Size verilen kanunsuz emre uymayacaksınız
Abone olCHP lideri Kılıçdaroğlu, Gezi Parkı olaylarında orantısız güç kullandığı gerekçesiyle eleştirilen polislere seslenerek, “Siz Recep Tayyip Er...
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Gezi Parkı olaylarında orantısız güç
kullandığı gerekçesiyle eleştirilen polislere seslenerek, “Siz
Recep Tayyip Erdoğan’ın değil, halkın polisisiniz. Size verilen
kanunsuz emre uymayacaksınız. O emirlere uyarsanız gün gelir
hebasını verirsiniz” dedi.
TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, bir
ülkede medya özgürse demokrasiden söz edilebileceğinin altını
çizerek TMSF’nin el koyduğu bir medya kuruluşundan söz ederek
konuşmasına başladı. Gazetenin başına eski bir AK Partili
milletvekilinin getirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de
demokrasinin olduğu bizi söyleniyor, özgürlüğün olduğu söyleniyor.
Bir şey var, eğer bir ülkede medya özgür değilse orada demokrasi
yoktur. Bütün dünyanın gerçeği budur. TMSF bir medya kuruluşuna el
koydu, istediğini atıyor. Gazetenin başına eski AK Parti
milletvekilini getirdiler. Eski genel yayın yönetmeni objektif
bakıyordu olaylara. Onu görevden aldılar. Ne yaparsanız yapın
bildiğimiz yoldan asla dönmeyeceğiz. Sağlıklı işleyen demokraside
hükümetler medyadan korkmazlar. Özgür medya olacak ki halkın
talepleri geniş kitlelere yayılsın. Türkiye hapisteki gazeteci
sayısı açısından dünyada bir numaradır. Bu ayıp bile Türkiye’deki
demokrasinin üzerinde bir gölge olduğu gerçeğini bize gösteriyor.
Diktatör medyadan korkuyor. Korkacaksın sen, istediğin kadar baskı
uygula korkacaksın sen. İçerideki medyayı halletti, şimdi
dışarıdaki medya ile uğraşıyor. Bilmiyor ki o ülkelerde demokrasi
var, sen kaç paralık adamsın onların gözünde. Uluslararası medyaya
çatıyor. Hadi bir onlara söyle bakıyım ‘senin boynundaki tasmaları
çıkarttım’ diye, söyleyebiliyor musun? İçeride efelenirsin ama
dışarı da o kadar değil. Artık sen bu ülkenin kamburusun. Bunu
unutma ve sen artık yolcusun. İşadamlarına da bir çağrıda bulunmak
istiyorum; sizi anlıyorum, endişelerinizi biliyorum ama bir şeyi
hiç kimsenin unutmaması gerekiyor, bir ülkede özgürlük ve demokrasi
yoksa kazandığınız paranın önemi yoktur. Özgürlük ve demokrasi
içinde kazanacaksınız, mallarınızın güvencesi, kazandığınızın
güvencesi olur. Baskının olduğu yerde mal varlığının güvencesi
yoktur, bir gece diktatör bir karar alır, TMSF gelir bütün
varlığına el koyan, bunu sakın unutmayın” diye konuştu.
“BAŞBAKAN TOPLUMU BÖLÜYOR”
Bazı sendikalara kızan ve Başbakan Erdoğan’ı diktatörlükle suçlayan
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Dut yemiş bülbül gibi duran bir grup var, grev yapan arkadaşlarına
sahip çıkmayan bir sendika var. Size zaten sendikacı denmez, sizin
unvanınız belli, siz sendika ağasısınız. Siz işçilerin verdiği
aidatları yiyorsunuz, haram olsun o aidatlar. Dünyada 7 milyar
insan var, 7 milyar insanın bir gerçeği var, hata insan içindir,
hatadan arınmak çok zordur ve insan için olduğunda insanoğlu
hatasından döner, yeri zamanı gelir özür diler, bu da insanoğluna
verilen bir erdemdir. 7 milyar insandan 1 kişi var, ‘ben hiç hata
yapmam’ diyor. ‘Benim söylediklerimin arkasından gideceksiniz’
diyor, ‘benim söylediklerimi yapmazsanız siz doğruyu yapmazsınız’
diyor. Onun adı Türkiye’nin diktatörü Recep Tayyip Erdoğan. Eğer
bir insan ‘ben hayatımda hata yapmıyorum’ derse Allah’a şirk
koşmaktır bu. 28 Mayıs 2013 Türkiye’nin demokrasi tarihinde önemli
bir tarih. 5 yurttaş hayatını kaybetti, 11 kişi gözünü kaybetti 10
bine yakın insanımız hastanelere gidip tedavi oldu. Bedel ödediler.
Bunlar kışkırtılmak istendi, bir grup insan bunların üzerine baskı
uygular mı diye kışkırtıldı. En büyük kışkırtmayı yapan da bu
diktatördür. Bu ülkenin sağduyusu var, sağduyulu hareket etti.
