
kahramanlıklarını hep hatırlayacağız ama ya gazilerimiz?
Sapasağlam cepheye gidip yarım dönen
yiğitlerimiz?
Hayallerini uzuvlarıyla beraber kuma gömen
askerlerimiz?
Onları unutmayalım istiyorum, istiyorum ki en az
şehitlerimiz kadar itibar görsünler, onları düşündüğümüzü
bilsinler…
Onlar cephede hain düzeneklerle vatan için vücudunun
bir kısmını bırakırken, bir de bizler tarafından unutularak her
Allah'ın günü ölmesinler!
Bir yerimize bir iğne bile battığında acıdan
kıvranırken bizler, onların olmayan uzuvlarının acılarını,
ruhlarındaki ağır tahribatı anlamak ve onların yanında olmak
zorundayız.
Belki acılarını yok edemeyiz ama umutlarını
büyütebiliriz...
Ne dersiniz?
twitter.com/nsrnylmz
--
NY