Sizin çocuğunuz nasıl öğreniyor ?
Abone olUzmanlar düşünmeyi ve öğrenmeyi öğrenmenin temel basamaklarından biri olarak öğrenme sitillerini 3 grupta topladı.
İnsan olmanın en önemli çekirdeğini oluşturan öğrenme tarzının,
aile, uzman ve okul işbirliği ile küçük yaşlarda belirlenmesi
gerektiği belirtilerek, bu işbirliği sayesinde çocuğun, okul öncesi
eğitim döneminden başlanarak daha rahat ve anlamlı bir hayata
hazırlanabileceği bildiriliyor. Uzmanlar, düşünmeyi ve öğrenmeyi
öğrenmenin temel basamaklarından biri olan öğrenme stillerini,
'görerek, işiterek ve dokunarak' diye üç grupta topluyor. GÖREREK
ÖĞRENENLER Bu gruptakilerin özel hayatlarında genellikle düzenli ve
titiz olduklarını, karışıklık ve dağınıklıktan hoşlanmadıklarını
ifade eden uzmanlar, "Çalışma masalarındaki araç ve gereçler için
(kalem, silgi, kalemtraş, makas, zımba vb.) sabit yerler
belirlerler ve onları hep aynı yerde tutarlar. Çalışma odaları,
okuldaki dolapları, çantaları hep düzenlidir. Yazmayı pek
sevmeseler de defterlerinin köşeleri kıvrılmasın diye gerekli
tedbirleri almışlardır. Bu sebeple ana-baba ve öğretmen tarafından
takdir edilirler" diyorlar. Görerek öğrenen öğrencilerin,
öğretmenin ya da bir öğrencinin konuyu anlatması olan düz anlatım
yönteminin uygulanması durumunda, çabuk sıkıldığını ve dersten
yeterince yararlanamadığını vurgulayan uzmanlar, bunların, derste
işlenen konuyla ilgili öğrendiklerini gözlerinin önüne getirerek
hatırlamaya çalıştıklarını kaydediyor. Uzmanlar, o sebeple
öğretmenlerin, her öğrencinin değişik oranlarda da olsa görerek
öğrenme stiline sahip olduğunu düşünerek ve konuyla ilişkisini çok
iyi kurarak harita, şema, grafik, resim, fotoğraf, katalog vb. gibi
araçlar kullanılmasını öneriyor. İŞİTEREK ÖĞRENENLER İşiterek
öğrenenlerin ses ve müziğe karşı daha duyarlı olduğunu belirten
uzmanlar, bu gruptakilerin diğer özelliklerini ise şöyle anlatıyor:
"Küçük yaşlarda kendi kendilerine konuşurlar, sohbet etmeyi,
birileriyle beraber çalışmayı severler. Konuşma ve dinleme
becerileri gelişmiştir. Çoğunlukla ahenkli ve güzel konuşurlar.
Özellikle ilköğretimin ilk sınıflarında kendi kendilerine
konuştukları için, öğretmeni pek dikkatle dinleyemezler.
İşittiklerini daha iyi anlamalarına rağmen, bu özellikleri
sebebiyle öğrenme oranları azalır. Sessiz okuma çalışmalarından pek
yararlanamazlar. O sebeple, kendilerinin duyabileceği bir sesle
okumalarına izin verilmesi gerekir". Uzmanlar, bu gruptakilerin
konuşarak, tartışarak ve başkalarının sözlü anlatımlarını
dinleyerek daha iyi öğrendiklerini vurgulayarak, dinlemenin yanında
konuşma fırsatı da verildiği için, derslerde grup çalışması
gerektiren yöntem ve teknikler uygulandığında pek mutlu
olduklarını, dil ve yabancı dil derslerinde daha başarılı
olduklarını bildiriyor. DOKUNARAK ÖĞRENENLER Bunların, oldukça
hareketli ve sınıfta yerlerinde duramayan çocuklar olduğunu ifade
eden uzmanlar, "Hareket etmek için, kapıyı kapama, pencereyi açma,
tebeşir getirme, tahtayı temizleme gibi görevleri hep kendileri
yapmak isterler. Uzun süre yerlerinde oturup çalışmaya
zorlanırlarsa hem dersten bir şey anlamazlar, hem de disiplin
problemleri ortaya çıkabilir. Düz anlatım ve yazı tahtasının
kullanımına dayalı geleneksel eğitim uygulamalarından en az
yararlananlar onlardır. Bu yüzden haylaz, tembel, geri zekalı ve
istenmeyen öğrenci-arkadaş olarak damgalanabilirler" diyorlar.
Uzmanlar, derslerin düz anlatım yöntemiyle işlenmesi veya bununla
birlikte göze hitap eden araç gereçlerin kullanılmasının, bu
gruptaki öğrencinin öğrenmesine yeterince katkı sağlamadığını
belirterek, kalıcı bir öğrenme için, ellerini kullanabilecekleri
laboratuvar ve okul bahçesi gibi öğrenme ortamına ihtiyaçları
bulunduğunu bildiriyor. ÖĞRENCİ MERKEZLİ EĞİTİM ÖNERİSİ Öğrenme
stillerinin bilinmesinin, evde ve okulda çocuğa nasıl davranılması
gerektiğine dair önemli ipuçları verdiğini vurgulayan uzmanlar,
ana-babalar ve öğretmenlerin çocukları gözlemesi, hatta
öğretmenlerin, 'öğrenme stillerini belirleme listesi' kullanarak,
öğrencilerinin öğrenme stillerini daha nesnel olarak belirlemesi
gerektiğini kaydediyor. Uzmanlar, her öğrenme stilindeki
öğrencilerin de dersten yararlanabilmesi için, okullarda öğrencinin
aktif, öğretmenin rehber olduğu eğitim uygulamalarını
yaygınlaştırmak gerektiğini ifade ederek, öğrenci merkezli
eğitimin, oldukça fazla sayıda yöntem, teknik ve öğrenme-öğretme
uygulamasıyla gerçekleştirilebileceğini savunuyor.