Yalanların arkasından gitmedi, doğruları kendisi gözlemledi, o
nedenle bizim insanımıza, yüzde 50’ye değil yüzde 10’üne
şükranlarımızı sunuyorum. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir Başbakan
toplumu bölüyor. Bugün bile Alevicilik-Sünnicilik yapıyor. Hatay’a
gittiğimde Hatay’da bir toplantı yaptım, Hataylılara şunu söyledim,
‘sizi bölmek istiyorlar, Alevi-Sünni-Arap-Kürt-Türk diye bölmek
istiyorlar. Sakın bu oyunlara gelmeyin. İnancımız, bir kitabımız
bir, ehlibeytimiz bir. Hiçbir zaman toplumu bölmeyeceğiz. İnancı ne
olursa olsun Allah ile kulun arasını girmeye hakkımız yok. İnsanın
inancına sadece saygı göstermek zorundadır politikacı. 52
yurttaşımız hayatını kaybetti, analar gözyaşı içinde, o kadar
sorumsuz bir demeç verdi ki, ‘52 Sünni vatandaşımız hayatını
kaybetti’ diye. Ölülerde bile ayrım yaptı. Bu lafı kullanırken; ey
diktatör acaba utandın mı, Allah’tan korktun mu?” şeklinde
konuştu.
“GENÇLER BU DİKTATÖRÜN EZBERİNİ BOZDU”
Başbakan Erdoğan’ın gençlerden korktuğunu savunan Kılıçdaroğlu,
şunları söyledi:
“Gençler meydana çıktı, gençleri kutlamak gerekiyor. Bütün dünyanın
önünde diktatöre diz çöktürdüler. Panik içinde geldi Türkiye’ye,
mitingler düzenliyor. Sadece bağırıyor. Bir şey var, bağırıyor ama
sadece kendisi dinliyor. Bakmayın bütün televizyonların canlı
vermesine, emin olun kendisinin dışında kimse dinlemiyor. İtibarı
yerlerde sürünüyor. Erdoğan deyince akla sadece bir sözcük geliyor,
yalancı. Bir siyasetçinin temel görevi halkına doğruları
söylemektir, yalan söyleyenden Başbakan olmaz, yalan söyleyenden
adam da olmaz. Gençler meydanlara çıktı, özgürlük ve demokrasi
istiyorlar, anneler çocuklarına sahip çıktılar. Bir politikacı
gençleri ile gurur duyar, gençlerden korkmaz. Diktatörler korkar,
korkuyor gençlerden, meydan meydan bağırdı, kendisini anlatmaya
çalıştı, yalan üzerine yalan söyledi ama kendisi dinledi. Sadece
Türkiye’de değil dünyada da senin itibarın sıfır. Bir siyasetçi
sadece gençlerin değil, toplumun her kesiminin söylemlerini
dinlemelidir. Bir siyasetçi acz içindeyse komplo teorileri üretmeye
başlar Efendim olayları kim çıkarttı, faiz lobisi çıkarttı. Sanki
dünyanın en yüksek faizini bu vermiyormuş gibi. Uluslararası medya
çıkarttı, 30 yaşında bir sanatçı çıkarttı, Türkiye uzaya gemi
gönderecekmiş de o gemi yapımına engel olanlar çıkarttı, akıl var
mantık var, ne olduğunu bilmiyorlar, kurdukları baskının farkında
değiller. Bu yeni diktatörün bir özelliği daha var, mizah kültürü
yok bunlarda, toplumu tek tipleştirmek istiyorlar. 90’lı kuşak o
kadar büyük bir yaramazlık yaptı ki, kullandığı mizah ile diktatöre
diz çöktürdü. Gezi Parkı olayı, bize diktatörün kimliğini ortaya
çıkartı, apolitik dediğimiz gençlerin ülkenin bütün sorunlarına
sahip çıktıklarını gösterdi. Medya üzerindeki baskıyı bütün dünyaya
gösterdi. Diktatörlerin yalan söyleyerek ayakta kalmak için çaba
harcadıklarını gösterdi. Bütün yalanlara rağmen halkın sağduyusunu
gösterdi. Ellerinde karanfillerle Taksim’e gidenlerin üzerine polis
coplarıyla yürüyen iktidarı gösterdi. Onlar meydanlardan polise el
uzattılar. Onları ayrıştırmak istedi diktatör. ‘Bunlar dinsiz
imansızdır’ diyecekti, bir baktı Taksim Meydanı’nda namaz
kılınıyor. ‘Bunlar başörtülü kadınlara kin biliyorlar’ diyecekti,
bir baktı başörtülü kızlarımız başı açık kızlarımızla birlikte
halay çekiyorlar. Gençler gerçekten bu diktatörün bütün ezberlerini
bozdu. Daha çok şaşıracaksın sen. Ne olduğunun farkında değilsin
sen. Sen kim demokrasi kim, sen kim özgürlük kim. Senin özgürlük ve
demokrasiden söz etmen izcin önce insan sevgisinin ne olduğunu
bileceksin, Mevlana’yı bileceksin sen.”
BAŞBAKAN’A GAZALİ’Lİ GÖNDERME
Başbakan Erdoğan’a Gazali’nin öğütlerini okuyan Kılıçdaroğlu,
“Bütün dünya Türkiye’deki gelişmelerden haberdar oldu ve hükümeti
eleştirdi, ortak tepki geldi. AB’den de geldi Merkel’e ve
Hollanda’ya birer mektup gönderdim. Onun yaptıklarını
beğenmeyebilirsiniz ama bir şeyi unutmayın 200 yıldır Türkiye’nin
yönü çağdaş uygarlığa dönüktür. Bizi AB’den koparmayın,
koparamazsınız dedim. Yeni fasıllar açılacakmış son derece
mutluyum. 200 yıldır yönümüz batıya dönüktür. Birileri bizi
Ortadoğu’nun ülkesi haline getirmek istiyor, buna izin
vermeyeceğiz. AB yetkililerine de sesleniyorum, biz izin
vermeyeceğiz, çağdaş dünya da izin vermeyecektir buna. Gençlerin
sesine kulak verin dedik dinlemedi, aydınları dinlemedi,
gazetecileri dinlemedi, yakın çevresinde sağduyu sahibi olan bazı
milletvekillerini dinlemedi. Şimdi ben bin yıl önce Gazali
tarafından yazılmış, onun bir kitabı var, yöneticilere altın
öğütler kitabından 10 madde halinde saymış. Umuyorum bu diktatör;
hadi bizi dinlemedi, gençleri dinlemedi, bin yıl önce kaleme
alınmış Gazali’nin söylemlerini dinler” dedikten sonra Gazali’nin
kitabından yöneticilere yönelik 10 maddelik öğütleri okudu.
“O 5 KİŞİNİN KATİLİ SENSİN”
Başbakan Erdoğan’ı olaylarda ölen 5 kişinin katili olmakla suçlayan
Kılıçdaroğlu, ”Ethem Sarısülük polis kurşunu ile öldü. Polisi
çıkarttılar, Arınç açıklama yapıyor, bir taş polisin eline değmiş,
taş silaha değmiş, silah patlamış ve Ethem Sarısülük ölmüş. Bin yıl
önce adaleti anlatan Gazali’den utanıyor musun sen acaba? Gazali
hayatta olsaydı, bu nasıl bir ülkedir, bu nasıl bir adalet
anlayışıdır. 10 yaşındaki çocuk hapse atılıyor, bir yurttaşı
öldüren kişi hapse bile girmiyor. Nasıl bir şey. Kin tohumları
ekiyorsun bu topluma, kardeş kardeş yaşayan insanları düşman
ediyorsun. Gençleri niye dinlemiyorsun, çadırlarını yaktın onların.
Hayatını kaybeden 5 kişinin katili sensin. Sen onları öldürdün, sen
talimatı verdin” dedi.
“SİZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN DEĞİL, HALKIN POLİSİSİNİZ”
Konuşmasında polisleri de eleştiren Kılıçdaroğlu, “Antalya’da bir
tanesi kız 3 çocuk 17 polis birden dövüyor. Polislere sesleniyorum,
siz Recep Tayyip Erdoğan’ın değil, halkın polisisiniz. Ellerinde
karanfillerle Taksim’e çıkanlar sizin düşmanınız değil. Onlar size
taş atanlara engel olmaya çalıştılar, onlar sizin kardeşleriniz,
siz onların güvenliğini sağlamak zorundasınız. Size verilen
kanunsuz emre uymayacaksınız, o emirlere uyarsanız gün gelir
hebasını verirsiniz. Ellerinde karanfillerle gidiyorlar Taksime,
‘ben talimat verdim’ diyor. Onları halk olarak görmüyor, düşman
olarak görüyor. İşgal kuvvetleri olarak görüyor. Cumhuriyet
tarihinde ilk kez bir Başbakan kendi halkının bir bölümünü düşman
olarak nitelemiştir. ‘Camide içki içtiler’ diyor, imam, müezzin
‘içilmedi’ diyor, ama o ‘içildi’ diyor. ‘İçildi’ dedikçe yalanı
katmerleşiyor. 50-100 kişilik bir grubun 6 aylık çocuğu ile
birlikte dövdüğünü televizyonlara çıkıp söylüyor, sen Başbakan
değil misin, bunu yapanlar zaten insan değil niye yakalamıyorsun. O
da biliyor ki bu yalan ve iftira. Bir Başbakan bu kadar büyük bir
yalanı yüzü kızarmadan nasıl söylüyor?” diye konuştu.
(İHA)